Page Nav

HIDE

DÜNYANIN SESİ

GRID_STYLE
TRUE

EN YENİLER

SHOW_BLOG

SON YAZIDAN

"17 Ekim ayaklanması, Lübnan işçi sınıfının isyanıdır"

Lübnan Komünist Partisi Merkez Komite üyesi ve feminist yazar Cena Yasmin Nahal, “17 Ekim Ayaklanması, Lübnan işçi sınıfının ve bu ülkenin ...

Lübnan Komünist Partisi Merkez Komite üyesi ve feminist yazar Cena Yasmin Nahal, “17 Ekim Ayaklanması, Lübnan işçi sınıfının ve bu ülkenin haklarından mahrum bırakılmış insanlarının gerçek isyanıdır” diyor...


Lübnan’da ekonomik kriz ve iletişime yeni vergiler getirilmesine karşı 17 Ekim’de başlayan halk ayaklanması kısa sürede hükümete geri adım attırdı. Ancak isyan, gelinen noktada ülkedeki mezhepçi sistemi de hedef aldığı; ülkeyi yönetenler ise sistemde değişim istemediği için eylemler de siyasi gerilim de sürüyor.

Ülkenin dört bir yanına yayılan eylemlerden iki gün sonra hükümet 2020 yılı bütçesinin yeni vergiler içermeyeceğini duyurmuş, 22 Ekim’de de “ekonomik krizi hafifletmek amacıyla” bakan ve milletvekillerinin maaşlarının yüzde 50 düşürülmesi, Enformasyon Bakanlığı ile bazı kamu kurumlarının kapatılması gibi kararlar içeren bir reform paketi kabul edilip uygulanmaya başlamıştı.

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Aun da 24 Ekim’de halka seslenişinde; yolsuzlukla mücadele edileceği sözünü vermiş, “Kim çaldıysa bağlı olduğu gruba veya mezhebe bakılmaksızın hesaba çekilecek” demiş ve eylemcilere diyalog çağrısında bulunmuştu.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ise eylemlere ilişkin merakla beklenen ikinci konuşmasını 25 Ekim’de yaptı. Nasrallah’ın sarf ettiği sözler Lübnan kamuoyunda büyük tepki çekti.

Nasrallah, eylemlerin “kendiliğindenci ve mezhepler üstü bir halk hareketi” olarak başladığını ancak gelinen noktada hareketi yönlendiren “vatansever bir grubun” azınlıkta olduğunu, diğer bir grubun daha önce yönetimde olan siyasi partilerden olup “tarihi, projesi ve yabancılarla ilişkisi” olduğunu ve bir başka grubun ise “yabancı elçiliklerle ve istihbarat servisleriyle irtibatlı” olduğunu söyledi.

Bu açıklamaların ardından çok sayıda Lübnanlı “Devrimin finansörü benim” diyerek hem meydanlardan hem de sosyal medya üzerinden Nasrallah’a yanıt verdi.

Cena Yasmin Nahal

“Bu ayaklanma, Lübnan halkının ayaklanmasıdır”

Eylemleri aktif bir şekilde destekleyen Lübnan Komünist Partisi (LKP) ise farklı bir bakış açısı sunuyor: “Bu 17 Ekim ayaklanmasıdır. Halkımızın büyük ayaklanmasıdır ki Lübnan’da daha önce eşine rastlanmamıştır. Bu, ülkede kuzeyden güneye, Beyrut ve Bekaa Vadisi yoluyla dağları aşan, mezhepçiliği ve buna bağlı ilişkileri bir kenara bırakan, haklarına ve taleplerine sahip çıkan ulusal bir ayaklanmadır.”

Sendika.Org’un sorularını yanıtlayan LKP Merkez Komite üyesi ve feminist yazar Cena Yasmin Nahal, eylemlerde bugüne kadarki en radikal taleplerin dile getirildiğini belirterek “Hükümetin istifa etmesi, bir geçiş hükümeti kurulması ve yeni bir seçim yasasını müteakiben erken seçimlerin yapılması konusunda bir ortaklaşma var” diyor.

17 Ekim ayaklanmayla ilgili değerlendirmeniz nedir?

Bu isyan, iç savaş sonrasında hatta belki de ülke tarihi boyunca tanık olduğumuz diğer hareketlerin hiçbirine benzemiyor: Katılımdaki kitlesellik, çeşitlilik, söylem, dayanışma, talepler, hükümetin “reform”larının reddedilmesi ve tüm bunların yanı sıra gerçek işçi sendikalarının yokluğuna rağmen ülke çapında bir genel grev örgütleyebilecek bir düzeye varmasıyla eşsiz. Bu, Lübnan işçi sınıfının ve bu ülkenin haklarından mahrum bırakılmış insanlarının gerçek isyanı.

Daha önceki kitlesel hareketlenmelerin bir benzeriyle mi yoksa yeni bir şeyle mi karşı karşıyayız?

Bu protestoları farklı kılan bir başka şey de geleneksel olarak politik isyanların görülmediği kentleri ve köyleri de kapsamasıydı. Bunların en büyüğü, Lübnan’ın en yoksul bölgesinde yer alan kuzey kenti Trablusşam. Bu kent yıllardır halk içinde mezhepçi çatışmaları kışkırtan politik liderlerin kontrolünden mustarip.

Hem özel hem de kamu üniversiteleri, öğrencilerden ve öğretim üyelerinden yeni bir karar gelene kadar kapılarını kapadı. Genel greve sendikaların katılımı giderek artıyor. Doktorlar, okullar, öğrenciler, özel şirketler dahil oluyor.

Hareket gelişiyor ve mezhepsel farklılıkları olan bölgeler arasında dayanışma görülüyor.

Bu protestolar Lübnan’daki politik dengeleri ne kadar etkileyebilir?

Devam eden protestolara dair fazlasıyla umutluyuz. Bugüne kadarki en radikal talepler dile getiriliyor; hükümetin istifa etmesi, bir geçiş hükümeti kurulması ve yeni bir seçim yasasını müteakiben erken seçimlerin yapılması konusunda bir ortaklaşma var.

Şaşırtıcı bir şey de şu ki halk, ordunun ve egemen sınıfların haydutlarının vahşi saldırılarına rağmen başından bu yana metanetle duruyor.

Bütün umudumuz halkımızda, halkın Lübnan’daki politik durumu değiştirecek yolu gösteren bilinci ve metanetinde. (Sendika.Org)

Hiç yorum yok

YAZI KATKI