Kaz Dağları’nda yapılan vahşi madenciliğin doğa tahribatının yanı sıra
insan sağlığına da zararları görülmeye başladı. Havran’a bağlı Tepeoba
Köyü yakınlarındaki ormana fidan dikmeye giden gezi grubundaki iki kişi
çeşitli rahatsızlıklar yaşadı. Bu rahatsızlıkların orman alanının yanı
başında bulunan bakır-molibden madeninin kullandığı kimyasallardan
kaynaklanmış olabileceği iddia ediliyor.
RAHATSIZLIK GEZİDE BAŞLADI
Çanakkale’nin Ayvacık İlçesine bağlı Küçükkuyu beldesinde bulunan Kaz Dağı Gezi Grubu, (KAGEZ) geçtiğimiz Pazar günü Tepeoba köyü yakınlarında, Eylül ayında yanan alana fidan dikme etkinliği düzenledi. Geziye katılan Sonay Demir’in dudağının etrafında uçuğa benzer iltihaplanmalar oluştu. Gazetemize konuşan Demir, yanan bölgenin yanı başında bulunan maden alanında çok yoğun bir kamyon trafiğinin dikkatlerini çektiğini belirtti. Madenin güvenlik görevlilerinin ‘Sizin burada ne işiniz var’ diye geziye müdahale etmeye çalıştığını aktaran Demir, bölgedeki yoldan iki dakikada 10 kamyonun geçtiğini, kepçelerin ve iş makinelerinin yoğun olarak çalıştığı alanda sıkı bir güvenlik önlemi de olduğunu söyledi. Yanan alanda eldivenlerle fidan dikimi yaptıklarını söyleyen Demir, yaşadığı rahatsızlığı da şöyle anlattı: “Bu işlem sırasında dudağımda, yüzümde bir karıncalanma hissettim. Elimde eldiven vardı ama, artık yüzüme mi temas ettirdim, yoksa havayla mı oldu bilmiyorum, daha alandayken bir sıkıntı başlamıştı. Eve döndüğümde aynı gece dudağımda mantar gibi, uçuk gibi kabartılar oluştu. Sabah doktora gittim, aile doktoruna. Gezi de o doktor da vardı. O, kendisinde de benzer etkilerin görüldüğünü ve bunun madendeki kimyasallardan kaynaklanmış olabileceğini söyledi.”
DOKTOR: ZEHİRİ BEN DE HİSSETTİM
Sonay Demir’in doktoru yaşadığı sıkıntının madenin kullandığı kimyasallardan olabileceği şüphesini aktardı. Madenin atık barajının fidan diktikleri yere yakın olduğunu söyleyen doktor, kendisinin de maden bölgesinde ağız ve dudaklarda kuruluk hissi yaşadığını söyledi.
MADEN OLAĞAN ŞÜPHELİ
Özdoğu şirketine bağlı bakır-molibden madeni, gerek Thebe antik kentine yakınlığı, gerekse de Kaz Dağları’nda yol açtığı doğa tahribatı ile gündemde. Madenin adı geçtiğimiz yıl Eylül ayında hemen yanı başında yanan ormanlık alanla ilgili haberlerde de sıkça geçmişti. Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan, yanan alanda yaptığı incelemelerden sonra yangının sabotajla çıkarıldığı iddiasını ortaya atarken, “Madenciler artık ağaç kesmek yerine yakma yoluna mı gidiyorlar?” sorusunu yöneltmişti.
