HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Devlet tutsaklardan ve Kürt halkından özür dilesin’

Diyarbakır'da onbinlerce kişinin katıldığı "Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi İnsan Hakları Müzesi Olsun" mitinginde konuşan 78'...

Diyarbakır'da onbinlerce kişinin katıldığı "Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi İnsan Hakları Müzesi Olsun" mitinginde konuşan 78'liler Girişimi sözcüsü Celalettin Can, devletin Diyarbakır zindan vahşeti nedeniyle tutsaklar ve Kürt halkından özür dilemesi gerektiğini söyledi. DTK Eş Genel Başkanı Ahmet Türk ise, 'Ayrımcılığa karşıyız asla kabul etmeyiz' diyen Erdoğan’a, “Bir halkın dilini, bir halkın kimliğini bir halkın siyasi statü talebini ret edersen ayrımcı kimdir? Ayrımcılığı yapan sensin, bölen sensin, inkarcı sensin diyoruz” dedi. 

78'liler Girişimi ile Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu tarafından organize edilen "Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi İnsan Hakları Müzesi Olsun" mitingi İstasyon Meydanında düzenlendi. Diyarbakır dışından cezaevindeki vahşete tanık olanların da katıldığı mitingde kadınlar çoğunlukta olduğu dikkat çekerken, açılan pankart ve sloganlarla cezaevinin müze olması istendi.

Yoğun güvenlik tedbirlerinin alındığı mitingde, sık sık "Bijî Serok Apo", "Amet seninle gurur duyuyor", "Şehit Namirin" sloganları atılırken, "Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi Müze Olsun", "Kürtler 5 Nolu'yu unutmadı, unutturmayacak", "Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi'nde Yaşananı Hatırla! Unutma! Hesaplaş!", "Değerlerime dokunmayın" pankartları açıldı. 

BDP, Hak-Par, KADEP, DDKD, ESP gibi örgüt ve partilerin de destek vererek katıldığı mitingde konuşan 78'liler Derneği Şube Başkanı Gani Alkan, Diyarbakır 5 Nolu Askeri zindanının insan laboratuarı olduğunu ifade ederek, "Bu laboratuarda insanların kişiliğini ve değerleri değiştiriliyordu. Niyetleri buydu. Diyarbakır zindanında, dilimizi bile inkar ettirilmek isteniyordu. Oysa bilmiyorlardı ki dilimiz bizim geleceğimizdi. Belki bizde şu an onlarla birlikte olabilirdik. Ruhlarımız aranızda dolaşabilirdi. Biz Diyarbakır Askeri Cezaevi'ni insan hakları müzesi yapacağız. Bunu iyi bilsinler" dedi.

78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can da yaptığı konuşmada Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi'nin yıkılmasına karşı bir toplumsal tepki göstermek için toplandıklarını belirterek şunları söyledi: Hatırlarsanız, referandum döneminde AKP Hükümeti ve onun Başbakanı Sayın Erdoğan, 'Diyarbakır cezaevini yıkalım, olanı biteni unutalım' demişti. Unutalım mı? Bununla yetinmediler. Diyarbakır cezaevini yine aynı Başbakan ‘'ğitim okulu yapalım' dedi. Yani, 1984 yılında Kürtleri, Türkleştirmek için vahşi bir toplumsal mühendislik olayı olan Diyarbakır cezaevine, Kürt halkının en yiğit insanlarını, Türkleştirmek için adeta vahşi bir okul haline getirmek isteyen devlet ve hükümet aynı politikaya devam ediyor. Yine 'Türk Ooulu yapalım' diyor. Politikayı sürdürüyorlar. Değişen ne oldu? Bununla da yetinmediler. Bir bakan şunu söyledi, 'Madem ki okul yapacağız, oraya bir alışveriş merkezi yapalım'. Yani Mazlum Doğan'ların, Kemal Pir'lerin, Hayri Durmuş'ların hücrelerinde kapitalizmin metaları satılacak. Bunu kabul eder miyiz arkadaşlar? Kürt halkı kendi dinamiklerini, kendi önderlerini, öldüğü yerleri kapitalizmin meta aracı, tüketim aracı yapmaya müsaade eder mi? Kürt halkı bu kadar onursuz olur mu? Hayır. Kürt halkı dünyanın en güzel halklarından biridir. Kürt onurlu bir halktır. Doğan’lara, Pir’lere sahip çıkacaktır. Cezaevini yıktırmayarak."

