HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Ünlü olmak anladığım bir şey değil

"Hep oyuncu olacağımı biliyordum iyi yapacağımı da!" FOX TV’de yayınlanacak Esir Şehrin Gözyaşları’nda başrolü iyi projelerde...

"Hep oyuncu olacağımı biliyordum iyi yapacağımı da!"

FOX TV’de yayınlanacak Esir Şehrin Gözyaşları’nda başrolü iyi projelerde yer alan Yiğit Özşener’e emanet. Özşener’in şöhret ile ilgili travmaları olmamış ya da hayal kırıklığı... O da emin olun sizin gibi dans ediyor, geziyor ve sıradanlığa inanıyor. Yiğit Özşener ile şöhret olmanın alamet-i farikasını konuştuk. 

Esir Şehrin Gözyaşları’nda kötü adam mısınız yoksa imkansız aşık mı?
Aşk daha yoğun bu dizide. Ulaşılamama durumu var. Onu bayağı kullanacağız, masalsı bir dilde. Bilindik bir hikayeden esinlenerek yazılmış bir senaryo. Fakat günümüzü anlatıyoruz. Aşık olduğu kadın çok yakınındadır fakat bir şey yapmamaktadır. Uzun zaman sonra tekrar kavuştuklarında hâlâ engeller vardır. İşin gerilim yaratacak unsurlarından bahsediyoruz dizide. Ferhat ile Şirin’in hikayesi genç zamanlarına dayanıyor. Ferhat aşkı yüzünden hapse giriyor. Onun nedenlerini hiçbir zaman anlayamıyor. Bütün bu soru işaretleri ile 5 yıl sonra hapisten çıkıyor. İşsiz kalmasın diye babası tarafından karanlık işleri olan, suç ailesinin yanına çalışmaya veriliyor. Orada tekrardan Şirin ile karşılaşıyor. Kafasındaki beş yılın boşluğu ile...

Oynadığınız roller sonucu artık suç ve mafya jargonunu çözdünüz mü?
Daha önce bulaşmadığımız işler bunlar. Jargonu öğrenmekle alakalı değil de bu karakterlerin karanlık tarafı olmasını seviyorum. Çelişkili yanları var. Daha derin kişiler oluyorlar. Ulaşılmaz değiller. Sokakta karşılaşacağınız insan da bu kadar derindir. İlla acayip meslekleri olması gerekmiyor insanların. Dişi rolleri seviyorum. Her duygusunu görüyoruz, uçsun diye üzerine bir pelerin vermiyoruz. 

‘Ünlü olmak benim anladığım bir şey değil’

Çok popüler işlerin içindesiniz. Buna rağmen ulaşılamaz oyuncular statüsünde değilmişsiniz gibi geliyor... Oyuncu olma titrini sektördekiler mi çok büyütüyor?
Bunun için oyuncuları suçlamam çünkü dünyanın her yerinde bunlar oluyor. Ulaşılır olmak ile ulaşılamamak arasında bir denge var bence. Şöhretle beraber geliyor bunlar, işin kendisinde böyle bir şey yok. Evet ulaşılamaz olmak gerekiyor, yaptığımız işlerle insanlar bizi biliyor, kendimiz olarak değil. Yaptığımız iş girdiğimiz kılıklardan ibaret. Yaptığınız şeyi gerçek sanan bir seyirci var. Sizinle onun üzerinden iletişim kurmaya çalışıyor. O da seyircinin suçu değil. Bütün bunlar toplumun eğitim seviyesi ile alakalı şeyler. Yoksa başıma o kadar güzel şeyler geliyor ki... Halep’e gittiğimizde çarşıda yürüyemedik tanınıyormuşuz. Dediğin şey kısıtlanmayı sevmemden kaynaklı hissediliyor. Ünlü olmak benim anladığım bir şey değil. Ama bir yer var ki sınır giriyor ortaya. Seyirci her hafta televizyonda gördüğü adamı sokakta görünce her şeyi yapmak istiyor.

