TAYYİP ERDOĞAN’A TEKİRDAĞ F TİPİ CEZAEVİNDEN YAZDIĞIM MEKTUBU AÇIKLIYORUM VE APO’YU TAYYİP ERDOĞAN’A YAZDIĞI MEKTUBU
AÇIKLAMAYA DAVET EDİYORUM!
ÖZET
Tayyip Erdoğan’a 26 Haziran 2008 günü Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden bir mektup yolladım.
Abdullah Öcalan da, basında sık sık belirtildiği üzere İmralı’dan Tayyip Erdoğan’a mektup yazmış.
Tayyip Erdoğan’a yazdığım mektubu halkımın bilgisine sunuyorum.
Abdullah Öcalan’ı da Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektubu açıklamaya davet ediyorum.
Eğer Öcalan yayınlamıyorsa, Tayyip Erdoğan Apo’dan aldığı o mektubu yayınlasın.
Milletten neyi gizliyorlar, millet, Türk ve Kürdüyle öğrensin.
İşte ben Tekirdağ Cezaevinden yazdığım mektubumu yayınlıyorum.
Mektubumda Tayyip Erdoğanlara Türkiye’ye karşı hangi tertipte rol aldıklarını bildirdim. Şu başlıklarda özetlenebilir:
Suçlusunuz!
Bush’tan talimat aldınız!
Almanya’da yakılan Türkler için mücadeleyi arkadan vurdunuz!
“Ermeni Soykırımı” yalanına karşı mücadeleyi sırtından hançerlediniz!
Türk Milletine, Millî Devlete ve Atatürk Devrimine stratejik düşmanlık içine girdiniz!
Haçlı Seferinde görevli olduğunuzu ilan ettiniz!
Saraylarınız yıkılacak ve gemilerinizle birlikte batacaksınız!
İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, bugün Ankara’da bir basın toplantısı düzenleyerek, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i 26 Haziran 2008 günü Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektubu ve Perinçek’in Apo ve Tayyip Erdoğan’a çağrısını açıkladı.
Açıklama şöyle;
Tayyip Erdoğan’a 26 Haziran 2008 günü Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden bir mektup yolladım.
Sayın Milletvekili Onur Öymen, bir önerge vererek, niçin sabah 04.30’da gözaltına alındığımızı hükümetten sormuştu. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, verdiği cevapta, “Yurtdışına çıkma hazırlığında olduğumuz” için bu uygulamaya gidildiğini belirtti. Kamuoyu aldatılıyordu. En önemlisi, Türkiye’ye kurulan tertipti. Tutuklanalı üç ay olmuştu. Kurulan tertibi doğrudan Tayyip Erdoğan’a bildirdim. İadeli taahhütlü mektubun makbuzu duruyor.
Abdullah Öcalan da, basında sık sık belirtildiği üzere İmralı’dan Tayyip Erdoğan’a mektup yazmış.
Tayyip Erdoğan’a yazdığım mektubu halkımın bilgisine sunuyorum.
Abdullah Öcalan’ı da Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektubu açıklamaya davet ediyorum.
Eğer Öcalan yayınlamıyorsa, Tayyip Erdoğan Apo’dan aldığı o mektubu yayınlasın.
Milletten neyi gizliyorlar, millet, Türk ve Kürdüyle öğrensin.
İşte ben Tekirdağ Cezaevinden yazdığım mektubumu yayınlıyorum.
Sayın Tayyip Erdoğan
Başbakan
Ankara
Mektup İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabını ve olguları aktardıktan sonra 13 madde halinde şöyle devam ediyor:
Suçlusunuz!
1. TBMM kürsüsünden kamuoyuna yalan söylenmiştir.
2. Bizleri gece yarısı gözaltına aldığınızı mertçe savunacak cesaretiniz ve gücünüz kalmamıştır. Çünkü suçlusunuz.
3. Türkiye’den kaçmak, emperyalist devletlerle işbirliği yapan “gaflet ve dalalet içindeki iktidar sahipleri”nin yıkıldıkları zaman başvurdukları çarelerdir. En utanç verici örnekler, Sultan Vahdettin ve Damat Ferit’lerdir.
4. Türkiyemizi, ABD’nin BOP Eşbaşkanlarına ve ABD ile “2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma” yapanlara bırakıp gitmeyeceğimizi, emperyalistler de bilmektedir, işbirlikçileri de! Ergenekon korkuları da bu nedenledir.