KÜRDİSTAN'DA 12 EYLÜL'Ü YARGILAYACAĞIZ

12 Eylül darbesini Diyarbakır Cezaevi üzerinden Kürdistan'da yargılayacaklarını kaydeden Can, "Türk halkı, sadece Diyarbakır'daki uygulamaları mı seyirci kaldı. Türkiye halkı 1 Mayıs 1977 katliamının hesabını sorabildi mi? Maraş katliamının hesabını sorabildi mi? En önemlisi 5 bin genç öldürüldü. Onların hesabı mahşere kaldı. Bunu sorabildi mi? Ama gerçekler bu değil mi? Başka halkın ezilmesine, başka halkın yok olmasına duyarsız kalan bir halk, kendi acılarına da zamanla duyarsız olmaz mı? Ona karşı ilgisiz kalmaz mı? Bu yüzden değil midir ki Ankara'daki 12 Eylül davasında cellatlarımıza hesap soramıyoruz, yakalarına yapışamıyoruz. Asıl 12 Eylül'ü Diyarbakır cezaevi üzerinde biz Kürdistan'a yargılayacağız" dedi. 

Can, 78'liler Girişimi Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu tarafından cezaevi ile ilgili inceleme yaptıklarının ifade ederek, "Başbakan Tayyip Erdoğan, Anayasa referandumunda, Diyarbakır cezaevinden bahsederek, 'Duvarların dilini olsa da konuşsa' diyordu. Madem ki duvarlara dil vermek istiyorsun. Konuşmasını istiyorsun, ne diye onu yıkmaya, tarihe gömmeye, unutturmaya çalışıyorsun. Ayrıca Kürt halkı sahipsiz değildir. Kürt halkı önderliğine kavuştuğu gibi, aynı zamanda hakikat komisyonuna kavuşmuştur. Adalet komisyona yüzlerce kişiyle görüştü. Binlerce sayfalık kaset doldurdu. Bin 500 kişi ifade verdi. Bununla ilgili savcılık soruşturma açtı. En kısa süre içerisinde bu davaya dönüşecek. Binlerce insan cezaevinin önüne, mahkeme önüne yığılarak, cellatlarından hesap soracak" dedi. 

Can, 78'liler Girişimi ve Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu olarak en başta gelen taleplerinin Diyarbakır cezaevinde uygulanan vahşet politikasıyla ilgili tutsaklardan ve Kürt halkından devletin özür dilemesi gerektiğini belirterek, ikinci taleplerinin ise Diyarbakır cezaevinin insan hakları müzesi olması gerektiğini ve burada yaşananların sergilenmesi gerektiğini söyledi. 

BAŞBAKANA SESLENEN TÜRK: MUHATABIN KANDİN VE İMRALI'DIR

Mitingde konuşan DTK Eş Genel Başkanı Ahmet Türk de, Diyarbakır zindanını anlatmak için kelimelerin yetersiz olduğunu belirterek, "Onu yaşayanlar bilir. Ah keşke o kanlı duvarların dili olsaydı da yaşananları size anlatsaydı. Ama o Diyarbakır zindanlarında işkenceye karşı, zulme karşı direnenler vardı" dedi. 

Türk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan AKP kongresinde yaptığı konuşmalara da değinerek, "Bugün AKP kongresindeSayın Erdoğan şunu söylüyor. 'Ayrımcılığa karşıyız asla kabul etmeyiz'. Bir halkın dilini, bir halkın kimliğini bir halkın siyasi statü talebini ret edersen ayrımcı kimdir? Ayrımcılığı yapan sensin, bölen sensin, inkarcı sensin diyoruz. Yine Sayın Erdoğan 'ben bunlarla diyalog kurmam' diyerek bizleri kast ediyor. Selahaddin Eyyübi'nin, Ehmed'e Xanê'nin, Feqiyê Teyran'ın, Melayê Cizîrê'nin torunları ile barış yaparım diyiyor. Peki biz kimiz. Biz, Selahaddin Eyyübi'nin, Ehmed'e Xanê'nin, Feqiyê Teyran'ın, Melayê Cizîrê'nin hak sahibiyiz, ihtiyaç sahibiyiz diyoruz" şeklinde konuştu.

"Selahattin Eyyübi kendi halkının dilinin yasaklandığını görseydi kıyameti koparırdı" diyen Türk, "Eğer bugün İslam alemi Fars demeden, Arap demeden, Türk demeden İslam alemini ve orta doğru halklarını esaretten kurtaran Selahattin Eyyübi bugün kendi halkının dilinin, kimliğinin inkar edildiğini görseydi kıyametler koparırdı. Ben inanıyorum. Selahattin Eyyübi'nin, Ehmedê Xanê'nin Feqiyê Teyran'ın Melayê Cizîri'nin Erdoğan’ın bu söylemlerinden dolayı kemikleri sızlıyor" dedi. 

DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, muhataplık konusuna değinerek, Başbakan'a şöyle seslendi: "Barış konusunda başından beri çok açık ve ciddi bir siyaset izledik. Kürt halkının tamamını muhatap alacaksınız, önderlerini muhatap alacaksınız, İmralı ile görüşeceksiniz, Kandil ile görüşeceksiniz, BDP ve DTK ile görüşeceksiniz, muhatap alacaksınız."

Business News