Eğitim Sen Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in öğretmenlere verilen üç haftalık yıl sonu eğitim seminerinin açılışındaki konuşmasına karşılık bir açıklama yaptı. Açıklamada "Bize öğretmenliği bırakın diyen Milli Eğitim Bakanı, öğretmenlerin yalanlarınıza karnı tok!" denildi.
Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in telekonferans yoluyla öğretmenlere yaptığı konuşma üzerine bir açıklamada bulundu. Açıklamanın başlığında "Bize öğretmenliği bırakın diyen Milli Eğitim Bakanı, öğretmenlerin yalanlarınıza karnı tok!"denilirken Bakan Dinçer'e sorular yöneltildi.
Dinçer'in konuşması 81 ilde protesto edilmişti
Öğretmenlere verilen üç haftalık yıl sonu eğitim seminerinin açılışında telekonferansla 50 dakika konuşmaya yapan Dinçer Eğitim Sen tarafından 81 ilde protesto edilmişti. Dinçer'in konuşmasına başladığında öğretmenler salonları boşaltmış, Eğitim-Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik eylemin Dinçer’in öğretmenleri aşağılayan söylemlerine protesto amaçlı olduğunu söylemişti.
Ardından Bakan Dinçer'in açılışta yaptığı konuşmanın içeriği hakkında karşı açıklamada bulunan Eğitim Sen, Dinçer'in kendisini dinlememe kararlarının ne denli doğru bir karar olduğunu ve Dinçer'in bu konuşmasında da öğretmeni itibarsızlaştıran tehditkâr üslubunu ve öğretmenlere çarpıtılmış bilgiler sunmayı sürdürdüğünü ifade etti.
Açıklamanın devamında Bakan Dinçer'in mevcut değişikliklerde inanmayan öğretmenleri “öğretmenlikten istifa etmeye davet” edecek kadar ileri gittiği, öğretmen emeğini değersiz gösterme çabalarının kabul edilemez olduğu yönünde değerlendirmeler yer alıyor.
Açıklamada Dinçer'in konuşmasının Türkiye’de öğrencilerin diğer ülkelerdeki öğrencilere kıyasla başarısız oldukları, öğretmenlerin Türkiye’de “az çalıştıkları” ve bunun da sorumluluğunun öğretmenlere yüklendiğini ifade ediliyor.
'Eğitim süresi uzuyor'
Dinçer'in konuşmasında ayrıca hangi ülke olduklarını belirtmeden 43 “gelişmiş ülkenin” ortalamasının eğitim süresinin 190-220 gün olduğunu ve Türkiye'deki öğrencilerin dünyada 8 yılda aldıkları ders saatlerinin toplamının Türkiye’den daha fazla olduğunu söyleyerek 180 günlük eğitim süresinin uzayacağının sinyallerini verdi.
Dinçer konuşmasında ilk 8 yılda 5760 saat eğitim verildiğini söylediği Türkiye’nin, ilk 8 yılda 6434 saat ders verilen aralarında Finlandiya, Kanada, İsveç gibi ülkelerin de bulunduğu ülkelerden geride olduğunu belirtmişti.
'Bakan Dinçer'in bir robotla bir öğretmen arasında 10 farkı sayamayacağını düşünüyoruz'
Eğitim Sen Milli Eğitim Bakanı Dinçer hakkında bir robotla bir öğretmen arasında 10 farkı sayamayacağını söyleyerek örnek olarak verdiği bir iki ülkede öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ve öğretmenlerin yıllık çalışma saatlerine ve maaşlarına kısaca göz atmanın yeterli olacağı ifade etti.
'Türkiye'de öğretmenler ortalama 1663 saat çalışıyor'
Açıklamada öğretmenlerin çalışma saatlerine yer verildi. Açıklamada OECD ülkelerinde öğretmenlerin ortalama 1663 saat çalıştığı ülkemizde 1808 saat çalışmakta olduğu vurgulandı.
Açıklamada Dinçer'in karşılaştırma yaptığı ülkelerden olan İsveç'te bir öğretmenin yılda 44.141 dolar kazandığı belirtilerek, ' ülkemizde öğretmenlere henüz %4+4 maaş artışı öngörüp onları enflasyona mağlup eden Bakanlık çalışma saatlerini artıracak bu uygulamayı önerirken nasıl bu denli rahat olabilmektedir? ' denildi.
'Türkiye'de öğretmenler ucuza ve yoğun şekilde çalışmaktadır'
Türkiye'de öğretmenlerin ucuza ve yoğun şekilde çalıştırıldığı, açıklamada 'dünyada eğitimde örnek olarak verilen, kesintisiz bir temel eğitim modeli ve yaygın bir okulöncesi sistemi kurulmuş Finlandiya’da öğretmen başına ilköğretimde düşen öğrenci sayısı 13 iken Türkiye’de bir öğretmene 23 öğrenci düştüğü' bilgisi ile ifade edildi.