5. Türk milletinin bağımsızlığını ve egemenliğini, özetle Atatürk Devrimi’ni hedef alan bu kanunsuz tertipleri, ABD ve AB makamlarının talimatlarıyla uyguladığınız belgelenmiştir. ABD sözcülerinin, Avrupa Parlamentosu’nun ve AB Komisyonu üyelerinin, “Ergenekon’un üzerine sonuna kadar gidin” yolundaki karar ve açıklamaları, sizi ele vermiştir ve bu kanıtlar da suç dosyalarınıza girmiş bulunmaktadır.
Bush’tan talimat aldınız!
6. Ergenekon Operasyonu’nu esas hedefine ilerletme kararının 5 Kasım 2007 günü ABD Başkanı Bush ile Washington’daki buluşmanızda alındığını, bizzat yakın arkadaşınız Fehmi Koru iki kez ifşa etmiştir (Kanal 7, 28 Ocak 2008 ve Yeni Şafak, 1 Şubat 2008). Türk devletinin ve yargısının, Washington’da hiçbir karar organı ve mekanizması bulunmuyor. Bu olayda, ABD makamlarının almış olduğu bir kararın size tebliğ edilmiş olduğu açıkça görülüyor. ABD ile BOP Eşbaşkanlığı bağlantıları işlemektedir. O tarihten sonra Ergenekon Operasyonu’nu bir “İşçi Partisi Operasyonu”na dönüştürdünüz. Anayasa güvencesi altında olan bir siyasal partinin Genel Başkanını, Genel Sekreterini, Genel Başkan Yardımcısını ve üst düzey yöneticilerini, Anayasa Mahkemesi tarafından İşçi Partisi hakkında alınmış bir kapatma kararı olmadan tutuklattınız ve İşçi Partisi’ni fiilen kapatmaya kalktınız. Anayasayı çiğnediniz.
7. Türkiye’de Birinci Dünya Savaşı sonundaki İngiliz ve Fransız işgalinden bu yana, ilk kez bir yönetim, emperyalist devletlerin açık talimatlarıyla millî güçlere ve Türk Ordusu’na karşı operasyonlar düzenlemiş ve yurtseverleri hapislere atmıştır. Vahdettin’lerin ve Damat Ferit’lerin tarihi mirasına sarılmış olduğunuz sabittir.
8. ABD ve AB’den gelen talimatları uygulamadaki pervasızlığınız o dereceye varmıştır ki, bizzat siz, Başbakan koltuğunu işgal etmenize rağmen, “Ergenekon’un üzerine sonuna kadar gidilecek” türünden Atlantik ötesi dayatmaları aynen seslendirerek Yargı’ya baskı yönelttiniz. Hatta hükümetinizin üyeleri, Ergenekon tutuklamalarını, AKP’yi kapatma davasına bir cevap olarak uyguladığınızı itiraf ettiler. Hukuk devletini ayaklar altına aldınız.
Almanya’da yakılan Türkler için mücadeleyi arkadan vurdunuz!
9. Alman devlet kurumlarıyla bağlantılı ırkçı terör örgütlerinin yurttaşlarımızı evleriyle birlikte yakmalarına karşı, Almanya’daki Türkleri birleştirmek ve Alman halkının dostluğunu kazanmak için yürüttüğümüz mücadeleyi arkadan vurdunuz ve bu uygulamanızla da hangi cephede yer aldığınızı sergilediniz.
“Ermeni Soykırımı” yalanına karşı mücadeleyi sırtından hançerlediniz!
10. Talât Paşa Komitesi olarak, “Ermeni soykırımı” yalanına karşı Lozan’da, Berlin’de, Paris’te ve diğer Batı merkezlerinde yürüttüğümüz mücadelelerde bizi hep sırtımızdan hançerlediniz. Avrupa Parlamentosu’nun 2006 yılı Eylül ayında aldığı “Talât Paşa Komitesi’ni dağıtın” kararını uygulayarak, Türk devletinin otoritesinin üstünde başka egemenliklere bağlılığınızı kanıtladınız. Ve en son tam İsviçre’nin soykırım önyargısına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nde dava açmak üzere olduğumuz günlerde, bizi utanmadan “terör örgütü” olmakla suçlayıp tutuklatarak, AİHM’deki Türkiye düşmanı çevrelerle aynı cephede savaştığınızı gösterdiniz ve onlara üzerinize düşen desteği verdiniz. Hatta bilgisayarlarımızdaki AİHM’ye başvuru hazırlıklarımıza elkoyarak, bizi dava açamaz hale getirme girişiminde bulundunuz.
