Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

"Tecavüz, Suriye İç Savaşının Bir Parçası Haline Geldi"

Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu'nun raporu, Suriyeli kadınların hem hükümet yanlısı hem hükümet karşıtı silahlı kuvvetlerin c...

Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu'nun raporu, Suriyeli kadınların hem hükümet yanlısı hem hükümet karşıtı silahlı kuvvetlerin cinsel saldırılarına maruz kaldığını gösteriyor. 
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu’nun (FIDH) Ürdün’deki Suriyeli kadın mültecilerle görüşerek
hazırladığı rapora göre, Suriyeli kadınlar hem hükümet yanlısı hem hükümet karşıtı silahlı kuvvetlerin cinsel saldırılarına maruz kalıyor. Heyetle görüşen kadınların çoğu, tecavüz korkusuyla ülkeden göç ettiklerini anlatıyor.
Suriye’deki savaş sonucu, yüzbinlerce kişi iç göçe zorlanırken, bir milyon Suriyeli Lübnan, Ürdün, Türkiye ve Mısır’daki mülteci kamplarına yerleşti.
Birleşmiş Milletler komisyonları ile uluslararası ve yerel sivil toplum örgütleri, “tecavüzün Suriye iç savaşının bir parçası haline geldiğini” söylerken, insan hakları raporlarında hükümet güçleri ve karşıt silahlı grupların işlediği cinsel suçların yanısıra cinsel şiddetin bir işkence yöntemi olarak kullanıldığı, çatışmaların daha sekter, radikal ve militarize bir hal aldığı belirtiliyor.

"Bu ihlaller, insanlığa karşı suç sayılır"

FIDH, Suriyeli otoritelerin de, hükümet karşıtı silahlı grupların da keyfi gözaltı ve tutuklamalar, yargısız infazlar, tecavüz ve diğer cinsel şiddet biçimleri, kaçırma, zorla kaybedilme ve işkence gibi suçları sistematik bir şekilde işlediği belirtti.
Raporda “Sivillere karşı işlenen tüm bu ihlaller, insanlığa karşı suçlar olarak nitelendirilebilir. Silahlı mücadelenin yoğunluğu ve krizin silahlı bir iç çatışmaya dönüşmesi sebebiyle, çatışmanın tüm taraflarınca işlenen suçlar da savaş suçu sayılır” denildi.
Heyetle konuşan doktorlar ve psikiyatristler, birçok Suriyeli kadının uğradıkları cinsel saldırılar nedeniyle tedavi gördüğünü söyledi. Destek verdikleri bir kadının, hükümet güçleri tarafından 20 kadar kadınla bir dairede tutulduğunu, tecavüze karşı koyamamaları için ilaç almaya zorlandıklarını anlattığını aktardı.
Heyetle görüşen mülteciler, Özgür Suriye Ordusu’nun da kadınlara tecavüz ettiğini, tecavüz ettikleri bir kadının cesedini evinin önüne atıp saldırıyı Suriye ordusunun gerçekleştirdiği dedikodusunu yaydıklarına şahit olduklarını söyledi.
Gözaltılarda ve kontrol noktalarında cinsel suçların sistematik bir şekilde işlendiği heyete sıkça aktarıldı. Suriyeli bir aktivist “Geleneksel olarak, bir kadının polis merkezine girmesi bile utanç verici bir şey. Şimdiyse bir kadın gözaltında tutulduysa, insanlar tecavüze uğradığına kesin gözüyle bakıyor” diye konuştu. “Kimse cinsel saldırılardan bahsetmiyor bile. Eğer bir kadının tecavüze uğradığı duyulursa kimse onunla evlenmek istemez.”
Ayrıca tecavüzün ardından kadınların intihar ettiği, bazı kadınların tecavüzün ardından kocaları ve aileleri tarafından reddedildikleri ya da tecavüzcüleriyle evlendirildikleri de heyete anlatılanlar arasında.
Syria’s Bright Future’dan doktorlar, FIDH heyetine Amman’da 14-25 yaş arası 21 tecavüz mağduru kadına baktıkları iki güvenli ev olduğunu söyledi.

"Savaş suçları cezasız kalmamalı"

FIDH, yaptığı araştırma ve gözlemler sonucu şu önerilerde bulundu:
* Çatışmanın tüm taraflarına: Cinsel şiddet dahil, tüm şiddet şekillerine derhal son verilmelidir. Tüm tarafların komuta zincirleri cinsel şiddet uygulamalarına karşı açık ve net emirler vermelidir.
* Suriye rejimini destekleyen devletlere: Suriye rejimini, baskı politikasına, sivil-çatışan taraf diye ayırım göz etmeden yapılan geniş çaplı saldırılara ve ciddi insan hakları ihlallerine derhal son vermesi için teşvik etmeli. Bu saldırılar savaş suçları ve insanlığa karşı işlenmiş suçlar olarak yorumlanabilir.
* Tüm devletlere (özellikle de çatışmaya taraf olanları destekleyenlere): Çatışmaya taraf olanların uluslararası insan hakları ve insancıl hukuka bağlı kalmaları ve derhal cinsel şiddet ve kadınları hedef alan tüm şiddet şekilleri dahil bu ihlallere son vermeleri için teşvik etmeli; Suriye’de kadın ve kızlara karşı cinsel şiddet ve diğer tipte şiddet uygulayanlar dahil, insanlığa karşı suç ve savaş suçları zanlıları hakkında, bölge dışı yargı yetkisi prensibi altında dahil, mümkün olduğunda soruşturma ve kovuşturma açmalı.
* BM Güvenlik Konseyi’ne: Suriye durumunu Uluslararası Ceza Mahkemesine sevk etmeli ve Suriye’de kadın ve kız çocuklarına karşı cinsel şiddet ve diğer tipte şiddet uygulayanlar dahil, insanlığa karşı suç ve savaş suçları işleyenlerin cezasız kalmamaları için yapılan çabaları teşvik etmelidir.
* Ürdün Devleti ve Ürdün’de bulunan BM ajansları ve diğer hizmet sağlayıcılara: Suriyeli kadın ve kızların maruz kaldıkları cinsel ve diğer tipte şiddet hakkında konuşmalarına karşı bulunan engelleri göz önünde bulundururak buna göre sosyal yardım ve koruma hizmetleri oluşturmaları; cinsel şiddete maruz kalmış kişilere ulaşmak için proaktif davranıp özellikle resmi mülteci kampları dışında bu kişilere gerekli sağlık ve başka hizmetler sunmaları gereklidir.
Türkiye'den İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın da üye olduğu FIDH, Aralık 2012’de Arap Kadınları Örgütü (AWO) ile birlikte çatışmanın Suriye’deki kaçıp Ürdün’e sığınan Suriyeli kadınlar üzerindeki etkilerini tespit etmek ve kadınlara yönelik şiddet formlarının belgelenmesi için uluslararası bir keşif heyetini Ürdün’e göndermişti.
FIDH heyeti, Zaatari, Kral Abdullah Parkı ve Cyber City olmak üzere üç adet mülteci kampını ziyaret edip, Amman, Rusaifa, Dhleil ve Sama Sarhan’da (Zarka Valiliği) resmi kampların dışında yaşayan 80 mülteci kadın ile biraraya geldi. (ÇT)

Hiç yorum yok