11 Mayıs 2011’de imzalanan Sözleşme, 12 Mart 2012’de Meclis’te onaylandı. Türkiye’nin ‘ilk imzacı’ sıfatıyla imzaladığı sözleşme 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasından sonra 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kadın örgütlerinin ısrarlı mücadelesiyle 25 maddelik bir yasa olarak çıktı. Erdoğan, bir gece kararnamesi ile Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini açıkladı.

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) Sözleşme’nin feshinden sonra yaşananları da sıralayarak açıklama yaptı.

Açıklamada “Cadı avlarıyla yakılan kadınlardan, Danıştay’ı ‘İstanbul Sözleşmesi’ savunmalarıyla dolduran kadınlara” diye seslenildi. Geçen yıl Sözleşme’nin 11 Mayıs 2011’de imzaya açılmasının 10’uncu yıldönümünde EŞİK’in çağrısıyla binlerce kadın Twitter’da gün boyu ülke gündemi listesinde 2 ve 3. sıralarda yer alarak Sözleşme’ye sahip çıktığı hatırlatıldı. Çeşitli illerden kadınlar çektikleri videolarla “Ben İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyorum, ya sen?” sorusuyla zincir yapmış, #İstanbulSözleşmesi10Yaşında ve #Vazgeçmiyoruz etiketleri ile 100 binin üzerinde paylaşım yapılmıştı.

“Yüzyıllar geçse de, sonuç ne olursa olsun her anı ve dakikası ile tarihsel olan İstanbul Sözleşmesi Davası hafızalarda bâki kalacak”

Ayrıca 19 Haziran 2021’de “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diyen kadınlar ve LGBTİ+’ların İstanbul Maltepe Mitingi’nde buluştuğu hatırlatılarak TBMM’de onaylanan uluslararası bir sözleşmenin, Erdoğan kararnamesi ile hukuksuz iptali üzerine Danıştay’da 200’ü aşkın iptal davaları açıldığı aktarıldı. 28 Nisan’da bine yakın avukat, baroların, kadın örgütlerinin katılımı ile Danıştay’da İstanbul Sözleşmesi’ni savunduğu hatırlatılarak şunlar söylendi:

Danıştay, iptal davalarını esastan görüşmeye başladı. EŞİK olarak yaptığımız çağrı üzerine Türkiye’nin her köşesindeki 73 Barodan kadın avukatların katılımı ile 28 Nisan Perşembe günü İstanbul Sözleşmesi’ni savunduk. Bazı anlar, bazı savunmalar, bazı yargılamalar asla unutulmaz. İlk duruşmanın yapıldığı 28 Nisan 2022 tarihi böyle unutulmaz bir gün olarak takvimlerde yerini aldı. Yüzyıllar geçse de, sonuç ne olursa olsun her anı ve dakikası ile tarihsel olan İstanbul Sözleşmesi Davası hafızalarda bâki kalacak.

28 Nisan’da yaklaşık bin avukatın, baroların, kadın örgütlerinin ve aktivistlerin katılımı ile Danıştay tarihinde bir ilk gerçekleşti. İçeri girmek isteyen kadınların kapıda polis şiddetine maruz kaldığı, buna rağmen merdivenlerde bile oturabilecek yer kalmayan büyük konferans salonunda ilk duruşma yapıldı. Duruşma salonunda her yerden, her siyasi görüşten, her toplumsal kesimden yapılan hukuki ve politik değerlendirmeler aynı yerde birleşti, bütün yollar İstanbul Sözleşmesi’nin haklılığına, yaşam için önemine çıktı.

Yürütmeyi Sözleşme’den çekilmeye yönelten gece yarısı dürtüsü nedir, diye soruldu? Bu idari işlemde hiçbir kamu yararı olmadığı vurgulandı. Zira halen Sözleşme’nin 44 ülke tarafından imzalanmış ve 35 ülke açısından onaylanmış olduğuna; kadınlar ve LGBTİ+lar açısından hayati güvence oluşuna; Sözleşme’den çekilme ile birlikte yaşanan toplumsal infiale; toplumun büyük bir kesiminin bu sözleşmeyi desteklediğine dair birçok tarihsel itiraz ve soru bir bir sıralandı. Daha önce Cumhurbaşkanlığı kararının hukuka aykırı olduğu ve kararın iptal edilmesi gerektiği yönünde görüş bildiren Danıştay Başsavcısı aynı şekilde mütalaa verdi. Ve Danıştay’ın nihai kararını beklemek üzere duruşma sona erdirildi.

“Hepimiz 7 Haziran 2022 tarihindeki ikinci Danıştay duruşmasına hazırlanıyoruz”

Açıklamada on birinci yıldönümünün kutlandığı İstanbul Sözleşmesi; kadınların, LGBTİ+ların, yaşlıların, mültecilerin, engellilerin ve diğer tüm dezavantajlı grupların haklarının ve hayatlarının teminatı olduğu vurgulanarak, “Bir varlık kavgası olan bu davanın, karardan geri dönülene kadar ulusal ve uluslararası alanda her türlü hukuki mücadelesini vereceğimizin sözünü bir kez daha bildiriyoruz. Hepimiz 7 Haziran 2022 tarihindeki ikinci Danıştay duruşmasına hazırlanıyoruz. Tüm kamuoyu ve basının desteğini bekliyoruz. Haklıyız ve hukuka aykırı çıkış işleminin iptal edilmesini bekliyoruz. Tekrar hatırlatıyoruz: 6251 sayılı onay kanunu yürürlükte olduğu sürece İstanbul Sözleşmesi, bir yasa olarak yürürlüktedir” denildi. (SENDİKA.ORG)

Daha yeni Daha eski