3 Mart Dünya Seks İşçileri Hakları Günü dolayısıyla Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği bu yıl bir kez daha “Seks işçileri vardır. Seks...
3 Mart Dünya Seks İşçileri Hakları Günü dolayısıyla Pembe
Hayat LGBTT Dayanışma Derneği bu yıl bir kez daha “Seks işçileri vardır.
Seks işçiliği işçiliktir” demeye hazırlanıyor. Görünmeyen
güvencesizliği ve taleplerini seks işçisi Banu ve Pembe Hayat’tan Onur
Çelik’le konuştuk
Seks işçiliği, tüm dünyada yasal olarak, ruhsatlı olarak ya da yasak olduğu için yeraltına inmiş olan seks endüstrisinin tüm boyutlarını içeren bir kavram. Seks işçileri her gün kaçırılma, satılma ya da şiddete uğrama tehdidi altında yaşamlarını sürdürüyorlar. Tüm bu tehditler yaptıkları iş yüzünden toplumdışına itilmeleri, damgalanmaları, görmezden gelinmeleriyle vahimleşiyor.
İki sokak öteden bu kez geçip gitmiyoruz
Seks işçileriyle görüşmek için Taksim’de bulunan Tarlabaşı’na gidiyoruz. Tarlabaşı’nı bilenler anlayacaktır, burası seks işçilerinin oldukça kötü koşullarda çalıştığı bir yerdir. Çalışırken gördüğümüz iki seks işçisinin yanına “Rahatsızlık duyarlar mı?” endişesiyle, çekinerek yaklaşıyoruz.
“Birkaç dakikanız var mı?” dememiz ve haber amaçlı geldiğimizi anlatmamız üzerine 55 yaşında transseksüel bir seks işçisi olan Banu anlatmaya başlıyor. Maruz kaldıkları erkek şiddetinden genelevlerin kapatılmasına ve barınma sorununa; polislerin tavrından (hemen karşımızda da bir karakol bulunuyordu) güvencesiz, sağlıksız koşullarda çalışmaya kadar bir sürü şeyi ayaküstü konuşuyoruz. Birkaç dakikalarını ayırırlar mı, diye düşünürken farklı şekillerde yaşadığımız cins ayrımcılığını ortaklaştırarak uzun uzun konuşuyoruz.
Yoldan geçen bir erkek ise gidecekken gitmeyip biz konuşurken uzun süre yolun kenarında bekleyip bize bakıyor. “Ne günlere kaldık”vari bu bakış hem seks işçileri için var olan tehdit ve tehlikeyi hem de sokaklarda, kayıtsız çalışmanın zorluğunu ortaya koyuyor.
Ev, genelev yok; erkek şiddeti, gözaltı, ceza, işkence çok
Banu “Biz genelev istiyoruz. Buralar güvenli değil” diyor. Ardından içinde bulundukları durumdan daha güvencesiz, sağlıksız koşullara itilmeye çalışıldıklarını şu sözlerle anlatıyor:
“Evleri kapatıyorlar, biz ne yapcaz? Bize bir yer göstersinler. Şimdi kimse yok; ama akşam burada 1000 tane insan oluyor. Sokaklar dolu. Ben burada dikilmek istemiyorum. Ev göstersinler.”
Telefonda konuştuğumuz Pembe Hayat LGBTT Derneği’nden Onur Çelik de “Türkiye’nin her yerinde seks işçilerine yönelik para cezaları, ev kapatmaları, keyfi gözaltılar, işkence ve kötü muamele gibi sistematik şiddet devam etmekte ve çalışmaları için büyük engel oluşturmakta. Hatta şimdiye kadar hiç alışılmadık ve görülmedik bir şekilde ilk defa Ankara’da bir seks işçisinin müşterisine para cezası kesildi. Eğer polis bu yöntemi geliştirip
yaygınlaştırırsa halihazırdaki seks işçileri için kötü çalışma koşulları daha da vahim bir durum alacak” diyor.
AKP Grubu: ‘Erkeklerin ihtiyacı kalmayacak, genelevler işlevini yitirecek’
Yaşamlarını tehdit noktasına gelen çalışma koşulları dolayısıyla seks işçilerinin bugün en önemli taleplerinden biri de güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları. Ancak iktidar bu taleplere kulaklarını tıkamakla kalmıyor, çalışma koşullarının daha da kötüleşeceğinin sinyallerini veriyor.
