Tıp dergilerinde yayımlandığı, tıp kongrelerinde tartışıldığı halde tıp dışı çevrelere ulaşmayan bir konu var. Bu konu, her normal insanın sağlıklı olabilmesi için güneş ışığına ihtiyacı olduğu, oysa tüm bedeni örten tesettürün, küçücük kızların, genç kadınların güneş ışığından yararlanmalarını engellediği bilgisidir...
Burada konunun özünü anlayabilmek için güneş ışınlarının etki mekanizmasını biraz açıklayalım: Kalsiyum ve fosfor özellikle çocukların büyümesi ve kemiklerin gelişmesi için gerekli maddelerdir. Süt, yoğurt, peynir gibi yiyeceklerde bolca bulunan kalsiyum, kemik gelişimi yanı sıra kas zayıflığına karşı vücudu korur, kalp atışının düzenlenmesinde etkilidir, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, tiroit fonksiyonları ve normal kan pıhtılaşması için gereklidir vs... Ancak yediğimiz yiyeceklerdeki kalsiyum ve fosfor sindirim sistemimizden, yani bağırsaklarımızdan emilmez, Bunların emilmesi için D vitamini gereklidir. Ama vücudumuzda D vitamini bulunmaz, D vitamini yiyeceklerimizle pro-vitamin D şeklinde alınır ve bu pro-vitamin D, cildimizde güneş ışınlarının etkisiyle D vitaminine dönüşür. Böylece D vitamini yiyecekle aldığımız kalsiyum ve fosforun bağırsakta emilimini sağlar. Kuvvetli kemik ve dişler, kalsiyumun buralara yerleşmesiyle olur.
D vitamini eksikliğine bağlı kemik problemlerinin Hindistan’da Sünni Müslüman kadınlarda çok sık görülmesi dikkati çekmiş. Kadınlara kemiklerde kalsiyum eksikliği sonucu meydana gelen ‘osteomalazi’ adlı hastalık tanısı konmuş. Bu durumda kemikler yumuşar, çarpılır, kalça kemiklerinde yalancı kırıklar görülür. Çoğunlukla doğum sonrası ve emzikli kadınlarda oluşan problemin nedeni kadının vücudundaki D vitamini eksikliğidir... Bu hastalık, kadınların Hindistan gibi çok güneşli ülkede baştan aşağı örtünerek D vitaminden eksik yaşamaları ve vakitlerini daha çok ev içinde gün ışığından yoksun geçirmelerine bağlanmış (Bandgar ve Shah (2010, Kapoor, OP).
Benzer şekilde, çarşaf örtünen ve günde 30 dakikadan fazla evinin dışına çıkmayan Faslı kadınlarda da D vitamin eksikliği yüzde 91 oranında bulunmuş (Grover ve Morley 2001).
2004-2005 yıllarında, Avustralya’ya yerleşen örtülü 7bin Müslüman göçmen kadında araştırma yapılmış, yüzde 75’inin Afrika ülkelerinden ve yüzde 20’sinin Ortadoğu’dan geldikleri belirlenen bu göçmenlerin yüzde 40-80’inde D vitamini eksikliği saptanmış. Bu bulguların ışığında son yıllarda doktorlar, Avustralya’ya göçmen olarak gelenlerde ilk sağlık testi olarak D vitamini düzeylerinin ölçülmesine önem vermektedir (Benson ve Skull 2007).
İrlanda’da, tüm bedeni örtülü olan kadınlarda doğum sırasında kalça kırığı meydana geldiği bildirilmiş. Dublin’deki St. James Hastanesi doktorları D vitamini eksikliği olan bu annelerin bebeklerinin özellikle doğum sonrası ilk haftada kramplar tarzında tetani nöbeti geçirmeye eğilimli olduğunu belirtmişler... Bu bebekleri bekleyen bir başka sorun da birkaç yıl önce, İngiltere’de bir çalışmada dile getirildi. Doktorlar örtünen Müslüman annelerin sütünden yeterince kalsiyum alamayan bebeklerde çocukluk çağında görülen raşitizm sıklığına dikkat çektiler (Sağin 2010).
Bir başka araştırma bol güneşli Kuveyt’te örtülü (peçeli) 50 kadın ile normal giyimli (peçesiz) 22 kadın üzerinde yapılmış. Örtülü kadınlarda D vitamini eksikliğine bağlı “osteomalazi” adlı hastalık belirtileri bulunmuş.
Çok bol güneş ışığı alan ülkemizde de bu konuda ilginç bir çalışma yapılmış. 14 ile 44 yaş grubunda 48 kadın üç grupta incelenmiş. Birinci grupta normal giyimli kadınlar vardır, gereğinde kol ve bacakları ve yüzleri güneş ışınlarını görmektedir. İkinci grupta kadınlar geleneksel başörtülüdür, vücutları örtülüdür ama yüzleri ve elleri kapalı değildir. Üçüncü gruptaki kadınların elleri ve yüzü dahil bütün bedenleri tepeden topuğa kadar kapalıdır (Alagöl ve ark 2000).
Normal giyimli kadınların yüzde 44’ünde ve ikinci gruptaki geleneksel başörtülü olanların yüzde 60’ında D vitamini düzeyleri düşük bulunmuş. Bu, D vitamini sentezine kısmen yarayacak kadar vücudun ve ellerin güneş ışığı gördüğünü gösterir. Üçüncü gruptaki elleri ve yüzü ve bütün bedeni kapalı olan kadınlarda D vitamini düzeyi normalin altındadır, bu kadınların hepsinde D vitamini eksikliği görülmüştür.
Bu çalışma Türkiye, Kuveyt, Hindistan gibi güneşli ülkelerde bile D vitamininin yeterli alıımadığını gösterir. Çünkü genellikle şehir ve kasabalarda çoğu kadın devamlı ev içindedir ya da giydiği örtüler nedeniyle güneş ışınlarından yeterli yararlanmamaktadır.
Çocuk doktorlarımız, son yıllarda kız çocuklarında D vitamini düzeyini ölçmeye önem verdiklerini bildiriyor. Çünkü çoğunda D vitamini düzeylerinin çok düşük olduğu düşüncesindeler. Cilt doktorları örtünen kadınlarda önemli problem olarak başörtüsü altındaki bonelerin havasız bırakmasından kaynaklanan saçlı deri yaralarını belirtiyorlar. Tüm bedenin ve başın örtülmesi, cildin havayla temasını ve güneş ışığından yararlanmasını engellediğine göre, örtünen kadınlarımızın, güneş ışığından yararlanabilecekleri başka alternatif önlemler almaları son derece önem kazanıyor. Gelişmiş ülkelerde daha bebeklik yaşından itibaren çocukların her gün bebek arabalarında açık havada dolaşmasına, güneş ışınlarının çok dik gelmediği saatlerde güneş ışınlarından yararlanmasına çok önem verilmesi dikkat çekicidir...
Bir süredir yerli ve yabancı tıp dergilerinde yayımlandığı, tıp kongrelerinde tartışıldığı halde, tıp dışı çevrelere ulaşmayan bu konunun artık açıkça tartışılması, çocuklarımızın ve kadınlarımızın sağlıklı gelişimi açısından önem kazanıyor.
Dr. Aysel Ekşi
(Cumhuriyet Gazetesi)