İdris Naim Şahin'in Uludere katliamıyla ilgili açıklamaları tepki çekince, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik bunların hükümetin...
İdris Naim Şahin'in Uludere katliamıyla ilgili açıklamaları tepki çekince, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik bunların hükümetin görüşü olmadığını savundu. İçişleri Bakanı gibi kilit bir mevkinin hükümeti temsil etmemesi düşünülemeyeceği gibi, hükümetin sicili de Şahin'in yalnız olmadığını gösteriyor.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in Uludere katliamıyla ilgili yaptığı açıklamalar kamuoyunda büyük tepkiye neden olunca, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik bu açıklamaların hükümetin görüşü olmadığını iddia etti. Yapılan açıklamada ve kamuoyundaki tartışmalarda, hükümetin bütün suçlarının Şahin'e atılmaya ve hükümetin aklanmaya çalışıldığı anlaşılıyor.
İçişleri Bakanı gibi kilit bir mevkinin hükümeti temsil etmemesi düşünülemeyeceği gibi, hükümetin geçmiş sicili de Şahin'in yalnız olmadığını gösteriyor. Hükümetin halk düşmanı özelliklerini yalnızca Şahin ile özdeşleştirmeye çalışanların AKP'yi temize çıkarması kolay görünmüyor.
Çelik: "Üslubunu ve yaklaşımını doğru bulmuyorum"
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, yaptığı açıklamada Şahin'in açıklamalarının önemli bir bölümüne katılmadığını söyledi ve "Orada hayatını kaybeden insanlarla ilgili elde herhangi bir delil yokken onları PKK'nın figüranları olarak nitelendirmek doğru olmamıştır" dedi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, yaptığı açıklamada Şahin'in açıklamalarının önemli bir bölümüne katılmadığını söyledi ve "Orada hayatını kaybeden insanlarla ilgili elde herhangi bir delil yokken onları PKK'nın figüranları olarak nitelendirmek doğru olmamıştır" dedi.
Çelik ayrıca, hayatını kaybeden insanların acılarını hep paylaştıklarını, başsağlığı dileğinde bulunduklarını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm yetkililerin meseleye böyle yaklaştığını belirtti ve "Sayın Bakanın dünkü üslubunu ve yaklaşımını doğru bulmuyorum, ayrıca insani de bulmuyorum" dedi.
Çelik ayrıca, "Burada bir yanlışlık var ki, burada bir hata vardı ki mesele şu anda yargıya intikal etmiştir. Esasen hükümetin bu insanlara tazminat öngörmesi, tazminat ödemesi de bu insanların terörist olmadığını veya PKK'nın figüranları olmadığını göstermektedir" dedi.
Çelik "özür dilenecek bir şey yok" hakkında konuşmadı
Açıklamalarında Şahin'in "bunlar PKK'nın figüranıdır" sözlerine itiraz eden ve üslubunu eleştiren Çelik'in "özür dilenecek bir şey yok" sözleri konusunda bir şey söylememesi dikkat çekti. Şahin dünkü açıklamalarında kaçakçılık olgusu üzerinden "Filmin bütününe bakılınca özür dilenecek bir şey yoktur" sözleriyle katliama dolaylı olarak sahip çıkmıştı. Konuşmasında bu ifadelere değinmeyen Çelik'in "özür dilenecek bir şey yoktur" sözlerine katılıp katılmadığı anlaşılamadı.
Açıklamalarında Şahin'in "bunlar PKK'nın figüranıdır" sözlerine itiraz eden ve üslubunu eleştiren Çelik'in "özür dilenecek bir şey yok" sözleri konusunda bir şey söylememesi dikkat çekti. Şahin dünkü açıklamalarında kaçakçılık olgusu üzerinden "Filmin bütününe bakılınca özür dilenecek bir şey yoktur" sözleriyle katliama dolaylı olarak sahip çıkmıştı. Konuşmasında bu ifadelere değinmeyen Çelik'in "özür dilenecek bir şey yoktur" sözlerine katılıp katılmadığı anlaşılamadı.
Bu sözler de mi Şahin'e ait, Erdoğan da mı hükümeti temsil etmiyor?
Şahin'in sözleri hükümet üyelerinin halk düşmanı açıklamalarında ilk örnek değil. Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, bütün hükümet üyelerinin benzer nitelikte açıklamaları bulunuyor.
Şahin'in sözleri hükümet üyelerinin halk düşmanı açıklamalarında ilk örnek değil. Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, bütün hükümet üyelerinin benzer nitelikte açıklamaları bulunuyor.
Geçtiğimiz yıl seçimlerden iki gün önce televizyonu çıkan Başbakan Erdoğan'ın şu sözleri de tartışmalara neden olmuştu: "Bizim için de neler yazdılar! Ne Yahudiliğimiz ne Ermeniliğimiz ne afedersiniz Rumluğumuz kaldı". Bu sözler birlikte Erdoğan'ın ırkçı bir yaklaşıma sahip olduğunu açıkça göstermiş ve kamuoyunda tartışmalara neden olmuştu.
Yine başbakan Erdoğan'ın bu ayın başında söylediği ve "tek din, tek millet, tek devlet, tek bayrak" ifadelerinin yer aldığı açıklama da hafızalarda tazeliğini koruyor. Yine Erdoğan'ın 2009 yılında Ermeni halkını hedef gösteren bir açıklama yapmış ve "100 bin Ermeni kaçak çalışıyor, gerekirse kovarız" demişti.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ise, Van Depremiyle ilgili olarak yaptığı halk düşmanı açıklamayla büyük tepki çekmişti. "Yabancı ülkelerin yardım taleplerini, kendi potansiyelimizi görmek için ilk başta reddettik" sözlerini kullanan Atalay'ın ifadeleri hükümetin Van halkının yaşadığı faciaya adeta göz yumduğunun itirafı niteliğindeydi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer de benzer nitelikte bir açıklama yapmış ve Zonguldak'ta maden patlamasında ölen işçilerin arkasından "Güzel öldüler. O konuda ben acı çekmediklerini ve fizik olarak da güzel öldüklerini rahatlıkla söyleyebilirim" sözleriyle tarihe geçen sözler sarf etmişti.
Öte yandan, hükümet üyelerinin açıklamaları dışında, izlediği politikalar da Şahin'in yaklaşımında yalnız olmadığını gösteriyor. Özellikle Hrant Dink cinayetinde sorumluluğu bulunan polisler hakkında soruşturma izni verilmemesi, hatta bu polislerin her yıl terfi ettirilmesi bu açıdan önemli bir gösterge. Yine cinayetten üç gün sonra “Dink cinayetinin herhangi bir siyasi boyutu ve örgüt bağlantısı yok, milliyetçi duygularla işlenmiş bir cinayettir” diyen dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın Osmaniye Valiliği’ne terfi ettirilmesi hükümetin bu konularda nasıl bir yaklaşıma sahip olduğunu gösteren örnekler arasında yer alıyor.
(soL - Haber Merkezi)
Hiç yorum yok