İmralı’da kurulan masada bugüne kadarki karşılıklı konumlanışlar
gerçekte nasıldı bilmiyoruz ama Öcalan Newroz’undan sonra masanın Kürt
tarafının “onurlu ve adil bir barışa ulaşmak” açısından çok daha güçlü
bir konuma geldiği açık
İki milyonu aşkın Kürt, “Başkan”ını dinlemek için Diyarbakır’da toplandı. Milyonlarca Türk, Kürt Halk Önderi’nin “mesajı”nı canlı olarak dinlemek için televizyonlarının başına geçti.
Newroz meydanı, Türkiye tarihinin en büyük mitingine sahne oldu. Miting Ortadoğu tarihinde sadece Ayetullah Humeyni’nin İran’a dönüşünde yapılan devasa mitingle kıyaslanabilecek bir tarihsel buluşmaydı.
“Habur Olayı” Kürt halkının “çocuklarıyla” kucaklaşmasıydı; 2013 Newroz’u Kürt halkının “önderiyle” buluşmasıydı. Öcalan Newroz’u Kürt siyasi tarihi açısından ve Kürt barış süreci açısından “Habur Olayı”nın çok üzerinde bir “siyasi olay” oldu. Habur’un arkasında duramayan AKP’nin Öcalan Newroz’unun arkasında durup duramayacağını hep beraber göreceğiz.
Öcalan’ın mesajının “giriş müziği” olarak, daha birkaç gün önce ırkçı linç girişimlerine sahne olan Karadeniz’in devrimci çocuğu Kazım Koyuncu müziklerinin seçilmesi Kürtlerin Anadolu halklarının “barış eli”ne verdikleri değeri, bu barış elini tutmaktaki ısrarlarını gösterdi. Kürtler Başkanlarını, PKK bayrakları altında horon çektikten sonra dinlediler. Öcalan’ın mesajındaki “gowendin, delilonun, horonla ve zeybekle kardeşliği” vurgusu, daha mesaj okunmadan önce Newroz meydanında fiilen yaşandı.
Milyonlarca Kürt, Başkan’ının mesajını dinlerken ne gözlerde yaş, ne de dillerde “zafer şarkıları” vardı. Kürtler Başkan’ı 30 yıllık savaş içinde olgunlaşmış bir ruh haliyle ve “akılla” dinlediler; mesajın “onurlu bir barış” ve “Kürt sorununun demokratik, eşitlikçi, adil çözümü” açısından gerçek bir ilerlemeyi ifade edip etmediğini anlamaya çalıştılar. Milyonlarca Kürt Başkan’ın mesajını çıt çıkarmadan, can kulağıyla dinledi ve Buldan mesajı “Zındane İmralı, 21 Adare 2013, Abdullah Öcalan” diyerek bitirdiğinde muazzam bir alkış, zılgıt ve “Biji Serok Apo” sloganı sağanağıyla yanıtladı. Kürt halkı “Başkan’ına” güvenini sadece alanda milyonlarla toplanarak değil, “mesajı aldıktan sonra” “Selam, Selam, İmralı’ya bin Selam” sloganını muazzam bir koroyla seslendirerek teyid etti.
Öcalan, Kürt sorununun çözümünde “şiddetin yerine demokratik siyasetin ön plana çıkacağı bir döneme girileceğini” duyurdu. Üç gün önce “ben kendi üzerime düşeni yaptım, TBMM’nin de kendi üzerine düşeni yapacağını umuyorum” diyen Öcalan’ın mesajıdaki tek somut çağrı, “silahlı güçlerin Türkiye sınırlarının dışına çıkması” oldu. “Zaman, silahlı güçlerin Türkiye sınırlarının dışına çıkmalarının zamanıdır” diyen Öcalan’ın bu duyurusu çatışmasızlık, silahsızlanma, yasallaşma adımlarından oluştuğu söylenen “İmralı Uzlaşması”nın uygulamasının ilk adımında “kendi üzerine düşen” görev olmalıydı. Yapılan uzlaşmada AKP’nin üzerine düşeni, yani “çıkış” sürecinin gerektirdiği askeri, politik ve toplumsal düzenlemeleri yapıp yap(a)mayacağı henüz bilinmiyor.
