Jin Jiyan Azadî nasıl ortaya çıktı, birleştirici gücü nereden geliyor ve kimler tarafından “kriminalize” ediliyor Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak ve Ayla Akat anlattı.
Jin Jiyan Azadî, kadın eylemlerinde en yüksek sesle Kürt, Türk ve Mülteci kadınlardan duyduğumuz 7’den 70’e her kadını kapsayan bir slogan.
Kadınların mücadelesi sonucu ortaya çıkan Jin Jiyan Azadî sloganı tekrar ‘terörize’ edilmeye çalışılsa da Dünya’nın dört bir yanına yayılmaya devam ediyor. İran’dan Hindistan’a, Şili’den Fransa’ya ve nice ülkede bu slogan ile seslerini yükselten kadınlardan ilham alarak Sebahat Tuncel’le Jin jiyan Azadî’nin nasıl ortaya çıktığını, Gültan Kışanak’la sloganın birleştirici gücünü ve Ayla Akat’la ise sloganı atan kadınların kriminalize edilme çabasını konuştuk.
Sokakta doğan bir slogan
Jin Jiyan Azadî’nin Kürt Kadın Hareketi'nin bir çığlığı olarak meydanlarda yankılandığını dile getiren Sebahat Tuncel şöyle devam etti: “Sokakta kendiliğinden açığa çıkan bir slogan bu yani oturulup masa başında düşünülmüş bir şey değil. Bu süreç aynı zamanda kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarına yönelik kampanyalar yürüttüğümüz bir süreçti, 2008 de “Biz kadınız kimsenin namusu değiliz”, “namusumuz özgürlüğümüzdür” kampanyası ile “namus” adına işlenen kadın katliamlarının zihniyet yapısını sorguladık. Ve kadınlar olarak özgür bir yaşam mücadelesini yaşamın her alanında sürdürdük. 2009 yılında Yine DÖKH olarak “Demokratik özgür toplumu yaratalım, tecavüz kültürünü aşalım” kampanyası ile mücadeleyi sürdürdük. Daha sonra “Kadın Kırım’ına Hayır!” diyerek yürüttüğümüz bu kampanyalara da ‘Jin Jiyan Azadi’ sloganı eşlik etti.”
Rojava’dan İran’a
Bütün Orta Doğu coğrafyasına yayılmasının ve dünya feministlerince benimsenmesinin bazı köşe başları olduğunu vurgulayan Tuncel, ”Mesela, 2019'da Rojava devriminde kadınların bu slogan ile direndiklerini öncü ve kurucu bir özne olduklarını unutmamak gerekir. 2022 yılında İran’da Jina Mahsa Amini’nin katledilmesine karşı direnen, isyan eden kadınların bu sloganı tüm dünyaya yaydığını Hindistan ve birçok ülke de yankılandığını unutmamak gerekir. Bu yönüyle Jin Jiyan Azadî enternasyonal bir slogandır. İşçi sınıfının “Tüm dünyanın işçileri birleşin” sloganı gibi Kadınların “Tüm dünya kadınları birleşin ve erkek egemen kapitalist dünyayı değiştirin” çağrısıdır” dedi ve ekledi:
“Bu çağrı karşılık bulmuş ki tüm dünya kadınları Jin Jiyan Azadî etrafında direnişi örmeye ve hayatı değiştirmeye başlamıştır. Bu sloganın bazı çevrelerce hedef alınması da Jin Jiyan Azadî’nin birleştirici, değiştirici gücünden kaynaklıdır. Ama biz kadınlar birleşerek, kadın dayanışmasını ve kadın özgürlük mücadelesini yükselterek şiddetsiz, sömürüsüz insanca, onurlu bir yaşamı kurabiliriz.”
“Jin”
Jin jiyan Azadî sloganının “kadınlar nasıl bir gelecek istiyor” sorusuna cevap verdiğini belirten Gültan Kışanak, “Jin Jiyan Azadi sloganı kadının olduğu, yaşamın olduğu ve özgürlüğün olduğu bir gelecekten bize haber veriyor. Böyle bir gelecek kurmak istiyoruz çünkü bu erkek egemen sistem içerisinde aslında kadın yok. Kadın özel alan denilen bir alana hapsedilmişti. Kamusal alandan, siyasetten, karar mekanizmalarından, hayatın tüm dinamizminden mahrum bırakılmıştı. Özel alan zaten mahrum bırakma alanı demektir. Orada sadece patriyarkanın hizmetine göre konumlanmış bir kadınlık hali vardı. İşte biz sokaklarda yeniden kadının kamusal alanda var edince bu kadının, ‘Jin’in sokaktaki hali çok önemli. Yani kadın hayatının içerisinde var olmalı bir kere. Eğer demokratik, özgürlükçü bir gelecek arzuluyorsak kadın olacak, kadın kamusal hayatta olacak, karar mekanizmalarında olacak. Hani kadının adı yok değil, kadın kendisi toplumun yarısını oluşturan dinamik bir güç olarak toplumun bugününe ve geleceğine dair söz kuran bir yerde olması gerekiyor” dedi.
