Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah, "Hizbullah Amerika’nın İsrail’in, mezar soyguncularının göğüs parçalayanların yer aldığı cephe...
Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah, "Hizbullah Amerika’nın İsrail’in,
mezar soyguncularının göğüs parçalayanların yer aldığı cephede olamaz.
Biz bu savaşın ehliyiz ve zaferi de kazanacağız. Sabır ve fedakarlıkla
bu süreci aşacağız, bu savaş bizimdir" dedi.
El-Abna ve Press Tv'de yayınlanan haberlere göre, İsrail askerlerinin Güney Lübnan'dan çekilmesinin 13. yıldönümü "Kurtuluş Günü" törenlerinde konuşan Nasrallah, Suriyeli muhaliflerin savaşı kazanması durumunda, Hizbullah'ın da Lübnan'da silahlara döneceğini vurguladı.
Nasrallah uzun bir konuşmayla halka şöyle seslendi:
"Suriye’de yaşanan olaylar Lübnan açısından gerçekten çok önemli ve kader belirleyicidir. Biz, olayların en başından beri Suriye halkının haklı ve meşru talepleri olduğunu ve bunu gerçekleştirmenin en iyi yolunun da diyalog olduğunu, kimsenin kimseye namlu doğrultmaması gerektiğini, çatışma olmaması gerektiğini söyledik...
Biz, Cumhurbaşkanı Beşar Esad’la ve muhalif şahsiyetlerle siyasi bir çözüm yoluna ulaşabilmek için görüşmeler yaptık. Başkan Esad kabul etti, muhalifler ise en başından reddetti. Suriye liderleri, her zaman müzakerelere oturmayı ve reform yapmayı kabul ettiler. Muhalifler ise başından beri Suriye yönetimini devirebilecekleri umuduyla buna hep karşı çıktılar. Birçok ülkenin kendi yanlarında olduğunu ve böylece zafer kazanabileceklerini düşündüler. Diyalogu kabul etmeyen, diyalogla ortak nokta aramayan düşünceler tehlikelidir. Bu tür grupların gölgesinde Suriye, Lübnan ve Filistin için bir gelecek tasavvur edebilir mi?
Suriye'ye karşı eksende Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Araplar ve Türkler var. Hepimiz biliyoruz ki İsrail de bu ekseni dolaylı olarak destekledi. Çünkü Amerika'nın bölgedeki projesi, İsrail içindir, başka bir şey için değil. Suriye'deki çatışmalara daha sonra el-Kaide ve tekfirci örgütlerde girdi ve girdirildi, para verildi, Suriye'ye gitmeleri için tüm dünya tarafından kolaylıklar sağlandı.
Kimse bizi, kendileri dışında her şeyi reddeden on binlerce fanatik düşünce sahibinin, tekfircinin, savaşçının gizlice Suriye'ye girdiğine ikna edemez. Bu kişilere vizeler verildi ve kolaylıklar sağlandı. Kapılar ardına kadar açıldı ve Suriye'ye girdiler. Ve Suriye'ye karşı dünya savaşı başladı. Enformasyon, siyaset, diplomasi, ekonomi, finans, silahlandırma ve on binlerce silahlının Suriye'ye gönderilmesi... İki gün önce Amman'da toplanan sözde Suriye Dostları bu savaşçıları değil, Lübnan'daki bir grup Hizbullah mensubunun Suriye içerisine girmesini, dış müdahale olarak görüldü."
"Suriye direnişin sırtıdır, kenarda durmak isteyenler buyursun kenarda dursun"
Biz, tüm bu zaman zarfınca, Suriye'deki soruna müdahil olmadık. Size karşı dürüst olmam gerekirse bir kaç ay öncesine kadar müdahil olmadığımızı söyleyebilirim. Tüm taraflarla çalışır bir halde kaldık. Dedik ki: Suriye, yıkılacak ve yok olacak. Tek çözüm yolu var o da diyalog. Bunun için devletlerle, ulusal ve İslami güçlerle olan tüm ilişkimizi kullandık. Çağrımıza hiçbir olumlu yanıt alamadık. Diğer eksen, savaşı sonuna kadar sürdürmekte ısrarını korudu. Diyalog mevzu bahis olmadı. Bedeli ne olursa olsun Suriye muhalefetinin bir başka parçası da var ki CIA tarafından, Pentagon tarafından görevlendirilmişlerdir, muhalefetin hali budur.
Suriye, Direniş’in sırtıdır, destekçisidir; Direniş de sırtına darbe vurulması karşısında hiçbir şey yapmadan beklemeyecektir. Biz üzerimize gelen bir komplo karşısında sadece izlemekle yetinecek ve hareketsiz bir şekilde bekleyecek kadar cahil ve aptal değiliz.
