ERBAKAN'IN TALEBELERİ
Artık kitaplar hapishanelerde yazılıyor. Kitapçıların raflarında Silivri Cezaevi’nde kaleme alınmış pek çok kitap yer almakta. Türkiye’nin önemli aydınlarının tutuklandığı; subayların, avukatların, gazetecilerin hapishanelere konulduğu bir dönemde kitap yazmak, hücredeki fiziki tutsaklığı aşmanın, Silivri duvarını yıkmanın bir yolu. Yapanlar ise hızla çoğalıyorlar. Soner Yalçın’ın Erbakan kitabının genişletilmiş yeni basımı da yine hapishanede, Silivri’de yazıldı ama okuyucuya ulaşması, Yalçın’ın tahliyesinin ardından mümkün oldu.
EL YAZISI KİTAPLAR
“Erbakan” kitabı, Silivri ve Hasdal’da yazılan her kitap gibi, daktilosuz, bilgisayarsız biçimde, el yazısı ile kaleme alındı. Soner Yalçın’ın 18 yıl önce yayımlanan kitabının ilk hali de, “Hangi Erbakan”, Yalçın’ın “eli” ürünüydü. Aydınlık’ta yayımlanan Ersever’in açıklamaları sonrasında, Ersever ile söz konusu mülakatları yapan Yalçın, aldığı tehditler nedeniyle Hangi Erbakan kitabını gizlendiği yerde daktilo kullanmaksızın yazmıştı. 18 yıl sonra aynı el, yine kalem ve kağıdın huzurunda ama bu sefer bir odada değil, Silivri Cezaevi’nin hücresindeydi ve Erbakan üzerine çalışıyordu.
ERBAKAN’I KİM YIKTI
“Hangi Erbakan” güçlü bir islami hareket var iken, Erbakan ve Mili Görüş hareketi iktidara doğru yürürken, 1994 yılında yayımlanmıştı; kitabın genişletilmiş yeni baskısı “Erbakan” ise, adı sanı konulmuş bir gerici diktatorya, AKP, döneminde yayımlandı. Bununla birlikte, kitabın ilk baskısı doğrudan doğruya bir iktidar adayına, Erbakan’a hücum ederken; kitabın genişletilmiş baskısında aynı netliğin olduğunu söylemek güç görünüyor. Kuşkusuz Yalçın’ın kadrajında AKP, Erdoğan ve Abdullah Gül, sıklıkla olmasa da yer alıyorlar. Ama daha dolaylı olarak. Gül ve Erdoğan kitaba Erbakan dolayımıyla giriyorlar: “Erbakan’la yolunu ayıranlar, eski öğrencileri, cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar vs. (vefatının ardından) televizyona çıkıp konuşmalar yapınca, kendimi Erbakan’a borçlu hissettim. Çünkü yalan söylüyorlardı ... (Erbakan) Hiç ummadığı yerden darbe yedi; yetiştirdiği öğrencileri Erbakan’ı yıktılar.” Denebilir ki, Yalçın’ın Hangi Erbakan kitabını yeniden basıma hazırlamasının nedeni, bu yıkımı ve yalanı sergilemektir. Abdullah Gül ve diğerleri de bu çerçevede kitapta yerlerini almaktadır. Bu bağlam, kitap için yeni bölümlerin yazılmasını gerektiriyordu; Erbakan’ın 1994 sonrası dönemi kitaba alınmalıydı ve Silivri’de yapılan da bu oldu. Kitap bu süreci belirli yönleri ile anlatıyor; ama anlatılanlar elbette bundan ibaret değil.
YÜKSELMENİN KURALLARI
Kitabın yeni baskısı ilk baskısına kıyasla fikri değişiklikler de içeriyor, Yalçın 1994 tarihli Hangi Erbakan’ın önsözündeki Erbakan tarifinde, “Necmettin Erbakan’a ‘oportünizm’den ‘pragmatizm’e kadar çeşitli damgalar vurabilirsiniz” derken, genişletilmiş baskının önsözünde, herhalde amacı Erbakan’dan çok Abdullah Gül ve AKP’yi eleştirmek olduğu için, Erbakan hakkında daha yumuşak ifadeler kullanıyor: “Erbakan, siyasi hayatı boyunca itilerek, bastırılarak, eziyet edilerek, arkadan hançerlenerek yalnızlığa yükseltildi... İnancına ve düşünsel değerlerine tutkuyla bağlı kaldı... Kimsenin hizmetine girmedi.” Ancak ifadeler bu tonda olsa da, kitabın yeni basımında Yalçın, Erbakan’ın geçmişini sergilemekten yine de çekinmiyor. Erbakan’ın Gümüşhane Dergahı ile ilişkileri, Gümüş Motor’daki şüpheli ticari eylemleri, MC Hükümetleri dönemi, Susurluk ve 1996’da İsrail ile imzalan anlaşmalara kadar pek çok olay ve olgu Erbakan’ın siyasal portresini çizen kitapta yer alıyor. Bu açıdan ileri sürülebilir ki kitap, Erbakan şahsında, devlet ve sermayedarlar katında yükselmenin, siyasi ve ticari “inceliklerini” sergilemektedir.