On binlerce seks işçisi vesika almak, geneleve girmek için beklerken, AKP İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati’nin genelevlerin kapatılması yönündeki teklifini AKP Grubu şu sözlerle olumsuz karşılıyor: “Toplumda ilişkilerin daha rahat yaşanması da ilgiyi azaltmıştır. Genelevler zaman içinde kendiliğinden işlevini yitirecektir.”
Seks işçisi işçidir, tıpkı diğer işçiler gibi
Erkeğin ihtiyacının azalacağını iddia ederek yukarıdaki tespiti yapan AKP’liler, devlet politikaları yüzünden seks işçiliğine mecbur kalan kadınlara ve translara ilişkin ise hiçbir şey söylemiyor.
AKP bu sözleri sarf ederken Banu, seks işçiliği yapmasının nedeninin tüm işçilerle aynı olduğunu herkese bir kez daha şu sözlerle hatırlatıyor:
“Bazen buradan geçen bir polis ‘S*** git, durma burada’ diyor. Bu ne demek, kimsenin böyle bir şey söylemeye hakkı yok ki. Ben karnımı doyuracağım, karnımı doyurmak zorundayım. Bu yüzden de seks işçiliği yapmaya mecburum.”
Görünmeyen güvencesizlik
Seks işçiliği, işçilik olarak görülmeyince emek mücadelesinin en önemli gündemlerinden güvencesizliğin bu alanda yaşandığı da görünmüyor maalesef. Ama 55 yaşına gelmiş olduğu halde hala sosyal güvencesi olmayan Banu bunu da hatırlatıyor: “55 yaşında bu işi yaparken çok zorlanıyorum… Genelevlerde de yaşlanınca sokağa atıyorlar.”
Ardından “Genç olduğum zamanlar daha kolaydı” diyor; her yaşta geçimini, yaşamını tehdit eden çalışma koşullarını unutmayarak ve anlatarak. Tıpkı asgari ücrete mahkum edilen “bildiğimiz” işçiler gibi nasıl geçineceği sorulmadan kesilen para cezalarını da unutmayarak…
İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği çalışmalarına katılan Banu da “Biz birlik olamıyoruz” diyerek her türlü cins ayrımcılığına karşı her yerde olduğu gibi 3 Martlarda da yan yana durmanın önemine vurgu yapıyor.
Seks İşçiliği ve İnsan Hakları haftası
3 Mart Dünya Seks İşçileri Hakları Günü, 2008’den bu yana Pembe Hayat LGBTT (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti, Transseksüel) Derneği’nin öncülüğünde hafta boyu yapılan bir dizi etkinlikle kutlanıyor.
3 Mart’ta seks işçilerinin sesini yükseltmeye ve bu sese kulak vermeye!
Dünya Seks İşçileri Hakları Günü olan 3 Mart, ilk kez 2001’de 25 bin seks işçisinin Hindistan’ın Kalküta şehrinde seks işçileri festivali için toplanmasından beri kutlanıyor.
Türkiye’de ise Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği öncülüğünde 2008’den beri Mart ayı içinde yapılan eylem ve etkinliklerle kutlanıyor. Onur Çelik “Her yıl Pembe Hayat Derneği tarafından düzenlenen Seks İşçiliği Haftası seks işçilerinin görünürlüğünü arttırdı” diyor.
Türkiye ve dünyadan birçok seks işçisinin katılımıyla gerçekleşecek olan “Seks işçiliği ve İnsan Hakları Haftası” etkinliklerinin bu yılki sloganları sokaktaki erkeğin; polisiyle, yargısıyla iktidarın duy(a)madığını bir kez daha söyleyecek: “Seks işçiliği işçiliktir”, “Seks işçilerinin hakları insan haklarıdır”
On binlerce seks işçisini kayıt dışı, güvencesiz, sağlıksız koşullarda çalışmaya mecbur bırakıp koltuğunda rahat oturanlara özel söyleyecek bir çift sözleri daha var: “Biz orospular, politikacıların bizim çocuklarımız olmadığına eminiz”
“Seks İşçiliği ve İnsan Hakları Haftası” adıyla, Pembe Hayat’ın Ankara’da düzenlediği etkinliğin bu yılki programı ise şöyle:
*4 Mart Pazartesi – Aylak Yaşam Kültür Evi – “Seks işçilerinin gündemi nedir?”
