Koronavirüs ölümleri gizleniyor: TÜİK 2020 yılına ait ölüm istatistiklerini 2 haftadır açıklamıyor... TÜİK, her yıl 24 Haziran’da açıkladığı ölüm istatistiklerini bu yıl ‘ileri bir tarihe erteledi.’ Ancak erteleme kararının üzerinden iki hafta geçmesine rağmen ne yeni bir açıklama yapıldı, ne de bilgi paylaşıldı. Açıklamadan kaçınma nedeninin, koronavirüs salgını gerçek ölüm bilançosunun ortaya çıkmasını engellemek olduğu düşünülüyor. TTB’ye göre gerçek sayı, bakanlığın resmi verilerinin en 3,5 katı...


Ekonomiye dair verileri nedeniyle son yıllarda çokça tartışılan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl 24 Haziran’da yayımladığı yıllık ölüm istatistiklerini bu yıl açıklamadı. Verilerin yayımlanmamasına dair açıklamasının üzerinden bugün tam iki hafta geçmesine rağmen TÜİK’ten konu hakkında yeni bir bilgi verilmedi.

Kurum, 23 Haziran’da yaptığı açıklamada, ertesi gün yayımlayacağı veriler için ileri bir tarihi işaret etmişti: “Ulusal Veri Yayınlama Takvimine göre 24 Haziran 2021 tarihinde saat 10:00’da yayımlanması planlanan “Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri, 2020” haber bülteni, idari kayıtlardan üretilmekte olan istatistiklere ilişkin çalışmaların henüz tamamlanamamış olması sebebiyle ileri bir tarihe ertelenmiştir.”

Yine aynı gün TÜİK’in açıklamasının hemen öncesinde konuşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Salgın süresince salgından yaklaşık 50 bin insanımızı kaybettik. Salgın sebebiyle ertelenen sağlık hizmetleri sebebiyle yaşadığımız kayıp ise bundan çok daha büyük” ifadelerini kullanmıştı.

TTB: BAKAN’IN SÖZLERİ BİR İTİRAF

Türk Tabipleri Birliği’ne göre Sağlık Bakanı Koca’nın ifadeleri bir itiraf.

Bakan’ın açıklamasının ardından konuyu değerlendiren Türk Tabipleri Birliği Türk Tabipleri Birliği Pandemi Çalışma Grubu ve Merkez Konseyi, “Sağlık Bakanı 23.06.2021 tarihinde yaptığı basın toplantısında, salgın ve salgına bağlı nedenlerden dolayı ölümlerin 150 binin üzerinde olduğunu itiraf etti. Bu sayı, şimdiye kadar açıklanan resmi sayının 3 katından fazla. Biz Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak, Covid-19’a bağlı gerçek ölüm sayısının çok daha yüksek olduğunu ve salgın ölümlerinin manipüle edildiğini, gerçek ölüm sayılarının açıklananın en az 3,5 katı olduğunu birçok kez veriler ile ortaya koyduk. Bakanın açıklamasıyla TTB’nin şimdiye kadar söyledikleri, vaka sayısında olduğu gibi ölüm sayılarında da teyit edilmiş oldu” demişti.

EK ÖLÜMLER: SADECE İSTANBUL BAKANLIĞIN BİLDİRDİĞİ SAYIYA ULAŞTI

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı vaka ve ölüm verileri salgının başından tartışma konusu. Birçok araştırmacı kendi yöntemleriyle gerçek sayılara ulaşmaya çalışıyor.

Bilim Akademisi'nin popüler bilim yayını sarkac.org’da Mesut Erzurumluoğlu Defne Üçer Şaylan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kamuya açık verilerinden yaptıkları analizle, kentte geçmiş yılların ortalamasına kıyasla ne kadar ek ölüm yaşandığını bir süredir takip ediyor.

Sarkaç’ta yer alan verilere göre 2015-2019 ortalamasına kıyasla İstanbul’da 12 Mart-30 Aralık 2020 tarihleri arasında toplam 18 bin 180 fazla ölüm (ek ölüm) gerçekleşti. Sağlık Bakanlığı’nın 30 Aralık 2020’de açıkladığı Türkiye geneli toplam can kaybı sayısı ise 20 bin 642 idi.

