80’ler dizisinde pastanecinin kızı olarak tanınan Begüm Öner, birkaç ay sonra vizyona girecek Mandıra Filozofu ile sinema oyunculuğuna da...
80’ler dizisinde pastanecinin kızı olarak tanınan Begüm Öner, birkaç ay sonra vizyona girecek Mandıra Filozofu ile sinema oyunculuğuna da adım attı. 25 yaşındaki oyuncu, “Çok fazla dikkat çekmeyi sevmiyorum. Bir mekana gitmişsem en köşede, sırtım dönük otururum” diyor.
Onun 80’leri Aynı sobanın ateşinde ısınmak
Seksenli yılları yaşama fırsatı bulamadığım için diziye ilk başladığımda her şey çok dikkatimi çekiyordu. Her bölümde bir kere daha şaşırıyordum. Tabii ki o yıllarla ilgili fikrim vardı, bu proje için anlaştığımızda da özellikle araştırmıştım. Fakat bu projenin içinde yer alınca yaşamışlık hissini tatma fırsatı da buldum. Diziye ilk başladığımda mahallede sadece bizim pastanede telefon vardı. Televizyonlarda yalnızca bir kanal ve herkesin izlediği bir dizi varmış. Kıyafetler, saç modelleri, hepsi çok ilgi çekiciydi benim için. Ama her şeyden önemlisi insan ilişkileri. İnsanların birbirine yaklaşımı gerçekten farklıymış. Her şey şimdiki gibi kolay tüketilmiyormuş. Değerlerimiz daha önemliymiş. Gençler odalarına kapanıp asosyalleşmiyormuş. Bütün aile bir oda içerisinde aynı sobanın ateşinden ısınıyormuş. Şarkıları çok seviyorum. Favorim Ümit Besen’den Okul Yolu.
‘Hayatımı gözlemleyerek geçiriyorum’
Ben çok akışına göre ilerleyen bir insanım. Her şeyin en iyisini yapmak isterim. İnşallah bir gün gelir usta oyuncular gibi olabilirim. Şu dizide şu karakteri oynamak istiyorum diyemem. Ne yapacaksam her şeyin en iyisini yapmak istiyorum. Gözlemleyerek geliştiriyorum oyunculuğumu. Burada röportaj yaparken bile garsonun hareketlerini ya da sokakta oynayan bir çocuğun ya da bir manavı izliyorum. Yarın bir gün ne oynayaca-ğını da bilmiyorsun.
‘Dikkat çekmeyi sevmiyorum’
Bir ara boncuklarla uğraşıyordum. Kendi kendime bir şeyler yaratmayı çok seviyorum zaten kolye, küpe. Bir gün bir arkadaşım bize geldi. Ben de salonun ortasına bütün inciklerimi boncuklarımı sermişim. Yere oturmuşum bir güzel, üstümde pijamalar saçım tepeden toplu falan. “Sende hiç star ışığı yok ya, bu halin ne senin?” dedi. Mütevazı mıyım bilmiyorum ama ben böyleyim. Çok farkında olarak da yapmıyorum. Bir yere gittiğim zaman her yerin en köşesinde olmayı tercih ederim. Çok fazla dikkat çekmek istemem. Giyim olarak da abartı bir kolye taktıysam diğer her şeyim sade olsun isterim.
‘İlişkimiz isteğimiz dışında deşifre oldu’
Aşkın tanımı yok bence. Aşık olduğun zaman zaten çok fazla duygu karmaşası yaşıyorsun, bir sürü kelebekler uçmak istiyor. Ben zaten çok duygusal bir insanım. Balık burcuyum ve sonuna kadar aşkı yaşayan bir insanım. Tanım yapamıyorum. Ceyhun ile (Ceyhun Fersoy, dizideki rol arkadaşı) ilişkimiz bizim istediğimizin dışında bir canlı yayında deşifre oldu. Özel hayatımla ilgili konuşmak tercihim değil. Televizyon, dergi, gazete olduğu için değil, normal hayatımda da bu konuyla ilgili sürekli konuşmak tercihim değil, hiçbir şeyin büyüsünü bozmaya gerek yok.
‘İstatistik her yerde işime yarıyor’
80’ler başladığında dördüncü sınıfa yeni başlamıştım, İstatistik okuyordum. Neden konservatuar okumadın dersen de hep sayısala eğilimim vardı. Lise 2’de bir tercih yapmak zorunda kalıyorsun. Beni “sen kesinlikle sayısal okumalısın” diye direkt sayısala soktular. Ben de matematiği çok sevdiğim için istatistik cazip geldi. İstanbul Ticaret Odası’nda staj yaptım, orada baktım ki istatistiği çok seviyorum ama sabah 9, akşam 6 bir odada çalışmak bana göre değil. Bir yandan da oyunculuğu da tecrübe etme şansı bulmuştum. Seksenler benim için bu açıdan çok iyi oldu. Çünkü tam okulu bitirme zamanıma denk geldi. Artık tam olarak kararımı vermiştim. Ama matematik ve istatistik kesinlikle hayatın her alanında işime yarıyor.