‘Ergenlik idolüm ya da posterini astıyım biri olmadı’


Ergenlik döneminde idolünüz kimdi?
Benim takip ettiğim, idolüm hiç olmadı. Çocukken afişini, posterini astığım kimse yoktu. Hayranlık duyduğumda...

İlk rol aldığınız diziyi ve şu anı düşününce bu muydu hayal edilen nokta?
Eski projeleri izleyince kendimi çok toy ve deneyimsiz görüyorum. Bugünü hayal etmiyordum ben. Tek yoğunlaştığım şey oyunculuk yapmaktı. Deneyim oldukça insanın cesareti artıyor. Cesaretlendikçe daha rahat hareket ediyorsunuz. Bu sizi ya daha üretken yapıyor ya da bunun şehvetine kapılıp fazla ileri bakıp gözünüzün ucunu görmüyorsunuz. Ben girdiğim durumu en iyi şekilde değerlendirdim. Hep oyunculuk yapacağımı biliyordum. Tırnak içinde iyi yapacağımı da biliyordum.

Mühendislik okudunuz iş adamı olmak hiç mi istemediniz?
Öyle girişimlerim oldu ama yapamadım. İçerden gelene inanıyorum. Neyi sevip, sevmediğinizi bilirsiniz. Bazı şeyleri yapmanız gerekir, bazılarını ise gerekip, gerekmediğini düşünmeden yaparsınız. İkinci kısım beni daha çok ilgilendiriyor. Her işin gereklilikleri var. Ama hayat bana dönüp dolaşıp şunu gösteriyor, “Bırak, yaaa.” İşi gücü değil, rahat bırak ve kendini dinle. Ne zaman içeriden gelen sesi dinlediysem iyi bir şey oldu. 

‘Oyunculuğu bırakmaya karar verip New York’a gittim’

İşinizdeki dönüm noktası neydi?
Dudaktan Kalbe’nin başlangıcı... O diziden önce oyunculuğu bırakmayı düşündüm. Çünkü hoşuma gitmeyen bir sürü şey vardı. Bir yandan da hayat geçiyordu. İki ay New York’a gittim. Uzakta olduğumu hissetmek istedim. Döndüğümde ne yapacağımı bilmiyordum ama acayip rahatladım. 

İki ay orada ne yaptınız peki?
Hiçbir şey... Konserlere gittim, gezdim, dolaştım, yeni arkadaşlar edindim. Keyifli günlerim oluyordu. 

Burada yeni arkadaşlar edinmek daha mı zor? Çünkü herkes sizi tanıyor bir yerden de olsa...
Artık onu ortadan kaldırdım. Bitti artık, tanınıyorsun. Bazen düşünüyorum, “Sıfırlansa her şey, insanlar benimle konuşurlar mı, ben nasıl biri olabilirim” diye. Artık bunu da düşünmenin zamanı geçti.

Şöhret olunca 1-0 önde mi olunuyor?
Tanınırlık öne geçirecekse evet, belki de gerideyimdir. Şöhret birçok şeyi zorlaştırabiliyor. Duruma göre değişiyor. New York’tan döndüğümde ne yapacağımı bilmiyordum ve rahattım. Rahatlamıştım orada bayağı. Hayatımda oyunculuğu bırakmaya düşündüğüm tek dönemdir. 

‘17 yaşımda planör pilotluğu dersleri aldım’

Kompleksleriniz de yokmuş gibi...
Evet, yoktur pek fazla... Bunları düşünmezdim eskiden oyunculuk adamı düşündürtüyor demek ki. 
17 yaşımda planör pilotu olmak istedim. Babam izin verdi ve yaptım. “Şimdi uçsam ne hissederim” diye düşündüm geçenlerde. Deneyim bilgiyi de artırıyor. Bilgi ile beraber fütursuzluğun önüne sette koyabiliyorsunuz. 
Yakında yeniden uçar mısınız?
Keşke... Şu anda hiçbir şeye vakit yok. Çok yoğun çalışıyoruz. 