GAZETEMİZ UYARMIŞTI
Yine bölgede çıkan yangının madenin zehirli atık havuzundan alınan su ile söndürüldüğü ortaya çıkmış ve atık barajındaki suyun içinde bulunan kimyasalların derelere karışması nedeniyle çok sayıda balık ve kurbağa ölümü yaşanmıştı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı bu iddiaları doğrulamış, yangına acil müdahale edilebilmesi için atık havuzundan su alındığını belirtmişti. Gazetemiz bu olayı 30 Ocak 2013 tarihinde “Yangına zehirle gitmişler” başlığıyla manşetinden duyurmuş ve bölgede yaşanabilecek doğa ve halk sağlığı sorunlarına dikkat çekmişti. Tüm bu gelişmeler gezi grubu üyelerinin yaşadığı sağlık sorunlarının madendeki kimyasallardan kaynaklandığı şüphelerini güçlendiriyor.
OLACAKLAR ÖNCEDEN BELLİ
Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür, madende kullanılan kimyasalların insan sağlığı üzerinde bu tür etkileri olabileceğini söylüyor. Madenin ÇED raporunun, kimyasallarla ilgili bölümünün adeta yaşacanacakları önceden haber verdiğini ifade eden Öngür şunları söyledi; “Rapora göre bu kimyasalların işlemden sonra atıkta kalacak miktarları LC50 değerinin çok altında kalacaktır. LC50 miktarı ilginçtir: ‘96 saat içinde ortamdaki canlıların yüzde 50’sini öldüren miktar”. Bu dehşet verici sınırın altında kalan atıkla, nerede ise övünecek gibidir rapor. Ama, ne örneğin LC10 (ortamdaki canlıların yüzde 10’unu öldürecek miktar)’dan söz edilmektedir; ne katı fazda depolama alanına atılacak olan bu atığın içinde kalan kimyasalların yağışlarla yıkanarak sıvı faza nasıl geçeceğini; ne de buharlaşarak ya da tozlaşarak çevreye ne oranda dağılabileceğini tartışmamaktadır.”
BU SORULARA YANIT VERİN
*Gezi grubunun üyeleri, alanın yakınındaki bakır-molibden madeninin kimyasallarından mı zehirlendi?
*Bu rahatsızlıkların, yangının madenin atık havuzundan alınan zehirli suyla söndürülmesiyle ilişkisi var mı?
*Zehirli su kullanılan bölgeye yakın köylerdeki çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilere yönelik önlem alındı mı?
*Madenin ÇED raporu kimyasal kullanımının sonuçlarına dair eksik bilgiler taşıdığı halde neden izin verildi?
Evrensel-30-03-2013
RAHATSIZLIK GEZİDE BAŞLADI
Çanakkale’nin Ayvacık İlçesine bağlı Küçükkuyu beldesinde bulunan Kaz Dağı Gezi Grubu, (KAGEZ) geçtiğimiz Pazar günü Tepeoba köyü yakınlarında, Eylül ayında yanan alana fidan dikme etkinliği düzenledi. Geziye katılan Sonay Demir’in dudağının etrafında uçuğa benzer iltihaplanmalar oluştu. Gazetemize konuşan Demir, yanan bölgenin yanı başında bulunan maden alanında çok yoğun bir kamyon trafiğinin dikkatlerini çektiğini belirtti. Madenin güvenlik görevlilerinin ‘Sizin burada ne işiniz var’ diye geziye müdahale etmeye çalıştığını aktaran Demir, bölgedeki yoldan iki dakikada 10 kamyonun geçtiğini, kepçelerin ve iş makinelerinin yoğun olarak çalıştığı alanda sıkı bir güvenlik önlemi de olduğunu söyledi. Yanan alanda eldivenlerle fidan dikimi yaptıklarını söyleyen Demir, yaşadığı rahatsızlığı da şöyle anlattı: “Bu işlem sırasında dudağımda, yüzümde bir karıncalanma hissettim. Elimde eldiven vardı ama, artık yüzüme mi temas ettirdim, yoksa havayla mı oldu bilmiyorum, daha alandayken bir sıkıntı başlamıştı. Eve döndüğümde aynı gece dudağımda mantar gibi, uçuk gibi kabartılar oluştu. Sabah doktora gittim, aile doktoruna. Gezi de o doktor da vardı. O, kendisinde de benzer etkilerin görüldüğünü ve bunun madendeki kimyasallardan kaynaklanmış olabileceğini söyledi.”
