“Balyoz Planı” davasına bakan İstanbul
10. Ağır Ceza Mahkemesi ve Konya Barosu Başkanlığı'nın suç duyurusu
üzerine Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma
sonucunda “yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs” suçundan başkanı ve
yöneticileri hakkında dava açılan İstanbul Barosu'nun, olağanüstü genel
kurulu başladı.
Haliç Kongre Merkezi'nde yapılan toplantıya, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CHP milletvekilleri Mahmut Tanal ve İlhan Cihaner, bazı baro başkanları ile Almanya'dan bazı hukuk kurumlarının temsilcileri katıldı.
Genel kurul divan başkanlığına Avukat Köksal Bayraktar seçildi.
Divanın oluşturulmasının ardından konuşan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, “Askeri savcılık, avukatlık, öğretim üyeliği hayatım oldu. Tek sanık olmam eksikti, onu da tamamlamış olduk” dedi.
Yargının görevini yapmayı etkilemekten dolayı yargılandıklarını ifade eden Kocasakal, “Hakkımızda 3 ayrı suç duyurusu var. Baro başkanı olarak benim bir tane daha fazla. Baro kimsenin emir eri değil. Çok tarihi bir genel kurulu birlikte yapıyoruz” diye konuştu.
Savunmaların kısıtlandığını, avukatların salonlardan çıkarıldığını öne süren Kocasakal, şöyle devam etti:
“Ben avukatım istediğim davayı alırım. Siyasi bir dava almak bir avukatı örgüt üyesi mi yapar? Böyle yanlış, sakat bir mantık olabilir mi? Avukatlara adliyede saldırıldığına tanıklık ettim. Avukat kendi işyeri olan adliyelerde bir yabancı olarak görülmektedir. Biz adliyelerin sahibiyiz. Biz avukatız güce tapmayız, gerekirse kırılırız, eğilip bükülmeyiz. Hiç kimseden emir almayız. Kutup yıldızımız adalettir. Yargının kurucu unsuruyuz, yıkıcı unsurlarına karşı da biz varız. Meslek onurumuza yapılan her saldırı hakettiği cevabı alacaktır. Bizi hukuksuz, mesnetsiz suç duyuruları, hapis tehditleri, baskı ve gözaltılarla korkutamazsınız. 17 Mayıs'ta yargı kendi kendini yargılayacak ve kendi kendine hüküm verecek. Haklıyız güçlüyüz, kazanacağız.”
Konuşmanın ardından Köksal Bayraktar, basın mensuplarının kürsüden inmesini istedi.
Bunun üzerine kürsüden inmek istemeyen ve Akit Gazetesi muhabiri olduğu belirtilen Mehmet Özmen ile görevliler arasında arbede çıktı. Arbedede fenalaşan ancak sedyede tepki göstermeye devam eden Özmen, ambulansla hastaneye kaldırıldı.
KOCASAKAL AYAKTA ALKIŞLANDI
Konuşma yapmak için kürsüye çıkan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasal avukatlar tarafından uzun süre ayakta alkışlandı. Destek için gelen herkese teşekkür ederek konuşmasına başlayan Kocasakal, "Bu kadar çabuk bir araya geleceğimizi düşünmemiştim. Şu anda karşınıza, 12 Eylül’den bu yana yargılanan sanık konumundaki bir baro başkanı olarak karşınıza çıktık. Savcılık yaptım, avukatlık yapıyorum. Bir tek sanık olmamıştım ona da tamamlamış bulunuyorum. Tarihte bazı anlarda yargılama yapmak ezer, ancak yargılanmak onur verir. Bu onuru da yaşıyoruz" dedi.
"4 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ İLE YARGILANIYORUZ"
Avukatlık onurunu korumak için bedel ödemeye hazır olduklarını belirten Kocasakal, "4 yıla kadar hapis istemi ile yargılanıyoruz. 3 tane daha hakkımızda suç duyurusu var. Ergenekon Davası’nda meslektaşlarımızla görüşürken bunun kayda alındığını, Silivri’deki odasındaki heyete aktarıldığını ve heyetin odasından konuşmalarımızı izlemesine tepki gösterdim. ’Bu bir suçtur, bunun hesabını sorarız’ dediğim için suç duyurusunda bulundular. Ama hesabını soracağız. Ben baro başkanı olarak böyle bir hukuksuzluğu gördükten sonra sessiz kalabilir miyim?Bunun için mi seçildik" diye konuştu.
