Diyarbakır'ın Lice ilçesi Dêrxust, Sisê ve Qurmik köyleri kırsalı ile
Kocaköy ilçesine iki-üç kilomekte uzaklıkta 1994-98 yılları arasında
yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren PKK'lilere ait olduğu öğrenilen 5
ayrı mezar bulundu. Mezarlarda birden fazla kişinin defnedilmiş
olabileceği öne sürüldü.
Toplu mezarlar hakkında bilgi veren İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkan Yardımcısı Serdar Çelebi, “Barışın konuşulduğu bir dönemdeyiz. Silahların susması tek başına bir çözüm değil. Bu savaşın yarattığı tahribat var: Toplu mezarlar, failli meçhul cinayetler… 40 bin insanın ölümünden bahsediliyor. Sivil ya da gerilla… Ve bunların büyük bir kısmının mezarı yok” dedi.
Türkiye’de toplu mezar gerçeğinin bilinmesine karşın şimdiye kadar sadece bazı toplu mezarların açıldığına vurgu yapan Av. Çelebi, şunları söyledi:
“Mezarlar kepçeyle açılıyor. Bu da kemiklerin kırılmasına, karışmasına yol açıyor. Kemiklerin kime ait olduğu belirlenemiyor. Buna ilişkin acı örnekler yaşadık. Örneğin Adli Tıp Kurumu’na gönderiliyor, ailelerden DNA örnekleri alınıyor ve eşleştirmesi yapılıyor. Sonuç olumlu çıksa da başvuran aileye verilemiyor. Kardeşi, ağabeyi, kız kardeşi, annesi, babası vs hangisine ait bilinmiyor.”
‘KEPÇELERLE KAZILMASINA KARŞIYIZ’
Batman, Diyarbakır’ın Lice İlçesi gibi toplu mezarların açıldığı yerlerde buna benzer örnekler yaşadıklarını kaydeden Çelebi, “Bu yüzden toplu mezarları kazmaktan vazgeçtik. Çünkü mezarlar kepçeyle açıldığında ailelere ne diyeceğimizi bilmiyoruz. Aile yıllarca bir umutla arıyor. Sonra buldum derken, kepçelerle un ufak edilmiş kemikleri görünce büyük bir yıkım yaşıyor” dedi.
Hatta bu duruma ailelerin de tepki gösterdiğini kaydeden Çelebi, “Yetkililerin, toplu mezarların açılması sırasında uluslararası sözleşmelere göre hareket etmelerini istedik. Birleşmiş Milletler’in (BM) kabul ettiği Minnesota Protokolü çerçevesinde toplu mezarların açılmasını istedik. Kemikler hiçbir şekilde birbirine karışmamalı. Açılma esnasında delillerin karatılmaması önemli” dedi.
Adli Tıp uzmanları, biliminsanları, arkeologlar, bilinçli işçiler vb gibi kişilerin bu kazı çalışmalarında yer alması gerektiğini söyleyen Av. Çelebi, “Buna ilişkin bir mevzuat yok. Yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Özel bir bütçe oluşturulması gerekiyor. Yoksa açılan mezarla bir mağduriyet oluşuyor” diye kaydetti.
Türkiye’nin bölgede yaşanan toplu mezarlar gerçeğiyle artık yüzleşmesi ve mezarların açılması için yetkililerin bir an önce harekete geçmesini isteyen Çelebi, bu gerçekler açığa çıkarılmadan demokratikleşmenin ya da toplumsal barışın sağlanmasının zor olduğunu kaydetti.
İHD’nin verileri
İHD Diyarbakır Şubesi’nin 21 Eylül 2011 tarihli raporunda yer alan toplu mezarlar ile ilgili veriler tabloyu da çok açık özetliyor.
Diyarbakır, Siirt, Hakkari, Van, Bitlis, Bingöl, Adıyaman, Şırnak, Batman, Mardin, Dersim, Elazığ, Ağrı, Ağdır, Ardahan, Kars, Antep, Malatya, Hatay, Urfa’da 253 toplu mezar bulunuyor.
Bu mezarlardan Eylül 2011’e kadar yalnızca 29’u açıldı ve 190 insana ulaşılabildi.
