Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

Demek ki neymiş, İsveç’te alkol yasak değilmiş. Demek ki neymiş, Avrupa’da da öyle olmuyormuş!

AKP’ye göre alkollü içki İsveç’te bile yasak. Yakından bakıldığında ise, bu söz kocaman bir AKP yalanından başka bir şey değil. Önce şu...

AKP’ye göre alkollü içki İsveç’te bile yasak. Yakından bakıldığında ise, bu söz kocaman bir AKP yalanından başka bir şey değil.

Önce şunu hemen belirtelim: İsveç’te “içki yasağı” diye bir şey yok! Hiç olmadı ve bundan sonra da olacak gibi durmuyor. Peki, bu yasak algısı nereden kaynaklanıyor? İsveç’te alkol yasağı yok ama satışta bazı kısıtlamalar var. Daha doğrusu son yıllara kadar vardı. Kısıtlamanın İsveç’te alkolizmin salgın hastalık derecesinde toplumsal bir sorun haline geldiği bir dönem yaşanması gibi tarihsel nedenleri var.  Alkolün kısıtlanmasını da devlet değil halk bizzat istemiş. Halkın talebine rağmen ama devlet alkollü içkiyi yasaklamamış.

Bugün İsveç’te alkol satışı büyük oranda hala bizde bir süre öncesine kadar geçerli olan “Tekel” uygulamasına benzer Systembolaget adlı mağazalarda yapılıyor. Systembolaget tekeli bir kamu mağazaları ve bütün kamu kurumları gibi belli kurallarla çalışıyor. Bu kuralların başında da açılış kapanış saatleri geliyor.

Ancak İsveç’in Avrupa Birliği’ne girmesinden sonra alkol satışında da çok şey değişti ve 2007 yılında Lüksemburg’taki Avrupa Adalet Divanı Avrupa’da tekel olmayacağına karar verdi ve dolayısıyla da Systembolaget tekelinin de kaldırılması gündeme girdi.  Zaten bugün ülkede Systembolaget mağazaları yanında başka yerlerde de içki satın almak mümkün, internet üzerinden Avrupa’nın herhangi bir ülkesinden ülkeye içki sokmak da serbest. Bundan başka bütün restoran ve barlarda yapılan içki servisinin bu kısıtlamayla bir ilgisi yok.

Halk yasağı savundu devlet yasaklamadı
Peki, İsveç’te “alkol satışının kısıtlılığının” ne gibi tarihsel nedenleri ya da kökenleri var? Kuzey ülkelerinde öteden beri alkol tüketimi güneşli ülkelere göre daha yaygın. 19.yüzyıldan itibaren İsveç’te alkol tüketimi her geçen gün artmaya başladı. Bugünkü kullanımın neredeyse 5 katı daha fazla alkol tüketilmesi yüzünden ülkedeki ciddi toplumsal sorunlar ortaya çıktı. 1800lü yılların ikinci yarısından itibaren İsveç’te alkol karşıtı bir hareket oluşmaya başladı. Yoksulların sağlığının korunmasını ve toplumsal dayanışmanın artırılmasını savunan bu hareket soruna elbette dini ideolojinin penceresinden değil, halk sağlığı açısından bakıyordu.

Aslında, alkolizmin ciddi bir sosyal sorun olduğu tespiti yapan bu hareket, bir halk hareketiydi ve devletin bu sorunu çözmesini istiyordu.  1910 yılına gelindiğinde hareket 500 bin üyeye ulaştı ve bir yıl önce, 1909 yılında hareketin başlattığı alkolün yasaklanmasını talep eden imza kampanyasına ülke yetişkinlerinin yarısından fazlası imza attı. Ancak hükümet alkolü yasaklamadı. Halkın sağlığını tehdit eden alkolizme karşı, alkolden geliri olan ekonomik çevrelerin dediği oldu. Ayrıca, devletin önemli gelirlerinden biri alkollü içkiden aldığı vergiydi.

İçki yasağı hareketini aslında işçi sınıfı ve sosyalistler de destekliyordu. Sosyalistlerin talepleri arsında günde 12 – 14 saatlik işin insanları alkolikliğe sürüklediği, iş saatlerinin kısalması, kadın ve çocuk çalıştırmanın yasaklanması da vardı. İsveç’te 1900’lü yılların başında bile ciddi bir işçi sınıfı hareketi olduğunu hatırlatmak gerekiyor. 1907 yılında Sendikalar Birliği’nin 186 bin, sosyal demokrat partinin de 113 bin üyesi olduğunu hatırlarsak, bu gücü daha iyi anlarız.  İşçi sınıfı hareketi, o dönemde sağlık sigortası için de mücadele ediyordu. 1910 yılında İsveç’te nüfusun % 13’ünün sağlık sigortası vardı.

