CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Reyhanlı’daki patlamalara ilişkin,
“Bütün delillerin yok edildiğini görüyoruz, olay mahallinden delillerin
anında süpürüldüğünü görüyoruz. Tıpkı Uğur Mumcu cinayetinde olduğu
gibi. Delillerin devlet eliyle yok edildiğini görüyorsunuz” dedi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde inançlar üzerinden acımasızca ayırımcılık yapıldığını ve tasfiye sürecinin devam ettiğini iddia etti.
“Artık Hava Kuvvetlerinde de, yeni bir hukuk düzeninin oluştuğunu görüyoruz” ifadesini kullanan Kart, şöyle dedi:
“Ortaya çıkan bulgulara göre; Hava Kuvvetleri bünyesinde tasfiye edilmek istenilen 800 kişinin 150’ye yakını hakkında ahlaki gerekçeler ve borçlanma ilişkileri sebebiyle, işlem yapılmış; 700’e yakın kişi hakkında ise; tamamen ‘Alevi olmaları’ sebebiyle işlem yapılmıştır.
Kaygı veren gelişme şudur; Devlet içinde, yasal ve anayasal dayanağı olmayan ‘güç odakları’ oluşmuştur. Bu odaklar, kendi özel hukuklarını yaratmışlardır. Siyasi iktidar bu odaklara müdahale edememektedir. Yasal ve anayasal organların; görev, yetki ve sorumlulukları askıya alınmış durumdadır.”
“BİRİLERİ SURİYE MUHALİFLERİNİ AÇIĞA ÇIKARMA GAYRETİ İÇİNDE”
Reyhanlı’daki patlamalara ilişkin Kart, “Birileri 24 saat içinde faili tespit etme gayreti içinde. Birileri ne yapıyor, Suriye muhaliflerini açığa çıkarma gayreti içinde. Bu olayın Muhaberat tarafından yapılması ihtimali yüksektir, kuvvetle muhtemeldir ama sen hükümet olarak neden Suriye muhaliflerini öncelikle aklamak, açığa çıkarmak gibi bir gayretin içindesin. O zaman demek ki sen burada yaptığın idari ve adli soruşturmada bir şeyleri örtmenin, delilleri karartmanın çabası içindesin demek ki, bunun anlamı budur. CHP heyeti gitti hemen olay mahalline, bütün delillerin yok edildiğini görüyoruz, olay mahallinden delillerin anında süpürüldüğünü görüyoruz. Tıpkı Uğur Mumcu cinayetinde olduğu gibi. Delilerin devlet eliyle yok edildiğini görüyorsunuz. Suriye sınırı neden böylesine provokasyona açık hale geldi? İçişleri Bakanı, gerine gerine konuşuyor, ‘24 saatte failleri yakaladık’ diyor, ne güzel, 24 saatte failleri elinle koymuş gibi buluyorsun. Peki böylesine vahim bir saldırı hazırlığı günlerce hazırlık yapılmasını gerektirir, bunu neden engelleyemiyorsun, sen bunun cevabını ver, sen neredesin, devlet olarak orada yok musun? Bunların cevabını veremeyenler bakıyoruz hemen faili tespit ediyorlar ama birilerini de açığa çıkarmaya çalışıyorlar” dedi.
“DAYANAĞI OLMAYAN BİR SANSÜRDÜR”
Yayın yasağına ilişkin bir soruya Kart, “Bir iflastır. Sen basın yasağı getiriyorsun. Bu tam anlamıyla dayanağı olmayan bir sansürdür, doğrudan bir sansürdür” diye konuştu.
“Yeni anayasa çalışmalarında kamuda başörtüsü yönünde bir anlaşma sağlandığı ifade edildi, böyle bir anlaşma var mı?” sorusuna Kart, “Komisyon çalışmalarında genellikle Rıza Bey ile ben dönüşümlü olarak görev yapıyoruz. Süheyl Bey çoğu zaman maalesef gelemiyor” diyerek şöyle devam etti:
“Biz diyoruz ki hizmete alınmada, kamu hizmetine girmede CHP olarak, kamu yetkisinin, kamu erkinin doğrudan kullanılmasını gerektiren bu süreçte dini sembol, siyasi sembol anlamına gelen hiçbir işaretin kullanılmaması gerektiği yönündeki CHP görüşünü bir kez daha dile getirdik. CHP’nin görüşünde bu anlamda bir kırılma söz konusu değildir” yanıtını verdi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde inançlar üzerinden acımasızca ayırımcılık yapıldığını ve tasfiye sürecinin devam ettiğini iddia etti.
