90'lı yıllarda
işlenen faili meçhul cinayetler ve Susurluk kazasıyla ilgili
soruşturmayı yürüten Ankara TMK. 10. maddesiyle yetkili savcı Mustafa
Bilgili'nin Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde faili
meçhul cinayetler ile ilgili araştırma yapması için görevlendirilen özel
ekiple Emniyet'te üç kez toplantı yaptığı ortaya çıktı.
Taraf'ın haberine göre; Polis ekiplerinin 90'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili hazırladığı raporlarla ilgili bilgi alan savcı Bilgili, ekibin hazırladığı bu raporu yetersiz bularak genişletilmesini istedi. 2011 yılında Ankara'da bürosunun önünden alınarak infaz edilen Avukat Yusuf Ekinci'nin ailesinin başvurusu üzerine yeniden açılan soruşturmada, savcı Bilgili, tüm cinayetlerin ortak noktalarının tespit edilmesini, o dönemde medyada yer alan haberlerin derlenmesini, Kürt iş adamlarına yönelik ölüm listesinin bulunup bulunmadığı konuları öncelikli olmak üzere, dönemin tüm detaylarının araştırılmasını istedi.
Çiller, Yılmaz, Ağar dosyada
28 Şubat'la ilgili evraklardaki 90'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili bilgiler, fişleme tutanaklarındaki iddialar, o dönemde etkin siyasette olan Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Mehmet Ağar gibi siyasilerle ilgili bilgiler de faili meçhullerle ilgili soruşturma dosyasında dâhil edildi. Ergenekon Mahkemesi ve Gölcük'te yapılan aramalarda elde edilen birçok belge de İstanbul'dan Ankara'ya gönderildi. Soruşturma dosyasına eklenen deliller arasında siyasetçiler, mafya ve emniyet ilişkisine dair belgeler ve basına yansıyan iddialar da eklendi. Son.tv isimli internet sitesinde yazan eski MİT'çi Mehmet Eymür'ün köşe yazıları, Mesut Yılmaz ile ilgili iddiaları da dosyaya konuldu. Eymür'ün son.tv'de "ibret belgesi" başlıklı yazısında "uyuşturucu kaçakçısı ve mafya" olarak tanımladığı Yavuz Yaşar Yamak'ın Mesut Yılmaz ile ilişkisini anlattığı "En önde şeref misafirleri için ayrılmış bölümde tanıdık, meşhur bir sima var. Çetelerle müthiş bir mücadeleye girdiğini söyleyen, ancak yeraltı dünyası ile ilişkileri, usulsüz inşaat ve banka ihaleleri ile dosyası kabarık olan Mesut Yılmaz..." iddialarının araştırılacağı öğrenildi. Bu iddialarla ilgili söz konusu sitede yayınlanan videonun da savcılık tarafından talep edileceği belirtildi.
Somut delil değil, somut olay
Savcılık, geçen yıl kasım ayında soruşturma kapsamında tutuklanan özel harekâtçılar İbrahim Şahin, Ahmet Demirel, Ayhan Akça, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Ayhan Özkan'ın nöbetçi mahkeme tarafından "somut delil yok" denilerek serbest kalmasının ardından soruşturmayı derinleştirildi. Emniyetle yapılan çalışmalarda, o dönem yaşananlar ve gelişmeler bir bir incelendi.
Savcılık, "Kumarhaneler Kralı" olarak bilinen Ömer Lütfi Topal cinayetinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce gözaltına alınan, daha sonra İbrahim Şahin, Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ın müdahalesi sonucu eski Özel Harekâtçılar Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz'ın Ankara'ya getirildikten sonra serbest bırakılmasını "somut olay" olarak değerlendirdi. Cinayet gerekçesiyle gözaltına alınan şahısların serbest bırakılmasının "somut delil" olarak görülmese de "somut olay" olduğu savcılık tespitlerine yansıtıldı.