"TÜRKİYE BUGÜN OMURİLİK FELCİDİR"
Silivri’deki duruşmada avukatların salona girmemesi üzerine barodan avukat istenildiğini belirten Kocasakal, "Mahkeme avukatlara ‘Çıkın çıkın barodan avukat isteriz’ dedi. Baro kimsenin emir eri değildir. İstediğin gibi avukat alamazsın" diye konuştu.
Bu dönemde hukukun ayaklar altına alındığını, baskı ve zulmün sivil bir diktaya dönüştüğü savunan Kocasakal, "Hukuk devletinde bireyler sabaha karşı yaka paça, soyut istinatlarla gözaltına alınmazlar. Bağımlı şekilli kurgulu yargı, hak ve özgürlüklerin en büyük düşmanı iktidarların en büyük silahı haleni gelir. Ne yazık ki Türkiye’de yaşanan budur bugün. Bağımsız ve tarafsız yargı toplumsal düzenin bel kemiğidir. Türkiye bugün omurilik felcidir. Bunun adı ileri faşizmdir. Buradan sonra gideceğiniz bir yer yoktur" diye konuştu.
Bu sırada Çağdaş Hukukçular Derneği’ne üye bir grup avukat "Devrimci avukatlar onurumuzdur" yazılı pankart açarak slogan attı.
HAKİM VE SAVCILARA SESLENDİ
Konuşmasında hakimlere seslenen Kocasakal, "Güce boyun eğmeyin. Biat etmeyin. Korkunun esire olmayın, cesur olun. Hak ve adaleti hukuka göre karar verin. İnsanları delilsiz tutuklayıp hapislere atmayın. Yasaları eğip bükerek, silah gibi kullanmayın. Varsın sizi meslekten atsınlar biz yanınızda oluruz. Yoksa vicdanlarınızdan, aynalardan, çocuklarınız gözlerinden kaçamazsınız. Gizlenecek bir yeriniz yok Savcılara sesleniyorum. Cumhuriyetin ve toplumun savcısı olun. Avcı değil savcı olun. Kürsünün üstende olmak üstün olmak anlamına gelmez. Adil yargılama sizler için görevdir. Görevinizi yapın. Gizli tanıklar emniyetin ve mahkemelerin birer elemanı yardımcısı değildir. Ülkemizde gizli tanık terörü yaşamaktadır" dedi.
"BİZ GÜCÜMÜZÜ İKTİDARDAN DEĞİL HAKTAN ALIRIZ"
Avukatların zorla salonlardan çıkarıldığını belirten Kocasakal, esprili bir dille avukatlara baro olarak artık kask ve kalkan vereceklerini söyledi. ÇHD üyesi bazı avukatların terör örgütü DHKP-C soruşturma kapsamında tutuklanması da değinen Kocasakal, "Avukatları terör örgütü ile yan yana getirip itibarsızlaştırmaktadırlar. Bir avukata sorguda savcı ‘Neden hep bu tür davaları alıyorsunuz?’ diyor. Size ne? Ben avukatım istediğim davayı alır, istediğimi de almam. Siyasi dava almak bir avukatı örgüt üyesi mi yapar? Böyle sakat bir mantık olur mu? Biz adliyenin müşterisi değil sahibiyiz. Adliyede bizim, duruşma salonu da bizim. Biz hiçbir iktidara biat etmeyiz. Kimsenin kölesi olmayız. Biz gücümüzü iktidardan değil haktan alırız. Biz avukatız, tüccar hiç değiliz. Yargının kurucu unsuruyuz. Yargının yıkıcı unsurlarına karşı da biz varız. Bizi salonlarından çıkarırsanız adaleti çıkarırsınız. Bizi çiğnemeden hiç kimse hak ve özgürlükleri boğamaz" diye konuştu.
