Teslim alma siyasetlerinin krizi

BAYRAK TARTIŞMASI: TESLİM ALMA SİYASETLERİNİN KRİZİ
Kürtlere göre milyonlar, devlete göre yüz binler Öcalan’ın sürece dair açıklamalarını dinlemek için barış umuduyla Newroz alanına akın etti. On binlerce insanını bu savaşta yitirenler, onbinlerce yakını hapishanede olanlar, acılarını intikama değil barışa seferber etmek için oradaydı. “Onurlu barış” diyorlardı. Yani nice acılar çekerek, bedeller ödeyerek kazandığı “özbenliğini, aslını ve kimliğini” bir kenara atmadan barışmak istiyorlardı. Zaten barış demek de bu demek değil miydi? Kimilerine göre değildi.
“Barış” deyince teslim almayı anlayan hükümet, bu tablodan rahatsız oldu. Sadece hükümet değil, bu “süreç” ile Kürt halkını teslim almanın mümkün olmadığını söyleyerek iktidara “muhalefet” eden MHP ve CHP de “bayrak krizi”ni derinleştirmeyi tercih etti.
Oysa Newroz’da açığa çıkan şey “teslim alma”ya dayalı politikaların kriziydi. Hükümet de  düzen içi muhalefet de farklı yollardan ulaştıkları ortak krizlerini, ortak bir tepkiyle örtmeye çalıştı. İşte o krizin fotoğrafları:

Newroz başlarken ellerinde PKK ve KCK bayrakları ve Öcalan flamaları ile kürsüye çıkan PKK-HPG temsilciler bir açıklama okudu. Açıklamada “AKP’nin sözüne değil bizim sözümüze güvenin. Çözüm AKP’nin değil bizim çözümümüzdür. AKP devleti bizi sınamaya kalkmasın, bizim nasıl savaştığımızı iyi bilir” denildi.

Tarihi Newroz’da sahnenin üstünde, Kürtlerin ortaklaştığı talep olan “Demokratik çözüm, Önder Apo’ya özgürlük” yazdığı görüldü.

Alanın tepesine asılan “Başkan özgür olmadan barış olmaz” yazılı pankart, dev Öcalan portresi ve HPG’den önceki askeri örgüt olan ARGK’nın ilk komutanı Mahsun Korkmaz’ın portresi dikkat çekti.

İçişleri bakanı Muammer Güler meclis konuşmasında, alana Türk bayrağı asılmamış olmasını kınadı ve bir milyon ile iki milyon arası insanın katıldığı tarihi Newroz’a soruşturma açıldığını söyledi.

Bu tehdidin artık hükmü olmadığını milyonlarca Kürt’ün Öcalan’a gönderdiği şu mesaj gösteriyordu: “Barışa da savaşa da hazırız.”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Newroz konusunda partisine konuşma yasağı koydu. 24 saattir sus pus olan CHP, alana Türk bayrağı asılmamasını protesto için genel merkez binasına dev Türk bayrağı astı.

MHP hükümete ağır eleştirilerde bulunarak mecliste mikrofonların üzerine Türk bayrağı astı.

Alanda Türkiye dışındaki Kürtlerin de sembolleri mevcuttu. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimini ve Suriye Kürdistanı’nı temsil eden bayraklar açıldı.

Abdullah Öcalan’ın MİT tarafından BDP’ye ulaştırılan mektubunu Türkçe olarak Sırrı Süreyya Önder, Kürtçe olarak Pervin Buldan okudu. Yandaş basında sık sık Pervin Buldan’ın Kürtçe telafuzu eleştiri konusu oldu. Ancak burada eleştirilen, bir insana dilini unutturan asimilasyon politikaları değil, bu politikalarla dilinden uzaklaştırılan Pervin Buldan oldu.

Başbakan Tayyip Erdoğan “Orada bu çözüm süreci noktasında bayrağımızı görmek isterdim” diyerek Kürtlere eleştirilerde bulundu. Diyarbakır Belediye başkanı Osman Baydemir, “Ben Başbakan’ın bayrak da olmalıydı temennisini de pozitif ele alıyorum. İnşallah çözüm süreci öyle bir derinleştirilerek gidilir ki bundan sonraki Newroz’larda bu coğrafyanın bütün değerleri sahneyi süsler. Kürt halkının hiçbir evladının bu değerlere bir antipatisi yok” dedi. Kendi babası da Diyarbakır cezaevinde katledilen BDP milletvkili Altan Tan, Diyarbakır cezaevinde insanlara cop sokulup bayrağa selam durdurulduğunu hatırlattı ve bayrak tepkilerinin buralardan kaynaklandığını herkesin bir de bunu düşünmesi gerektiğini söyledi.

Selahattin Demirtaş ise bayrak tartışmasını şu sözlerle yorumladı:
“Bayrak dayatması yapanların niyetinin iyi olmadığını düşünüyorum. Irkçı çevrelerin yaptığı dayatma, bayrak önünde diz çöktürme anlayışıdır. Kürtler bundan rahatsız. “

Sendika.Org