Yazılımcı Güçlü Yaman ise, 2019 yılında tüm ölümlerin yüzde 51'inin gerçekleştiği şehirlerden elde edilen verilere göre bir projeksiyon geliştirdi. Yaman’ın verilerine göre 1 Haziran 2021’e kadar Türkiye genelinde 146 bin koronavirüs ölümü gerçekleşmiş olabilir. Bu tarihte Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı toplam ölüm sayısı ise 47 bin 656 idi.

Bu gibi açık kaynaklardan yararlanılarak yapılan birçok veri analizi, Sağlık Bakanlığı’nın bildirdiği sayının çok düşük olduğunu gösteriyor.

2019’DA 435 BİN KİŞİ ÖLMÜŞTÜ

Türkiye’de ölüm sayısı 2018 yılında 426 bin 449 iken 2019 yılında 435 bin 941 kişi olmuştu.

Ölüm verilerinin önceki yıllara göre farklı beklenmesinin nedenlerinden biri, Türkiye’deki nüfus artışına dair verilerdeki dikkat çekici kırılmaydı.

Türkiye'de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 459 bin 365 kişi artarak 83 milyon 614 bin 362 kişiye ulaşmıştı. 2019’da ise nüfus artışı 1 milyon 151 bin 115 kişi olarak gerçekleşmişti.

Yıllık nüfus artış hızı 2019 yılında binde 13,9 iken, 2020 yılında binde 5,5’e düşmüştü.

CAN KAYBINDA TÜRKİYE’NİN YERİ

Türkiye’nin koronavirüs can kaybında dünyadaki konumu da dikkat çekici. En çok vakaya sahip 5. ülke olan Türkiye, ölüm sayılarında ise 19. sırada. Türkiye, 2 milyon üzerinde vakaya sahip 18 ülke arasında en düşük ölüm sayısına sahip olan ülke.

Neredeyse Türkiye ile aynı vaka sayısına sahip Rusya’da ölüm sayısı 130 bin 895 iken Türkiye’de ise bu sayı 49 bin 293.


TTB: Salgındaki gerçek ölümlerin resmi sayının 3 katı olduğu kabul edildi... 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Covid-19’a bağlı dolaylı ölümlerin doğrudan ölümlerden çok daha fazla olduğunu açıklaması üzerine bir basın toplantısı düzenleyen Türk Tabipleri Birliği (TTB), “Sağlık Bakanı 23.06.2021 tarihinde yaptığı basın toplantısında, salgın ve salgına bağlı nedenlerden dolayı ölümlerin 150 binin üzerinde olduğunu itiraf etti. Bu sayı, şimdiye kadar açıklanan resmi sayının 3 katından fazla” dedi. TTB, TÜİK’in ölüm istatistiklerini bir an önce paylaşması gerektiğini belirtti...

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Covid-19’a bağlı dolaylı ölümlerin doğrudan ölümlerden çok daha fazla olduğunu açıklaması üzerine bugün çevrimiçi bir basın toplantısı düzenledi.

TTB Merkez Konseyi ve TTB Pandemi Çalışma Grubu’nun yaptığı açıklamada pandemiyi yönetemeyen ve sorumluluğu olanlara bir kez daha istifa çağrısı ve pandemiyle baş edebilmede şeffaf bilgi paylaşımı yapıldı.

Basın toplantısında, TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi Dr. Tomris Cesuroğlu, Covid-19 ölüm verilerine ilişkin soruna uluslararası bir bakış sundu.

Vaka sayılarının manipüle edilmesinden bölge, yaş, cinsiyet dağılımlarının gizlenmesine kadar pandemi yönetiminin her anlamda çok kötü bir sınav verdiğini söyleyen Cesuroğlu, “Halen epidemiyolojik raporlamalar yerine muğlak ifadeler paylaşılıyor. Türkiye’nin sicili o kadar kötü ki; verileri uluslararası karşılaştırmalara alınmayacak kadar güvensiz olarak değerlendiriliyor” şeklinde konuştu.

“BİLGİ EDİNEMİYORUZ”

TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi Güçlü Yaman, 16-22 Haziran haftası itibariyle fazladan ölümlerde genel olarak bir düşüş yaşandığını fakat bazı illerde tırmanmaların halen dikkat çektiğini belirtip Çorum’u örnek gösterdi: “Çorum merkezi mart ayının sonundan beri çok yüksek ölüm oranlarıyla dikkat çekiyor. Fakat biz ne bir bilgi edinebiliyoruz ne de kente özgü bir önlem alındığını görebiliyoruz.”