‘Canım sıkıldığında havuzda yüzüyorum’
Pilates, spining ve yüzmeyi çok seviyorum. Özellikle canım sıkkın olduğu zaman. Moralim bozukken kendimi havuza atıyorum ve bütün negatif enerjimi orada bırakıyorum. İnanılmaz rahatlıyorum. Onun dışında yürüyüş yapıyorum ve arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. Gece hayatını sevmiyorum, kırk yılda bir gece kulübüne giderim. Arkadaşlarımla çıktığım zaman da Bostancı sahilinde dolaşmayı seviyorum.
Tesadüfler: Kaçınılmayacak kadar çok başınıza gelmeye başlayınca inanmaya mahkum oluyorsunuz. Hayatımdaki en büyük gerçek tesadüf annemle babamın karşılaşması sanırım.
Takıntılar: Bazı takıntılarım var ne yazık ki. En belirginlerinden biri el yıkama. Eğer dışarıdaysam ve yıkayamıyorsam da ıslak mendil imdadıma yetişiyor. Bir ara bluzümle çorabımın aynı renkte olmasına çok takılıyordum. Çocukluktan gelen bir şey, annem sağolsun, uyum takıntısı...
Kontrol: Çok rahat bir insan olduğumu söylesem yalan olur genellikle kontrollüyümdür. Bazen bu kontrolün beni çok yorduğu da oluyor. Hayatı düzgün yaşamak benim için önemli. İstediğim bir şeyi elde edebilmek için her şeyi yapabilmek bana göre değil. Dengeler önemli, ölçülü olmayı seviyorum.
Mandıra Filozofu’nda köylü bir kızı canlandırıyor
4 Nisan’da vizyona girecek ‘Mandıra Filozofu’nda köylü bir kızı canlandırıyorum. Film Muğla’da çekildi. Baba tarafım Muğla Milaslı, anne tarafım da Manisalı, iki taraftan da Egeliyiz. Filmi Çökertme’de çektik. Oralı olduğum için ilk oynadığım filmin orada çekilmesine çok mutlu oldum. Köylü kızını oynuyorum, biraz Muğla şivesi de var.
Seksenler’deki Elvan ile hiç alakası yok. Mandıra Filozofu saat kullanmaya zamana, paraya karşı. Her şeyin doğadan gelebileceğini savunan, biraz felsefik konuşan bir adam. Cavit karakteri var Rasim Öztekin’in oynadığı, mandıra filozofunun kaldığı yeri satın almak istiyor ve hikaye başlıyor.
Onun 80’leri Aynı sobanın ateşinde ısınmak
Seksenli yılları yaşama fırsatı bulamadığım için diziye ilk başladığımda her şey çok dikkatimi çekiyordu. Her bölümde bir kere daha şaşırıyordum. Tabii ki o yıllarla ilgili fikrim vardı, bu proje için anlaştığımızda da özellikle araştırmıştım. Fakat bu projenin içinde yer alınca yaşamışlık hissini tatma fırsatı da buldum. Diziye ilk başladığımda mahallede sadece bizim pastanede telefon vardı. Televizyonlarda yalnızca bir kanal ve herkesin izlediği bir dizi varmış. Kıyafetler, saç modelleri, hepsi çok ilgi çekiciydi benim için. Ama her şeyden önemlisi insan ilişkileri. İnsanların birbirine yaklaşımı gerçekten farklıymış. Her şey şimdiki gibi kolay tüketilmiyormuş. Değerlerimiz daha önemliymiş. Gençler odalarına kapanıp asosyalleşmiyormuş. Bütün aile bir oda içerisinde aynı sobanın ateşinden ısınıyormuş. Şarkıları çok seviyorum. Favorim Ümit Besen’den Okul Yolu.
‘Hayatımı gözlemleyerek geçiriyorum’
Ben çok akışına göre ilerleyen bir insanım. Her şeyin en iyisini yapmak isterim. İnşallah bir gün gelir usta oyuncular gibi olabilirim. Şu dizide şu karakteri oynamak istiyorum diyemem. Ne yapacaksam her şeyin en iyisini yapmak istiyorum. Gözlemleyerek geliştiriyorum oyunculuğumu. Burada röportaj yaparken bile garsonun hareketlerini ya da sokakta oynayan bir çocuğun ya da bir manavı izliyorum. Yarın bir gün ne oynayaca-ğını da bilmiyorsun.
