Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni anayasa için komisyona verdiği süre (Mart sonu) doldu. Şimdi akıllarda “Yeni Anayasa konusunda bundan sonra süreç nasıl işleyecek?” sorusu var.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 5 Nisan’ı işaret ederek tüm partilere geri kalan maddelere dair ne düşündüklerini açıklamalarını istedi. TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarına bu hafta da devam edecek.

ATA: B, C PLANLARINA BİZ BAKMAYIZ

Komisyonun BDP’li Üyesi Ayla Akat Ata, 5 Nisan tarihinin Başbakan’ın ve AKP’li komisyon üyelerinin açıklamalarından daha önce belirlenmiş bir tarih olduğunu belirtti. Ata, komisyon çalışmalarının zaman baskısıyla yürütülemeyeceğini en başından beri belirttiklerini söyledi. Ata, Komisyon çalışmalarının ne AKP’li üyeler ne de Başbakan’ın talimatıyla yürütülmediğini, bundan sonraki sürecin de B, C planı gibi söylentilere aldırmadan devam edilmesi gerektiğini ifade etti.

TÜRMEN: BAŞKANLIK ÖNÜMÜZÜ TIKIYOR

Uzlaşma komisyonun CHP’li üyesi Rıza Türmen, bir süre sınırlamasının olup olmayacağına komisyonun karar vereceğini, dışarıdan müdahalelerin kabul edilemeyeceğini ifade etti. Türmen gazetemize yaptığı açıklamalarına şöyle devam etti: “Yapılan açıklamalardan bir partinin masadan kalkmak gibi bir niyetinin olduğu anlaşılıyor, eğer öyle bir şey varsa biz önünde durmayız, o partinin tereddütlerini gidermek için çaba sarf etmeyiz. Biz uzlaşıya dayanan bir anayasa istiyoruz, dayatmaya dayalı değil.”
Komisyon çalışmalarında AKP’nin başkanlık sistemiyle yolu tıkadığına değinen Türmen, CHP olarak başkanlık sistemini onaylamadıklarını bu nedenle de görüşecek bir şeyin de olmadığını ifade etti.

BAŞBAKAN’IN B, C PLANLARI

Başbakan Erdoğan Anayasa çalışmaları üzerine yaptığı açıklamalarda komisyon çalışmaları bitmemesi halinde B ve C planlarını uygulayacaklarını belirtmişti. AKP, B planı olarak CHP ile bir araya gelmeyi öngörüyor. CHP ile uzlaşamama halinde ise MHP’nin kapısını çalınacak. Buradan gelecek yanıta göre ise C planı devreye sokulacak. Zira, AKP BDP ile yapılacak bir anayasanın kamuoyunda tepkiyle karşılanabileceğini öngörüyor. Bu nedenle de C planı uyarınca, BDP'nin desteğinin, BDP'nin "tepki yaratmayacak" önerilerinin dikkate alındığı bir metnin referanduma götürülmesi şeklinde alınması planlanıyor. AKP için en kötü senaryo ise Başkanlık sistemini içeren kendi anayasa tekliflerinin 2015’te yapılacak genel seçimlerin sonuna kalması.

KİM NE DEDİ?

Demokrasi ve özgürlüğün değil AKP'nin anayasası olacak

Sendikalar ve sol partiler anayasa sürecinde yaşanan dayatmayı değerlendirdi. Genel görüş, bu süreçte emekçilerin ve ezilenlerin ihtiyaçlarının karşılanmayacağı ve anayasanın AKP'nin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanacağı yönünde. Ayrıca görüşler arasında, "Tek adamlık" uyarısı da yer aldı.

ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş:
AKP düzeninin yeni anayasa ihtiyacı ile emekçilerin ve ezilenlerin eşitlikçi ve özgürlükçü anayasa ihtiyacının uzlaşması mümkün değil. AKP, bu tür çağrılara sözde katılımcı ve demokratik bir anayasa yapım süreci olduğu izlenimini yaratmaya çalışıyor. Biz bu sözde demokrasi oyununun bir parçası olmayacağız. AKP, on yıllık iktidarı süresince darbe ve müdahalelere kurduğu neoliberal ve neo islamci sömürü politikalarını ve bunun tek adam, tek parti dikta yönetimi altında sürdürülmesini temel alan yeni rejimi üst yapıda kurumsallaştırmaya çalışıyor. Bugünün görevi sivil diktatörlük arayışlarının karşısında, gerçek özgürlük ve demokrasi için mücadele etmektir.

EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan: Uzun süredir Anayasa tartışmaları ülkenin gündemini işgal ediyor. AKP iktidar olduğundan beri Anayasa konusunda çeşitli yönlerden bir tartışma yürüttü. Son dönemde ise tartışmalar “başkanlık” ekseninde kilitlenmiştir. Başkanlık sistemiyle AKP ve Erdoğan kendi statükolarını güçlendirmek ve siyaseti yeniden dizayn etmeyi amaçlamaktadır. Bugünkü parlamenter sistem, devlet yapılanması ve yönetme politikasıyla başkanlık sisteminin kabul edilmesi söz konusu. Demokratik bir Anayasanın olmazsa olmazı Kürt sorununun demokratik çözümüne de katkı sağlayacak vatandaşlık tanımı dahil, farklı kimliklerin varlığının güvence altına alınması, gerçek laikliğin tesisi ve din ve inanç özgürlüğünün sağlanması, işçi sınıfı ve emeğin örgütlenme hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması, siyasal hak ve özgürlükler ile düşünce ve ifade özgürlüğünün tesis edilmesi denebilir.

DİSK Hukuk Dairesi Müdürü Avukat Necdet Okcan: Anayasalar toplumsal bir uzlaşma belgesi olacaksa bir takım baskılarla hazırlanmaz. AKP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nu sıkıştırmasının nedeni kendi gizli ajandasını dayatmak istemesi.  2014 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine az kaldı ve AKP sözcüleri başkanlık, yarı başkanlık sistemini sık sık dillendiriyor. AKP, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda bir uzlaşı  sağlanmayacağını gördü ve sıkışacağını hissederek Anayasa Uzlaşma Komisyonu takvimini sıkıştırıyor. Oysa anayasalar birtakım siyasi aktörlerin kendi gizli ajandalarına bağlı olmaksızın özgürce tartışılarak yapılmalı.  Bu anayasa süreci 12 Eylül anayasasının ortadan kaldırılması için bir fırsattı, ancak bu fırsat AKP’nin gizli ajandasına heba edildi.

KESK Genel Başkanı Lami Özgen:
Meclis'te bulunan partilerin bir arada olduğu bir komisyon üzerinden bu ülkenin ihtiyacı olan gerçek anlamda sivil, demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa perspektifi önemliydi. Ancak zaman içinde herkesin kendi ihtiyacı olan bir Anayasa yaklaşımını öne çıkarıp, ona göre bir tutum geliştirdiğini gördük. Hükümetin Meclis'teki çoğunluğuna güvenerek diğer partilere yönelik tehditvari bir tutum benimsediğini de gördük. Başbakan ve hükümet yetkilileri anayasa taslaklarının hazır olduğunu, yeri geldiğinde kamuoyuna sunacaklarını, referanduma götüreceklerini ifade ediyor. Çoğunluğu elinde tutan hükümet, diğer partileri ve toplumun diğer kesimlerini gözetmeden, uzlaşının olmadığı bir anayasa taslağını öne çıkarıyorsa bu, ülkenin ihtiyacı olan eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir anayasa düşüncesinden uzaklaşıldığı anlamına gelir. AKP’nin kendi ve kendi hegemonyasını sürdürme konusunda neye ihtiyacı varsa, anayasa taslağını da ona göre biçimlendireceğini düşünüyorum. Hükümet, kısmi bir demokratik çerçeve ile kendi iktidarını mutlak bir şekilde sürdürebileceği bir anayasa öngörecektir. Bu da sadece AKP’nin anayasası olur. Taslakta ne var bilemiyoruz. Ama hükümet sözcülerinin ifadeleri doğrultusunda baktığımızda yeni anayasanın 12 Eylül Anayasası’nın ötesine geçebileceğini düşünmüyorum.

TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bayazıt İlhan:
Daha önce meslek birliklerine ilişkin anayasal güvence vardı, AKP yeni anayasa ile bunu ortadan kaldırmak istiyor. Meslek birliklerini güvencesizleştirmeye, itibarsızlaştırmaya çalışıyor. AKP tarafından hazırlanacak anayasa totaliter ve tekçi bir anayasa olacaktır. Zaten komisyon çalışmalarındaki tutumları da bu yöndedir. Kendilerine muhalefet eden her şeye kulaklarını tıkamaktadır. Bu anayasa için toplumsal mutabakatın metni olacak denmişti. Ancak gördüğümüz kadarıyla AKP baskısının, senaryolarının anayasasına evriliyor. Buna biz TTB, TMMOB, Veterinerler Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türkiye Barolar Birliği olarak karşı çıkıyor ve kamuoyunu bilgilendirme çalışmaları yapıyoruz.ESRA KOÇAK-BİRGÜN
Daha yeni Daha eski