Erdoğan ''Kafası kıyak bir nesle'' dikkat çekse de yapılan anketler öyle söylemiyor! KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır...
Erdoğan ''Kafası kıyak bir nesle'' dikkat çekse de yapılan anketler öyle söylemiyor!
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır'ın açıkladığı anket sonuçlarına göre Türk gençliğinin alkol sorunu henüz yok.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın,"Gece gündüz içen, kafa kıyak gezen bir nesil istemiyoruz. Uyanık olacak, diri olacak, bilgi ile mücehhez olacak. Böyle bir nesil istiyoruz. Bunun adımlarını atıyoruz.” sözleri ile birlikte geçen alkol düzenlemesi gündeme bomba gibi düştü.
T24'ten Hazal Özvarış'a konuşan KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır çarpıcı verileri açıkladı. İşte o röportajdan bir bölüm:
Bekir Ağırdır: Sofuların yüzde 9’u, dindarların yüzde 11’i, 'inançlıyım' diyenlerin yüzde 41’i, inançsızların da yüzde 65’i alkollü içki tüketiyor...
‘Alkol sorunu yok; düzenli içen 3 milyon 600 bin kişi var’
- Araştırmalarınızdan yola çıkarak soralım; Türkiye’de bir alkol sorunu var mı?
Hayır. Türkiye'de “alkol içiyor” denenler 18 yaş üstü 52 milyon yetişkin nüfus içinde yüzde 23 mertebesinde. Bu oranı oluşturanlardan her gün içenler yüzde 1,2 (yaklaşık 624 bin); haftada bir içenler 5,7 (yaklaşık 3 milyon); "ayda bir içerim" diyenler yüzde 7 (yaklaşık 3 milyon 640 bin); "40 yılda bir içerim" diyenler yüzde 9,2 (yaklaşık 4 milyon 784 bin). Yani “sosyal içiciler” diyebileceğimiz ayda bir ve kırk yılda bir içenleri (8 milyon 400 bin) çıkarırsanız içki içenler yaklaşık 3 milyon 600 bin kişi. Eskiden içen, şimdi içmeyenler ise yüzde 8,4 (yaklaşık 4 milyon 400 bin); yüzde 68,5 oranında insan ise (yaklaşık 35 milyon 600 bin) hiç içki içmemiş. Rakamlara baktığımız zaman, "Türkiye'de bir alkol problemi var" demek mümkün değil. Toplumda ve gündelik hayatta sade vatandaşlar da kendi aralarında alkole dayalı özel bir gerilim yaşamıyor. Hemen belirteyim; burada sözünü ettiğim oran ve sayılar 2011, Şubat ayı KONDA Barometresi araştırması bulguları. Anımsarsanız o tarihte de içki yönetmeliğinin sıkılaştırılması tartışmaları vardı.
‘İçki karşıtlığı toplumda yok, kamu otoritesiyle içenler arasında var’
- “Vatandaşlar kendi aralarında alkole dayalı özel bir gerilim yaşamıyor” dediniz. 2010’da Tophane’de bazı semt sakinlerinin sanat galerilerine gelenlere yönelik yaptığı, medyada “içki baskını” olarak da yer alan saldırı sizce içki içen ve içmeyen insanlar arasındaki gerilime bir örnek değil mi?
Vandalizm örneği olarak bildiğimiz tek örnek Tophane vakası. O da kişiler içki içiyorlar diye mi, yoksa o mahalledeki rant, ekonomik çıkar gibi nedenlerden mi kaynaklandı bilmiyoruz. Ben toplum içinde içkiye dayalı bir karşıtlık, özel bir mesele olduğunu sanmıyorum; gündelik hayatta da özel olarak böyle meselelerle karşılaşmıyoruz.
- İçki tüketen gençleri hoş görmeyip ayıplayanlar ve müdahale edenleri hangi kategoride değerlendiriyorsunuz?
Ayıplayanlar var, ama bu toplumda, özellikle kentlerde, ilçelerde ve köylerde çok aleniyet içinde içki içilmez. Bir kısmı ayıp, bir kısmı günah sayar. Rakamlar da gösteriyor ki "içki içiyorum" diyenler arasında sıkça içenler yüzde 7 civarında. Bunun dağılımına baktığınızda karşınıza tatil yerleri, Beyoğlu, Boğaz'daki restoranlar ve Kadıköy çarşısı gibi özel yerler çıkıyor. Sorun, bence, toplumun kendi arasında değil, daha çok kamu otoritesiyle içenler arasında.
‘Sık alkol tüketen genç nüfus oranı yüzde 11’
- Başbakan Erdoğan’ın dediği gibi “gece gündüz kafası kıyak gezen bir nesil” var mı?
