Adli tıp uzmanı ve Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı gözaltına alındı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fincancı'nın, TTB Merkez Konseyi Başkanlığı görevine son verilmesi ve yeni başkan seçilmesi yönünde karar alınmasını mahkemeden talep etti.


Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı İstanbul'da gözaltına alındı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fincancı'nın "terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla gözaltına alındığını bildirdi. Başsavcılık ayrıca Fincancı'nın TTB Merkez Konseyi Başkanlığı görevine son verilmesi ve yeni başkan seçilmesi yönünde karar alınmasını mahkemeden talep etti. 

Yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:

''20.10.2022 tarihinde PKK/YPG silahlı terör örgütünün sözde yayın organına yaptığı açıklamalar nedeniyle Türk Tabipler Birliği Başkanı Rasime Şebnem Korur, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımız Terör Suçları Soruşturma Bürosunca başlatılan soruşturma kapsamında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7/2 maddesi gereğince terör örgütü propagandası yapmak suçundan 26.10.2022 tarihinde gözaltına alınmıştır.

Ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığımızca adı geçen şüphelinin halen devam ettirdiği Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanlığı görevine, 6023 sayılı Türk Tabipler Birliği Kanunu'nun ‘Amaçları dışında faaliyet gösteren Türk Tabipleri Birliği'nin merkez ve tabip odalarındaki sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Sağlık Bakanlığı'nın veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığı'nın istemi üzerine…’ şeklindeki Ek 2. Maddesinin 2. Fıkrası gereğince son verilmesine, aynı maddenin 3. Fıkrasında düzenlenen usulle yerine yeni merkez konseyi başkanı seçilmesine karar verilmesi için nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde talepte bulunulmuştur.''

TTB'DEN AÇIKLAMA: "YAPILANLARI ASLA KABUL ETMİYORUZ"

TTB sosyal medya hesabı Twitter'dan yaptığı açıklamada, "Bir süredir yürütülen linç kampanyasının ardından bugün gözaltına alınan hocamız Dr. Şebnem Korur Fincancı'ya  yapılanları asla kabul etmiyoruz. Hocamıza ve örgütümüze sahip çıkarak mücadelemizi sürdüreceğiz!" ifadelerine yer verdi.


EVİNDE ARAMA

Halk TV Ankara Temsilcisi Özlem Akarsu Çelik, TTB avukatlarından aldığı bilgiyi İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah'ta aktardı. Çelik şunları söyledi:

"Şu an Şebnem Korur Fincancı'nın İstanbul'daki evinde arama yapıldığını öğrendik. Fincancı yurtdışındaydı, döndü ve ifade vermek için başvurdu avukatlarıyla. 'Perşembe akşamı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma başlattığı bilgisini alır almaz, cuma günü giderek bir dilekçe verdik. Katibe telefonlarımızı bıraktık ve başsavcılıktan da ifadeye çağrılacağı bilgisini aldık. Biz ifadeye çağrılmasını beklerken evine bir baskınla gözaltına alındı Şebnem Hoca. Biz de şu anda İstanbul'a hareket ediyoruz' dediler konuştuğum avukatlar. Ankara'ya getirileceğine dair bir bilgi var Şebnem Korur Fincancı'nın."

ANKARA TEM ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ'NE TESLİM EDİLECEK

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, soruşturma kapsamında Kadıköy'deki evinde gözaltına aldığı Korur'u, Emniyet'in Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesine getirdi.

Şüpheli Korur'un, evinde yapılan aramalarda ele geçirilen suç içerikli materyallerle ilgili işlemlerin tamamlanmasının ardından Ankara TEM Şube Müdürlüğü'ne teslim edileceği öğrenildi.

ERDOĞAN VE BAHÇELİ NE SÖYLEMİŞTİ?

MHP lideri Devlet Bahçeli dün yaptığı açıklamada, "TTB'nin kapısına kilit vurulmasını, doktorlarımızın özgürleşmeleri tarihi önemde addediyorum. Türk Tabipleri Birliği Başkanı'yla diğerlerinin Türk vatandaşlığından çıkarılması, vatansız ve ülkesiz olmaya mahkûm edilmesi akla en yakın yolllardan birisidir" diye konuşmuştu.

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise geçen günlerde yaptığı açıklamada, "TTB başkanıyla ilgili yargı harekete geçmiştir. Gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin değişmesini sağlayacağız. Böyle bir şahsın adı Türkle başlayan kurumun başında olmasını milletimizin tüm fertlerini rahatsız ettiğine inanıyorum. Sınır ötesi operasyonlara iftira atan Tabipler Birliği Başkanı ile ilgili yargı harekete geçmiştir. Gerekirse yasal düzenlemeye bu ismin de değiştirilmesini sağlayacağız. Ülkesine ve ordusuna alçakça iftira eden şahsın başındaki Türk ile başlamasının milletin her ferdini rahatsız ettiğine inanıyorum. Bu çerçevede ilgili bakanlarımıza Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırması talimatı verdik. Terör örgütü destekçileri buralardan temizleyerek bu yapıları kuruluş amaçlarına uygun faaliyetlere yoğunlaştırmakta kararlıyız" demişti.

Fincancı, Irak'ın kuzeyinde terör örgütü PKK'ye yönelik yürütülen askeri operasyonlarda kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin görüntüleri incelediğini belirterek, "Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz” ifadelerini kullanmıştı. Fincancı'nın açıklamalarının ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Şebnem Korur Fincancı hakkında "terör örgütü propagandası yapmak" ve "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama" suçlarından soruşturma başlatıldığını duyurmuştu. (CUMHURİYET)

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı kimdir?