MİT'in zabıtları savcılıkta
Öte yandan, daha önce faili meçhullerle ilgili 1 ve 2. MİT raporunun dışında savcılıklara belge göndermeyen MİT, ilk kez Susurluk döneminde MİT tarafından derlenen bilgileri, o dönemde bizzat MİT'e yapılan sorgulamalar ve alınan ifadeleri, Tarık Ümit'in beyanları ve istihbarat notlarını, çalışma alanlarını içeren birçok belgeyi savcılığa gönderdi. Bu belgeler arasında Ömer Lütfi Topal cinayetine ilişkin birçok bilgi olduğu öğrenildi. Dosyaya yeni giren belgeler ışığında soruşturmanın mart sonunda hızlandırılacağı, sene sonuna kadar da tamamlanacağı öğrenildi.
"Haraç alınan işadamlarından hesap soracağız" demişti
Tansu Çiller, 4 Kasım 1993 tarihinde Başbakan iken yaptığı açıklamada, "PKK'nin haraç aldığı işadamları ve sanatçıların isimlerini biliyoruz, onlardan hesap soracağız" demişti.
İddialara göre, Çiller'in bu açıklamasından sonra Kürt işadamlarına yönelik suikastlar başlamıştı. Eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın, 1990'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerden Milli Güvenlik Kurulu ve devletin bilgisinin olduğunu söylemişti. Çarkın, bu kapsamda öldürülenler arasında 4 kişinin ismini vermişti: Yusuf Ekinci, Namık Erdoğan, Faik Candan ve Mecit Baskın. TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun 7 Kasım 2012 tarihinde 28 Şubat müdahalesiyle ilgili olarak İstanbul'daki yalısında dinlediği eski Başbakan Tansu Çiller'in, 1993 yılında Kürt işadamlarının listesini açıklaması konusunda, "Bu süreç benimle alakalı değildi. 1993 öncesi vardı, sonra da devam etti. Benim o listeyi okumamın sebebi, bunlara 'Arkanızda devlet olarak ben varım. Kimse size baskı yapamaz. Baskı, tehditle haraç toplayamaz' mesajı vermekti. Hedef göstermek için değil, devletin arkalarında olduğunu hissettirmek, 'korkmayın' demek için o listeyi açıkladım. Çünkü bize gelen bilgilere göre PKK bunlardan haraç toplamaktaydı" dediği öğrenildi.
Çiller'in, "Haraç alınan dediğiniz insanlar tek tek öldürüldü. Siz hesap sormak için ne yaptınız?" sorusuna ise, "Ben anayım. Beni nasıl bununla itham edip, bağlantılı olarak düşünebilirsiniz?" dediği belirtilmişti. Taraf
Taraf'ın haberine göre; Polis ekiplerinin 90'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili hazırladığı raporlarla ilgili bilgi alan savcı Bilgili, ekibin hazırladığı bu raporu yetersiz bularak genişletilmesini istedi. 2011 yılında Ankara'da bürosunun önünden alınarak infaz edilen Avukat Yusuf Ekinci'nin ailesinin başvurusu üzerine yeniden açılan soruşturmada, savcı Bilgili, tüm cinayetlerin ortak noktalarının tespit edilmesini, o dönemde medyada yer alan haberlerin derlenmesini, Kürt iş adamlarına yönelik ölüm listesinin bulunup bulunmadığı konuları öncelikli olmak üzere, dönemin tüm detaylarının araştırılmasını istedi.
Çiller, Yılmaz, Ağar dosyada
28 Şubat'la ilgili evraklardaki 90'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili bilgiler, fişleme tutanaklarındaki iddialar, o dönemde etkin siyasette olan Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Mehmet Ağar gibi siyasilerle ilgili bilgiler de faili meçhullerle ilgili soruşturma dosyasında dâhil edildi. Ergenekon Mahkemesi ve Gölcük'te yapılan aramalarda elde edilen birçok belge de İstanbul'dan Ankara'ya gönderildi. Soruşturma dosyasına eklenen deliller arasında siyasetçiler, mafya ve emniyet ilişkisine dair belgeler ve basına yansıyan iddialar da eklendi. Son.tv isimli internet sitesinde yazan eski MİT'çi Mehmet Eymür'ün köşe yazıları, Mesut Yılmaz ile ilgili iddiaları da dosyaya konuldu. Eymür'ün son.tv'de "ibret belgesi" başlıklı yazısında "uyuşturucu kaçakçısı ve mafya" olarak tanımladığı Yavuz Yaşar Yamak'ın Mesut Yılmaz ile ilişkisini anlattığı "En önde şeref misafirleri için ayrılmış bölümde tanıdık, meşhur bir sima var. Çetelerle müthiş bir mücadeleye girdiğini söyleyen, ancak yeraltı dünyası ile ilişkileri, usulsüz inşaat ve banka ihaleleri ile dosyası kabarık olan Mesut Yılmaz..." iddialarının araştırılacağı öğrenildi. Bu iddialarla ilgili söz konusu sitede yayınlanan videonun da savcılık tarafından talep edileceği belirtildi.