Her gün içenlerin oranı yüzde 1,2 iken Tayyip Bey’in söylediği gibi bir neslin olması zor. 15-30 yaş arası 19 milyon nüfus içinde içki sorununun var olup olmadığı ve bunun ne denli toplumsal bir sorun haline dönüştüğü belli değil. 18-28 yaş arasında içki içmeyenlerin oranı yüzde 69 (yaklaşık 13 milyon 100 bin); nadiren içenler yüzde 20 (yaklaşık 3 milyon 800 bin); sıklıkla içenler yüzde 11 oranında (yaklaşık 2 milyon 90 bin). Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2010'daki bir araştırmasında, bu oranlar biraz daha farklı çıkıyor. TÜİK'e göre, hiç içki kullanmamış gençlerin oranı yüzde 83,9; kullananların oranı da yüzde 8,9. KONDA ile TÜİK'in bulguları arasındaki fark, TÜİK'in 18 yaş altını da değerlendirmelerine katmasından kaynaklanıyor.
‘Eğitim arttıkça içki içenlerin oranı artıyor’
Bizim araştırmamıza göre, 29-43 yaş arasında sıklıkla içki içenler yüzde 7; 44 yaş üstü nüfusta da yüzde 4 oranında. Ama eğitim ile içki tüketimi arasındaki ilişki, yaş ile içki tüketimi arasında olandan daha net. Okur-yazar olmayanlar hiç içmezken, eğitim arttıkça içenlerin oranı yavaş yavaş artmakta, ilkokul mezunlarında yüzde 14’e, üniversite mezunlarında - sık içenler yüzde 12 ve nadir içenler yüzde 30 olmak üzere - yüzde 42’ye kadar çıkıyor. Tabii bu rakamlardan eğitimlilerin içki içtiği, eğitimsizlerin içmediği sonucunu çıkarmak ve hele doğrudan bir ilişki var, demek yanlış olur. Lise mezunlarının yüzde 66’sı, üniversite mezunlarının 58’si ya asla içki içmemiş ya da bırakmış.
‘Gençlerin dışarıda içmesinin sebebi aile içi gelenekler’
- Hafta bir ve her gün aralığında içki içen gençler tam olarak nerede, ne içiyor?
İçki içen kesimin yarısı düğün, dernek, özel toplantılarda, diğer yarısı dışarıda, yüzde üçü de evde içiyor. Dışarıda içen kesimin yüzde 45’i 28 yaş altı. Bu kategoride en yüksek çıkan yaş grubunun gençler olması normal, çünkü geleneksel bir hayat tarzımız olduğu için gençler evlerde, özellikle anne ve babalarının yanlarında içemiyor. Unutmayalım ki, bu toplumun geleneklerinde “babanın önünde bacak bacak üstüne atarak oturmak” da, “babanın yanında sigara içmek” de hâlâ ayıp sayılır. O nedenle “dışarıda içki içiyorum” diyenlerin oranının gençler arasında görece yüksek olması biraz da bu geleneklerden. Gençler içki türü olarak da daha çok bira tercih ediyorlar, hem ucuz, hem de taşınabilir olmasından dolayı.
- KONDA ilgili araştırma raporunda da yer verilen Dünya Sağlık Örgütü'nün bulgularına göre, Türkiye'de kişi başına tüketilen saf alkol miktarı yılda 1,5 litre ve bu rakam verilerin toplanmaya başladığı 1961'den beri büyük bir değişikliğe uğramamış. Sizin verilerinizde alkol tüketiminde bir artış veya azalma var mı?
Bunu ancak gelecek ay söyleyebilirim, çünkü biz bunu 2011, Şubat ayında sorduk. Bugün nasıl bir fark olduğunu söylememiz mümkün değil. Bütün dünyada toplum sağlığı, gençleri alkol veya uyuşturucu gibi bağımlılıklardan uzak tutmak gibi bir mesele var. Ve hükümetlerin de görevi bununla ilgilenmek. Ama bugün Türkiye'de konuşulanlara masumane toplum sağlığı meselesi olarak bakılamayacağı görüşündeyim.
‘Arabamda sigara içmenin kiminle, ne ilgisi var anlamıyorum’
Toplum sağlığı olarak bakıyorsak uyuşturucu ile ne kadar etkili mücadele edip etmediğimiz veya bağımlılık ile ilgili sınırın nerede durduğunu önce hekimlerin tartışması lazımdı. Ama bugün konu, doktorlar değil, siyasiler tartıştığı için gündemimize geldi. Ve önce "Dindar gençlik istiyorum" diyen Başbakan, şimdi "Leyla gibi dolaşan gençlik istemiyorum" diyor. Meselenin toplum sağlığı değil, toplum tasavvuru olduğu açık. Bunu savunanlar Batı'daki sınırlandırmaları ve bilimsel verileri sunuyorlar, ama başlangıç noktası bu argümanlar değil. Tartışmalara baktığınız zaman temelinin "genel ahlaka uygun mu" sorusundan çıktığını görüyorsunuz. Sadece toplum sağlığı konuşuyor olsaydık denetimdeki etkinliği konuşurduk. Bunların nasıl denetleneceği dair hiçbir düzenleme yok. Her ne kadar henüz Resmi Gazete’de yayımlanmamış olsa da basının aktardığına göre kendi özel arabalarımızda bile sigara içemeyeceğiz. Kamuya açık yerlerde sigara yasağını anlıyorum, ama bu benim arabam ve sigara içmek benim kararım, bunun kiminle, ne ilgisi var anlamıyorum.