Karne geliyor
Devletin alkolü yasaklayamayacağını açıklamasından sonra Dr. Ivan Bratt ayrı bir öneride bulundu. Bratt’ın önersine göre, alkol satan ve üreten özel mekânlar ve işletmeler kapansın, alkol üretimi ve satışıyla ilgili tüm yetki devlete geçsin. Devletin alkol satışı da karneye bağlansın. Devlet Dr. Ivan Bratt’ın karne önerisini kabul eti. İsveç’te 1914 yılından itibaren Göteborg, Jönköping ve Stockholm’de alkollü içki karneyle satılmaya başlandı.

Buralardaki pilot uygulamadan sonra 1917’den itibaren bütün ülkede alkollü içkinin karneyle satışı dönemine geçildi. Karne şu şartları taşıyordu: 25 yaşını doldurmuş ve daha önce alkolizm hastalığına düşmemiş olmak. (Karneyle satış 1955 yılına kadar sürdü ve en son bir kişi ayda 3 litre yüksek dozda alkollü içki alma hakkına sahipti.)

Karneden sonra 1920li yıllardan itibaren de alkol üretimi, ithal ve ihracıyla satışı devletleştirildi. İşte alkol satışı yapan tekel mağazaları Systembolaget böyle kuruldu.

Alkol karşıtı hareket devletleştirme ve karneyle satışla teskin olmadı ve mücadelesini sürdürdü.  Hareketin baskısıyla Meclis1922 yılında alkolün yasaklanması talebiyle bir halkoylaması yapılması kararı aldı. Halkoylaması sonucunda % 51 alkolün serbest satışı yönünde oy kullandı. (Kadınların % 59’u yasaktan yana oy kullanmıştı.)

Alkole zam karaborsayı getirdi
1955 yılına gelindiğinde karne kaldırıldı ve İsveç, karne yerine halkın daha iyi aydınlatılması, alkol kurbanlarının daha iyi bakımının yapılması kararı aldı. Alkolde karnenin kaldırılması tekrar ülkede alkol tüketimini artırdı ve 1957’de alkol fiyatlarına ciddi zamlar yapıldı. Zamların yanında, Systembolaget tekel mağazalarının sayısının azlığı, açılış saatlerinin sınırlılığı ve insanların mağaza içine girememesi gibi nedenler caydırıcı rol oynamalıydı.  Ama bu önlemler ülkede alkol karaborsasının oluşmasına neden oldu ve illegal alkol üretimi arttı.

İsveç’in 1995 yılında Avrupa Birliği’ne girmesiyle alkol tekelinde büyük değişiklikler oldu. Systembolaget kalsa da, alkol ihraç ve ithaliyle satışına dair başka şirketlerin kurulmasına izin çıktı. İsveçlilerin yurtdışı gezilerinden dönerken yanlarında alkollü içki getirmelerine de izin çıktı. İnternet üzerinden verilen siparişler ama yine Systembolaget üzerinden değerinin % 17si kadar vergi ödenerek yapıldı. 1995 ila 2005 yılları arsında İsveç’te alkol tüketimi hızla arttı. Ancak ilk 10 yıldaki eski heyecan zamanla yatıştı ve son dönemde İsveç alkol tüketiminin artmadığı görülüyor.

Avrupa Adalet Divanı 5 Haziran 2007 tarihli kararında İsveç’in alkol politikasının Avrupa malların serbest dolaşımı anlaşmasına ters olduğuna karar verdi. İsveç’in mahkemeye sürdüğü “gençlik koruma ve halk sağlığı” gerekçelerini hâkimler reddetti. Böylelikle İsveç’in alkol tekelinin de sonuna gelinmiş oldu. Şimdi İsveç iki yol düşünüyor: Birincisi, Systembolaget mağazalarını özelleştirilmek ya da bunların sayısı çoğaltıp, benzer yeni mağazaların açılmasını sağlamak. Ayrıca, mağazaların hafta da 10 saat daha fazla açık kalması planlanıyor. İkinci yol ise, tıpkı Almanya, Avusturya ve İsveç’te olduğu gibi marketlerde alkol satılmasına izin verilmesi. Her iki durumda da satıcıların eğitimli olması ve alıcıların da en az 20 yaşında olması öngörülüyor.

Demek ki neymiş, İsveç’te alkol yasak değilmiş.  Demek ki neymiş, Avrupa’da da öyle olmuyormuş!