'Öğretmenlere ADEY, Okullar Hayat Olsun, TEBFİS vb. angaryalar yükleniyor'
Bakan Dinçer'e örnek gösterilen ülkeler için Türkiye’deki gibi öğretmenlere ADEY, Okullar Hayat Olsun, TEBFİS vb. angaryaların yüklenip yüklenmediği konusunda soru yönelterek şöyle dendi:"Bu ülkelerde de 50 kişilik sınıflar, öğretmenlerinin konuştuğu dilden anlamayan öğrenciler, ders yaparken üşüyen öğretmenler var mıdır? Angaryalar ve Bakanlığın bir şekilde çalışma saati olarak göstermemeye gayret ettiği, öğrenci-veli görüşmeleri, toplantılar, yıllık-günlük planlar, sınav sonuçlarını okumak, soru hazırlamak vb… düşünülürse, öğretmenlerin çalışma saatlerini daha da artırmanın neye hizmet edeceğini biz söyleyelim. Öğretmenin zaten angaryalar tarafından kemirilmekte olan boş zaman alanı iyice daralacak, öğretmenlerin iş yükünün daha da artırılması işle ilişkili stresi artıracak ve öğretmenlerin verdiği eğitimin niteliği toplamda zorunlu olarak düşecektir. Böylesi bir değişiklik ancak istatistiklerde, göstermelik bir gelişmeyi sağlayabilir."
'Orada da sınavlar çocuklarımızı intihara sürüklüyor mu?'
Eğitim Sen aynı zamanda öğrenciler adına da Dinçer'e soru yönelterek "Finlandiya, Kanada gibi ülkelerde de SBS, LYS gibi sınavlara ilkokuldan itibaren hazırlanmaya başlıyorlar mı? Orada da bu sınavlar çocuklarımızı intihara sürüklüyor mu? Ülkemizde öğrencinin boş zaman alanını kapsayan ve onları intihara dahi sürükleyebilen bir dizi sınav ve dershanelerde geçen bir gençlik düşünüldüğünde dönemin daha da uzamasının göstermelik bir gelişme olmanın ötesine geçmeyeceği açıktır. Şimdi dahi öğrenciler bu sınavlara hazırlanmak için dönemin sonunda rapor alma gibi yollarla okula devam etmemektedirler." dedi.
'MEB’in eğitimde nitelik sorununu çözmek gibi bir derdi olsaydı, güvenceli olarak tüm kadro bekleyen öğretmenlerin atamasını gerçekleştirirdi. ' denilerek öğretmen atamalarındaki yetersizlik vurgulandı.
'Bakanlığın işine geliyor'
Konferansta Dinçer'in 'Keşke bütün çocuklarımız eğitim fakültesinde okuyabilse, edebiyat fakültesinde okuyabilse ama burayı bitirince illa öğretmen olmalarına da gerek yok' şeklinde konuşması için öğretmenlerin işsizler ordusu haline gelmesi, onları ucuza çalıştırmanın yollarını arayan Bakanlığın işine geldiği yorumu yapıldı.
Açıklamanın sonunda Bakan Dinçer'e şöyle seslenildi:
"Geleceğimizi karartan, haklarımızı birer birer gasp etmek için çıkardığınız yasalarınızı, öğretmenlerin sırtına yüklemeye çalıştığınız angarya işlerinizi, ucuz ve güvencesiz çalışma koşullarınızı, eğitimi muhafazakarlaştıran ve ticarileştiren politikalarınızı sahiplenmiyoruz!
Öğretmenlerin işi Türkiye’de gerçekten zor ve her bir öğretmenimiz özveri ile yoğun bir şekilde çalışmaktadır. 4+4+4 başta olmak üzere eğitim alanında yapılan değişikliklere karşı çıkmamız ise sizin dediğiniz gibi eğitimin mevcut halinden çok memnun olduğumuz için, bunu savunduğumuz için değildir. Bizler zaten pek çoğu da sizin hükümetiniz tarafından icra edilmiş neoliberal tahribat politikalarının eğitimi getirdiği mevcut durumdan hiç memnun değiliz. Bizler muhafazakâr değiliz. Aslında asıl değişimi bizler istiyoruz. İstediğimiz değişim, eğitimin herkes için, parasız, bilimsel, laik ve anadilinde verilmesi, eğitime yeterince yatırım yapılması ve yeterince kadrolu öğretmen ataması yapılmasıdır.
Ancak bu kıstaslar altında öğrencilerimiz layık oldukları nitelikte bir eğitimi alabilir. Açıktır ki öğrencilerimizin başarısını eğitimin niteliğini sizlerden fazla önemsiyoruz. Değişim diye biz buna diyoruz. Hizmetlisi, öğretmeni olmayan okullar varken kimi sınıflara elektronik tahta monte edilmesine değil. Bu nedenle öğretmenliği bırakmayacak, yıkım politikalarınızın karşısında durmayı sürdüreceğiz."
Daha yeni Daha eski