“Artık Hava Kuvvetlerinde de, yeni bir hukuk düzeninin oluştuğunu görüyoruz” ifadesini kullanan Kart, şöyle dedi:
“Ortaya çıkan bulgulara göre; Hava Kuvvetleri bünyesinde tasfiye edilmek istenilen 800 kişinin 150’ye yakını hakkında ahlaki gerekçeler ve borçlanma ilişkileri sebebiyle, işlem yapılmış; 700’e yakın kişi hakkında ise; tamamen ‘Alevi olmaları’ sebebiyle işlem yapılmıştır.
Kaygı veren gelişme şudur; Devlet içinde, yasal ve anayasal dayanağı olmayan ‘güç odakları’ oluşmuştur. Bu odaklar, kendi özel hukuklarını yaratmışlardır. Siyasi iktidar bu odaklara müdahale edememektedir. Yasal ve anayasal organların; görev, yetki ve sorumlulukları askıya alınmış durumdadır.”
“BİRİLERİ SURİYE MUHALİFLERİNİ AÇIĞA ÇIKARMA GAYRETİ İÇİNDE”
Reyhanlı’daki patlamalara ilişkin Kart, “Birileri 24 saat içinde faili tespit etme gayreti içinde. Birileri ne yapıyor, Suriye muhaliflerini açığa çıkarma gayreti içinde. Bu olayın Muhaberat tarafından yapılması ihtimali yüksektir, kuvvetle muhtemeldir ama sen hükümet olarak neden Suriye muhaliflerini öncelikle aklamak, açığa çıkarmak gibi bir gayretin içindesin. O zaman demek ki sen burada yaptığın idari ve adli soruşturmada bir şeyleri örtmenin, delilleri karartmanın çabası içindesin demek ki, bunun anlamı budur. CHP heyeti gitti hemen olay mahalline, bütün delillerin yok edildiğini görüyoruz, olay mahallinden delillerin anında süpürüldüğünü görüyoruz. Tıpkı Uğur Mumcu cinayetinde olduğu gibi. Delilerin devlet eliyle yok edildiğini görüyorsunuz. Suriye sınırı neden böylesine provokasyona açık hale geldi? İçişleri Bakanı, gerine gerine konuşuyor, ‘24 saatte failleri yakaladık’ diyor, ne güzel, 24 saatte failleri elinle koymuş gibi buluyorsun. Peki böylesine vahim bir saldırı hazırlığı günlerce hazırlık yapılmasını gerektirir, bunu neden engelleyemiyorsun, sen bunun cevabını ver, sen neredesin, devlet olarak orada yok musun? Bunların cevabını veremeyenler bakıyoruz hemen faili tespit ediyorlar ama birilerini de açığa çıkarmaya çalışıyorlar” dedi.
“DAYANAĞI OLMAYAN BİR SANSÜRDÜR”
Yayın yasağına ilişkin bir soruya Kart, “Bir iflastır. Sen basın yasağı getiriyorsun. Bu tam anlamıyla dayanağı olmayan bir sansürdür, doğrudan bir sansürdür” diye konuştu.
“Yeni anayasa çalışmalarında kamuda başörtüsü yönünde bir anlaşma sağlandığı ifade edildi, böyle bir anlaşma var mı?” sorusuna Kart, “Komisyon çalışmalarında genellikle Rıza Bey ile ben dönüşümlü olarak görev yapıyoruz. Süheyl Bey çoğu zaman maalesef gelemiyor” diyerek şöyle devam etti:
“Biz diyoruz ki hizmete alınmada, kamu hizmetine girmede CHP olarak, kamu yetkisinin, kamu erkinin doğrudan kullanılmasını gerektiren bu süreçte dini sembol, siyasi sembol anlamına gelen hiçbir işaretin kullanılmaması gerektiği yönündeki CHP görüşünü bir kez daha dile getirdik. CHP’nin görüşünde bu anlamda bir kırılma söz konusu değildir” yanıtını verdi.