Öcalan’ın mesajı ve 2013 Newroz’u, İmralı Süreci’nin bitmiş, tamamlanmış bir “AKP-BDP koalisyonu” olduğu yönündeki yorumların aşırı bir basitleştirme olduğunu ortaya koydu. Öcalan’ın mesajındaki “İslam bayrağı altında, Misak-ı Milli için birlikte savaşma”, “elitlerin dayattığı inkarcılık ve tekleştirme” gibi söylemsel unsurların, müzakere masasında uzlaşmaya varmak için aranan “ortak zemini” gösterdiği düşünülebilir. Bununla birlikte, Öcalan’ın mesajı, Kürtleri parçalanmaya ve kimliksizleştirmeye mahkum eden koşulları “emperyalist müdahalelerle ve kapitalist moderniteyle” bağlantılayarak “ortak zemine” soldan sınır taşları da döşemiş oldu.
Öcalan Newroz’u, Ortadoğu çapındaki Kürt siyasi sürecinin aktörleri arasındaki ilişkilerde ve uluslararası siyaset düzleminde Öcalan’ı ve Kürt Özgürlük Hareketi’ni bugüne kadar olduğunun çok daha ilerisinde bir konuma taşıyacak güçte bir tarihsel olay olarak yaşandı. Ortada, Güney Kürdistan nüfusunun üçte birine ulaşan, Batı Kürdistan nüfusunun tamamından kalabalık bir kitleyi tek bir mitingde bir araya getirebilen bir Kürt hareketi gerçeğinin olduğunu herhalde ilgili herkes görecek ve değerlendirecektir.
İmralı’da kurulan masada bugüne kadarki karşılıklı konumlanışlar gerçekte nasıldı bilmiyoruz ama Öcalan Newroz’undan sonra masanın Kürt tarafının “onurlu ve adil bir barışa ulaşmak” açısından çok daha güçlü bir konuma geldiği açık.
Bugün, Kürt halkı için gerçekten de “tarihi bir gün” oldu.FERDA KOÇ-SENDİKA.ORG
İki milyonu aşkın Kürt, “Başkan”ını dinlemek için Diyarbakır’da toplandı. Milyonlarca Türk, Kürt Halk Önderi’nin “mesajı”nı canlı olarak dinlemek için televizyonlarının başına geçti.
Newroz meydanı, Türkiye tarihinin en büyük mitingine sahne oldu. Miting Ortadoğu tarihinde sadece Ayetullah Humeyni’nin İran’a dönüşünde yapılan devasa mitingle kıyaslanabilecek bir tarihsel buluşmaydı.
“Habur Olayı” Kürt halkının “çocuklarıyla” kucaklaşmasıydı; 2013 Newroz’u Kürt halkının “önderiyle” buluşmasıydı. Öcalan Newroz’u Kürt siyasi tarihi açısından ve Kürt barış süreci açısından “Habur Olayı”nın çok üzerinde bir “siyasi olay” oldu. Habur’un arkasında duramayan AKP’nin Öcalan Newroz’unun arkasında durup duramayacağını hep beraber göreceğiz.
Öcalan’ın mesajının “giriş müziği” olarak, daha birkaç gün önce ırkçı linç girişimlerine sahne olan Karadeniz’in devrimci çocuğu Kazım Koyuncu müziklerinin seçilmesi Kürtlerin Anadolu halklarının “barış eli”ne verdikleri değeri, bu barış elini tutmaktaki ısrarlarını gösterdi. Kürtler Başkanlarını, PKK bayrakları altında horon çektikten sonra dinlediler. Öcalan’ın mesajındaki “gowendin, delilonun, horonla ve zeybekle kardeşliği” vurgusu, daha mesaj okunmadan önce Newroz meydanında fiilen yaşandı.