"17 MAYIS’TA YARGI KENDİ KENDİNİ YARGILAYACAK"
Avukatlara yönelik saldırılara karşı hak ettikleri cevabın verileceğini vurgulayan Kocasakal, "Bizi hukuksuz davalarla, hapis tehditleriyle, gözaltılarla, görevden alma tehditleriyle, milletvekili twettleriyle, gayrimeşru darbe teşebbüslerinizle, Silivri ve bavul hukukunuzla korkutamaz sindiremezsiniz. Biz boyun eğmemek üzere yola çıkmış adalet savaşçılarıyız. Kof kabadayılıklarınız, kiralık kalemşörleniz bize vız gelir. HSYK’nın arzuladığı gibi salonlardan geri geri başımız önde değil, salonlardan dimdik çıkarız" dedi.
Haklarında açılan dava kapsamında 17 Mayıs’ta yargılanacaklarını belirten Kocasakal, "17 Mayıs’ta yargı kendi kendini yargılayacak ve kendi kendi ile ilgili hüküm verecek. Bugün Apaydın’ı yargılayanların ismini bilen var mı? Hayır. Ama Apaydın’ı hatırlıyoruz. Kendine hukukun üstünlüğü adını veren grubun cunta döneminde düşünülmemiş hükümleri gündeme getirmesi, sözde bir ihtarname ile genel kurul iradesine karşı girdiği darbe teşebbüsü ve fırsatçılıkta tarihte hak ettiği yeri alacaktır. Avukatız biz. Aramızda ideolojik farklılıklar olsada hukuku ve mesleğe yapılan saldırılar karşısında ideolojik olarak körleşir, birleşir ve cübbeden çıkan tek bir yumruk olarak ineriz. Gün ayrımcılık günü değil ileri faşizme karşı bir olma, mücadele günüdür. Söz artık yetersiz kalmaktadır. Artık eylem zamanıdır" ifadelerini kullandı.
Nazım Hikmet’in şiirini okuyan Ümit Kocasakal, konuşmasının ardından uzun süre ayakta alkışlandı. Salonda "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları atıldı.
Haliç Kongre Merkezi'nde yapılan toplantıya, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CHP milletvekilleri Mahmut Tanal ve İlhan Cihaner, bazı baro başkanları ile Almanya'dan bazı hukuk kurumlarının temsilcileri katıldı.
Genel kurul divan başkanlığına Avukat Köksal Bayraktar seçildi.
Divanın oluşturulmasının ardından konuşan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, “Askeri savcılık, avukatlık, öğretim üyeliği hayatım oldu. Tek sanık olmam eksikti, onu da tamamlamış olduk” dedi.
Yargının görevini yapmayı etkilemekten dolayı yargılandıklarını ifade eden Kocasakal, “Hakkımızda 3 ayrı suç duyurusu var. Baro başkanı olarak benim bir tane daha fazla. Baro kimsenin emir eri değil. Çok tarihi bir genel kurulu birlikte yapıyoruz” diye konuştu.
Savunmaların kısıtlandığını, avukatların salonlardan çıkarıldığını öne süren Kocasakal, şöyle devam etti:
“Ben avukatım istediğim davayı alırım. Siyasi bir dava almak bir avukatı örgüt üyesi mi yapar? Böyle yanlış, sakat bir mantık olabilir mi? Avukatlara adliyede saldırıldığına tanıklık ettim. Avukat kendi işyeri olan adliyelerde bir yabancı olarak görülmektedir. Biz adliyelerin sahibiyiz. Biz avukatız güce tapmayız, gerekirse kırılırız, eğilip bükülmeyiz. Hiç kimseden emir almayız. Kutup yıldızımız adalettir. Yargının kurucu unsuruyuz, yıkıcı unsurlarına karşı da biz varız. Meslek onurumuza yapılan her saldırı hakettiği cevabı alacaktır. Bizi hukuksuz, mesnetsiz suç duyuruları, hapis tehditleri, baskı ve gözaltılarla korkutamazsınız. 17 Mayıs'ta yargı kendi kendini yargılayacak ve kendi kendine hüküm verecek. Haklıyız güçlüyüz, kazanacağız.”
