Dünyada 63 Ülkede Vaka Sayısı Artmaya Devam Ediyor
COVID-19 salgını 2. Dünya Savaşı’ndan beri ülkelerin küresel ölçekte karşı karşıya kaldıkları en büyük kriz. Asya kıtasında başlayarak Antarktika haricinde her kıtaya ulaşan salgında Nisan 2020 itibarıyla Avrupa ve Kuzey Amerika vakaların en çok yoğunlaştığı yerler. Vakaları tespit edecek alt yapıların hazır hale gelmesiyle Afrika kıtasındaki bazı ülkelerde de günlük vaka sayıları artış gösteriyor. Nisan ayının sonu itibariyle dünya çapında resmi vaka sayısı 3 milyonu, ölüm sayısı ise 200 bini geçmiş durumda. SARS-CoV-2, sebep olduğu ölümlerle, halihazırda, 21. yüzyılın en öldürücü virüsü oldu.
Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus’ın en son yaptığı açıklama, bazı Avrupa ülkelerinde vaka sayısındaki eğilim tersine dönmesine rağmen salgının şu an için sona ermekten uzak olduğunu gösteriyor. 28 Nisan tarihi itibarıyla bir gün öncesine göre vaka sayısı artışı gösteren ülke sayısı 61, bu sayı on gün öncesi dikkate alındığında 63’e çıkıyor. Bir başka deyişle, 63 ülkede aktif olarak salgın artarak devam ediyor. Aynı zaman dilimleri dikkate alındığında da 90 civarında ülkede salgının azalma eğilimine girdiğini görüyoruz. Fakat 50 ülkede salgın bir hareketlilik göstermemiş durumda ve virüsün bulaşıcılığı dikkate alındığında bu durum sonraki bir dalga için risk oluşturuyor.
COVID-19 salgını beşinci ayına girerken salgının merkez üssü tartışmasız ABD. Resmi vaka sayısının 1 milyonu aştığı ülkede bu sayıya her gün 30 bine yakın yeni vaka ekleniyor. Üstelik 1 milyon nüfusa düşen test sayısında ABD, Avrupa’da vakaların yoğunlaştığı İspanya ve İtalya’ya göre oldukça geride. ABD’de test oranının İtalya seviyelerine gelmesiyle vakaların 1,8 milyona yaklaşması oldukça olası bir durum. ABD’nin önleyici politikalardaki sıkılık bakımından da İspanya, İtalya ve Fransa gibi örneklerden geride olduğu görülüyor. ABD bir kenara bırakıldığında, son yedi günlük yeni vaka sayısı ortalamalarında Rusya ve Birleşik Krallık diğer ülkelerin oldukça önünde yer alıyor.
Salgının gidişatıyla ilgili öngörü oluşturabilecek veriler yapılan test sayısıyla sınırlı. Yapılan testlerin artmasıyla dünya genelinde salgının gerçek boyutuna yaklaşan veriler elde ediliyor. Diğer taraftan da 1 milyon nüfus başına test sayısı göstergesiyle gelecek aylarda salgının etkin olabileceği yerleri de tahmin etmek mümkün. Bu tahmindeki geçerliliği artıracak bir diğer etken de ülkelerin uygulamaya koyduğu önleyici politikalardaki sıkılık. Özellikle Afrika ülkelerinin salgının bir sonraki merkezi olabileceği iddiası hem bu verilerle hem de giderek artmaya başlayan günlük vaka sayısıyla güçleniyor. (KORAY KAPLICA - DOĞRULUK PAYI)
COVID-19 salgını 2. Dünya Savaşı’ndan beri ülkelerin küresel ölçekte karşı karşıya kaldıkları en büyük kriz. Asya kıtasında başlayarak Antarktika haricinde her kıtaya ulaşan salgında Nisan 2020 itibarıyla Avrupa ve Kuzey Amerika vakaların en çok yoğunlaştığı yerler. Vakaları tespit edecek alt yapıların hazır hale gelmesiyle Afrika kıtasındaki bazı ülkelerde de günlük vaka sayıları artış gösteriyor. Nisan ayının sonu itibariyle dünya çapında resmi vaka sayısı 3 milyonu, ölüm sayısı ise 200 bini geçmiş durumda. SARS-CoV-2, sebep olduğu ölümlerle, halihazırda, 21. yüzyılın en öldürücü virüsü oldu.
Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus’ın en son yaptığı açıklama, bazı Avrupa ülkelerinde vaka sayısındaki eğilim tersine dönmesine rağmen salgının şu an için sona ermekten uzak olduğunu gösteriyor. 28 Nisan tarihi itibarıyla bir gün öncesine göre vaka sayısı artışı gösteren ülke sayısı 61, bu sayı on gün öncesi dikkate alındığında 63’e çıkıyor. Bir başka deyişle, 63 ülkede aktif olarak salgın artarak devam ediyor. Aynı zaman dilimleri dikkate alındığında da 90 civarında ülkede salgının azalma eğilimine girdiğini görüyoruz. Fakat 50 ülkede salgın bir hareketlilik göstermemiş durumda ve virüsün bulaşıcılığı dikkate alındığında bu durum sonraki bir dalga için risk oluşturuyor.
COVID-19 salgını beşinci ayına girerken salgının merkez üssü tartışmasız ABD. Resmi vaka sayısının 1 milyonu aştığı ülkede bu sayıya her gün 30 bine yakın yeni vaka ekleniyor. Üstelik 1 milyon nüfusa düşen test sayısında ABD, Avrupa’da vakaların yoğunlaştığı İspanya ve İtalya’ya göre oldukça geride. ABD’de test oranının İtalya seviyelerine gelmesiyle vakaların 1,8 milyona yaklaşması oldukça olası bir durum. ABD’nin önleyici politikalardaki sıkılık bakımından da İspanya, İtalya ve Fransa gibi örneklerden geride olduğu görülüyor. ABD bir kenara bırakıldığında, son yedi günlük yeni vaka sayısı ortalamalarında Rusya ve Birleşik Krallık diğer ülkelerin oldukça önünde yer alıyor.
Salgının gidişatıyla ilgili öngörü oluşturabilecek veriler yapılan test sayısıyla sınırlı. Yapılan testlerin artmasıyla dünya genelinde salgının gerçek boyutuna yaklaşan veriler elde ediliyor. Diğer taraftan da 1 milyon nüfus başına test sayısı göstergesiyle gelecek aylarda salgının etkin olabileceği yerleri de tahmin etmek mümkün. Bu tahmindeki geçerliliği artıracak bir diğer etken de ülkelerin uygulamaya koyduğu önleyici politikalardaki sıkılık. Özellikle Afrika ülkelerinin salgının bir sonraki merkezi olabileceği iddiası hem bu verilerle hem de giderek artmaya başlayan günlük vaka sayısıyla güçleniyor. (KORAY KAPLICA - DOĞRULUK PAYI)