Türk Milletine, Millî Devlete ve Atatürk Devrimine
stratejik düşmanlık içine girdiniz!
11. Emniyet Genel Müdürlüğü Raporu’yla ulusalcılığı “terör kapsamı içine” alarak, Türk milletine ve millî devlete karşı stratejik düşmanlık içine girdiğinizi ilan ettiniz. Buna bağlı olarak, Türk milletinin bağımsızlığı için mücadele eden yurtseverlere ve Türk Ordusu mensuplarına “Ergenekon Terör Örgütü” adını verdiniz. Böylece bu büyük milletin “tarih mirasını yıkma” hedeflerini ilan eden Karen Fogg’ların Türk tarihine karşı psikolojik savaşında da görev üstlendiniz.
12. “Ergenekon Terör Örgütü Operasyonu” başlığı altında yürüttüğünüz uygulamalar, basit bir kanunsuzluk olmayıp, Atatürk Devrimi’ne stratejik düşmanlık boyutundadır. Ve Batı’lı emperyalistlerin Kemalist Devrim’i tasfiye amaçlarıyla bağlantılıdır.
Haçlı Seferinde görevli olduğunuzu ilan ettiniz!
13. Türkiye Cumhuriyeti’nin yalnız laiklik ilkesini değil, devlet bağımsızlığını, ülke ve millet bütünlüğünü hedef alan emperyalist projede örgütlü olarak görev üstlendiğinizi bizim saptadığımız tam 31 ayrı konuşmanızda ısrarla belirttiniz. 15 Şubat 2004 gecesi Kanal D ekranından yaptığınız “tarihî” açıklamada, “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde Diyarbakır’ı merkez yapacağınızı” söyleyerek, ABD’den almış olduğunuz görevin içeriğini de tanımladınız. Dahası ABD yetkililerinin, Büyük Ortadoğu Projesi’yle Müslüman halkların yaşadığı “24 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini değiştirme” hedefine bağlanarak, yine ABD liderlerinin “Haçlı Seferi” diye ilan ettikleri bu savaşta, Haçlı ordularının yanında mevzilendiniz. Bu tarihî duruşunuz, İslamiyet’i bir aldatma ve çıkar aracı olarak kullandığınıza ilişkin saptamaların da kesin kanıtıdır. Bu büyük suçunuz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından saptanınca, bu kez Anayasa Mahkemesi’ne verdiğiniz 30 Nisan 2008 tarihli savunmanızda, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığını inkâr ederek yalan yazdınız ve bu yalanınızı kendi imzanızla belgelediniz.
31 kez itiraf ettiğiniz suçunuzu bugün Anayasa Mahkemesi önünde inkâr ettiğinize göre, artık BOP Eşbaşkanlığı’nın suç olduğunu biliyorsunuz.
Saraylarınız yıkılacak
Ve gemilerinizle birlikte batacaksınız!
Sonuç olarak, Ergenekon tertipleriyle bu milletin ve Müslüman halkların geleceğine kasteden BOP Eşbaşkanlığı yönetimi, işte yıkılmaktadır.
BOP Eşbaşkanlığı’nı, kurmaylarının ABD nezdindeki “Bizi kullanın deliğe süpürmeyin” yalvarışlarına rağmen, artık ABD ve AB yönetimleri de kurtaramıyor. Türk milletinin iradesi, kesinlikle ABD ve AB iradesine üstün gelecektir.
Büyük devrimci önder Atatürk’ün deyişiyle “çıkarlarını yayılmacıların emelleriyle birleştirmiş” nice iktidar sahibi, parmaklarındaki pırlanta taşlı yüzükleri, sarayların eşyalarına bile göz diken saltanat düşkünlükleri ve haramzadelerine aldıkları gemileriyle birlikte batmışlardır.
“Türkiye’yi dünyaya pazarlamak”la açıkça iftihar edenlerin, “ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma yaptığını” itiraf edenlerin, Citibank’ın 3 milyar dolar vergi borcunu hangi çıkar karşılığında sildikleri henüz bilinmeyenlerin, kendileri şatafat ve ihtişam içinde “yaşam biçimlerini” sürdürürken milleti sadakaya muhtaç hale düşüren ve ülkeyi borç batağına saplayanların saltanatlarının yıkılmakta olduğu bu umutlu ortamda, size bütün insanî duygularımla sade, dürüst ve şerefli bir gelecek ve iyilikler dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Doğu Perinçek
İşçi Partisi Genel Başkanı
1 No’lu F Tipi Cezaevi / B-54
Tekirdağ
AÇIKLAMAYA DAVET EDİYORUM!