Ulaşılan insanların kimlikleri ya da akıbetleri hakkında ise, yürütülen çalışmanın yüzeyselliği ve hiçbir detayın uygulanmayışı sebebiyle bir sonuç çıkmadı.SAADET YILDIZ/BİRGÜN
Toplu mezarlar hakkında bilgi veren İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkan Yardımcısı Serdar Çelebi, “Barışın konuşulduğu bir dönemdeyiz. Silahların susması tek başına bir çözüm değil. Bu savaşın yarattığı tahribat var: Toplu mezarlar, failli meçhul cinayetler… 40 bin insanın ölümünden bahsediliyor. Sivil ya da gerilla… Ve bunların büyük bir kısmının mezarı yok” dedi.
Türkiye’de toplu mezar gerçeğinin bilinmesine karşın şimdiye kadar sadece bazı toplu mezarların açıldığına vurgu yapan Av. Çelebi, şunları söyledi:
“Mezarlar kepçeyle açılıyor. Bu da kemiklerin kırılmasına, karışmasına yol açıyor. Kemiklerin kime ait olduğu belirlenemiyor. Buna ilişkin acı örnekler yaşadık. Örneğin Adli Tıp Kurumu’na gönderiliyor, ailelerden DNA örnekleri alınıyor ve eşleştirmesi yapılıyor. Sonuç olumlu çıksa da başvuran aileye verilemiyor. Kardeşi, ağabeyi, kız kardeşi, annesi, babası vs hangisine ait bilinmiyor.”
‘KEPÇELERLE KAZILMASINA KARŞIYIZ’
Batman, Diyarbakır’ın Lice İlçesi gibi toplu mezarların açıldığı yerlerde buna benzer örnekler yaşadıklarını kaydeden Çelebi, “Bu yüzden toplu mezarları kazmaktan vazgeçtik. Çünkü mezarlar kepçeyle açıldığında ailelere ne diyeceğimizi bilmiyoruz. Aile yıllarca bir umutla arıyor. Sonra buldum derken, kepçelerle un ufak edilmiş kemikleri görünce büyük bir yıkım yaşıyor” dedi.
Hatta bu duruma ailelerin de tepki gösterdiğini kaydeden Çelebi, “Yetkililerin, toplu mezarların açılması sırasında uluslararası sözleşmelere göre hareket etmelerini istedik. Birleşmiş Milletler’in (BM) kabul ettiği Minnesota Protokolü çerçevesinde toplu mezarların açılmasını istedik. Kemikler hiçbir şekilde birbirine karışmamalı. Açılma esnasında delillerin karatılmaması önemli” dedi.
Adli Tıp uzmanları, biliminsanları, arkeologlar, bilinçli işçiler vb gibi kişilerin bu kazı çalışmalarında yer alması gerektiğini söyleyen Av. Çelebi, “Buna ilişkin bir mevzuat yok. Yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Özel bir bütçe oluşturulması gerekiyor. Yoksa açılan mezarla bir mağduriyet oluşuyor” diye kaydetti.
Türkiye’nin bölgede yaşanan toplu mezarlar gerçeğiyle artık yüzleşmesi ve mezarların açılması için yetkililerin bir an önce harekete geçmesini isteyen Çelebi, bu gerçekler açığa çıkarılmadan demokratikleşmenin ya da toplumsal barışın sağlanmasının zor olduğunu kaydetti.
İHD’nin verileri
İHD Diyarbakır Şubesi’nin 21 Eylül 2011 tarihli raporunda yer alan toplu mezarlar ile ilgili veriler tabloyu da çok açık özetliyor.
Diyarbakır, Siirt, Hakkari, Van, Bitlis, Bingöl, Adıyaman, Şırnak, Batman, Mardin, Dersim, Elazığ, Ağrı, Ağdır, Ardahan, Kars, Antep, Malatya, Hatay, Urfa’da 253 toplu mezar bulunuyor.
Bu mezarlardan Eylül 2011’e kadar yalnızca 29’u açıldı ve 190 insana ulaşılabildi.
Ulaşılan insanların kimlikleri ya da akıbetleri hakkında ise, yürütülen çalışmanın yüzeyselliği ve hiçbir detayın uygulanmayışı sebebiyle bir sonuç çıkmadı.SAADET YILDIZ/BİRGÜN