“Jiyan”
Kadın cinayetlerinin dayatıldığı bir ortamda kadınların yaşama arzusunu ifade eden ‘Jiyan’dan bahseden Kışanak şöyle devam etti: “ ‘Yaşam’ bunun anlamı çok çok büyük. Yaşamı ifade eden ve cinayetlere karşı duruşunu sergileyen bir kelime. Yani kadınları savunurken aynı zamanda kastettiğimiz şey yaşama hakkını savunmak, yaşamak ve bu konudaki erkek egemen zihniyete karşı net bir duruşu ifade etmektir. Bir diğer yönüyle jiyan şöyle de bir şey; bu erkek egemen sistem bir bütün olarak toplumsal tüm dinamiklere aslında ölümü dayatıyor. Pratik olarak biz bunu somut kadınların bedeninde görüyoruz, kadın cinayetlerinde görüyoruz, kadın kırımında görüyoruz ama bir bütün olarak bütün direniş odaklarını, bütün demokratik yaşam imkânlarını ortadan kaldıran, yani yaşamın kendisini katleden bir sistem. Özel anlamıyla kadınların yaşam hakkını savunan geniş anlamıyla demokratik toplumun tüm direniş nüveleriyle birlikte canlı olması, devam etmesi, yaşaması gerektiğini savunan bir yönü var.”
“Azadî”
Kadının yaşamın içerisinde olmasının ancak “Azadi” ile mümkün olduğunu aktaran Kışanak özgürlüğü şöyle anlattı: “Özgürlüğün olmadığı bir yerde yaşamın olamayacağını biz çok iyi biliyoruz. Erkek egemen sistem her şeyden önce özgürlüğü katletmiştir. Özgürlüğün yerine bir otoriter, ataerkil sistem inşa etmiştir. Ve bunu günümüzde de devletli sistem olarak hayatın bütün alanlarını egemen kılacak bir erkek devlet inşasını geliştirmiş. O nedenle özgürlüğün olmadığı bir yerde kadından da bahsedemiyoruz, yaşamdan da bahsedemiyoruz. Bu üçü birbirini çok tamamlayan bir şey. Yani biz özgürlüğe, yaşama ve kadınların eşit yurttaşlık haklarına sahip çıkarsak kadını toplumun öznesi, dinamiği olarak kabul edecek bir demokratik zihniyeti geliştirebilirsek sorunlarımızı çözmüş olacağız. Bütün anlamlarıyla Jin Jiyan Azadî birleştirici ve kapsayıcıdır.”
“Terörize etme çabası erkek akıl tarafından örgütleniyor”
Jin Jiyan Azadî sloganı atan kadınların ülke gündemine ‘terör propagandası’ yaptığı iddiasıyla düşmesini kaygıyla izlediğini belirten Ayla Akat şunları söyledi:
“Bu ülkede hiçbir şey ne yazık ki tesadüf değil. Bu yanlış, yok sayan ve ihtiyaç duyduğunda düşünmeden katledebilen erkek akla hizmet ediyor. Terörize etme çabası erkek akıl tarafından örgütleniyor. Yıllardır Türkiye Kadın Hareketi'nin tamamı değil ama bileşenlerinin bir kısmı ile aramıza örülen duvarın harcı olan milliyetçi ve militarist bakış açısı da söylem ve kaynağını buradan alıyor. Türkiye'de siyasal iktidarın kutuplaştıran, baskı altında tutarak muhalefeti sindirmeyi hesap eden politikaları Kadın Hareketi'nin ortak mücadele zeminini de terör propagandası yaftasıyla parçalamak istemekte.
Bu durumda kadın özgürlük mücadelesinin yürütücüsü olan Türkiye Kadın Hareketi'nin her bir birleşeni kendini sorumlu hissetmeli ve bu planı boşa çıkaracak sözün ve eylemin sahibi olmalı. Mücadele esas olan iken kimlik ve adresi öncelemek ya da ön plana çıkararak ortak mücadele zemininden uzaklaşmanın kime, hangi düşünceye ve sisteme hizmet edeceği açıktır.”
“Sözümüz bir kez daha Jin Jiyan Azadî olacaktır”
21. yüzyılın kadınların dayanıştığı birlikte daha güçlü oldukları bir yüzyıl olduğunu hatırlatan Akat şöyle devam etti: “Bu yüzyıl kadınların birbirlerinin deneyimlerinden öğrenecekleri çok şeyler olduğunun bilgisiyle ortak mücadele zeminlerinde buluştuğu ve mücadelenin yanında yeniden inşa yüzyılı olarak da kabul ediliyor. Kürt kadınları Me Too, “Ben de”, Ni Una Menos “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” You will never walk alone “Asla yalnız yürümeyeceksin” diyerek, dünya coğrafyasında yaşayan kız kardeşlerinden aldığı gücü Jin Jiyan Azadî diyerek büyütmüştür.
Terörize etme çabası ise bizler dayanışma zeminini sağlam temellere oturttuğumuz sürece boşa çıkacaktır. Burada bir anımı da paylaşmak istiyorum. 2016 yılında AWID Uluslararası Forumu’na katılmıştım. Kapanışında, foruma katılan 2500 kadın, JIN JIYAN AZADİ, WOMEN LIFE FREEDOM diye sloganı atarak ayrıldı. Bu çok heyecan vericiydi benim için. Tam da bu yaşanmışlıkla bir parçası olduğumuz Türkiye Kadın Hareketi ile önümüze çıkarılan anlamsız barajları aşacağımıza inanıyorum. Sözümüz bir kez daha Jin Jiyan Azadî olacaktır.” (EVRİM DENİZ - BİANET)