ÖZET
Tayyip Erdoğan’a 26 Haziran 2008 günü Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden bir mektup yolladım.
Abdullah Öcalan da, basında sık sık belirtildiği üzere İmralı’dan Tayyip Erdoğan’a mektup yazmış.
Tayyip Erdoğan’a yazdığım mektubu halkımın bilgisine sunuyorum.
Abdullah Öcalan’ı da Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektubu açıklamaya davet ediyorum.
Eğer Öcalan yayınlamıyorsa, Tayyip Erdoğan Apo’dan aldığı o mektubu yayınlasın.
Milletten neyi gizliyorlar, millet, Türk ve Kürdüyle öğrensin.
İşte ben Tekirdağ Cezaevinden yazdığım mektubumu yayınlıyorum.
Mektubumda Tayyip Erdoğanlara Türkiye’ye karşı hangi tertipte rol aldıklarını bildirdim. Şu başlıklarda özetlenebilir:
Suçlusunuz!
Bush’tan talimat aldınız!
Almanya’da yakılan Türkler için mücadeleyi arkadan vurdunuz!
“Ermeni Soykırımı” yalanına karşı mücadeleyi sırtından hançerlediniz!
Türk Milletine, Millî Devlete ve Atatürk Devrimine stratejik düşmanlık içine girdiniz!
Haçlı Seferinde görevli olduğunuzu ilan ettiniz!
Saraylarınız yıkılacak ve gemilerinizle birlikte batacaksınız!
İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, bugün Ankara’da bir basın toplantısı düzenleyerek, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i 26 Haziran 2008 günü Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektubu ve Perinçek’in Apo ve Tayyip Erdoğan’a çağrısını açıkladı.
Açıklama şöyle;
Tayyip Erdoğan’a 26 Haziran 2008 günü Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden bir mektup yolladım.
Sayın Milletvekili Onur Öymen, bir önerge vererek, niçin sabah 04.30’da gözaltına alındığımızı hükümetten sormuştu. İçişleri Bakanı Beşir Atalay, verdiği cevapta, “Yurtdışına çıkma hazırlığında olduğumuz” için bu uygulamaya gidildiğini belirtti. Kamuoyu aldatılıyordu. En önemlisi, Türkiye’ye kurulan tertipti. Tutuklanalı üç ay olmuştu. Kurulan tertibi doğrudan Tayyip Erdoğan’a bildirdim. İadeli taahhütlü mektubun makbuzu duruyor.
Abdullah Öcalan da, basında sık sık belirtildiği üzere İmralı’dan Tayyip Erdoğan’a mektup yazmış.
Tayyip Erdoğan’a yazdığım mektubu halkımın bilgisine sunuyorum.
Abdullah Öcalan’ı da Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektubu açıklamaya davet ediyorum.
Eğer Öcalan yayınlamıyorsa, Tayyip Erdoğan Apo’dan aldığı o mektubu yayınlasın.
Milletten neyi gizliyorlar, millet, Türk ve Kürdüyle öğrensin.
İşte ben Tekirdağ Cezaevinden yazdığım mektubumu yayınlıyorum.
Sayın Tayyip Erdoğan
Başbakan
Ankara
Mektup İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın cevabını ve olguları aktardıktan sonra 13 madde halinde şöyle devam ediyor:
Suçlusunuz!
1. TBMM kürsüsünden kamuoyuna yalan söylenmiştir.
2. Bizleri gece yarısı gözaltına aldığınızı mertçe savunacak cesaretiniz ve gücünüz kalmamıştır. Çünkü suçlusunuz.
3. Türkiye’den kaçmak, emperyalist devletlerle işbirliği yapan “gaflet ve dalalet içindeki iktidar sahipleri”nin yıkıldıkları zaman başvurdukları çarelerdir. En utanç verici örnekler, Sultan Vahdettin ve Damat Ferit’lerdir.
4. Türkiyemizi, ABD’nin BOP Eşbaşkanlarına ve ABD ile “2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma” yapanlara bırakıp gitmeyeceğimizi, emperyalistler de bilmektedir, işbirlikçileri de! Ergenekon korkuları da bu nedenledir.