1994’ten 2012’ye
Soner Yalçın, kitabında Erbakan’ın uzun siyasal kariyerini ortaya koymaya çalışıyor. Erbakan’ın Gümüş Motor’daki yöneticiliğinden Milli Selamet Partisi’ne, hatta 12 Eylül günlerine ve 90’lı yıllara dek ulaşan yaşamını anlatıyor. Bir Erbakan profili çıkarıyor. Erbakan’ın, ABD ve İsrail destekli Abdullah Gül ile ilişkisini, Yalçın işte bu siyasal kariyerin karşısına yerleştirmektedir. Ama kuşkusuz bu, sadece Soner Yalçın’ın tarih kurgusundan kaynaklanmamaktadır. 90’lı yılların ortalarında ABD, Erbakan’ı pre-Arap biçiminde değerlendiriyor ve İsrail’ci, ABD’ci bir islamı yerine ikame etmeyi arzuluyordu. İhtiyaç vardı; 28 Şubat sonrasında Erdoğan ve Gül bu ihtiyacın ürünleri oldular. Soner Yalçın da bu tarihten hareketle kitabında, daha sonra AKP biçimini alacak siyasal eğilimin, Erbakan’ın şahsında simgelenen Milli Görüş içinden hangi uluslararası ilişkiler çerçevesinde çıktığını göstermeyi amaçlamaktadır. Bunun için Refah Partisi, Erbakan ve Abdullah Gül’ün ABD’deki temasları, Gül’ün bu temaslardaki aracılığı kitaba yeni eklenen bölümlerde ele alınmış.
Ama Soner Yalçın tüm bu ilişkilere genel planda değinmekle yetiniyor. Kitabın ana gövdesinin Erbakan’ın şüpheli siyasal geçmişi olması, AKP’nin Milli Görüş içerisinde nasıl yuvalandığı, Gül ve Erdoğan’ın Erbakan’ı neden terk ettikleri meselesinin yeterince işlenememesine sebep oluyor, diyebiliriz. Kitap boyunca çizilen Erbakan portresi, her ne kadar sertlikten arındırılmış dahi olsa, Soner Yalçın’ın, Erbakan konusunda vermek istediği mesajı bir ölçüde geri plana itiyor. Çünkü söz konusu olan öyle bir Erbakan ki, Yalçın’ın kitabının önsözünde Erbakan için yazdığı “inancına ve düşünsel değerlerine tutkuyla bağlı kaldı” cümlesini sorgulamak durumunda kalıyoruz. Bu da Soner Yalçın’ın “ilkeli Erbakan bizzat öğrencileri tarafından yıkıldı” tezini boşluğa düşürmektedir. Bu açıdan 1994 yılındaki Soner Yalçın’ın 2012 yılındaki Soner Yalçın’a yeterince destek vermediğini söylemek mümkün.
ABD’NİN ARACILARI
Bununla birlikte, Gül ve Erdoğan’ın Refah çizgisinden kopuşundaki leitmotifin ABD ve İsrail olduğu kitapta çok açık bir biçimde anlatılıyor. Refah Partisi’nin ABD ile kurduğu tüm ilişkilerde aracılığı Abdullah Gül’ün yaptığı, Erbakan’ı CIA ile görüştürecek kadar ABD istihbarat örgütleri ile güçlü bağlara sahip olduğu, Hangi Erbakan’a eklenen yeni bölümlerde yer alıyor. Denilebilir ki, Erbakan’ın ABD’de kaldırdığı her taşın altından Abdullah Gül çıkmaktadır. Ve sonuçta geriye sadece, ABD’ce Arap yanlısı sayılan Erbakan hareketinden ABD’ci Gül ve Erdoğan’ın çıkmaları kalmaktadır ki, AKP’nin kuruluşu sırasında yapılan da bu olmaktadır. Arap yanlısı-Erbakancı islam yıkılırken, sermayedarların, ABD’nin ve İsrail’in islamı gün ışığına çıkıyordu: AKP. Erbakan’la bağlarını çözenler, artık bağ olarak sadece İsrail ve ABD’yi görüyorlardı. Soner Yalçın’ın Erbakan kitabına eklediği bölümler de işte bu kopuş süreci üzerinedir. İki islami akımı karşı karşıya koymaktadır.OKAN İRTEM-AYDINLIK