Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

EMEK/SINIF/HALK

'Adı yok' fabrikanın ölen işçileri!

8 Aralık 2012 tarihinde internet haber sitelerine bir "iş kazası" haberi düştü. "Kayseri-Kahramanmaraş yolu üzerinde bulun...

8 Aralık 2012 tarihinde internet haber sitelerine bir "iş kazası" haberi düştü. "Kayseri-Kahramanmaraş yolu üzerinde bulunan kot boyama fabrikasında 11 işçi zehirlenerek/ bayılarak hastaneye kaldırıldı." Aslında asit kazanında gerçekleşen patlama sonucunda ortaya çıkan kimyasallardan zehirlenmişler. Ertesi gün haberin devamı geldi. Necip Fazıl Hastanesi'nde tedavi altındaki işçilerden Osman Bunsuz (32) ile Aytaç Mendiz (23) zehirlenme sonucu hayatını kaybetti, 2 işçinin durumu kritik. Bir sonraki gün, hayatını kaybeden 2 işçinin toprağa verildiğini okuduk. Hastanenin adına kadar unutulmadan yapılan ilk haberlerde her nedense fabrikanın adını da işverenin adını da öğrenmek mümkün değildi. 

İnternette benzer haberleri tararken 13 Nisan 2012’de yine aynı sözlerle “Kayseri Kahramanmaraş yolu üzerinde bir kot boyama fabrikası…” diye başlayan başka bir haber gözüme takıldı. Kazan patlamış, fabrikanın çatısının bir kısmı çökmüş ve 4 işçi hayatını kaybetmişti. Cenaze törenine de TBMM Başkanvekili Prof. Dr. Mehmet Sağlam katılmış. Hepimiz asker cenazelerine devlet yetkililerinin katılmasına alışığız ama işçi cenazesine yapılan bu katılım dikkatimi çekti. Bu destek işçilere gelmiş olamazdı. Bu haberde ilk elden medyada fabrika adı “atlanarak” haber yapılmış. Fabrikada olaylar bununla kalmamış, 2007 yılında da bir yangın ortaya çıkmış. 

İşçininki ölme hakkı mı? 
Elbette tahmin edeceğiniz gibi iki fabrikada da durum aynı. Kazalar olmadan, işveren tarafından alınması gereken işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmamış, alınmadığı gibi, ilk kazadan gerekli dersler de çıkarılmamış, sadece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in gerekli incelemeleri başlattığı duyurulmuş ama inceleme sonucundan haberimiz yok. Devlet yetkilileri ne bulmuş, kazanın nedeni neymiş, işveren hangi önlemleri almamış da “kaza” olmuş, dava açılmış mı bilmiyoruz. Şimdi yeni bir “kaza”; benim dilim artık buna kaza diyemiyor. Bu cinayet. 

10 Aralık İnsan Hakları Günü'nde yaşama hakları ellerinden alınan iki işçi toprağa verildi. Tedavisi devam eden iki işçinin akıbetinin ne olacağı belli değil. 

Bu olayın gerçekleşmesi ve sonucunda işçilerin ölmesi kadar, olay yerinin adı ve buna sebep olan işveren de önemli. Ortada bir cinayet varsa, cinayeti işleyen ve olay mahalli de olması gerekir. İlk olayın sonrasında hepimiz gördük ki devlet yetkilileri olayı değerlendirmede ve işverene gerekli tedbirleri aldırmada “aciz-yetersiz” kalmış. Durum bu hale gelmişken, artık işçilere mezar olan fabrikanın ve işverenin kim olduğunu bilmek kamuoyunun hakkı. 

Atıf Şirikçi ve Şirikçioğlu Mensucat Fabrikası. Atıf Şirikçi, Kahramanmaraş’ta kurulan Büyük Organize Sanayi Müteşebbis heyeti yönetim kurulu üyesi, HES yatırımları var, Ticaret Odasında Tekstil Dokuma Sektör Başkanı, vergi rekortmeni. Şirikçioğlu Mensucat Türkiye’nin ilk 500 firması arasında. “Hayırsever, hatırı sayılır” işadamı, Kız Meslek Lisesi yaptırmış, bir süre Kahramanmaraş AKP İl Başkanlığı görevini yürütmüş. Önümüzdeki dönemde Belediye seçimlerinde belediye başkanlığına adayı olması bekleniyor. 

Böylece, inatla işçilere güvenli çalışma koşullarının sağlanmaması için direnen “hatırı sayılır” işverenin, gücünün ve cesaretinin kaynağı ve medyada ismine uygulanan sansürün kaynağını anlamış olduk. 

Şimdi yazının başlığını yeniden atıyorum: "Atıf Şirikçi’ye ait Şirikçioğlu Mensucat fabrikasında ölen işçiler"

SON YAZIDAN