Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

Halkevleri ve Devrimci Sağlık-İş’ten açıklama

Koç Üniversitesi Rektörü Umran İnan’ın, ISS’ye bağlı çalıştırılırken başka işyerlerine gönderilen işçilere “Orada Halkevleri gibi magand...

Koç Üniversitesi Rektörü Umran İnan’ın, ISS’ye bağlı çalıştırılırken başka işyerlerine gönderilen işçilere “Orada Halkevleri gibi magandalar var” ifadesine Halkevleri’nden yanıt geldi. Halkevleri MYK üyesi Özge Ozan imzasıyla yapılan açıklamada “Halkevleri’nden çekinmekte haklısınız çünkü işçi düşmanısınız” denildi.
Halkevleri tarafından yapılan açıklama şöyle:
Koç Üniversitesi’nde ISS taşeron şirketi ile ihalenin feshedildiği gerekçesi ile işçilerin işten çıkarılacağının duyulmasının hemen ardından başlayan direniş devam ediyor. Sarıyer Halkevi ve Halkevi’nin bileşeni olduğu Sarıyer Yaşam Platformu ise  ilk duyumdan itibaren işçilerin yanında direnişin içinde yer alıyor. Direniş Koç Üniversitesi bileşenlerini; öğrenciler ve bilim insanlarını da harekete geçirmiş durumda. İşçilerin “taşeronun  değil Koç Üniversitesi işçisiyiz bir yere gitmiyoruz” diyerek başlattıkları direniş, üstelik üniversite içinden bu direnişe destek olunması üniversite yönetimini de onun temsilcisi olduğu “sermaye grubu”nu da rahatsız etti.
Bugün Koç Üniversitesi Rektörü Ümran S. İnan, üniversite önünde direnişe geçen işçilerle görüşmek zorunda kaldı. İşçiler, akademisyen ve öğrencilerden oluşan heyetle görüşmesinde  Rektör üzerinden sorumluluğu attı  ve işçilere 1 Nisan günü yaptıkları eylem  nedeni ile işten atıldıklarını söyleyerek aba altından sopa gösterdi. Rektör işçilerin “kapı önüne neden jandarma diktiniz” sorusuna ise “Orada Halkevleri gibi magandalar var. Oradaki öğrencilerime zarar gelirse sorumlusu benim. Orada bulunan öğrencilerimi o magandalardan korumak için jandarma orada” yanıtını verdi.
O zaman Halkevleri olarak bize de direnişi büyüterek içinde olmanın yanında bir de sözüne sözle karşılık vermek zorunluluğu düştü.
Önce Rektör’ün yanıtını “gerçeğe” tercüme edelim. “En büyük tehdit işçilerin kendiliğinden eylemi değil işçilerin direnişinin öğrencilerle, bilim insanları ile, halk örgütleri ile sendikalar ile buluşmasıdır, engelleyelim! Jandarma diktik çünkü orda işçilerle birlikte güvenceli iş mücadelesi veren ve geri adım atmayacak, sözle, baskıyla hak savunusundan vazgeçmeyecek bir örgüt var, yani Halkevleri var.” Rektörün aklından geçenlerin belki azını yazdık. Bir de “bu kapı önünde bekleyenler burayı yaparken kestiğimiz ağaçların,  talan ettiğimiz ormanın da hesabını sorarsa” diye düşünmüş de olabilir. Düşünsün, hakkı var.  Hesap sormak hakkımızdır. Kullanıyoruz, kullanacağız.
Sitesini açtığımızda “Türkiye’de girişim sermayesi deneyimi”  konulu konferans duyurusu ile yüz yüze geldiğimiz Koç Üniversitesi’nin taşeron sistemine sarılmasına, işçilerin gözünün yaşına bakmadan kapının önüne koymasına, Koç’un Üniversite’deki temsilcisi Rektörün Halkevi’ne saldırmasına hiç şaşırmadık.  Üniversitenin kurucusu Vehbi Koç’un işçi, emekçi, solcu düşmanlığını 1980 darbesinin ardından Kenan Evren’e yazdığı mektuptan biliriz. Koç grubunu bu ülkeyi taşeron cumhuriyetine çeviren,  esnek-güvencesiz çalışmayı çalışma rejimi haline getiren sistemin kurucu öznesi olarak biliriz. Koç grubunun işçi düşmanlığını, halk ve doğa düşmanlığını anlatmaya yerimiz yetmez. Anlatmaktan öte ise asıl onlara karşı mücadeleyi görev biliyoruz.