Bu kadar yoğunluk, evli olsaydınız çok mu zor olurdu?
Yorucu bir kopukluk olurdu. Bir de ayakta tutulması gereken bir durum olabilirdi. Özel bir çaba göstermek gerekiyor.

Peki, ünlü olduktan sonra kadınlarla tanışmak daha mı kolay?
Herkesle tanışmak daha kolay oldu. Bazen bu durum yanaşamama sebebi de oluyor. Bir şekilde işlemiyor bazen... Bir yerde yabancı olmayı çok seviyorum. Bayılıyorum bu duruma... Türkiye’de 
çok zor ama. 

‘Memleketteki en büyük sıkıntı senaryo’

Kaybedenler Kulübü’ndeki gibi bir rolü neden devam ettirmediniz?

Öyle senaryolar çok varda mı görmüyorsunuz, yoksa öyle senaryolar çok var da ben mi kaçırıyorum! Ondan sonra yapılmış öyle filmler yok. Benim için çok özel bir dönemdi. Yapmam gerekiyordu o filmi, oynamalıydım, oynadım. Ben oynamasaydım çok üzülürdüm, kahrolurdum. O dönemi biliyordum. Kadıköy’ü de çok severim. Kalıcı bir şey yaptık. Ekip olarak da çok iyiydik. 

Siz yazar mısınız?
Hayır. Bence en büyük sorunsal o. Denemek lazım. Onunla da olmaz ama imkansız değil. Çok fazla denemek ve bazı şeylerin düşüncede refleks haline gelmesi gerekiyor. O kıvraklık da öyle kazanılıyor. Bugüne kadar denemedim senaryo yazmayı. Memleketteki en büyük sıkıntı senaryo. 

‘Hayatımda bir tek müzisyenleri kıskandım’

4 Yeraltı filmini çok beğendim. Sinemada iki sefer izledim. Senaryosu, diyalogları çok hoşuma gitti. Birden fazla izlemek gerekiyor ki kaçırmamak için hiçbir şeyi. Çok düşünerek ve hesaplanarak yazılmış. Ekibe de çok teşekkür ederim bunu tattırdıkları için. 
4 En son Tekfen Filarmoni’nin konserine gittim. Rock ve metal müzik çok severim. Eksen ve Rock FM dinlerim. Gürültü dinlemem sadece. California Dreaming şarkısı beni gaza getirir. Kaybedenler Kulübü’nde ısrar ettikleri için şarkı söyledim. Hayatımda bir tek müzisyenleri kıskandım. Evrensel bir dil. Bazen düşünüyorum binlerce insanın karşısındasın coşturuyorsun onları. Onun bir altı DJ’ler herhalde. 

‘Yapım gereği kabileci değilimdir, bir de dengesizim’

Bir dönem yer aldığınız Studio Oyuncuları Şahika Tekand ile çalışmak size neler kattı?
Orası benim başlangıcım. Hâlâ da çalışırım Şahika Hanım’la. Beni ilk yoğuran odur, kendimi bu bakımdan şanslı gibi hissediyorum. Herkes oyunculuğa dair her şeyi yapabilir. Sadece çalışmak ve bakış açısı ile alakalıdır yeteneklerinizi keşfetmek. Oyunculuğu yüksek bir yere koymak bana anlamlı gelmiyor. Bir süre sonra oradan ayrıldım, kendi kendime de başka insanlarla tanıştım. 

Topluluğun içinden çıkmak mı lazım?
Topluluğun içinde göremediğiniz dünya ile karşılaşıyorsunuz. Bir dönem dışarıda olmak gerekiyor. Yapım gereği klancı ya da kabileci değilimdir. Hiç sevmem beraber hareket etmeyi. Bir yerde buluşup bir yere gidilecekse siz buluşursunuz ben oraya gelirim. Ben yalnız çalışırım ama ekiplerle çalışırım... Bir de dengesizim. (gülüyor) 
http://pazarvatan.gazetevatan.com/haberdetay.asp?hkat=1&hid=19120

Business News