5. Türk milletinin bağımsızlığını ve egemenliğini, özetle Atatürk Devrimi’ni hedef alan bu kanunsuz tertipleri, ABD ve AB makamlarının talimatlarıyla uyguladığınız belgelenmiştir. ABD sözcülerinin, Avrupa Parlamentosu’nun ve AB Komisyonu üyelerinin, “Ergenekon’un üzerine sonuna kadar gidin” yolundaki karar ve açıklamaları, sizi ele vermiştir ve bu kanıtlar da suç dosyalarınıza girmiş bulunmaktadır.
Bush’tan talimat aldınız!
6. Ergenekon Operasyonu’nu esas hedefine ilerletme kararının 5 Kasım 2007 günü ABD Başkanı Bush ile Washington’daki buluşmanızda alındığını, bizzat yakın arkadaşınız Fehmi Koru iki kez ifşa etmiştir (Kanal 7, 28 Ocak 2008 ve Yeni Şafak, 1 Şubat 2008). Türk devletinin ve yargısının, Washington’da hiçbir karar organı ve mekanizması bulunmuyor. Bu olayda, ABD makamlarının almış olduğu bir kararın size tebliğ edilmiş olduğu açıkça görülüyor. ABD ile BOP Eşbaşkanlığı bağlantıları işlemektedir. O tarihten sonra Ergenekon Operasyonu’nu bir “İşçi Partisi Operasyonu”na dönüştürdünüz. Anayasa güvencesi altında olan bir siyasal partinin Genel Başkanını, Genel Sekreterini, Genel Başkan Yardımcısını ve üst düzey yöneticilerini, Anayasa Mahkemesi tarafından İşçi Partisi hakkında alınmış bir kapatma kararı olmadan tutuklattınız ve İşçi Partisi’ni fiilen kapatmaya kalktınız. Anayasayı çiğnediniz.
7. Türkiye’de Birinci Dünya Savaşı sonundaki İngiliz ve Fransız işgalinden bu yana, ilk kez bir yönetim, emperyalist devletlerin açık talimatlarıyla millî güçlere ve Türk Ordusu’na karşı operasyonlar düzenlemiş ve yurtseverleri hapislere atmıştır. Vahdettin’lerin ve Damat Ferit’lerin tarihi mirasına sarılmış olduğunuz sabittir.
8. ABD ve AB’den gelen talimatları uygulamadaki pervasızlığınız o dereceye varmıştır ki, bizzat siz, Başbakan koltuğunu işgal etmenize rağmen, “Ergenekon’un üzerine sonuna kadar gidilecek” türünden Atlantik ötesi dayatmaları aynen seslendirerek Yargı’ya baskı yönelttiniz. Hatta hükümetinizin üyeleri, Ergenekon tutuklamalarını, AKP’yi kapatma davasına bir cevap olarak uyguladığınızı itiraf ettiler. Hukuk devletini ayaklar altına aldınız.
Almanya’da yakılan Türkler için mücadeleyi arkadan vurdunuz!
9. Alman devlet kurumlarıyla bağlantılı ırkçı terör örgütlerinin yurttaşlarımızı evleriyle birlikte yakmalarına karşı, Almanya’daki Türkleri birleştirmek ve Alman halkının dostluğunu kazanmak için yürüttüğümüz mücadeleyi arkadan vurdunuz ve bu uygulamanızla da hangi cephede yer aldığınızı sergilediniz.
“Ermeni Soykırımı” yalanına karşı mücadeleyi sırtından hançerlediniz!
10. Talât Paşa Komitesi olarak, “Ermeni soykırımı” yalanına karşı Lozan’da, Berlin’de, Paris’te ve diğer Batı merkezlerinde yürüttüğümüz mücadelelerde bizi hep sırtımızdan hançerlediniz. Avrupa Parlamentosu’nun 2006 yılı Eylül ayında aldığı “Talât Paşa Komitesi’ni dağıtın” kararını uygulayarak, Türk devletinin otoritesinin üstünde başka egemenliklere bağlılığınızı kanıtladınız. Ve en son tam İsviçre’nin soykırım önyargısına karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nde dava açmak üzere olduğumuz günlerde, bizi utanmadan “terör örgütü” olmakla suçlayıp tutuklatarak, AİHM’deki Türkiye düşmanı çevrelerle aynı cephede savaştığınızı gösterdiniz ve onlara üzerinize düşen desteği verdiniz. Hatta bilgisayarlarımızdaki AİHM’ye başvuru hazırlıklarımıza elkoyarak, bizi dava açamaz hale getirme girişiminde bulundunuz.
Türk Milletine, Millî Devlete ve Atatürk Devrimine
stratejik düşmanlık içine girdiniz!