Yaman son olarak hesaplayabildikleri Covid-19’a bağlı ölüm sayısının da 150 bini işaret ettiğini sözlerine ekledi.

“YALNIZCA BULAŞICI HASTALIK KAYNAKLI 120 BİN ÖLÜM”

TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi Dr. Nasır Nesanır, Türkiye nüfusunun yüzde 49’unu oluşturan 21 ildeki belediye verilerine göre, yalnızca bulaşıcı hastalık kaynaklı 115-120 bin ölüm olduğunu ifade etti.

TÜİK verilerine göre dahi 2020 yılına ait 65 yaş ve üzeri nüfustaki ölümlerin, 2016-2019 yılları ortalamasına göre çok daha fazla olduğunu kaydeden Nesanır, Sağlık Bakanı’nı ayrıntılı bir bilgi-veri paylaşımına davet etti.

“BAKANIN DÜŞTÜĞÜ İKİLEM BİZİ HAKLI ÇIKARTIYOR”

TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Alican Bahadır ise TTB olarak resmi vaka ve ölüm sayılarının gerçeği yansıtmadığını ilk günden bu yana söylediklerini hatırlattı.

Bahadır, “TÜİK’in düştüğü ikilem ve bakanın açıklaması bizi haklı çıkarır nitelikte. Bundan sonra ölüm sayılarının ve nedenlerinin şeffaf bir biçimde açıklanması gereklidir” dedi.

Toplantıda TTB II. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten tarafından Türk Tabipleri Birliği Pandemi Çalışma Grubu ve Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi adına okunan basın açıklaması ise şöyle:

“ÖLÜMLERİN 150 BİNİN ÜZERİNDE OLDUĞU İTİRAF EDİLDİ”

“Sağlık Bakanı 23.06.2021 tarihinde yaptığı basın toplantısında, salgın ve salgına bağlı nedenlerden dolayı ölümlerin 150 binin üzerinde olduğunu itiraf etti. Bu sayı, şimdiye kadar açıklanan resmi sayının 3 katından fazla. Biz Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak, Covid-19’a bağlı gerçek ölüm sayısının çok daha yüksek olduğunu ve salgın ölümlerinin manipüle edildiğini, gerçek ölüm sayılarının açıklananın en az 3,5 katı olduğunu birçok kez veriler ile ortaya koyduk (https://www.ttb.org.tr/userfiles/files/PB1.pdf). Bakanın açıklamasıyla TTB’nin şimdiye kadar söyledikleri, vaka sayısında olduğu gibi ölüm sayılarında da teyit edilmiş oldu.

Açıklamaya göre fazladan ölüm sayılarında dünyada ilk sıralardayız.

Hâlâ gerçek ölüm sayıları tam olarak netleşmiş değil. Sağlık Bakanı, net sayılar vermek yerine gerçekçi olmayan ifadeler kullanıyor. Sağlık Bakanı’nın 23.06.2021 tarihinde yapmış olduğu açıklamadaki “Salgın süresince salgından yaklaşık 50 bin insanımızı kaybettik. Salgın sebebiyle ertelenen sağlık hizmetleri sebebiyle yaşadığımız kayıp ise bundan çok daha büyük” sözleri, paylaşılmayan ölüm sayılarını bu sınıflandırma ile perdeleme girişimidir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ölüm verilerini açıklamayı ertelemesinin ardından bakanın açıklaması; COVID-19 ölüm sayılarının gizlenmesinin sorumluluğunun alınması yerine “vaka-hasta sayısı” benzeri müdahalelere girişildiğinin kanıtı niteliğinde.