‘Her 10 kişinin 3’ü alkol yönetmeliğini baskı olarak görüyor’
- Size bir anket gelse, "AKP'nin alkol satışını sınırlandırma girişimini nasıl yorumluyorsunuz" sorusu altına konulan şu şıklardan hangisini seçerdiniz: A- İçki yasağı, B- Alkolü özendirmeyi engelleme, C- Gençleri koruma, D- Hükümetin görevi?
Bu araştırmayı 2011'de yaptığımızda Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurulu’nun (TAPDK) yeni içki yönetmeliği vardı, reklamları ve sponsorluğu yasaklıyordu. Bu tartışmalar sırasında "Medyada yansıtılan içki yönetmeliğine dair görüşünüzü hangisi ifade ediyor" diye sorduk. "Yönetmelik halkı ve gençleri alkolden korumayı amaçlıyor" diyenler yüzde 31; "Alkol kullanımını denetleyecek her türlü girişimi yapmak hükümetin görevi" diyenler yüzde 13; "Yönetmelik hayat tarzı farklı olanlara baskı oluşturmak için yapılmıştır" diyenler yüzde 16; "Hükümetin dine dayalı girişimlerinden bir diğeri" yüzde 10; "Bu konuda hiçbir bilgim yok" diyenler yüzde 29 çıktı. Yüzde 71’lik kesim, yani her 10 kişinin 7'si tartışmalardan haberdar ve bu 7 insanın 3'ü alkol yönetmenliğinin kendi hayat tarzı üzerinde bir baskı veya hükümetin dine dayalı girişimi olduğu kanaatinde...
"İnsanlar AKP'ye kategorik olarak karşı oldukları için yönetmeliğe karşı çıkıyorlar" diyebilirsiniz, bu da vardır, ama bu insanların hükümete karşı olma nedenleri arasında hükümetin dine dayalı girişimlerinin de olduğu açık. Somut olarak her 10 kişinin 3'ü baskı hissediyorsa, hükümet, bu algı yanlışsa bile bu algıyı ciddiye almak ve derdini doğru anlatmak zorunda. Çünkü bu hükümet, 10 kişinin hükümeti, sadece 3'ünün değil.
‘3 milyon dindar, 7,5 milyon inançlı içki içiyor’
- Dindarlar arasında içkiye karşı çıkmayan, içki tüketen bir kesim var mı?
Dine yakınlık, kişilerin içkiye yaklaşımları temel belirleyicilerinden. Yine de dindar olmayı illa da içki içmemekle bağdaştırmayan, bu konuda katı bir yorumun dışına çıkan bir kesim var. Yaptığımız araştırmada sofuların, yani gündelik hayatlarını dine göre düzenleyenlerin yüzde 9’u (yaklaşık 360 bin); dindarların yüzde 11’i (yaklaşık 3 milyon 130 bin) içki içtiği söyledi. “İnançlıyım” diyenlerin yüzde 41’i (yaklaşık 7 milyon 500 bin); inançsızların da yüzde 65’i (yaklaşık 740 bin) alkollü içki tüketiyor. Bu araştırmadan çıkan bulgulara göre, Alevilerin Sünnilere kıyasla içkiyle ilişkisi daha yakın, yüzde 38’i (yaklaşık 1 milyon 100 bin) nadir içerken, yüzde 12’si (yaklaşık 349 bin) sıklıkla alkol tüketiyor. Sünni Müslümanların yüzde 21’i (yaklaşık 10 milyon) içki içiyor.
‘AKP’li seçmenin 2 milyonu içki içiyor’
- AKP’nin seçmen tabanında alkol kullanan kesim ne kadarlık bir alan kapsıyor?
Yüzde 9 oranında. Araştırmamıza göre, AKP'ye oy veren 21 milyon seçmenin 2 milyonu içki de içen insanlardan oluşuyor. CHP’li seçmenin yüzde 50’si, BDP’li seçmenin yüzde 19’u, MHP’nin tabanının da yüzde 34’ü içki içiyor.
- İçki içen AKP'li seçmenin alkol düzenlemelerine yaklaşımı ne?
Öncelikle belirtmek lazım, AKP’ye destek veren yüzde 50 oranındaki seçmen kitlesi monoblok değil. Tabanı AKP'ye oy verirken illaki dindarlık güdüsüyle oy vermedi. Bir kısmı AKP'yi diğerlerine göre ehvenişer gördüğü için, bir kısmı AKP’nin değişim üreten yönü için, bir kısmı ekonomi yönetimi, bir kısmı sağlık alanında attığı adımlar için verdi. Dolayısıyla AKP’nin tüm seçmeni dindar demek doğru olmaz.