11. Emniyet Genel Müdürlüğü Raporu’yla ulusalcılığı “terör kapsamı içine” alarak, Türk milletine ve millî devlete karşı stratejik düşmanlık içine girdiğinizi ilan ettiniz. Buna bağlı olarak, Türk milletinin bağımsızlığı için mücadele eden yurtseverlere ve Türk Ordusu mensuplarına “Ergenekon Terör Örgütü” adını verdiniz. Böylece bu büyük milletin “tarih mirasını yıkma” hedeflerini ilan eden Karen Fogg’ların Türk tarihine karşı psikolojik savaşında da görev üstlendiniz.
12. “Ergenekon Terör Örgütü Operasyonu” başlığı altında yürüttüğünüz uygulamalar, basit bir kanunsuzluk olmayıp, Atatürk Devrimi’ne stratejik düşmanlık boyutundadır. Ve Batı’lı emperyalistlerin Kemalist Devrim’i tasfiye amaçlarıyla bağlantılıdır.
Haçlı Seferinde görevli olduğunuzu ilan ettiniz!
13. Türkiye Cumhuriyeti’nin yalnız laiklik ilkesini değil, devlet bağımsızlığını, ülke ve millet bütünlüğünü hedef alan emperyalist projede örgütlü olarak görev üstlendiğinizi bizim saptadığımız tam 31 ayrı konuşmanızda ısrarla belirttiniz. 15 Şubat 2004 gecesi Kanal D ekranından yaptığınız “tarihî” açıklamada, “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi içinde Diyarbakır’ı merkez yapacağınızı” söyleyerek, ABD’den almış olduğunuz görevin içeriğini de tanımladınız. Dahası ABD yetkililerinin, Büyük Ortadoğu Projesi’yle Müslüman halkların yaşadığı “24 ülkenin sınırlarını ve rejimlerini değiştirme” hedefine bağlanarak, yine ABD liderlerinin “Haçlı Seferi” diye ilan ettikleri bu savaşta, Haçlı ordularının yanında mevzilendiniz. Bu tarihî duruşunuz, İslamiyet’i bir aldatma ve çıkar aracı olarak kullandığınıza ilişkin saptamaların da kesin kanıtıdır. Bu büyük suçunuz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından saptanınca, bu kez Anayasa Mahkemesi’ne verdiğiniz 30 Nisan 2008 tarihli savunmanızda, Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığını inkâr ederek yalan yazdınız ve bu yalanınızı kendi imzanızla belgelediniz.
31 kez itiraf ettiğiniz suçunuzu bugün Anayasa Mahkemesi önünde inkâr ettiğinize göre, artık BOP Eşbaşkanlığı’nın suç olduğunu biliyorsunuz.
Saraylarınız yıkılacak
Ve gemilerinizle birlikte batacaksınız!
Sonuç olarak, Ergenekon tertipleriyle bu milletin ve Müslüman halkların geleceğine kasteden BOP Eşbaşkanlığı yönetimi, işte yıkılmaktadır.
BOP Eşbaşkanlığı’nı, kurmaylarının ABD nezdindeki “Bizi kullanın deliğe süpürmeyin” yalvarışlarına rağmen, artık ABD ve AB yönetimleri de kurtaramıyor. Türk milletinin iradesi, kesinlikle ABD ve AB iradesine üstün gelecektir.
Büyük devrimci önder Atatürk’ün deyişiyle “çıkarlarını yayılmacıların emelleriyle birleştirmiş” nice iktidar sahibi, parmaklarındaki pırlanta taşlı yüzükleri, sarayların eşyalarına bile göz diken saltanat düşkünlükleri ve haramzadelerine aldıkları gemileriyle birlikte batmışlardır.
“Türkiye’yi dünyaya pazarlamak”la açıkça iftihar edenlerin, “ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma yaptığını” itiraf edenlerin, Citibank’ın 3 milyar dolar vergi borcunu hangi çıkar karşılığında sildikleri henüz bilinmeyenlerin, kendileri şatafat ve ihtişam içinde “yaşam biçimlerini” sürdürürken milleti sadakaya muhtaç hale düşüren ve ülkeyi borç batağına saplayanların saltanatlarının yıkılmakta olduğu bu umutlu ortamda, size bütün insanî duygularımla sade, dürüst ve şerefli bir gelecek ve iyilikler dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Doğu Perinçek
İşçi Partisi Genel Başkanı
1 No’lu F Tipi Cezaevi / B-54
Tekirdağ