Danıştay, 5 Temmuz 2000’de, Burdur Cezaevi’ne dozerlerle yapılan operasyonda kolu kopan ve sonrasında devletten tazminat alan Veli Saçılık’tan kendisine ödenen tazminatı geri istedi. Devlete yaklaşık 700 bin TL geri ödeme yapması istenen Saçılık, CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün’le beraber Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla karara tepki gösterdi. Saçılık, “Bir tek cezam bile olmamasına rağmen delil olmadan beni Jandarma’ya direnmekle suçluyorlar. Parayı alın, kolumu verin ödeşelim” diye konuştu.

DANIŞTAY 'İYİ OLMUŞ' DEDİ
Meclis’te düzenlenen basın toplantısında devletle olan münasebetini özetleyen Saçılık, “18 yaşındayken bildiri dağıttığım ve 1 Mayıs’a katıldığım için işkence gördüm ve cezaevine konuldum. Burdur’daki arkadaşlarım adliyeye götürülürken işkence gördükleri için koğuşlarından çıkmak istemediler ve bu tavır üzerine koğuşa dozerlerle, gaz ve sis bombalarıyla baskın yapıldı. Kolum koğuşa giren dozer ile duvar arasına sıkışarak koptu. İsyan ettiğim ve kamu malına zarar verdiğim iddiasıyla açılan davalardan beraat ettim. Danıştay hiçbir delil olmadığı halde, ‘kepçeye taş ve tuğla attığın için kolunun kopartılması haklıdır. Aldığın tazminatları geri ver’ diyor. Mahkemeler bize uygulanan işkenceyi araştırmayıp işkencecileri savundu ve lehte delillerin üzerini örttü. Bir kolumu aldınız, öbürünün peşini bırakın. Kolumu alıp köpeklere attınız, yargıladınız ceza bulamadınız, sicilim temiz olmasını ve memuriyet görevinde olmama karşın hala terörist diyorsunuz” diye konuştu.

AYGÜN TAZMİNATI ELEŞTİRDİ
CHP’li Aygün, Saçılık’ın kolunun kopmasıyla ilgili hiçbir kamu görevlisi ceza almadığını, buna rağmen Saçılık’a geçmişte ödenen tazminatların şimdi geri istendiğini belirtti. Danıştay’ın “jandarmaya direndiği” gerekçesiyle Saçılık’tan tazminatı geri istediğinin altını çizen Aygün, kopan kolun ise orantılı bir müdahale olarak değerlendirilmesini eleştirdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Saçılık’ın şikâyetiyle ilgili dosyada 2011’de verdiği kararda, “Yalnızca bir yıl önce bir başka cezaevindeki bazı mahkûmlar askerler tarafından öldürülmüşlerdi. Bu tür koşullar altında kendilerini askerlerin saldırılarından koruma teşebbüsleri hükümetin ileri sürdüğü gibi ayaklanma olarak sınıflandırılamaz” ifadelerini kullanmıştı.
Daha yeni Daha eski