Konuşmanın ardından Köksal Bayraktar, basın mensuplarının kürsüden inmesini istedi.
Bunun üzerine kürsüden inmek istemeyen ve Akit Gazetesi muhabiri olduğu belirtilen Mehmet Özmen ile görevliler arasında arbede çıktı. Arbedede fenalaşan ancak sedyede tepki göstermeye devam eden Özmen, ambulansla hastaneye kaldırıldı.
KOCASAKAL AYAKTA ALKIŞLANDI
Konuşma yapmak için kürsüye çıkan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasal avukatlar tarafından uzun süre ayakta alkışlandı. Destek için gelen herkese teşekkür ederek konuşmasına başlayan Kocasakal, "Bu kadar çabuk bir araya geleceğimizi düşünmemiştim. Şu anda karşınıza, 12 Eylül’den bu yana yargılanan sanık konumundaki bir baro başkanı olarak karşınıza çıktık. Savcılık yaptım, avukatlık yapıyorum. Bir tek sanık olmamıştım ona da tamamlamış bulunuyorum. Tarihte bazı anlarda yargılama yapmak ezer, ancak yargılanmak onur verir. Bu onuru da yaşıyoruz" dedi.
"4 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ İLE YARGILANIYORUZ"
Avukatlık onurunu korumak için bedel ödemeye hazır olduklarını belirten Kocasakal, "4 yıla kadar hapis istemi ile yargılanıyoruz. 3 tane daha hakkımızda suç duyurusu var. Ergenekon Davası’nda meslektaşlarımızla görüşürken bunun kayda alındığını, Silivri’deki odasındaki heyete aktarıldığını ve heyetin odasından konuşmalarımızı izlemesine tepki gösterdim. ’Bu bir suçtur, bunun hesabını sorarız’ dediğim için suç duyurusunda bulundular. Ama hesabını soracağız. Ben baro başkanı olarak böyle bir hukuksuzluğu gördükten sonra sessiz kalabilir miyim?Bunun için mi seçildik" diye konuştu.
"TÜRKİYE BUGÜN OMURİLİK FELCİDİR"
Silivri’deki duruşmada avukatların salona girmemesi üzerine barodan avukat istenildiğini belirten Kocasakal, "Mahkeme avukatlara ‘Çıkın çıkın barodan avukat isteriz’ dedi. Baro kimsenin emir eri değildir. İstediğin gibi avukat alamazsın" diye konuştu.
Bu dönemde hukukun ayaklar altına alındığını, baskı ve zulmün sivil bir diktaya dönüştüğü savunan Kocasakal, "Hukuk devletinde bireyler sabaha karşı yaka paça, soyut istinatlarla gözaltına alınmazlar. Bağımlı şekilli kurgulu yargı, hak ve özgürlüklerin en büyük düşmanı iktidarların en büyük silahı haleni gelir. Ne yazık ki Türkiye’de yaşanan budur bugün. Bağımsız ve tarafsız yargı toplumsal düzenin bel kemiğidir. Türkiye bugün omurilik felcidir. Bunun adı ileri faşizmdir. Buradan sonra gideceğiniz bir yer yoktur" diye konuştu.
Bu sırada Çağdaş Hukukçular Derneği’ne üye bir grup avukat "Devrimci avukatlar onurumuzdur" yazılı pankart açarak slogan attı.
