"Bırakın Türkiye’yi, sadece İstanbul’da kendisine Müslümanım diyenlere sorun bakalım İslam nedir diye… Emin olun, sorduğunuz insan sayısı kadar İslam tanımı çıkacaktır ortaya. Çünkü “inançlıyım” herkes, dini hangi kapıdan aldıysa, o kapıyı İslam zannediyor. Ama aldığı “şey” hiç kuşkusuz İslam değil. Ve o insanların bir teki bile bunun farkında değil.
Bu farkında olmama durumu, aslında özü çok kolay, çok sade, çok basit bir din olan İslam’ın çok çapraşık, ve çok karmaşık bir din haline getirilmiş olmasından kaynaklanıyor. İşte tam da bu noktada, İslam’ın getirildiğini söylediğimiz bu “hal”inin sorumluları kimdir sorusu önem kazanıyor.
Peki böyle bir durumda insanlar hangi İslam’a çağırılacak? İslam’ın alındığı zannedilen “kapı”lara mı?
Cat Stevens, yani Yusuf İslam, İslam’ı seçtiğinde ona yaptırdıkları ilk eylem gitarını kırdırmak olmuştu. İkinci eylem de sırtına bir cellabiye giydirmekti. Cat Stevens’a bunu yapanlar, yaptıklarının İslam olduğunu zannediyorlardı. Cat Stevens da başlangıçta öyle zannetti. Adam ancak 30 yıl sonra görebildi gerçek İslam’ın bu olmadığını. Gördü ama o olağanüstü yeteneği yaşı gereği yavaş yavaş körelmeye, sönüşmeye başlamıştı. Cat Stevens için iş işten geçmişti yani. Oysa ki o yetenek İslam adına pekala kullanılabilirdi."
Buraya kadar mealen aktardığım bu cümleleri Mustafa İslamoğlu sosyal medya hesabında yayınladığı bir videosunda dile getiriyor.
İslamoğlu’nun sosyal medya hesabında birçok ilginç paylaşım arasında dikkatimi çeken bir paylaşım daha var. Söz konusu paylaşımında; “İslamın Kızı! Umudumuz sensin, cafelerde gece yarılarına kadar erkeklerle senli-benli konuşan, felsefenin derin bahislerine dalan, para, pul kazanan lakin ailesini dağıtan kadınların değil, Fatih'e, Baki'ye, Sinan'a ninni söyleyen, evinde Yavuz yetiştiren anaların izinde yürü!” diyen İhsan Şenocak’ın cümlelerini alıntılayan İslamoğlu, Şenocak’ın bu cümlelerine karşılık şunları yazmış: “Kendi sapkın, kadın-sanat-bilim-özgürlükler düşmanı uyduruk dininin şekillendireceği kızlara “İslamın kızı” diyen şu komediye kanan kaç kişi var acaba? Bu zihniyetle ancak “Hurafelerin kızı” olursun. Aziz İslam’ı, bu kafalardan öğrenenlerin vah haline!”
Bir başka videosunda da; “Kuran’ın anlaşılmaması için müşriklerin bir operasyon çektiği meselesi doğrudur” diyor İslamoğlu ve devam ediyor; “Kuran okunurken gürültü yapın, şamata çıkarın ki anlaşılmasın diyordu müşrikler. Ama bunu yapmalarına gerek yokmuş aslında. Bugün bile okuyanlar anlamak için okumuyorlar çünkü. Yani müşriklerin o zamanki dilekleri kabul olmuş, bedduası tutmuş. Aslında bugün olsalardı, müşriklerin şamata, gürültü çıkarmalarına gerek kalmazdı. Kabe’ye gittiniz mi bilmiyorum. Klimalı ikinci katta herkesi elinde mushafla görürsünüz. Kimseyi rahatsız etmeden aralarında dolaştım, Arap olsun, olmasın içlerinde anlayarak okuyan bir tek insan bile göremedim ve hüsran ile kahroldum. Nasıl oldu bu. Yani bu ümmet çarpılmış gibi, zehirlenmiş gibi, afyon içirilmiş gibi, okuduğunda bir anlam olduğunu asla ve asla bilmiyor. Ben kaç tane Arap’la denedim bunu. ‘Şurayı anlamadım bir anlatsan’ dediğimde yüzüme öyle baktı. Anlamak gibi bir derdi yoktu ki. Yani siz zannediyor musunuz ki, bunların ana dili Arapça olduğu için Kuran’ın anlamıyla buluştular. Öyle olsaydı eğer bu durumda olmazlardı. İşte Arap yarımadasının durumu ortada… Bu tam bir felaket. Bu meselenin adını ben tam koyamıyorum. Bugün artık öyle gruplar, tarikatlar, cemaatler var ki, bütün varlık nedenleri Kuran’ın anlaşılmazlığını ıspat üzerine bina edilmiştir. Varlık gayeleri bu. Kuran’ın anlaşılmazlığını ıspat!”
Geçmişteki müşrikler marifetiyle icat edilen ve adına din denilen türlü çeşitli tuhaflıklara bugünkü müşrikler yenilerini eklemeye devam ediyor ve saf “inançlılar” da olan biteni yalnızca seyrediyor.
Peki nereye kadar?...
İslam'ın Hz. Muhammed sonrasından başlayarak günümüze kadar uzanmış olan temel sıkıntısı işte budur!
Sevgiyle, dirençli ve uyanık kalın! (HAYRİ GÜNEL - 06.10.2019 - GAZETE DEMOKRAT)