Somut delil değil, somut olay
Savcılık, geçen yıl kasım ayında soruşturma kapsamında tutuklanan özel harekâtçılar İbrahim Şahin, Ahmet Demirel, Ayhan Akça, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Ayhan Özkan'ın nöbetçi mahkeme tarafından "somut delil yok" denilerek serbest kalmasının ardından soruşturmayı derinleştirildi. Emniyetle yapılan çalışmalarda, o dönem yaşananlar ve gelişmeler bir bir incelendi.
Savcılık, "Kumarhaneler Kralı" olarak bilinen Ömer Lütfi Topal cinayetinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce gözaltına alınan, daha sonra İbrahim Şahin, Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ın müdahalesi sonucu eski Özel Harekâtçılar Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz'ın Ankara'ya getirildikten sonra serbest bırakılmasını "somut olay" olarak değerlendirdi. Cinayet gerekçesiyle gözaltına alınan şahısların serbest bırakılmasının "somut delil" olarak görülmese de "somut olay" olduğu savcılık tespitlerine yansıtıldı.
MİT'in zabıtları savcılıkta
Öte yandan, daha önce faili meçhullerle ilgili 1 ve 2. MİT raporunun dışında savcılıklara belge göndermeyen MİT, ilk kez Susurluk döneminde MİT tarafından derlenen bilgileri, o dönemde bizzat MİT'e yapılan sorgulamalar ve alınan ifadeleri, Tarık Ümit'in beyanları ve istihbarat notlarını, çalışma alanlarını içeren birçok belgeyi savcılığa gönderdi. Bu belgeler arasında Ömer Lütfi Topal cinayetine ilişkin birçok bilgi olduğu öğrenildi. Dosyaya yeni giren belgeler ışığında soruşturmanın mart sonunda hızlandırılacağı, sene sonuna kadar da tamamlanacağı öğrenildi.
"Haraç alınan işadamlarından hesap soracağız" demişti
Tansu Çiller, 4 Kasım 1993 tarihinde Başbakan iken yaptığı açıklamada, "PKK'nin haraç aldığı işadamları ve sanatçıların isimlerini biliyoruz, onlardan hesap soracağız" demişti.
İddialara göre, Çiller'in bu açıklamasından sonra Kürt işadamlarına yönelik suikastlar başlamıştı. Eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın, 1990'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerden Milli Güvenlik Kurulu ve devletin bilgisinin olduğunu söylemişti. Çarkın, bu kapsamda öldürülenler arasında 4 kişinin ismini vermişti: Yusuf Ekinci, Namık Erdoğan, Faik Candan ve Mecit Baskın. TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun 7 Kasım 2012 tarihinde 28 Şubat müdahalesiyle ilgili olarak İstanbul'daki yalısında dinlediği eski Başbakan Tansu Çiller'in, 1993 yılında Kürt işadamlarının listesini açıklaması konusunda, "Bu süreç benimle alakalı değildi. 1993 öncesi vardı, sonra da devam etti. Benim o listeyi okumamın sebebi, bunlara 'Arkanızda devlet olarak ben varım. Kimse size baskı yapamaz. Baskı, tehditle haraç toplayamaz' mesajı vermekti. Hedef göstermek için değil, devletin arkalarında olduğunu hissettirmek, 'korkmayın' demek için o listeyi açıkladım. Çünkü bize gelen bilgilere göre PKK bunlardan haraç toplamaktaydı" dediği öğrenildi.
Çiller'in, "Haraç alınan dediğiniz insanlar tek tek öldürüldü. Siz hesap sormak için ne yaptınız?" sorusuna ise, "Ben anayım. Beni nasıl bununla itham edip, bağlantılı olarak düşünebilirsiniz?" dediği belirtilmişti. Taraf