HAKİM VE SAVCILARA SESLENDİ
Konuşmasında hakimlere seslenen Kocasakal, "Güce boyun eğmeyin. Biat etmeyin. Korkunun esire olmayın, cesur olun. Hak ve adaleti hukuka göre karar verin. İnsanları delilsiz tutuklayıp hapislere atmayın. Yasaları eğip bükerek, silah gibi kullanmayın. Varsın sizi meslekten atsınlar biz yanınızda oluruz. Yoksa vicdanlarınızdan, aynalardan, çocuklarınız gözlerinden kaçamazsınız. Gizlenecek bir yeriniz yok Savcılara sesleniyorum. Cumhuriyetin ve toplumun savcısı olun. Avcı değil savcı olun. Kürsünün üstende olmak üstün olmak anlamına gelmez. Adil yargılama sizler için görevdir. Görevinizi yapın. Gizli tanıklar emniyetin ve mahkemelerin birer elemanı yardımcısı değildir. Ülkemizde gizli tanık terörü yaşamaktadır" dedi.
"BİZ GÜCÜMÜZÜ İKTİDARDAN DEĞİL HAKTAN ALIRIZ"
Avukatların zorla salonlardan çıkarıldığını belirten Kocasakal, esprili bir dille avukatlara baro olarak artık kask ve kalkan vereceklerini söyledi. ÇHD üyesi bazı avukatların terör örgütü DHKP-C soruşturma kapsamında tutuklanması da değinen Kocasakal, "Avukatları terör örgütü ile yan yana getirip itibarsızlaştırmaktadırlar. Bir avukata sorguda savcı ‘Neden hep bu tür davaları alıyorsunuz?’ diyor. Size ne? Ben avukatım istediğim davayı alır, istediğimi de almam. Siyasi dava almak bir avukatı örgüt üyesi mi yapar? Böyle sakat bir mantık olur mu? Biz adliyenin müşterisi değil sahibiyiz. Adliyede bizim, duruşma salonu da bizim. Biz hiçbir iktidara biat etmeyiz. Kimsenin kölesi olmayız. Biz gücümüzü iktidardan değil haktan alırız. Biz avukatız, tüccar hiç değiliz. Yargının kurucu unsuruyuz. Yargının yıkıcı unsurlarına karşı da biz varız. Bizi salonlarından çıkarırsanız adaleti çıkarırsınız. Bizi çiğnemeden hiç kimse hak ve özgürlükleri boğamaz" diye konuştu.
"17 MAYIS’TA YARGI KENDİ KENDİNİ YARGILAYACAK"
Avukatlara yönelik saldırılara karşı hak ettikleri cevabın verileceğini vurgulayan Kocasakal, "Bizi hukuksuz davalarla, hapis tehditleriyle, gözaltılarla, görevden alma tehditleriyle, milletvekili twettleriyle, gayrimeşru darbe teşebbüslerinizle, Silivri ve bavul hukukunuzla korkutamaz sindiremezsiniz. Biz boyun eğmemek üzere yola çıkmış adalet savaşçılarıyız. Kof kabadayılıklarınız, kiralık kalemşörleniz bize vız gelir. HSYK’nın arzuladığı gibi salonlardan geri geri başımız önde değil, salonlardan dimdik çıkarız" dedi.
Haklarında açılan dava kapsamında 17 Mayıs’ta yargılanacaklarını belirten Kocasakal, "17 Mayıs’ta yargı kendi kendini yargılayacak ve kendi kendi ile ilgili hüküm verecek. Bugün Apaydın’ı yargılayanların ismini bilen var mı? Hayır. Ama Apaydın’ı hatırlıyoruz. Kendine hukukun üstünlüğü adını veren grubun cunta döneminde düşünülmemiş hükümleri gündeme getirmesi, sözde bir ihtarname ile genel kurul iradesine karşı girdiği darbe teşebbüsü ve fırsatçılıkta tarihte hak ettiği yeri alacaktır. Avukatız biz. Aramızda ideolojik farklılıklar olsada hukuku ve mesleğe yapılan saldırılar karşısında ideolojik olarak körleşir, birleşir ve cübbeden çıkan tek bir yumruk olarak ineriz. Gün ayrımcılık günü değil ileri faşizme karşı bir olma, mücadele günüdür. Söz artık yetersiz kalmaktadır. Artık eylem zamanıdır" ifadelerini kullandı.
Nazım Hikmet’in şiirini okuyan Ümit Kocasakal, konuşmasının ardından uzun süre ayakta alkışlandı. Salonda "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları atıldı.