Biz şimdiye kadar bize yönelen komploları binlerce şehidin kanıyla etkisiz bıraktık. Biz şu an farklı bir konumda olamayız. Kenarda durmak isteyenler buyursun kenarda dursun.
"Lübnan, Filistin ve Suriye’yi savunuyoruz"
1982 yılında bazıları hiç kimsenin bölge dengelerini değiştirebilecek güçte olmadığına inanıyordu; ama biz dengeleri değiştirebildik. Biz şu an Lübnan’ı, Filistin’i ve Suriye’yi savunuyoruz.
Suriye; ABD, tekfirciler ve ABD’nin bölgedeki unsurları tarafından devrilirse, direniş kuşatma altına alınacak ve İsrail, şartlarını dayatmak için yeniden Lübnan’a girecektir. Şu an yaşanmakta olan bu savaşın iki tarafı söz konusudur. Birincisi ABD ve Batı eksenidir ki şu an geçmişi, bugünü ve geleceği yok etmekte olan tekfirci gruplara umut bağlamıştır. Diğer taraf ise direnişi destekleyen ve müzakereye çağıran devlettir.
Hizbullah Amerika’nın İsrail’in, mezar soyguncularının göğüs parçalayanların yer aldığı cephede olamaz.
"Savaşın ehliyiz, kazanacağız"
Konuşmasının sonunda; "Tek çocuklarını bu cephelere göndermek için bizden izin isteyen annelerden, babalardan mektuplar alıyoruz. Şu an haftalar önce başlayan ciddi bir aşamada bulunuyoruz. Bunun adı, direnişi ve destekçisini takviyedir, bu aynı zamanda Lübnan’ın ve destekçisinin takviye edilmesidir" dedi.
Savaşı kazanacaklarına dair net değerlendirmeler yapan Nasrallah; "Biz kimseden sahada bize yardım etmesini istemiyoruz. Biz bu savaşın ehliyiz ve zaferi de kazanacağız. Sabır ve fedakarlıkla bu süreci aşacağız, bu savaş bizimdir, tıpkı Temmuz savaşı başlarındaki size zafer vaat ettiğim gibi bugün de yeniden size zafer vaat ediyorum." dedi.
Öte yandan Suriye Ordusu'nun, Kuseyr'i muhaliflerden arındırma operasyonu ise devam ediyor, kuzeyde bulunan El-Daba askeri hava alanı da ordunun hedef aldığı yerlerden biri olarak belirtildi. Hükümet güçleri sınırda çok sayıda muhalifi ele geçirirken, askeri teçhizatlarına da el koydu.
El-Abna ve Press Tv'de yayınlanan haberlere göre, İsrail askerlerinin Güney Lübnan'dan çekilmesinin 13. yıldönümü "Kurtuluş Günü" törenlerinde konuşan Nasrallah, Suriyeli muhaliflerin savaşı kazanması durumunda, Hizbullah'ın da Lübnan'da silahlara döneceğini vurguladı.
Nasrallah uzun bir konuşmayla halka şöyle seslendi:
"Suriye’de yaşanan olaylar Lübnan açısından gerçekten çok önemli ve kader belirleyicidir. Biz, olayların en başından beri Suriye halkının haklı ve meşru talepleri olduğunu ve bunu gerçekleştirmenin en iyi yolunun da diyalog olduğunu, kimsenin kimseye namlu doğrultmaması gerektiğini, çatışma olmaması gerektiğini söyledik...
Biz, Cumhurbaşkanı Beşar Esad’la ve muhalif şahsiyetlerle siyasi bir çözüm yoluna ulaşabilmek için görüşmeler yaptık. Başkan Esad kabul etti, muhalifler ise en başından reddetti. Suriye liderleri, her zaman müzakerelere oturmayı ve reform yapmayı kabul ettiler. Muhalifler ise başından beri Suriye yönetimini devirebilecekleri umuduyla buna hep karşı çıktılar. Birçok ülkenin kendi yanlarında olduğunu ve böylece zafer kazanabileceklerini düşündüler. Diyalogu kabul etmeyen, diyalogla ortak nokta aramayan düşünceler tehlikelidir. Bu tür grupların gölgesinde Suriye, Lübnan ve Filistin için bir gelecek tasavvur edebilir mi?
Suriye'ye karşı eksende Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Araplar ve Türkler var. Hepimiz biliyoruz ki İsrail de bu ekseni dolaylı olarak destekledi. Çünkü Amerika'nın bölgedeki projesi, İsrail içindir, başka bir şey için değil. Suriye'deki çatışmalara daha sonra el-Kaide ve tekfirci örgütlerde girdi ve girdirildi, para verildi, Suriye'ye gitmeleri için tüm dünya tarafından kolaylıklar sağlandı.
