Zaman gazetesi yazarlarından Etyen Mahçupyan, AKP
yandaşlığında sınır tanımayan bir yazıya daha imza attı. Basın
özgürlüğünü yazan Mahçupyan’a göre “Erdoğan’ın tavrı demokratik olmasa
da samimiyken, basının tavrı ne demokrat ne de samimi.”
Yüze yakın gazetecinin cezaevinde olmasına karşın bu yönde yapılan eylemleri “AKP karşıtlığını Batı’ya taşıma misyonu”, “kategorik şablon” ve “klişe” olarak tanımlayan Mahçupyan, bugünkü yazısında Türkiye’de basın özgürlüğünü tartışırken, son dönemde artık hedef göstererek yazarları sansürleten Erdoğan’ı aklayarak basını suçladı.
“AKP tutukluyor ama suçlusu Kemalist cumhuriyet”
AKP iktidarında yüzlerce gazetecinin cezaevlerine atılmasına rağmen 10 yıldan uzun süredir devam eden bu süreci yine “Kemalizme” bağlamayı başaran Mahçupyan, AKP’nin siyasi operasyonlarıyla tutuklanan gazetecilerin ve basın özgürlüğünde yaşanan sorunların kaynağının “Kemalist cumhuriyet algısıyla ve rejimle bağlantılı” olduğunu öne sürdü.
Basın özgürlüğü suistimal ediliyormuş
Basın özgürlüğü kavramının suistimal edildiğini ileri süren Mahçupyan, AKP yandaşlığını şu ifadelerle bir kez daha perçinlemeyi başardı:
Türkiye’de yandaş basın denilince akla ilk gelen gazetelerden birinde köşe yazan Mahçupyan’ın “yandaş basın” tahlillerine de sahne olan yazıda son olarak ise Erdoğan ve basının demokratlığı ve samimiliği karşılaştırıldı.
Erdoğan samimi, basın değil
Erdoğan’ın siyasi operasyonlarla cezaevlerine doldurduğu, doğrudan hedef göstererek işten attırdığı gazetecilerden ve son olarak Milliyet gazetesi patronuna verdiği talimatla köşe yazarlarını sansürletmesinden söz etmeyen Mahçupyan, “Bu yapının demokrasiyle herhangi bir ilgisinin olmadığı ne denli doğruysa, ifade özgürlüğü ilkesiyle bağlantısının olmadığı da o denli açıktır” diyerek yandaşlık ilanını şu sözlerle bir kez daha yapmış oldu:
Yüze yakın gazetecinin cezaevinde olmasına karşın bu yönde yapılan eylemleri “AKP karşıtlığını Batı’ya taşıma misyonu”, “kategorik şablon” ve “klişe” olarak tanımlayan Mahçupyan, bugünkü yazısında Türkiye’de basın özgürlüğünü tartışırken, son dönemde artık hedef göstererek yazarları sansürleten Erdoğan’ı aklayarak basını suçladı.
“AKP tutukluyor ama suçlusu Kemalist cumhuriyet”
AKP iktidarında yüzlerce gazetecinin cezaevlerine atılmasına rağmen 10 yıldan uzun süredir devam eden bu süreci yine “Kemalizme” bağlamayı başaran Mahçupyan, AKP’nin siyasi operasyonlarıyla tutuklanan gazetecilerin ve basın özgürlüğünde yaşanan sorunların kaynağının “Kemalist cumhuriyet algısıyla ve rejimle bağlantılı” olduğunu öne sürdü.
Basın özgürlüğü suistimal ediliyormuş
Basın özgürlüğü kavramının suistimal edildiğini ileri süren Mahçupyan, AKP yandaşlığını şu ifadelerle bir kez daha perçinlemeyi başardı:
Basın özgürlüğü son dönemde en fazla suistimal edilen kavramlardan biri oldu. AKP karşıtlığını Batı’ya taşıma misyonunu yüklenen bazı solcular ulusalcılarla aynı safta buluştular ve tutuklu gazeteciler konusu bir kategorik şablona dönüştü.Yandaş yazardan yandaş basın tahlili
Bu klişenin kullanımıyla hükümetin otoriterliği ve Başbakan’ın giderek diktatörleştiği birtakım ‘uzman’ gazeteciler tarafından ‘kanıtlanabiliyordu’. Söz konusu altı boş kolaycılığın da bir ömrü vardı ve nitekim son birkaç ayda bu direnme stratejisi sönümlendi.
Türkiye’de yandaş basın denilince akla ilk gelen gazetelerden birinde köşe yazan Mahçupyan’ın “yandaş basın” tahlillerine de sahne olan yazıda son olarak ise Erdoğan ve basının demokratlığı ve samimiliği karşılaştırıldı.
Erdoğan samimi, basın değil
Erdoğan’ın siyasi operasyonlarla cezaevlerine doldurduğu, doğrudan hedef göstererek işten attırdığı gazetecilerden ve son olarak Milliyet gazetesi patronuna verdiği talimatla köşe yazarlarını sansürletmesinden söz etmeyen Mahçupyan, “Bu yapının demokrasiyle herhangi bir ilgisinin olmadığı ne denli doğruysa, ifade özgürlüğü ilkesiyle bağlantısının olmadığı da o denli açıktır” diyerek yandaşlık ilanını şu sözlerle bir kez daha yapmış oldu:
Son sızma olayında da mesele henüz bu ilkesel çerçevenin çok uzağındadır. Başbakan, elindeki her türlü siyaset imkânını kullanarak bir hedefe yürüyor ve bu tutumunu çok tali olaylarda bile değiştirmiyor. Başbakan’ın tavrı demokrat değil… Bu doğru. Ama samimi… Basın ise şu anki haliyle ne demokrat ne de samimi. Başbakan’ın kendisini demokrat diye nitelendirdiğini duymuyoruz. Ama basının içinde demokratlıkla ilgisi olmayan kişiler, sırf Başbakan’ın antidemokratik tutumlarına işaret etmekle kendilerini ‘demokrat’ kılabileceklerini sanıyorlar.(soL - Haber Merkezi)