“TÜİK’İN ÖLÜM İSTATİSTİKLERİ ERTELENDİ”

TTB’nin ısrarlı soruları karşısında kamuoyunu tatmin etmeyen Sağlık Bakanı; 02.09.2020 tarihinde 2020 yılının ilk 8 ayına ait ölüm sayılarını, 30.09.2020 tarihinde 2020 yılının ilk 9 ayına ait ölüm sayılarını açıklamıştı. Bunun üzerine birçok kez TTB’nin, belediyelerin ve milletvekillerinin, kayıtlara göre ölüm sayılarının açıklanandan daha yüksek olduğuna dair paylaşımlarına sessiz kalınmıştır. Dahası, her yıl haziran ayında açıklanan ayrıntılı “TÜİK ölüm ve ölüm nedeni istatistikleri” açıklanmamış, ertelenmiştir. Sayıların netleşmesi için “TÜİK ölüm ve ölüm nedeni istatistikleri” derhal açıklanmalıdır. Ölümleri gizlemekten vazgeçilmeli, bundan sonra tüm ölüm sayıları, nedenleriyle birlikte, iller düzeyinde haftalık olarak açıklanmalıdır. Salgınla ilgili tüm veri ve bilgiler, uluslararası bilimsel standartlara göre kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Sağlık Bakanı, “ertelenen sağlık hizmetlerinden dolayı” yaşanan ölümlerin şimdiye kadar açıklanan resmi ölüm sayılarından “çok daha büyük” olduğunu söylüyor. Oysa her akşam kamuoyuna paylaşım yapan Sağlık Bakanı, vatandaşların tedavilerini aksatmamaları konusunda bugüne kadar hiçbir ciddi açıklama yapmayarak ve önlem almayarak, bu ölümlerin artmasına seyirci kalmıştır. Ertelenmiş sağlık hizmetlerinin sorumluluğu vatandaşlara yüklenmemelidir. Sağlık Bakanlığı’nın ertelenmiş sağlık hizmetlerini engellemeye yönelik neden kayda değer bir önlem almadığı sorgulanmalıdır.

Bugün, pandemide sağlık hizmetlerine erişim sorunu; bir toplumda pandemiye yönelik yaratılmış algı ve sağlık hizmetlerinde örgütlenme sorunudur. Her akşam topluma yönelik maske-mesafe-hijyen vurgusu yapan bakanlık, bugüne kadar hastanelere gelmeme konusunda halkın algısını değiştirecek açıklama yapmadığı gibi halkın hastanelere gelmesini zorlaştıracak adımlar atmıştır. Sokağa çıkma yasakları, bazı yaş gruplarının hastanelere izinle gitmek zorunda bırakılması, yerelde sağlık hizmetleri yetersizliği, iller arası hasta geçişinin güçlükleri nedenleriyle sağlık kurumlarına ulaşım zorlaştırılmıştır.

“KAPISINA KİLİT VURULAN HASTANELER AÇILMIYOR”

Salgının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen geçici bir örgütlenme modeli çıkarılmamış; Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın birinci basamakta yapmış olduğu tahribat, ikinci basamak sağlık tesislerinin üçüncü basamağa dönüştürülmesi, şehir hastaneleri gibi planlamalarla şehir merkezlerindeki hastanelerin kapatılması ile halkın sağlık hizmetlerine ulaşımı engellenmiştir. Ertelenen sağlık hizmetlerinin gerçekleştirilmesi için kolay ulaşılabilir yerlerinde, kapılarına kilit vurulmuş durumda boş bekleyen bu hastaneler anlaması zor bir ısrarla yeniden açılmamaktadır. Yine bu süreçte; şehir merkezlerinde daha yaygın ve ulaşımı kolay olan özel hastanelerin ücretsiz olmaması, temiz hastane düzenlemesine gidilmemesi Sağlık Bakanı’nın bu sürece sadece seyirci kaldığını göstermektedir.

Bunun yanı sıra, genel sosyoekonomik durumdaki kötüleşmeye karşın ekonomik ve sosyal desteğin olmaması, 65 yaş üstü için haftalar süren sokağa çıkma yasakları sırasında ağırlaşan kronik hastalıklar gibi durumlar da pandemi sürecinde ölümlerin artışına neden olmuştur.

Her ne sebeple olursa olsun, pandemi süreci gerçekleşen tüm ölümler ister sağlık hizmetlerine erişim isterse Covid-19 nedenli olsun bakanın sorumluluk alanında olan sağlık hizmetleri kaynaklıdır. Bakanın yaptığı “sağlığa erişim sorunları kaynaklı ölümlerin fazlalığı” açıklaması kendi başarısızlığının itirafıdır.

Tüm uyarılarımıza rağmen algı yönetimi ve bilim dışı politikalarda ısrar ederek salgını tarihsel bir felakete dönüştüren Sağlık Bakanı istifa etmelidir.” (BİRGÜN)

Daha yeni Daha eski