EN YENİLER

HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Başakşehir FK Niye Var?

“Orgeneral” Kenan Evren “Er” rütbesiyle hayata gözlerini yummuştu. Bizlere sürekli “Doğrudan halkın oyları ile seçilmiş ilk cumhurbaşkanıy...

“Orgeneral” Kenan Evren “Er” rütbesiyle hayata gözlerini yummuştu. Bizlere sürekli “Doğrudan halkın oyları ile seçilmiş ilk cumhurbaşkanıyım” diyen Erdoğan da belki 10 yıl sonra “Cumhuriyet tarihinde doğrudan demokratik halk devrimi ile indirilen ilk cumhurbaşkanı” olarak tarihteki yerini alır


Bu yazı bir futbol analizi değil. Üstelik fanatik bir taraftarca da kaleme alınmadı. Her ne kadar Fenerbahçe tutkum 1989 yılı 103 gollü şampiyonluğa kadar uzansa da birçokları gibi ben de 2011’den sonra futboldan epey uzaklaştım. Bir süre sonra fark ettim ki Real Madrid- Barcelona rekabetini daha yakından takip eder olmuşum. Yine de son 3 yıldır Türkiye Süper Ligi’nde bir şey fena halde gözüme çarpıyor: Başakşehir FK. Ve sormadan edemiyorum: Bu takım niye var?

Kulübün hikayesini kısaca aktarayım. 1990 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından kurulmuş. 2007’de ilk kez Süper Lig’e çıkmış. 2013 yılında küme düşmüş ancak bir yıl sonra Süper Lig’e geri dönmüş. Buraya kadar ki hikâye olağan; yalnız 2014 itibarıyla kulübün kaderi bir anda değişiyor. İBB’nin tesislerini hala kullanmasına rağmen belediye bünyesinden ayrılıp (kamu denetiminden çıkarılarak) Başakşehir FK ismiyle yeni bir takım haline dönüştürülüyor. 2015 ve 2016 sezonlarını 4’üncü, bu sezonu ise 2’incilikle puan tablosunun tepelerinde kapattı. Bu yıl bir de Türkiye Kupası finali eklendi.

Başakşehir FK’nın varlığı çok mu önemli? Mühim; çünkü Başakşehir FK başlı başına büyük bir parasal değer. Hesaplanan değerlemeler farklı farklı olsa da 25-50 milyon avro arasında bir maddi karşılığı var. Kulübün bu edere ulaşmasında geçmiş yıllarda İBB tarafından sunulmuş imkanlar ve hükümete yakın isimlerin sağladığı sponsorluk anlaşmaları mutlaka etkili. Bu nedenle kamu kurumu olmasa da dolaylı bir biçimde kamu olanaklarından faydalanıyor. Kamu olanakları söz konusu olduğu için, Başakşehir FK, bir vatandaş olarak benim epey umurumda.

İyi Niyetli Yanıt Aramalar

İlk başta bilimsel mantıkla özel sektörün yetersiz kaldığı yerde boşluğu devlet doldurur ilkesinden yola çıkmak istiyorum. Ama İstanbul zaten Türkiye’de futbolun merkezi ve kent sakinlerinin yeni bir kulübe ihtiyacı yok. Zaten bu yüzden yaklaşık 15 milyonluk kentte neredeyse hiç Başakşehir FK taraftarı yok. Bu takım Süper Lig’de hiç ekibi olmayan İzmir, Eskişehir veya Diyarbakır’da kurulsa önemli bir boşluğu dolduruyor olabilirdi. Ayrıca Adana ve Gaziantep ekiplerinin de bu yıl küme düşmesiyle demografik temsil seneye iyice daralacak. Küme düşen son takım 4. büyük kent Bursa’nın ekibi olursa temsil çok daha daralmış olacak. Özetle yeni bir futbol takımına ihtiyacı olan son kent İstanbul.

Aynı ilkeyle sorgulamaya devam ediyorum. Acaba altyapıya destek amaçlı olabilir mi? Haliyle kulüpler kısa sürede başarı hedefledikleri için altyapıyı ihmal edebiliyorlar. Hızlıca kadroya baktığımda 3 büyüklerde tutunamamış ve muhtemelen Anadolu şehirlerinde yaşamak istemeyen yıllanmış futbolcular karşıma çıkıyor: Ufuk Ceylan (1986), Volkan Babacan (1988), Bekir İrtegün (1984), Egemen Korkmaz (1982), Yalçın Ayhan (1982), Mehmet Batdal (1986) ve Emre Belözoğlu (1980). Yabancı oyuncularda da farklı bir durum yok: Adebayor (1984), Holmen (1984) ve Napoleoni (1986). Bu oyuncuların hiçbiri altyapıya yönelik değil, üstelik maliyetleri yıllık en az yarım milyon avro. Milli takım başarılı olsun diye gerisi düşünülmeden konulmuş yabancı sınırlamasının nemalananları hep bu takımda. Bu kadar büyük ücretleri gelecek vadetmeyen oyunculara ödemek yerine genç yeteneklere harcasak fena mı olurdu? Ya da yabancı oyunculara verilen ücretlerle cari açığı patlatmayıp (1 Kuruşu Hatırlayan Var mı?) yetiştirdiğimiz yerli oyuncuları biz yurtdışına göndersek, olmaz mı?