Halkın hakları mücadelesinin örgütü Halkevleri olarak Koç Rektörüne de, Koç grubuna da onların şahsında tüm patronlara, sermayenin iktidarı AKP’ye de bir kez daha duyuralım,  nerede bir işçi düşmanı, halk düşmanı, doğa düşmanı var karşısında Halkevleri’ni bulacaktır, içiniz rahat etsin.
Siz yani sermayenin çıkarlarını temsil edenler  bize maganda demişsiniz buna da şaşırmadık;  sınıf düşmanlığı  burjuvazinin dilinde küfre, aşağılamaya, hakarete dönüşür biliriz. Sizin başbakanınız da “ayaklar baş olursa kıyamet kopar” demiş, cevabını yine bizlerden almıştı. Halkevleri için “iyi konuşsaydınız” nerede yanlış yaptık diye düşünürdük.  Rektörün açıklamasında  yer alan “öğrencileri Halkevleri’nden koruma” kısmına gelince bu yazının yazıldığı sıralarda üniversite kapısında öğrencilerinizle direnişin içinde halaya duran Halkevciler demokratik üniversite, bilimin özgürlüğü ve eğitim hakkı mücadelesinin parçasıdır, okumuş insan halkın yanındadır diyen üniversitelilerin yoksul mahallelerde binlerce çocukla buluşmasını sağlayan örgüttür, bilgi notunuza yazın belki bunu da bir gün kullanırsınız.
Üniversiteleri sermaye egemenliği altına almayı planlayıp, şirket logolarını üniversite tabelalarının yanına iliştirdiklerinde, öğrenciyi müşteri olarak tanımladıklarında üniversite “fikrini”,  bilimi, bilimin onurunu temsil eden üniversitelileri de sermaye çıkarları adına “satın alabileceğini” düşünenlere  diyoruz ki bir kez daha “YANILDINIZ”.
Tıpkı işbirlikçi iktidarlarınız, polisiniz, jandarmanız, basınınızla ideologlarınız yargınızla, cezaevlerinizle, idam sehpaları ile, sendikaları kapatarak, halk örgütlerine saldırarak sınıf mücadelesini bastırabileceğinizi düşündüğünüzde olduğu gibi YANILDINIZ.
Koç Üniversitesi işçileri, üniversitenin onurunu temsil eden öğrenciler, bilim insanları ve üniversite emekçileri ve halkın haklarını savunan Halkevleri’nin de içinde olduğu halk örgütleri ile birlikte direnecek. Yarattığınız taşeron cumhuriyetini bizler dağıtacağız, haklarımızı alacağız. Koç işçilerinin direnişini bir kez daha selamlıyoruz. Birlikte direnecek, birlikte kazanacağız.
Devrimci Sağlık-İş: ‘Koç işçilerinin yanındayız’
devsagliksucduyurusumansetDevrimci Sağlık-İş Sendikası da Koç Üniversitesi’ndeki taşeron işçiler ile dayanışmak amacıyla bir açıklama yaptı. Devrimci Sağlık-İş Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, AKP’nin ve patronların, emekçilerin emeğini, kimliğini, haklarını yok sayan saldırıları karşısında örgütlü güçle ve sınıf dayanışmasıyla duracaklarını belirtti.
Taşeron işçinin emeğine, kimliğine ve geleceğine sahip çıkma mücadelesinin aklın ve bilimin tarihsel mekanı üniversiteden yükseldiğini söyleyen Çerkezoğlu, ihale değişikliği bahanesiyle işten çıkarma çabasının taşeron çalıştırmanın olduğu her yerde görülebileceğini belirtti. Haksızlığa karşı işçilerin, öğrencilerin, öğretim üyelerinin ve Sarıyer halkının omuz omuza durduğuna dikkat çeken Çerkezoğlu, “Adını üniversitelere vererek kendine itibar kazandıran sermayedarlar, TÜSİAD’ından MÜSİAD’ına onların gücüne güç katan örgütleri; sermayenin emeğe, kentlere, doğaya saldırı politikalarına hayat veren AKP Hükümeti, taşeron çalıştırmayı yaygınlaştırarak emekçileri en temel haklarından yoksun bırakmak için elbirliği yapmış olabilir. Fakat onların güç birliğini ve çabasını boşa çıkaracak güç tam karşılarında durmakta ve dikilmektedir” dedi.
Çerkezoğlu, ülke genelinde on bini aşkın üyesiyle Devrimci Sağlık-İş’in Koç işçilerinin yanında olduğunu, sınıf dayanışması ile taşeron işçinin köle olmadığı sloganını hep birlikte hafızalara kazıyacaklarını vurguladı.
Sendika.Org

Hiç yorum yok