Yolumuzun İncecik Sureti: 'Koşularda hep birinci gelirdi'... Biz terzilerden çok şey öğrendik, bu defa da Alaçatılı terzimiz Ömer Önal’dan dinledik. Yolumuzun incecik sureti Mine Bademci koşularda hep birinci gelirmiş. Zaten o şiirden beri biliyoruz ki Türkiye’nin “en uzun koşusu”nun düşenleri esasında göğüslediler ipi...
Mine Bademci’yi, bakınca mıh gibi çakılı kaldığımız o fotoğraftan tanıyoruz. Tek bir fotoğraf var zaten gördüğümüz, bildiğimiz.
Tek bir fotoğraf ve “unutulmasınlar diye” hazırlanan Unutulmasınlar Diye kitabındaki kısacık yaşam öyküsü:
“İzmir’in Alaçatı Kasabası’nda doğdu. Devrimci mücadele ile Alaçatı Halk Odası faaliyetlerinde tanıştı.
Buca Eğitim Fakültesi’nde öğrenciyken, okulu bırakarak, tüm zamanını Urla’daki devrimci çalışmalara verdi. Mine’nin ailesi de tütünle uğraştığından, Urla’da tütün işiyle geçimini sağlayan halkla kolayca kaynaştı. Birkaç ay içinde, Urla’da çok sevilen bir devrimci olarak tanındı. 1980 yılının Temmuz ayında, kendisi gibi devrimci olan abisi, Salih Bademci’nin ölüm haberini aldı. Mine o sıralar henüz 18 yaşında olmasına rağmen, metanetini yitirmedi, sarsılmadı. 12 Eylül’den sonra, arkadaşlarıyla birlikte kırsal kesime geçti. 15 Ekim 1982’de Urla’da silahlı çatışmada yaşamını yitirdi. Bir bağ evinde sarıldıklarında 15-20 kişiydiler. İçlerinde tek kadın Mine’ydi. Birlikte durumu değerlendirerek çemberi yarıp çıkmaya karar verdiler. Dışarıya ilk fırlayan Mine oldu ve açılan ateş sonucu öldürüldü. Vücudunda 32 kurşun vardı. Diğer arkadaşları sağ yakalandı.”
Fotoğraflar ve CV’ler çağında Mine Bademci’den bize kalan bu.
Ne kadar az ve fakat ne kadar çok.
Ne kadar kısa ve fakat ne kadar uzun.
Çünkü kimilerinin gerçeğini fotoğraflar ve CV’ler değil, sokakta, mahallede, hayatta halkın yanında olma biçimleri anlatır:
“Mine civardaki köylere gider insanlara yardım ederdi, arkadaşlarını da alır ‘Biz devrimciyiz size yardıma geldik, size yardım etmek istiyoruz’ derdi. Kısa zamanda herkes onu tanıdı ve çok sevdi. Mine Bademci sol görüşlü bir aileden geliyordu ailesinde sürekli siyaset konuşuluyordu. O nedenle gelecek tehlikelerin farkındaydı. Genç yaşına rağmen olacakları öngörebiliyordu. Halkla sürekli diyalog halindeydi ve sürekli halkı bu gericilere karşı uyarırdı. Mineler olmadığı zaman ülkenin hali ortada. Mine o gün ne söylediyse bugün onları yaşıyoruz. Kardeşleri Mine’nin ve Salih’in adlarını çocuklarında yaşatıyorlar. Onlar da Mine ablaları ve Salih abileri gibi büyüyorlar. Onları, o güzel yürekli çocukları hiçbir zaman unutmayacağız hiçbir zaman. Onlar hâlâ bu sokaklarda dolaşan, gülen, devrimi haykıran, umudu haykıran güzel çocuklar olarak kalacaklar yüreklerde.”
Çünkü kimilerinin hikâyesini doğup büyüdüğü ilçenin terzisi anlatır:
“Mine halk ile iç içe yaşayan birisiydi. Ortaokul yıllarında hep esnafın halini hatırını sorardı. Sporda çok iyiydi, koşulardan birincilikle çıkardı. O yıllarda okulun üniformalarını diken terzide çalışıyordum bu vesileyle Mine Bademci ile çok sohbet ederdik, ortaokuldan sonra liseye geçince İzmir’e gitti. Türkiye’de gelişen sol hareketlerden etkilenmiş, Mahirlerin Denizlerin çizgisinde mücadelesini ilerletmişti. İlçedeki bağnaz kişilerle mücadele ediyordu artık. Ağabeyi Salih, üniversitede Dev-Yol afişleri asarken milli görüşçüler tarafından katledildi. Bu olaydan sonra Mine Bademci daha ön saflarda mücadele etmeye başladı. 1982’de askeri cunta tarafından Urla’da bir bağ evinde etrafı sarılarak katledildi. O kadar cesurdu ki, arkadaşlarını korumak onların yaşamasını sağlamak için tek başına o kadar askerin karşısında kendisini siper etti. 19 yaşında aramızdan gitti maalesef. Eğer Mine yaşasaydı bugün ülkedeki gidişe yön verecek kişilerden biri olurdu. Ama maalesef bu askeri rejim onu bizden aldı. O çok güzel bir insandı henüz daha hayatın tadına bile varamadan bizden çaldı askeri cunta.”
Biz terzilerden çok şey öğrendik, bu defa da Alaçatılı terzimiz Ömer Önal’dan dinledik. Yolumuzun incecik sureti Mine Bademci koşularda hep birinci gelirmiş. Zaten o şiirden beri biliyoruz ki Türkiye’nin “en uzun koşusu”nun düşenleri esasında göğüslediler ipi. (ELİF ÇONGUR - BİRGÜN)