ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atarak yüzbinlerce insanı katletmesinin üzerinden 68 yıl geçti. Hesabı hiçbir zaman sorulm...
ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atarak
yüzbinlerce insanı katletmesinin üzerinden 68 yıl geçti. Hesabı hiçbir
zaman sorulmayan katliama ilişkin açıklanan yeni belgeler, İngiltere’nin
de müttefikini teşvik ettiğini gösteriyor.
Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine, ABD’nin atom bombası atmasının 68. yılı... 6 Ağustos’ta Hiroşima’yı, üç gün sonra da Nagazaki’yi vuran bombalar büyük bir yıkıma yol açmış ve saldırılarda toplam 360 bin kişi yaşımını yitirmişti. 68 yıldır hâlâ etkilerini gösteren saldırılar nedeniyle, dün Hiroşima’daki Barış Parkı’nda 50 bin kişinin katıldığı bir anma töreni yapıldı. Törende konuşan Şinzo Abe, nükleer saldırılarla karşılaşan yegane ülke olan Japonya’nın görevinin dünyayı nükleer silahlardan arındırmak olduğunu kaydetti.
İngiltere desteği
ABD Ulusal Arşivi’nde gizliliği kaldırılan yeni belgeler ise saldırı öncesinde İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşı’ndaki müttefikini teşvik ettiğini gösteriyor. Belgelere göre, 4 Temmuz 1945’te Washingnton’da yapılan “Ortak Politika Komitesi” toplantısına katılan İngiliz Mareşal Sir Henry Wilson, ABD Savaş Bakanı Henry Stimson’a “alaşım tüpü” olarak adlandırdıkları nükleer silahların Japonlara karşı kullanılmasında hemfikir olduklarını belirtti.
Saldırının 68’inci yıldönümünde ABD, Japonya’dan resmi olarak özür dilemedi. Dönemin ABD Başkanı Harry Truman bu silahları “gerekli şeytanlar” olarak nitelendirmiş ve Washington yönetimi bu saldırılar olmasa Japonya’yı savaşta saf dışı bırakmak için başlatacağı istilada asker kaybının yüksek olacağını iddia etmişti.
26 Temmuz’da Japon Elçisi Sato, Sovyet Dışışleri komiserlerinden Lazovski ile Moskova’da buluşmuştu. Lazovski, bu toplantıda Sato’nun “Japon hükümeti bu heyet ile Kral Konoye’nin de onayıyla süregiden savaşa son vermek için Sovyet hükümeti ile temaslarda bulunmak istiyor” dediğini açıklamıştı.
Ancak ABD yönetimi için Hiroşima ve Nagazaki’nin vurulması, hem bir deney hem de savaştan zaferle çıkacak olan Sovyetler Birliği’ne yönelik güçlü bir gözdağıydı. Saldırıdan hemen önce Postdam’da ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği savaşın ardından uluslararası dengeleri görüşmek için bir araya gelmişti. Hiroşima ve Nagazaki’den yıllar sonra Truman’ın yaveri, ABD Başkanı’nın kendisine Sovyetler Birliği’ni kastederek “Eğer düşündüğüm gibi patlarsa, o oğlanların kafasına vuracak bir çekicim var” dediğini yazmıştı.
Japonya’nın başı nükleerle dertte
Japon Nükleer Denetleme Kurulu yetkilileri, kapatılan Fukuşima Nükleer Santrali’nin, biriken radyoaktif yeraltı suyu nedeniyle yeni bir acil durumla karşı karşıya olduğunu açıkladı. Yeraltı sularını kontrol etmek için kurulan bariyerlerde sızıntı olduğunu belirten uzmanlar, bunun Pasifik Okyanusu’na karışan radyoaktif maddenin miktarının artabileceği anlamına geldiğini kaydettiler. 2011 yılında meydana gelen deprem ve onu izleyen tsunaminin ardından kapatılan Fukuşima’da, bir dizi radyoaktif sızıntı ve elektrik donanımında arızalar meydana gelmişti. Santralin işletmecisi Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi, geçen hafta 2011 yılındaki faciadan bu yana toplam 20 ila 40 trilyon bekerel radyoaktif trityumun okyanusa karışmış olabileceğini itiraf etmişti.
Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine, ABD’nin atom bombası atmasının 68. yılı... 6 Ağustos’ta Hiroşima’yı, üç gün sonra da Nagazaki’yi vuran bombalar büyük bir yıkıma yol açmış ve saldırılarda toplam 360 bin kişi yaşımını yitirmişti. 68 yıldır hâlâ etkilerini gösteren saldırılar nedeniyle, dün Hiroşima’daki Barış Parkı’nda 50 bin kişinin katıldığı bir anma töreni yapıldı. Törende konuşan Şinzo Abe, nükleer saldırılarla karşılaşan yegane ülke olan Japonya’nın görevinin dünyayı nükleer silahlardan arındırmak olduğunu kaydetti.
İngiltere desteği
ABD Ulusal Arşivi’nde gizliliği kaldırılan yeni belgeler ise saldırı öncesinde İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşı’ndaki müttefikini teşvik ettiğini gösteriyor. Belgelere göre, 4 Temmuz 1945’te Washingnton’da yapılan “Ortak Politika Komitesi” toplantısına katılan İngiliz Mareşal Sir Henry Wilson, ABD Savaş Bakanı Henry Stimson’a “alaşım tüpü” olarak adlandırdıkları nükleer silahların Japonlara karşı kullanılmasında hemfikir olduklarını belirtti.
Saldırının 68’inci yıldönümünde ABD, Japonya’dan resmi olarak özür dilemedi. Dönemin ABD Başkanı Harry Truman bu silahları “gerekli şeytanlar” olarak nitelendirmiş ve Washington yönetimi bu saldırılar olmasa Japonya’yı savaşta saf dışı bırakmak için başlatacağı istilada asker kaybının yüksek olacağını iddia etmişti.
26 Temmuz’da Japon Elçisi Sato, Sovyet Dışışleri komiserlerinden Lazovski ile Moskova’da buluşmuştu. Lazovski, bu toplantıda Sato’nun “Japon hükümeti bu heyet ile Kral Konoye’nin de onayıyla süregiden savaşa son vermek için Sovyet hükümeti ile temaslarda bulunmak istiyor” dediğini açıklamıştı.
Ancak ABD yönetimi için Hiroşima ve Nagazaki’nin vurulması, hem bir deney hem de savaştan zaferle çıkacak olan Sovyetler Birliği’ne yönelik güçlü bir gözdağıydı. Saldırıdan hemen önce Postdam’da ABD, İngiltere ve Sovyetler Birliği savaşın ardından uluslararası dengeleri görüşmek için bir araya gelmişti. Hiroşima ve Nagazaki’den yıllar sonra Truman’ın yaveri, ABD Başkanı’nın kendisine Sovyetler Birliği’ni kastederek “Eğer düşündüğüm gibi patlarsa, o oğlanların kafasına vuracak bir çekicim var” dediğini yazmıştı.
Japonya’nın başı nükleerle dertte
Japon Nükleer Denetleme Kurulu yetkilileri, kapatılan Fukuşima Nükleer Santrali’nin, biriken radyoaktif yeraltı suyu nedeniyle yeni bir acil durumla karşı karşıya olduğunu açıkladı. Yeraltı sularını kontrol etmek için kurulan bariyerlerde sızıntı olduğunu belirten uzmanlar, bunun Pasifik Okyanusu’na karışan radyoaktif maddenin miktarının artabileceği anlamına geldiğini kaydettiler. 2011 yılında meydana gelen deprem ve onu izleyen tsunaminin ardından kapatılan Fukuşima’da, bir dizi radyoaktif sızıntı ve elektrik donanımında arızalar meydana gelmişti. Santralin işletmecisi Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi, geçen hafta 2011 yılındaki faciadan bu yana toplam 20 ila 40 trilyon bekerel radyoaktif trityumun okyanusa karışmış olabileceğini itiraf etmişti.
Hiç yorum yok