*5 Mart Salı – Meclis’teki kadın milletvekillerine postaneden toplu kart gönderme
Geçmiş yıllardaki 3 Mart etkinlikleri için: http://www.facebook.com/pages/Pembe-Hayat/259740601044?fref=ts
Sendika.Org / Gizem Kutlu, Aylin Kaplan
Seks işçiliği, tüm dünyada yasal olarak, ruhsatlı olarak ya da yasak olduğu için yeraltına inmiş olan seks endüstrisinin tüm boyutlarını içeren bir kavram. Seks işçileri her gün kaçırılma, satılma ya da şiddete uğrama tehdidi altında yaşamlarını sürdürüyorlar. Tüm bu tehditler yaptıkları iş yüzünden toplumdışına itilmeleri, damgalanmaları, görmezden gelinmeleriyle vahimleşiyor.
İki sokak öteden bu kez geçip gitmiyoruz
Seks işçileriyle görüşmek için Taksim’de bulunan Tarlabaşı’na gidiyoruz. Tarlabaşı’nı bilenler anlayacaktır, burası seks işçilerinin oldukça kötü koşullarda çalıştığı bir yerdir. Çalışırken gördüğümüz iki seks işçisinin yanına “Rahatsızlık duyarlar mı?” endişesiyle, çekinerek yaklaşıyoruz.
“Birkaç dakikanız var mı?” dememiz ve haber amaçlı geldiğimizi anlatmamız üzerine 55 yaşında transseksüel bir seks işçisi olan Banu anlatmaya başlıyor. Maruz kaldıkları erkek şiddetinden genelevlerin kapatılmasına ve barınma sorununa; polislerin tavrından (hemen karşımızda da bir karakol bulunuyordu) güvencesiz, sağlıksız koşullarda çalışmaya kadar bir sürü şeyi ayaküstü konuşuyoruz. Birkaç dakikalarını ayırırlar mı, diye düşünürken farklı şekillerde yaşadığımız cins ayrımcılığını ortaklaştırarak uzun uzun konuşuyoruz.
Yoldan geçen bir erkek ise gidecekken gitmeyip biz konuşurken uzun süre yolun kenarında bekleyip bize bakıyor. “Ne günlere kaldık”vari bu bakış hem seks işçileri için var olan tehdit ve tehlikeyi hem de sokaklarda, kayıtsız çalışmanın zorluğunu ortaya koyuyor.
Ev, genelev yok; erkek şiddeti, gözaltı, ceza, işkence çok
Banu “Biz genelev istiyoruz. Buralar güvenli değil” diyor. Ardından içinde bulundukları durumdan daha güvencesiz, sağlıksız koşullara itilmeye çalışıldıklarını şu sözlerle anlatıyor:
“Evleri kapatıyorlar, biz ne yapcaz? Bize bir yer göstersinler. Şimdi kimse yok; ama akşam burada 1000 tane insan oluyor. Sokaklar dolu. Ben burada dikilmek istemiyorum. Ev göstersinler.”
Telefonda konuştuğumuz Pembe Hayat LGBTT Derneği’nden Onur Çelik de “Türkiye’nin her yerinde seks işçilerine yönelik para cezaları, ev kapatmaları, keyfi gözaltılar, işkence ve kötü muamele gibi sistematik şiddet devam etmekte ve çalışmaları için büyük engel oluşturmakta. Hatta şimdiye kadar hiç alışılmadık ve görülmedik bir şekilde ilk defa Ankara’da bir seks işçisinin müşterisine para cezası kesildi. Eğer polis bu yöntemi geliştirip
yaygınlaştırırsa halihazırdaki seks işçileri için kötü çalışma koşulları daha da vahim bir durum alacak” diyor.
AKP Grubu: ‘Erkeklerin ihtiyacı kalmayacak, genelevler işlevini yitirecek’
Yaşamlarını tehdit noktasına gelen çalışma koşulları dolayısıyla seks işçilerinin bugün en önemli taleplerinden biri de güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları. Ancak iktidar bu taleplere kulaklarını tıkamakla kalmıyor, çalışma koşullarının daha da kötüleşeceğinin sinyallerini veriyor.
On binlerce seks işçisi vesika almak, geneleve girmek için beklerken, AKP İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati’nin genelevlerin kapatılması yönündeki teklifini AKP Grubu şu sözlerle olumsuz karşılıyor: “Toplumda ilişkilerin daha rahat yaşanması da ilgiyi azaltmıştır. Genelevler zaman içinde kendiliğinden işlevini yitirecektir.”