Mesleki ömrünü işkenceyle mücadeleye adayan Şebnem Korur Fincancı, Türkiye’de işkencenin yaygın olduğu ve yetkililerin işkencenin üstünü örttüğü 1990'larda, işkenceyi saptayan raporlar verdi. Tıp etiği üzerine yazılar yazdıkça, devletin baskı ve engellemeleriyle karşılaştı.

Adli tıp uzmanı, insan hakları savunucusu, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, bugün sabah saatlerinde gözaltına alındı. 

Prof. Dr. Korur- Fincancı, geçtiğimiz günlerde Medya Haber'e, TSK'nin Irak Kürdistan Bölgesi'ne yaptığı operasyonlarda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin görüntüleri değerlendirdi, ardından iktidar medyası tarafından hedef gösterildi ve hakkında soruşturma başlatıldı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dün yeniden hedef göstermesiyle Korur- Fincancı gözaltına alındı. 


İşkenceyle etkin mücadele

Mesleki ömrünü işkenceyle mücadeleye adadı ve Türkiye’nin bu konuda kilometre taşlarından birisi oldu. Türkiye’de işkencenin yaygın olduğu ve yetkililerin işkencenin üstünü örttüğü 1990'larda, işkenceyi saptayan raporlar verdikçe ve tıp etiği üzerine yazılar yazdıkça, devletin baskı ve engellemeleriyle karşılaştı.

Uğur Mumcu sanıkları hakkında verdiği rapordan sonra resmi makamlarca tehdit edildiğini açıkladı; görevden alınmasına dair gizli yazı ortaya çıktı. Mehmet Ağar’ın Adalet Bakanlığı sırasında Adli Tıp’ın Susurluk döneminde uygulanan imha mekanizmalarından biri haline dönmesine karşı etkin mücadele verdi.

1997'de İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı oldu. 2004'te Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'ndan alındı; 2005'te İdare Mahkemesi ve YÖK kararı ile göreve iade edildi. Ek görev olarak yürüttüğü Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu Başkanlığı görevinden birkaç kez uzaklaştırıldı; kazandığı davalarla göreve geri döndü.

1996'da Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi adına, Bosna'nın Kalesija bölgesinde toplu mezarlardan çıkarılan cesetlerin otopsi çalışmalarına katıldı. 1999'da, Birleşmiş Milletler tarafından işkencenin saptanmasında uluslararası standart kılavuz olarak kabul edilen İstanbul Protokolü belgesinin oluşturucuları arasında yer aldı; daha sonra, protokolün uygulanması hakkında çeşitli ülkelerde eğitimler verdi. 2000'de, İnsan Hakları İçin Hekimler'in Güney Afrika'daki uluslararası çalışmasında, 2002'de Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) Kadına Yönelik Cinsel Şiddet Araştırması ve El Kitabı çalışmalarında yer aldı.

Uluslararası İşkence Rehabilitasyon Merkezi (IRTC) adına gittiği Bahreyn’de, turist kılığına bürünerek, denizde cesedi bulunan ve polise göre boğularak ölen gencin vücudundan doku örnekleri aldı. Örnekleri Türkiye’ye getirdi ve yaptığı otopside gencin, ailesinin de iddia ettiği gibi, gözaltında işkenceyle öldürüldüğünü tespit etti.

Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü eski Müdürü Adil Serdar Saçan'ın yaptığı işkenceleri kanıtladı. Ergenekon örgütü tarafından telefonlarının dinlendiği, kişisel bilgilerinin dosyalandığı gerekçeleriyle yaptığı müdahale başvurusu kabul edildi, birey olarak Ergenekon davasının tek müdahili oldu.

Halen tahliye edilmeleri için Adalet Bakanlığı ve Adli Tıp Kurumu raporuna ihtiyaç duyan cezaevlerindeki çok sayıdaki hasta tutuklunun sorununu gündeme taşıyor; Adli Tıp Kurumu’nun bağımsız olmasının önemine dikkat çekiyor.

İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nda, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde adli tıp lisans ve yüksek lisans dersleri verdi. İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktora tez danışmanlığı yaptı.

'Barış İçin Akademisyenler'in 'Bu suça ortak olmayacağız' bildirisine imza attığı için 2 yıl 6 ay hapis cezası aldı. 2019'da İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndaki görevinden zorunlu emekli oldu.

TTB'nin 72. Ve 74. Büyük Kongresi'nde Etkin Demokratik TTB Grubunun seçimi kazanmasıyla TTB Merkez Konsey Başkanı seçildi.

1959'da İstanbul'da doğdu. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Adli Tıp'ta uzmanlık eğitimi aldı. 1987-1990 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde Klasik Arkeoloji Lisans Eğitimi aldı. 1992'de kurulan Adli Tıp Uzmanları Derneği'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı; 1993-1996 arasında derneğin yönetim kurulu başkanlığını üstlendi. Türk Ceza Hukuku Derneği kurucu üyelerinden biridir.

Ödüller: IRCT Bent Sorensen Grant, (1997), İstanbul Üniversitesi Uluslar arası Bilime Katkı Belgesi (1999), İstanbul Tabip Odası Sevinç Özgüner İnsan Hakları, Barış ve Demokrasi Ödülü (2000), Diyarbakır Tabip Odası Barış, Dostluk ve Demokrasi Ödülü (2000), Açık Sayfa Barış, Demokrasi ve Hukuka Katkı Ödülü (2000), International People's Lawyers Eminent Person Grant (2000), BEKSAV Ödülü, (2001), Uluslararası Hrant Dink Vakfı Ödülü (2014), İnsan Hakları Ödülü (2017), Hessen Barış Ödülü (2018). (BİANET)

Daha yeni Daha eski