Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

Engels’in atları

12 Mayıs 2013; Demirtaş: “Hükümetin yanındayız.” Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde gerçekleştirilen saldırı sonrası konuşan BDP Genel Başk...

12 Mayıs 2013; Demirtaş: “Hükümetin yanındayız.” Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde gerçekleştirilen saldırı sonrası konuşan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “bu saldırı herkesi hedef almıştır. Türk-Kürt, Alevi-Sünni çatışmasını körükleyebilir. Biz bu saldırılara karşı hükümetin yanında olacağız.”

23 Mayıs 2013; Bir grup BDP’li vekille ABD’yi ziyaret eden Ahmet Türk: “Suriye konusunda ABD’lilerle aynı görüşteyiz.”

Sosyalistler; ulusal sorunu sınıfsal sorunun bir türevi olarak görüp meseleye teorik değil, pratik ve konjonktürel olarak bakmışlardır. Teorik bir meselenin pratik ve konjonktürel algılanması, teori için bir tür “sağ sapma” riskini içinde barındırır. Siyasi ontolojinin merkezindeki sınıf mücadelesine eklemlenen “azınlık sorununun” Türkiye özgülündeki görünümü pratik ve konjonktürel nedenleriyle sınıf mücadelesi kavramını hiçbir zaman merkezine almamıştır. Sınıfsal vurgusu olmayan “Kürt kimlik siyaseti” ceberut devlete karşı en radikal olduğu dönemlerde bile “muğlak” burjuva demokrasisine fit siyaset yürütmüştür.

Türkiye’de solun aklını alan sol liberalizm ve Kürt ulusal hareketi, yavaş yavaş kristalize olup sağ muhafazakarlığın ideolojik üst yapısına eklenmiştir. Demokrasi sorununa sınıfsal alandan değil de devlet-sivil toplum-demokratik modernite ekseninden bakış, dönemin ideolojik üst yapısında yeni bir harmanlamaya neden olacaktır. Kürt yoksul hareketinin sınıf değil, kimlik siyaseti üzerinden yürüttüğü savaşın bölgesel ve konjonktürel nedenlerle geldiği yer; “eşit kimlik” ve “statü” üzerinden yeni sağ İslamcı muhafazakarlarla oluşturduğu birliktir.

Bilindiği gibi düzene sol adına yapılan eleştirinin emek/sermaye mücadelesi ekseninden, “ceberut” devlete karşı özgürlük ve demokrasi eksenine kayması, AKP’nin 2. anayasa oylamasında “yetmez ama evet”i oluşturmuştur. Aynı süreç bugün ulusal meselede, kimlik siyaseti ve modernizm eleştirisi üzerinden işlemektedir.

Kendi “Bonapart”ımızı belirleyeceğimiz 3. anayasal oylamada Kürt ulusal hareketi yedek kuvvet yapılmak isteniyor. Sınıf duyarlılığımızın kulağımıza üflediği bu oylamada Kürt oylarının “yetmez ama evet” olacağıdır ve sol, hesabını buna göre yapmalıdır.

Şu ana kadar yürüyen ulusal mücadelede Kürt ulusal hareketine her türlü devrimci dayanışma ile destek veren devrimci hareket, yeni hegemonik politikaya eklemlenmeye istekli görünen Kürt açılımını dikkatle takip edip bu harekete karşı pozisyonunu yeniden tanımlamalıdır. Ulusal sorunla ilişkili olarak Bulgar hareketini değerlendirirken Engels, “her at hırsızını ulusal kurtuluşçu mu sayacağız?” diye sorar. Devrimciler atlarını 3. anayasal oylamadan sonra yeniden sayacaktır. Umarız bay Demirtaş ve Türk’ün demeçlerine benzer demeçlerle artan sıklıkta karşılaşmayız.

Mustafa Özcan