DOKTOR: ZEHİRİ BEN DE HİSSETTİM
Sonay Demir’in doktoru yaşadığı sıkıntının madenin kullandığı kimyasallardan olabileceği şüphesini aktardı. Madenin atık barajının fidan diktikleri yere yakın olduğunu söyleyen doktor, kendisinin de maden bölgesinde ağız ve dudaklarda kuruluk hissi yaşadığını söyledi.
MADEN OLAĞAN ŞÜPHELİ
Özdoğu şirketine bağlı bakır-molibden madeni, gerek Thebe antik kentine yakınlığı, gerekse de Kaz Dağları’nda yol açtığı doğa tahribatı ile gündemde. Madenin adı geçtiğimiz yıl Eylül ayında hemen yanı başında yanan ormanlık alanla ilgili haberlerde de sıkça geçmişti. Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan, yanan alanda yaptığı incelemelerden sonra yangının sabotajla çıkarıldığı iddiasını ortaya atarken, “Madenciler artık ağaç kesmek yerine yakma yoluna mı gidiyorlar?” sorusunu yöneltmişti.
GAZETEMİZ UYARMIŞTI
Yine bölgede çıkan yangının madenin zehirli atık havuzundan alınan su ile söndürüldüğü ortaya çıkmış ve atık barajındaki suyun içinde bulunan kimyasalların derelere karışması nedeniyle çok sayıda balık ve kurbağa ölümü yaşanmıştı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı bu iddiaları doğrulamış, yangına acil müdahale edilebilmesi için atık havuzundan su alındığını belirtmişti. Gazetemiz bu olayı 30 Ocak 2013 tarihinde “Yangına zehirle gitmişler” başlığıyla manşetinden duyurmuş ve bölgede yaşanabilecek doğa ve halk sağlığı sorunlarına dikkat çekmişti. Tüm bu gelişmeler gezi grubu üyelerinin yaşadığı sağlık sorunlarının madendeki kimyasallardan kaynaklandığı şüphelerini güçlendiriyor.
OLACAKLAR ÖNCEDEN BELLİ
Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür, madende kullanılan kimyasalların insan sağlığı üzerinde bu tür etkileri olabileceğini söylüyor. Madenin ÇED raporunun, kimyasallarla ilgili bölümünün adeta yaşacanacakları önceden haber verdiğini ifade eden Öngür şunları söyledi; “Rapora göre bu kimyasalların işlemden sonra atıkta kalacak miktarları LC50 değerinin çok altında kalacaktır. LC50 miktarı ilginçtir: ‘96 saat içinde ortamdaki canlıların yüzde 50’sini öldüren miktar”. Bu dehşet verici sınırın altında kalan atıkla, nerede ise övünecek gibidir rapor. Ama, ne örneğin LC10 (ortamdaki canlıların yüzde 10’unu öldürecek miktar)’dan söz edilmektedir; ne katı fazda depolama alanına atılacak olan bu atığın içinde kalan kimyasalların yağışlarla yıkanarak sıvı faza nasıl geçeceğini; ne de buharlaşarak ya da tozlaşarak çevreye ne oranda dağılabileceğini tartışmamaktadır.”
BU SORULARA YANIT VERİN
*Gezi grubunun üyeleri, alanın yakınındaki bakır-molibden madeninin kimyasallarından mı zehirlendi?
*Bu rahatsızlıkların, yangının madenin atık havuzundan alınan zehirli suyla söndürülmesiyle ilişkisi var mı?
*Zehirli su kullanılan bölgeye yakın köylerdeki çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilere yönelik önlem alındı mı?
*Madenin ÇED raporu kimyasal kullanımının sonuçlarına dair eksik bilgiler taşıdığı halde neden izin verildi?
Evrensel-30-03-2013