Israrla iyi niyetli sorgulamama devam ediyorum. Belki de sporda fırsat eşitliği için bu takım kurulmuştur? Ancak Başakşehir FK bir erkek futbol takımı. Bu ülkede her Türk belki asker doğmuyor ama az çok futbolcu doğuyor. Kulübün ne kadınları spora teşvik eden tarafı var ne de engelli sporculara fırsat tanıyan. Tek bir futbolcuya ödenen fahiş ücretle birçok amatör spor dalında atılım yapabiliriz. Olimpiyatlarda birkaç madalya alabilmek için parayla devşirdiğimiz ve üstüne üstlük bir kısmı da dopingli çıkıp yüzümüzü kızartan atletlerin yerine “zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklı” sporcular yetiştirebiliriz. Engelli vatandaşlarımızı spora davet edebilir ve hatta içlerinden Paralimpik oyunları şampiyonları çıkarabiliriz.

Başakşehir FK’nın İçinde Ne Var?

Başakşehir FK’nın varlık sebebini iyi niyetli sorgulamalarla yanıtlayamıyorum. Bu sefer ters mühendislik yaparak kulübün içinde ne bulunduğunu tespit edip sorumuza yanıt aramaya karar veriyorum. Şu ana kadar elimizdeki tek gerçek: 30 yaş civarı birkaç düzine şanslı erkeğe en az yarım milyon avro ödenip onlara Anadolu kulüplerinin yolu yerine İstanbul’daki gece kulüplerinin kapılarının açıldığı. Ya yönetimde kimler var?

Kulüp başkanı Göksel Gümüşdağ İBB Meclis Başkan Vekili. Başkan vekili Çağatay Kalkancı İsfalt eski genel müdürü. YK üyelerinden İsmet Yıldırım İBB Kiptaş Genel Müdürü. Bir başka YK üyesi Ahmet Ketenci ise Bel-Tur Genel Müdürü. Kısacası kulüp yönetimi İBB üzerinden ekmek yemekte. Futbol kulüplerinin gelir ve giderlerinin yeterince denetlenmediği aşikâr. Tüm futbol takımları büyük borç batağındalar. Bu konuda zaten UEFA’nın kara listesindeyiz. Yalnızca Türkiye’de değil, gelişmiş ülkelerde de kulüplerin finansal skandalları yaygın. AKP iktidarı da yolsuzluklara boğulmuş bir halde. Yine de herhangi kesin bir bilgi sahibi olmadan Başakşehir FK ve yöneticileri hakkında bir iddiada bulunmak doğru olmaz. Bunun yerine başka siyasi bir amacın varlığını kurcalamaya karar veriyorum.


Zimbabweli Mugabe’nin Piyangosu

Başakşehir FK Süper Lig’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın olan tek kulüp değil. Kasımpaşa ve Osmanlıspor ekipleri de benzer. Örneğin Melih Gökçek’in ihtirasları ile yılların Ankaragücü’nün nasıl küme düşürüldüğünü, yerine taraftarsız Ankaraspor’un Osmanlıspor’a dönüştürülerek Süper Lig’e itildiğini unutmayalım. Açık bir şekilde ligde Erdoğan’a dost takım sayısı artıyor. Bununla Erdoğan ne amaçlıyor olabilir?

Tam bu esnada Zimbabwe’deki Mugabe yönetimi aklıma geliyor. Zimbabwe’yi bilmeyenler için tek bir cümleyle tanıtımda bulunayım. Zimbabwe tahmin edileceği gibi Afrika’da ve dünyaca bilinen tek özelliği 100 trilyon dolarlık banknotu. Ultra-hiper enflasyona sahip ülkede 1987 yılından beri Başkan Mugabe’nin mutlak iktidarı var. 2000 yılında ülkenin önemli bankalarından Zimbank tasarrufları artırmak amacıyla mevduat sahipleri için yüksek para ödüllü bir piyango düzenliyor. Kuralar çekilip talihli kişi belirleniyor. Sizce kazanan kim? Ödülün sahibi inanılmaz bir tesadüfle (!) Başkan Mugabe. Mugabe’nin bu paraya şüphesiz ihtiyacı yok ancak kuradan çıkan topluma mesaj açık: “Yalnızca devlet değil, Zimbabwe’deki her şey Mugabe’ye aittir.”

