TÜKETİCİLER Birliği Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Dinç, Türkiye’de ’gıda terörünün’ devam ettiğini, yoğurt üretiminde domuz menşeili ithal jelatin katkı maddesi kullanıldığını iddia etti. Dinç, ”Yoğurtlara kıvam arttırmak ve su tutması için jelatin katılmaktadır. Jelatin, domuzun deri veya kemiklerinin kaynatılmasıyla elde ediliyor. Normalde 2 litre sütten, 1 kilo yoğurt elde edilirken, jelatin katıldığında, 1 litre sütten 1 kilo yoğurt elde edilebiliyor” dedi.

Mustafa Dinç, Tüketiciler Birliği olarak, sağlığa zararlı üretimlerin araştırılması ve kamuoyu ile paylaşılması konusunda yıllardan bu yana çalışmalarının devam ettiğini ve sonunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın çalışmalarına kulak verip, ürün içinde farklı katkı maddesi bulunan firmaları teşhir ettiğini kaydetti.

Firmaların teşhir edilmesinin yeterli olmayacağını savunan Mustafa Dinç, "Teşhirin yanında para cezası ve halk sağlığıyla oynayan kişilere hapis cezaları da getirilmeli" dedi.

EKMEKTEKİ MÜCADELEMİZ MEYVESİNİ VERDİ

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından ekmek ile ilgili tebliğ hazırlandığını ve bunun da temmuz ayı itibariyle uygulamaya konulacağını vurgulayan Dinç, şunları söyledi:

"Tüketiciler Birliği olarak özellikle, ekmekte 2002 yılından beri yaptığımız çalışmalar meyvesini verdi. Temmuz ayından itibaren ekmek tebliği yürürlüğe girecek. Ekmekte beyazlatıcı madde olarak kanserojen içerikli benzoil peroksit kullanılıyordu. Kabarık, kızarmış ve bayatlamaması için çeşitli katkı maddeleri konuluyordu. Bunların çoğu da halk sağlığına zararlı ürünlerdi. Biz de çalışmalarımızda hastalıkların yarısından fazlasının ekmekten kaynaklandığını gündeme taşımıştık. Bakanlığın yaptığı son çalışma ile tam buğday ekmeğinin üretilmesi zorunluluğu gündeme geldi. Artık beyaz ekmek üretilmeyecek."

Büyük gıda firmaların tamamında gıda mühendislerinin görev aldığını hatırlatan Mustafa Dinç, mühendislik fakültelerinde gıda mühendislerinin ürünlerin uzun ömürlü ve firmaya daha çok kar getirmesi için, katkı maddesi katılması teziyle yetiştiğini ifade etti. Dinç, bu nedenle eğitim sisteminin de değişmesi gerektiğini savundu. Dinç, bir çok katkı maddesinin Avrupa ülkelerinde yasaklandığını ama Türk mevzuatında uygun olduğunu kaydetti.

Yoğurt üretiminde domuz menşeili ithal jelatin katkı maddesi kullanıldığını iddia eden Mustafa Dinç, şu iddialarda bulundu:

”Yoğurtlara kıvam arttırmak ve su tutması için jelatin katılmaktadır. Jelatin, domuzun deri veya kemiklerinin kaynatılmasıyla elde ediliyor. Normalde 2 litre sütten, 1 kilo yoğurt elde edilirken, jelatin katıldığında, 1 litre sütten 1 kilo yoğurt elde edilebiliyor. Ayrıca yoğurt kaşıkla alındığında dağılmıyor. Katkı maddesiz köy yoğurtları ise kaşığa alındığında dağılır. Yoğurda katılan jelatini ithal ediyoruz. Çünkü sığır derisi ve kemiğinden 6 haftada içinde jelatin üretimi yapılıyor. Domuzdan 2 gün içinde jelatin elde ediliyor. Jelatini ise Türkiye’de üretilmiyor ve genellikle Amerika ile Avrupa’dan ithal ediyoruz. Orada domuz eti kullanıldığı içinde domuzdan jelatin elde ediyorlar."

"GIDA TERÖRÜ DEVAM EDİYOR "

Türkiye’de ’gıda terörünün’ devam ettiğini belirten Mustafa Dinç, et ve ürünlerine koruyucu madde olarak nitrat ve nitritler katıldığını iddia ederken, şöyle konuştu:

"Bunlar patlayıcı sektörü ve tarlaya gübre olarak kullanılmaktadır. Bunun da direkt mide kanseri yaptığı bilinmektedir. Ayrıca sebze ve meyvelerde tarımsal ilaçların atıkları kalmaktadır. Bunların bir kısmı meyve ve sebzenin bünyesine girmektedir. Bunların hasattan 15 gün önce kullanılması gerekir. Ama domates ve salatalık gibi ürünlerde ilaç kullanıldıktan 3-4 gün sonra hasat gerçekleştirilmektedir. Bu da ilaç daha ürünün bünyesinden uzaklaştırılmadan pazara ve tüketiciye sunulması demektir. Bu da ciddi kanser ve şeker hastalıklarına yol açmaktadır. Bunların tamamen yasaklanarak organik ilaçlara dönülmesi sağlanmalıdır."

Soğuk içecekler ve dondurma gibi serinletici gıdalarda da bir çok sağlığa zararlı katkı maddesi kullanıldığını kaydeden Mustafa Dinç, şunları söyledi:

"Özelikle dondurmada süt ve salep gibi ana maddeler kullanılmayıp yerine aspartan ve sakarin gibi tatlandırıcılar ve süt tozu ile aromalar kullanılmaktadır. Portakal suyu diye içtiğiniz bir içeceğin içerisinde hiç bir şekilde portakal suyu olmayıp şeker ve portakal aromasından oluşmaktadır. Meyve suyu diye satılan bir çok üründe de benzer şekilde sadece su şeker ve aromadan oluştuğu görülmektedir. Bu da insanlarda kısa zamanda şeker hastalığına yol açtığı bilinmektedir. Son zamanlarda şeker hastalığının ilkokul yaşlarına kadar düştüğünü görmemiz bunun bir sebebidir."
Daha yeni Daha eski