Milyonlarca Kürt, Başkan’ının mesajını dinlerken ne gözlerde yaş, ne de dillerde “zafer şarkıları” vardı. Kürtler Başkan’ı 30 yıllık savaş içinde olgunlaşmış bir ruh haliyle ve “akılla” dinlediler; mesajın “onurlu bir barış” ve “Kürt sorununun demokratik, eşitlikçi, adil çözümü” açısından gerçek bir ilerlemeyi ifade edip etmediğini anlamaya çalıştılar. Milyonlarca Kürt Başkan’ın mesajını çıt çıkarmadan, can kulağıyla dinledi ve Buldan mesajı “Zındane İmralı, 21 Adare 2013, Abdullah Öcalan” diyerek bitirdiğinde muazzam bir alkış, zılgıt ve “Biji Serok Apo” sloganı sağanağıyla yanıtladı. Kürt halkı “Başkan’ına” güvenini sadece alanda milyonlarla toplanarak değil, “mesajı aldıktan sonra” “Selam, Selam, İmralı’ya bin Selam” sloganını muazzam bir koroyla seslendirerek teyid etti.
Öcalan, Kürt sorununun çözümünde “şiddetin yerine demokratik siyasetin ön plana çıkacağı bir döneme girileceğini” duyurdu. Üç gün önce “ben kendi üzerime düşeni yaptım, TBMM’nin de kendi üzerine düşeni yapacağını umuyorum” diyen Öcalan’ın mesajıdaki tek somut çağrı, “silahlı güçlerin Türkiye sınırlarının dışına çıkması” oldu. “Zaman, silahlı güçlerin Türkiye sınırlarının dışına çıkmalarının zamanıdır” diyen Öcalan’ın bu duyurusu çatışmasızlık, silahsızlanma, yasallaşma adımlarından oluştuğu söylenen “İmralı Uzlaşması”nın uygulamasının ilk adımında “kendi üzerine düşen” görev olmalıydı. Yapılan uzlaşmada AKP’nin üzerine düşeni, yani “çıkış” sürecinin gerektirdiği askeri, politik ve toplumsal düzenlemeleri yapıp yap(a)mayacağı henüz bilinmiyor.
Öcalan’ın mesajı ve 2013 Newroz’u, İmralı Süreci’nin bitmiş, tamamlanmış bir “AKP-BDP koalisyonu” olduğu yönündeki yorumların aşırı bir basitleştirme olduğunu ortaya koydu. Öcalan’ın mesajındaki “İslam bayrağı altında, Misak-ı Milli için birlikte savaşma”, “elitlerin dayattığı inkarcılık ve tekleştirme” gibi söylemsel unsurların, müzakere masasında uzlaşmaya varmak için aranan “ortak zemini” gösterdiği düşünülebilir. Bununla birlikte, Öcalan’ın mesajı, Kürtleri parçalanmaya ve kimliksizleştirmeye mahkum eden koşulları “emperyalist müdahalelerle ve kapitalist moderniteyle” bağlantılayarak “ortak zemine” soldan sınır taşları da döşemiş oldu.
Öcalan Newroz’u, Ortadoğu çapındaki Kürt siyasi sürecinin aktörleri arasındaki ilişkilerde ve uluslararası siyaset düzleminde Öcalan’ı ve Kürt Özgürlük Hareketi’ni bugüne kadar olduğunun çok daha ilerisinde bir konuma taşıyacak güçte bir tarihsel olay olarak yaşandı. Ortada, Güney Kürdistan nüfusunun üçte birine ulaşan, Batı Kürdistan nüfusunun tamamından kalabalık bir kitleyi tek bir mitingde bir araya getirebilen bir Kürt hareketi gerçeğinin olduğunu herhalde ilgili herkes görecek ve değerlendirecektir.
İmralı’da kurulan masada bugüne kadarki karşılıklı konumlanışlar gerçekte nasıldı bilmiyoruz ama Öcalan Newroz’undan sonra masanın Kürt tarafının “onurlu ve adil bir barışa ulaşmak” açısından çok daha güçlü bir konuma geldiği açık.
Bugün, Kürt halkı için gerçekten de “tarihi bir gün” oldu.FERDA KOÇ-SENDİKA.ORG