Seks işçisi işçidir, tıpkı diğer işçiler gibi
Erkeğin ihtiyacının azalacağını iddia ederek yukarıdaki tespiti yapan AKP’liler, devlet politikaları yüzünden seks işçiliğine mecbur kalan kadınlara ve translara ilişkin ise hiçbir şey söylemiyor.
AKP bu sözleri sarf ederken Banu, seks işçiliği yapmasının nedeninin tüm işçilerle aynı olduğunu herkese bir kez daha şu sözlerle hatırlatıyor:
“Bazen buradan geçen bir polis ‘S*** git, durma burada’ diyor. Bu ne demek, kimsenin böyle bir şey söylemeye hakkı yok ki. Ben karnımı doyuracağım, karnımı doyurmak zorundayım. Bu yüzden de seks işçiliği yapmaya mecburum.”
Görünmeyen güvencesizlik
Seks işçiliği, işçilik olarak görülmeyince emek mücadelesinin en önemli gündemlerinden güvencesizliğin bu alanda yaşandığı da görünmüyor maalesef. Ama 55 yaşına gelmiş olduğu halde hala sosyal güvencesi olmayan Banu bunu da hatırlatıyor: “55 yaşında bu işi yaparken çok zorlanıyorum… Genelevlerde de yaşlanınca sokağa atıyorlar.”
Ardından “Genç olduğum zamanlar daha kolaydı” diyor; her yaşta geçimini, yaşamını tehdit eden çalışma koşullarını unutmayarak ve anlatarak. Tıpkı asgari ücrete mahkum edilen “bildiğimiz” işçiler gibi nasıl geçineceği sorulmadan kesilen para cezalarını da unutmayarak…
İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği çalışmalarına katılan Banu da “Biz birlik olamıyoruz” diyerek her türlü cins ayrımcılığına karşı her yerde olduğu gibi 3 Martlarda da yan yana durmanın önemine vurgu yapıyor.
Seks İşçiliği ve İnsan Hakları haftası
3 Mart Dünya Seks İşçileri Hakları Günü, 2008’den bu yana Pembe Hayat LGBTT (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Travesti, Transseksüel) Derneği’nin öncülüğünde hafta boyu yapılan bir dizi etkinlikle kutlanıyor.
3 Mart’ta seks işçilerinin sesini yükseltmeye ve bu sese kulak vermeye!
Dünya Seks İşçileri Hakları Günü olan 3 Mart, ilk kez 2001’de 25 bin seks işçisinin Hindistan’ın Kalküta şehrinde seks işçileri festivali için toplanmasından beri kutlanıyor.
Türkiye’de ise Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği öncülüğünde 2008’den beri Mart ayı içinde yapılan eylem ve etkinliklerle kutlanıyor. Onur Çelik “Her yıl Pembe Hayat Derneği tarafından düzenlenen Seks İşçiliği Haftası seks işçilerinin görünürlüğünü arttırdı” diyor.
Türkiye ve dünyadan birçok seks işçisinin katılımıyla gerçekleşecek olan “Seks işçiliği ve İnsan Hakları Haftası” etkinliklerinin bu yılki sloganları sokaktaki erkeğin; polisiyle, yargısıyla iktidarın duy(a)madığını bir kez daha söyleyecek: “Seks işçiliği işçiliktir”, “Seks işçilerinin hakları insan haklarıdır”
On binlerce seks işçisini kayıt dışı, güvencesiz, sağlıksız koşullarda çalışmaya mecbur bırakıp koltuğunda rahat oturanlara özel söyleyecek bir çift sözleri daha var: “Biz orospular, politikacıların bizim çocuklarımız olmadığına eminiz”
“Seks İşçiliği ve İnsan Hakları Haftası” adıyla, Pembe Hayat’ın Ankara’da düzenlediği etkinliğin bu yılki programı ise şöyle:
*4 Mart Pazartesi – Aylak Yaşam Kültür Evi – “Seks işçilerinin gündemi nedir?”
*5 Mart Salı – Meclis’teki kadın milletvekillerine postaneden toplu kart gönderme
Geçmiş yıllardaki 3 Mart etkinlikleri için: http://www.facebook.com/pages/Pembe-Hayat/259740601044?fref=ts
Sendika.Org / Gizem Kutlu, Aylin Kaplan