‘Dikkat çekmeyi sevmiyorum’
Bir ara boncuklarla uğraşıyordum. Kendi kendime bir şeyler yaratmayı çok seviyorum zaten kolye, küpe. Bir gün bir arkadaşım bize geldi. Ben de salonun ortasına bütün inciklerimi boncuklarımı sermişim. Yere oturmuşum bir güzel, üstümde pijamalar saçım tepeden toplu falan. “Sende hiç star ışığı yok ya, bu halin ne senin?” dedi. Mütevazı mıyım bilmiyorum ama ben böyleyim. Çok farkında olarak da yapmıyorum. Bir yere gittiğim zaman her yerin en köşesinde olmayı tercih ederim. Çok fazla dikkat çekmek istemem. Giyim olarak da abartı bir kolye taktıysam diğer her şeyim sade olsun isterim.
‘İlişkimiz isteğimiz dışında deşifre oldu’
Aşkın tanımı yok bence. Aşık olduğun zaman zaten çok fazla duygu karmaşası yaşıyorsun, bir sürü kelebekler uçmak istiyor. Ben zaten çok duygusal bir insanım. Balık burcuyum ve sonuna kadar aşkı yaşayan bir insanım. Tanım yapamıyorum. Ceyhun ile (Ceyhun Fersoy, dizideki rol arkadaşı) ilişkimiz bizim istediğimizin dışında bir canlı yayında deşifre oldu. Özel hayatımla ilgili konuşmak tercihim değil. Televizyon, dergi, gazete olduğu için değil, normal hayatımda da bu konuyla ilgili sürekli konuşmak tercihim değil, hiçbir şeyin büyüsünü bozmaya gerek yok.
‘İstatistik her yerde işime yarıyor’
80’ler başladığında dördüncü sınıfa yeni başlamıştım, İstatistik okuyordum. Neden konservatuar okumadın dersen de hep sayısala eğilimim vardı. Lise 2’de bir tercih yapmak zorunda kalıyorsun. Beni “sen kesinlikle sayısal okumalısın” diye direkt sayısala soktular. Ben de matematiği çok sevdiğim için istatistik cazip geldi. İstanbul Ticaret Odası’nda staj yaptım, orada baktım ki istatistiği çok seviyorum ama sabah 9, akşam 6 bir odada çalışmak bana göre değil. Bir yandan da oyunculuğu da tecrübe etme şansı bulmuştum. Seksenler benim için bu açıdan çok iyi oldu. Çünkü tam okulu bitirme zamanıma denk geldi. Artık tam olarak kararımı vermiştim. Ama matematik ve istatistik kesinlikle hayatın her alanında işime yarıyor.
‘Canım sıkıldığında havuzda yüzüyorum’
Pilates, spining ve yüzmeyi çok seviyorum. Özellikle canım sıkkın olduğu zaman. Moralim bozukken kendimi havuza atıyorum ve bütün negatif enerjimi orada bırakıyorum. İnanılmaz rahatlıyorum. Onun dışında yürüyüş yapıyorum ve arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. Gece hayatını sevmiyorum, kırk yılda bir gece kulübüne giderim. Arkadaşlarımla çıktığım zaman da Bostancı sahilinde dolaşmayı seviyorum.
Tesadüfler: Kaçınılmayacak kadar çok başınıza gelmeye başlayınca inanmaya mahkum oluyorsunuz. Hayatımdaki en büyük gerçek tesadüf annemle babamın karşılaşması sanırım.
Takıntılar: Bazı takıntılarım var ne yazık ki. En belirginlerinden biri el yıkama. Eğer dışarıdaysam ve yıkayamıyorsam da ıslak mendil imdadıma yetişiyor. Bir ara bluzümle çorabımın aynı renkte olmasına çok takılıyordum. Çocukluktan gelen bir şey, annem sağolsun, uyum takıntısı...
Kontrol: Çok rahat bir insan olduğumu söylesem yalan olur genellikle kontrollüyümdür. Bazen bu kontrolün beni çok yorduğu da oluyor. Hayatı düzgün yaşamak benim için önemli. İstediğim bir şeyi elde edebilmek için her şeyi yapabilmek bana göre değil. Dengeler önemli, ölçülü olmayı seviyorum.
Mandıra Filozofu’nda köylü bir kızı canlandırıyor
4 Nisan’da vizyona girecek ‘Mandıra Filozofu’nda köylü bir kızı canlandırıyorum. Film Muğla’da çekildi. Baba tarafım Muğla Milaslı, anne tarafım da Manisalı, iki taraftan da Egeliyiz. Filmi Çökertme’de çektik. Oralı olduğum için ilk oynadığım filmin orada çekilmesine çok mutlu oldum. Köylü kızını oynuyorum, biraz Muğla şivesi de var.
Seksenler’deki Elvan ile hiç alakası yok. Mandıra Filozofu saat kullanmaya zamana, paraya karşı. Her şeyin doğadan gelebileceğini savunan, biraz felsefik konuşan bir adam. Cavit karakteri var Rasim Öztekin’in oynadığı, mandıra filozofunun kaldığı yeri satın almak istiyor ve hikaye başlıyor.