Dün sabah Mısır halkı güne katliamla uyandı. Darbeci ordu, Adeviye Meydanı'nda kanlı bir müdahale yaparak yüzlerce Müslümanı ş...
Dün sabah Mısır halkı güne katliamla uyandı. Darbeci ordu,
Adeviye Meydanı'nda kanlı bir müdahale yaparak yüzlerce Müslümanı şehit etti,
binlerce kişiyi de ağır yaraladı. Darbeye direnen bazı siviller çadırlarıyla
birlikte yakıldı, çok sayıda Mursi taraftarı, ordunun derin devlet kolu olan
Baltacılar ve keskin nişancılar tarafından acımasızca vuruldu. Tüm bu vahşet
eylemleri Müslümanlardaki hamiyeti İslamiye’yi bir kez daha feveran ettirdi.
Olaylar devam ederken gerek ülkemizdeki gerekse dünyadaki
siyasilerin, gazeteci yazarların, bir kısım alimlerin, bazı sivil teşkilatların
sözcülerinin yorumlarını dinledim, okudum. Her birinin bu katliamı şiddetle
kınadıklarını gördüm, ancak her nedense çözümden bahseden kimseyi göremedim.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım. Müslümanların dirliği, onların
ihtiyaçları ve refahı için var gücüyle çalışan, şevkli, cevval, vicdanı yüksek,
çok değerli bir insan. Allah tüm gayretlerinden razı olsun. İzlediğim haber
programında, Fatih'teki protesto eylemi sırasında konuşuyordu. Mısır halkına
yardımcı olabilmek adına; büyük kitlelere evlerinden çıkmaları, sokakları
doldurmaları çağrısında bulundu. Herkesi Mısır’da şehit olan kardeşlerimiz için
gıyabi cenaze namazı kılmaya çağırdı. Bu çağrıları yaparken olaylardan duyduğu
teessür ve hamiyeti İslamiyesi açıkça görülüyordu. Samimiyetinden etkilenmemek
mümkün değil. Ne var ki o da asıl hayati konuya değinmedi, kökten çözümün ne
olduğunu söylemedi. Gerçi o üzerine düşeni fazlasıyla yapan bir insan. Konu
şahsi değil, izlediklerim üzerinden gelmek istediğim konu başka.
İnsan düşünmeden edemiyor, Mısır halkının kanı oluk oluk
akarken yapabileceğimizin en fazlası bu mu? Şehit olan kardeşlerimizin
arkasından cenaze namazlarını kılacağız elbette, ama katliamı kökten engelleyen
çözümü uygulasak da ölmeseler olmaz mı? İlaç, serum, sargı bezi yollayalım ama
kan akmasa da sargı bezine gerek kalmasa olmaz mı? Yanlış anlaşılmasın, şu
durumda bunların hepsini tabii ki yapacağız, ayrı. Anlatmak istediğim; öyle bir
çözümden bahsetmeliyiz ki hiç bunlara ihtiyaç bırakmayacak bir çözüm olmalı.
Sokakları doldurmak ve sonra eve dönüp hayatımıza devam etmek gibi değil.
Gerçek çözüm.
Bir benzetme yapacak olursak halihazırda yaptığımız bu
yardımlar, bir nevi ağır hasta bir bedende kanayan bir yaraya pansuman
niteliğinde. Yaraya sebep olan hastalık, bünyeye tüm şiddetiyle saldırmaya
devam ediyor. Böyle bir durumda normal olarak, yapılması gereken önce
hastalığın teşhis edilmesi ve ona göre bir tedavinin, ilacın belirlenmesidir,
değil mi? İşte İslam aleminin içinde bulunduğu hastalık; Müslümanların
paramparça olması, her birinin ayrı kendi başına hareket etmesidir. Güçsüz,
bitkin ve acz içinde olmasıdır. Bu hastalığın ilacını ise Allah Kuran’da açıkça
bildirmiş, Peygamberimiz (sav) de hadislerinde haber vermiştir: İslam dünyasında
kardeşi kardeşe kırdıran bu sorunları kökten halledecek asıl çözüm; İttihad-ı
İslam yani tüm Müslümanların birlik olmasıdır. Allah’ın ayetleri çok açık:
Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp
ayrılmayın... (Al-i İmran Suresi, 103)
İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu
yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne
ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)
Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine
kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saf Suresi, 4)
Allah ayetlerinde biz Müslümanlara hitap ediyor. Birlik
olmamızı emrediyor. İttifak etmek her Müslümanın üzerine farzdır. Namaz
farzdır, oruç farzdır değil mi? İşte Müslümanların birlik olması da böyle bir
farzdır.
İslam aleminin her yerinde Afganistan’da, Arakan’da, Doğu
Türkistan’da, Suriye’de, Irak’ta, Mısır’da yaşanan felaket ve acılara bakıp da
Müslümanlar arasındaki ittifakın ne kadar aciliyetli olduğunu görmüyor muyuz?
Allah’ın “Birlik olun” hükmüne itaat edip bir an evvel, hemen, şimdi biraraya
gelmeli ve İttihad-ı İslam’ı oluşturmalıyız.
Tüm Müslümanlar yekvücut olup İslam Birliği oluştuğunda
değil bir gecede yüzlerce binlerce Müslümanın katledilmesi, tek bir Müslümanın
saçının teline dahi dokunulamaz. Müslümanlar sahipsiz olduğu için tüm bunlar
yaşanıyor. Allah hamiyetimizi feveran ettiriyor ve önemli gerçeklere
dikkatimizi çekiyor, çekecek. Buna rağmen haşa Allah’ın emri uygulanmazsa,
Peygamber (sav)’in sözü hiçe sayılırsa Allah da o insanları hiçe sayar. Eğer
İttihad-ı İslam’dan tek kelime bahsedilmezse, Müslümanlar haşa bu farz
vazifeyle ilgilenmezlerse -Allah esirgesin- akan bu kanlar artarak devam eder.
Ama Allah’a şükür ki tüm bunları sebebe sarılmamız
gerektiğini hatırlatmak için yazıyoruz. Peygamberimiz (sav) müjdelemiş;
İttihad-ı İslam mutlaka olacak, Allah taraftarları mutlaka galip gelecek,
inşaAllah.
Ebru Yılmazatila
Twitter: @EbruYilmazatila