AKP giderek hepten saldırgan bir Hükümet oldu. Saldırıda sınır tanımıyor. Yuhalandığı TT Arena Stadyumunu, iktidarın gücüyle doldurup, kendini alkışlatan, alkış aldıkça kendini kaybeden ve halklarımıza, emek, barış ve demokrasi isteyenlere hakaret eden bir başbakanla karşı karşıyayız. Roboskî katliamının hesabını vermek yerine, kadınlara saldıran, kadınları aşağılayan bir hükümetle yönetiliyoruz. Başbakan, işçi ve emekçi mücadelesi yükseldikçe zıvanadan çıkıyor. Newroz’da, 1 Mayısta, 23 Mayıs kamu emekçileri grevinde, 29 Mayıs Hava-İş grevinde, Roboskî katliamı karşısında süren mücadeleden, gençlerin ve kadınların mücadelesinden rahatsız olan, giderek büyüyen ve birleşik bir mücadele hareketine dönüşen gelişmelerden tedirgin olup sonunu düşünen AKP Hükümeti, ancak istibdat dönemlerinde rastlanan bir yönetim tarzıyla saldırıya geçmiş bulunuyor. Kürtlerin başında bombaları eksik etmeyen, sınır boylarında gerçekleştirdiği katliamların üstünü örtmek, ses çıkaranları susturarak teslim almak isteyen AKP Hükümeti, işçi ve emekçilere yönelik ekonomik, sosyal ve siyasal saldırıları ayyuka çıkardı.
Artık “yavrularını yiyen” bir hükümetle karşı karşıyayız. Öyle bir aşamaya gelindi ki, yandaş ve paydaş medyada doğru söz söyleyecek tek bir isme bile tahammül gösterilmiyor. 16 yıldan beri Yeni Şafak Gazetesi’nde çalışan Ali Akel, Roboskî katliamını söz konusu ederek yazdığı “Özür açıklanmaz, özür dilenir” yazısından dolayı gazeteden atıldı. HAVA-İŞ üyesi işçi ve emekçiler, haklı taleplerini dile getirdikleri, 18 aydan bu yana süren Toplu-İş Sözleşmesinin sonuçlanması ve haklarının verilmesi, üzerlerindeki baskının son bulması amacıyla gerçekleştirdikleri grevden dolayı, hedefe konuldular. İş bırakan işçi ve emekçilerden 150’sinin işine son verildiğini telefonlara çekilen mesajlardan öğrendi.
AKP Hükümeti, Hak, Adalet, Emek, Özgürlük Tanımıyor
AKP Hükümeti hak hukuk, adalet tanımıyor. Ülkeyi Takrir-î Sükun Kanunlarıyla yönetmek istiyor. Ancak faşist diktatörlüklerde rastlanan, ırkçı nüfus politikası ile bilimi, bilimsel yaklaşımı, kadın haklarını yok sayıyor. Kadınların bedeni ve iradesi üzerinde söz ve karar verme hakkını kendinde, kendi yönetiminde gören, AKP Hükümeti, bu gelişmelere, baskıya, sömürüye ve zulme başkaldıranlara karşı polisi, askeri, mahkemeleri harekete geçiriyor; TOMA’ları, insanlarımızı katleden gazları devreye sokuyor. Gazlardan ölenlerin sayısına her gün yenileri ekleniyor.
Yaptıkları düzenlemelerle ileri demokrasinin temsilcileri olduklarını iddia eden AKP hükümeti, ustalık dönemine geçtiğinde emeğin ve halkın kazanımlarını gasp etmede sınır tanımıyor. Sendikal örgütlenmeye dair yaptıkları düzenlemede birden fazla sendikaya üye olmanın yolunu açmakla övünen Hükümet, sendikalara karşı savaş açmış durumda. İşyerinde ve iş kolunda esnek çalışmanın güvence altına alınması için yaptıklarını, “iki sendikaya üye olmak” olarak sunan, grev hakkını kullanan kamu emekçilerine grevin yasak olduğunu hatırlatan AKP hükümeti, şimdi de Havacılıkta grev yasağını gerçekleştirdi. Bankacılık ve hava ulaşımının da içerisinde yer aldığı işkollarından bazılarında grevin yasaklanması için verdikleri yasa teklifi AKP’nin oylarıyla TBMM’den geçmiş bulunuyor.
Yasanın ilk Meclis gündemine geldiği gün, grev yasaklama girişimine karşı grevle karşılık veren hava ulaşımı çalışanları, hükümetin tehditlerinin ardından şimdi de işten atılma saldırısıyla karşı karşıya gelmiştir. AKP hükümetinin çalışanlara reva gördüğü şey, kölece çalışma, sefalet ücreti, güvenliksizlik ve güvencesizlik, durumuna boyun eğme ve sesini çıkarmamadır.
Başbakan Erdoğan, kendini dünyanın ve evrenin sahibi sanıyor. Ağzını her açtığında kullandığı “benim velim, benim kaymakamım, benim bakanım, benim müsteşarım” ifadeleriyle bu sahiplik duygusunu açığa çıkarmaktadır. Tabi sahiplikte sınır yok. Gazetelerin ve gazetecilerin üzerinde sahiplik hakkını olduğunu düşünen Başbakan Erdoğan şimdi de kadınların kaç çocuk, hangisini ve nasıl doğuracağını belirleme çabasında. Ancak bir padişahlık ve sultalık sisteminde olmadığımızı hatırlatırız.
Toplumsal mücadeleler tarihinde, kadın hareketi ve emek mücadelesi tarihinde, sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık, basın özgürlüğü, siyasal hak ve özgürlükler, kadın hak ve özgürlükleri gibi bedelleri ödenmiş ve kazanılmış haklar söz konusudur. Hak ve hukuk tanımayan AKP hükümetinin saldırıları karşısında eylem kararı alan hava ulaşımı çalışanlarının yanında olacağız. Hava-İş üyesi işçi ve emekçilerin taleplerini sonuna kadar destekleyeceğimizi ifade ederken, emeğin haklarının, demokratik hakların kazanılması ve genişletilmesi için mücadelenin büyütüleceğini belirtmek isteriz.
Tarih tiranlara yar olmayan iktidarlara karşı isyanlarla ve mücadelelerle yazılmıştır. Tarihi ve tiranlığın baki olmayacağını hatırlatırız. Tüm işçi ve emekçileri, ezilen ve sömürülen tüm halkımızı, gençleri, kadınları, aydınları birleşmeye, direnişe; AKP İktidarını yıkmaya ve demokratik halk iktidarı için mücadeleye çağırıyoruz.
SELMA GÜRKAN
GENEL BAŞKAN
GENEL BAŞKAN