Kimse bizi, kendileri dışında her şeyi reddeden on binlerce fanatik düşünce sahibinin, tekfircinin, savaşçının gizlice Suriye'ye girdiğine ikna edemez. Bu kişilere vizeler verildi ve kolaylıklar sağlandı. Kapılar ardına kadar açıldı ve Suriye'ye girdiler. Ve Suriye'ye karşı dünya savaşı başladı. Enformasyon, siyaset, diplomasi, ekonomi, finans, silahlandırma ve on binlerce silahlının Suriye'ye gönderilmesi... İki gün önce Amman'da toplanan sözde Suriye Dostları bu savaşçıları değil, Lübnan'daki bir grup Hizbullah mensubunun Suriye içerisine girmesini, dış müdahale olarak görüldü."
"Suriye direnişin sırtıdır, kenarda durmak isteyenler buyursun kenarda dursun"
Biz, tüm bu zaman zarfınca, Suriye'deki soruna müdahil olmadık. Size karşı dürüst olmam gerekirse bir kaç ay öncesine kadar müdahil olmadığımızı söyleyebilirim. Tüm taraflarla çalışır bir halde kaldık. Dedik ki: Suriye, yıkılacak ve yok olacak. Tek çözüm yolu var o da diyalog. Bunun için devletlerle, ulusal ve İslami güçlerle olan tüm ilişkimizi kullandık. Çağrımıza hiçbir olumlu yanıt alamadık. Diğer eksen, savaşı sonuna kadar sürdürmekte ısrarını korudu. Diyalog mevzu bahis olmadı. Bedeli ne olursa olsun Suriye muhalefetinin bir başka parçası da var ki CIA tarafından, Pentagon tarafından görevlendirilmişlerdir, muhalefetin hali budur.
Suriye, Direniş’in sırtıdır, destekçisidir; Direniş de sırtına darbe vurulması karşısında hiçbir şey yapmadan beklemeyecektir. Biz üzerimize gelen bir komplo karşısında sadece izlemekle yetinecek ve hareketsiz bir şekilde bekleyecek kadar cahil ve aptal değiliz.
Biz şimdiye kadar bize yönelen komploları binlerce şehidin kanıyla etkisiz bıraktık. Biz şu an farklı bir konumda olamayız. Kenarda durmak isteyenler buyursun kenarda dursun.
"Lübnan, Filistin ve Suriye’yi savunuyoruz"
1982 yılında bazıları hiç kimsenin bölge dengelerini değiştirebilecek güçte olmadığına inanıyordu; ama biz dengeleri değiştirebildik. Biz şu an Lübnan’ı, Filistin’i ve Suriye’yi savunuyoruz.
Suriye; ABD, tekfirciler ve ABD’nin bölgedeki unsurları tarafından devrilirse, direniş kuşatma altına alınacak ve İsrail, şartlarını dayatmak için yeniden Lübnan’a girecektir. Şu an yaşanmakta olan bu savaşın iki tarafı söz konusudur. Birincisi ABD ve Batı eksenidir ki şu an geçmişi, bugünü ve geleceği yok etmekte olan tekfirci gruplara umut bağlamıştır. Diğer taraf ise direnişi destekleyen ve müzakereye çağıran devlettir.
Hizbullah Amerika’nın İsrail’in, mezar soyguncularının göğüs parçalayanların yer aldığı cephede olamaz.
"Savaşın ehliyiz, kazanacağız"
Konuşmasının sonunda; "Tek çocuklarını bu cephelere göndermek için bizden izin isteyen annelerden, babalardan mektuplar alıyoruz. Şu an haftalar önce başlayan ciddi bir aşamada bulunuyoruz. Bunun adı, direnişi ve destekçisini takviyedir, bu aynı zamanda Lübnan’ın ve destekçisinin takviye edilmesidir" dedi.
Savaşı kazanacaklarına dair net değerlendirmeler yapan Nasrallah; "Biz kimseden sahada bize yardım etmesini istemiyoruz. Biz bu savaşın ehliyiz ve zaferi de kazanacağız. Sabır ve fedakarlıkla bu süreci aşacağız, bu savaş bizimdir, tıpkı Temmuz savaşı başlarındaki size zafer vaat ettiğim gibi bugün de yeniden size zafer vaat ediyorum." dedi.
Öte yandan Suriye Ordusu'nun, Kuseyr'i muhaliflerden arındırma operasyonu ise devam ediyor, kuzeyde bulunan El-Daba askeri hava alanı da ordunun hedef aldığı yerlerden biri olarak belirtildi. Hükümet güçleri sınırda çok sayıda muhalifi ele geçirirken, askeri teçhizatlarına da el koydu.