Türkiye’nin bir Zimbabwe olmaması Mugabe’ye kıyasla Erdoğan’ın mesajını birazcık daha yumuşatmasına neden oluyor: “Yeni Türkiye’de her şeye yalnızca ben karar veririm.”. “Yeni Türkiye” isimli gerici rejimin de tüm sosyal alanlarda güç propagandası yapılıyor. Erdoğan; sosyal hayatımızın her alanında temsilcilerini kullanarak bize bunu empoze ediyor. Kimler yok ki? Acun Ilıcalı, Cübbeli Ahmet, Ali Ağaoğlu, Yiğit Bulut, Sinan Çetin, Esra Erol, Nihat Hatipoğlu: hepsi bu bozuk düzenin bir parçası. Başakşehir FK da Türk futbolunda bu vazifeyi yerine getiriyor. Önümüzdeki yıllarda Başakşehir FK’nın mutlaka şampiyon olması sağlanarak güç propagandası zirveye taşınacak. Başakşehir FK futbolcularının sportmenlikle hiçbir şekilde örtüşmeyen dayak rezaleti de bu amaçla örtbas edilmedi mi?

Başakşehir FK belki bir ihtimal tesadüf; peki ya Osmanlıspor ve Kasımpaşa da mı tesadüf? Ankaralılar 1990’lı yıllarda bir sezon Süper Lig’de dahi oynamış olan Şekerspor’u bilirler. Geçtiğimiz yıllarda amatör kümeye düşen ve ismi bir anda döneme uygun biçimde Turanspor’a değiştirilen kulübün birkaç sezon sonra üst liglerde aynı amaçla yer almasına şaşırmayacağız. Belki 5 yıl sonra Süper Lig; hükümetin tam kontrolündeki taraftarsız takımlar, yalnızca hükümet lehine oy kullanan kentlerin takımları ve bir de zorunlu bir şekilde 3 büyüklerin yer aldığı siyasi propaganda ligi haline gelecek. Borçlarını ödeyemeyen 3 büyük kulüp de “kayyum” yolu ile belki hükümete devredilecek. Bunlar çok mu uçuk öngörüler? Zamanın diktatörü Kenan Evren de 1981’de verdiği emirle kanunu değiştirtip Ankaragücü’nü Süper Lig’e çıkarmış, “Bu ülkede kanun benim!” mesajını vermemiş miydi?


Futbolun Yalnızca Futbol Olmaktan Çıkarılması: “Zafere Kaçış” Filmi

Bu işin sonu nereye varacak? Futbolsever herkes “Zafere Kaçış” filmini izlemiştir. 1981 yapımı filmin başrollerinde Sylvester Stallone ve Michael Kaine oynamaktadır. Filmi daha heyecanlı hale getiren ise Pele ve Bobby Moore gibi eski futbol yıldızlarının da yer almasıdır. Filmin hikayesini kısaca hatırlatayım. 2. Dünya Savaşı esnasında Naziler; Müttefiklerin savaş esirleri ile maç yapmaya karar verirler. Almanların kazanması için maç öncesinde her türlü adaletsizlik yapılmıştır. İlk yarı Almanların 4-1 üstünlüğü ile tamamlanır. Amaç düşmanı futbol sahasında da yenmek ve üstün ırk propagandası yapmaktır. Futbol Naziler için bir eğlence ya da beden terbiyesi değildir; faşist güç gösterisinin bir parçasıdır artık.

Peki filmin sonunda ne oluyordu? Oyuncular maçı bahane edip devre arasında esaretten kaçabilecekken, haksızca geriye düşürüldükleri maçın ikinci yarısını oynamaya karar verirler. Maç skoru mu? “Bu ahval ve şeraitte dahi” kazanmak için ruhlarını ortaya koyan esirler takımı maçı 5-4 kazanır. Bir başka ifade ile Erdoğan ne yaparsa yapsın sonunda Türk futbolu ve taraftarı Başakşehir FK ve benzerlerini tarihten siler ve unutur. “Orgeneral” Kenan Evren “Er” rütbesiyle hayata gözlerini yummuştu. Bizlere sürekli “Doğrudan halkın oyları ile seçilmiş ilk cumhurbaşkanıyım” diyen Erdoğan da belki 10 yıl sonra “Cumhuriyet tarihinde doğrudan demokratik halk devrimi ile indirilen ilk cumhurbaşkanı” olarak tarihteki yerini alır.

Futbolculara Not: Bu yazıda Başakşehir FK ve diğer kulüplerin futbolcularının emeklerine karşı bir saygısızlık amacı yok. Skorlar temiz ve başarılar emeklerinin haklı sonucu kazanılmış olabilir; ancak bu kulüplerin varlıkları, işleyişleri ve amaçları bu şekilde aklanamaz.

(Mustafa Murat Kubilay-Rhetoricablog)

Business News