Görüşmelerine bugün başlanan Genel Sağlık Sigortası Yasasında
Değişiklik Yapılmasına ilişkin Yasa Tasarısı ile sağlıkta ilave
ücretlere yüzde yüz zam geliyor.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasında Değişiklik Yapılmasına ilişkin Yasa Tasarısının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri bugün başlanıyor.
Tasarının 4. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının 73. maddesinde, hastaların sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlayacak, iki önemli değişiklik yapılıyor.
Düzenlemeye tepki gösteren Türk Tabipleri Birliği (TTB), sağlık hizmetlerinin finansmanı büyük ölçüde hastaya yüklendiğine ve Kamu üniversitelerinde “öğretim üyesinden sağlık hizmeti” adı altında vatandaşa ücretli sağlık getirildiğine dikkat çekti.
Tasarıdaki değişikliğe ilişkin Türk Tabipleri Birliği şu değerlendirmeyi yaptı:
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasında Değişiklik Yapılmasına ilişkin Yasa Tasarısının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri bugün başlanıyor.
Tasarının 4. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının 73. maddesinde, hastaların sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlayacak, iki önemli değişiklik yapılıyor.
Düzenlemeye tepki gösteren Türk Tabipleri Birliği (TTB), sağlık hizmetlerinin finansmanı büyük ölçüde hastaya yüklendiğine ve Kamu üniversitelerinde “öğretim üyesinden sağlık hizmeti” adı altında vatandaşa ücretli sağlık getirildiğine dikkat çekti.
Tasarıdaki değişikliğe ilişkin Türk Tabipleri Birliği şu değerlendirmeyi yaptı:
"I. Sağlık hizmetlerinin finansmanı büyük ölçüde hastaya yüklenmektedir(soL- Haber Merkezi)
1- Devlet hastaneleri ve kamu üniversiteleri tıp fakülteleri hastaneleri dışında kalan, vakıf üniversiteleri dahil Sosyal Güvenlik
Kurumu ile sözleşmeli bütün sağlık kuruluşlarından, sağlık hizmeti alan vatandaşların ödeyeceği “ilave ücret” bir kat daha arttırılmaktadır. Özel hastaneler, vakıf üniversitesi eğitim ve araştırma hastaneleri, tıp merkezleri ve poliklinikler gibi sağlık kuruluşlarına başvuran hastadan, Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) belirlenen sağlık hizmeti ücretinin iki katı ilave ücret alınabilecek. Alınabilecek ilave ücretin miktarını Bakanlar Kurulu belirleyecek.
2- Bu miktar, sağlık hizmeti bedelinin önce %30’u, sonra %70’i, ardından %90’ı kadar iken, yapılması planlanan değişiklikle %200’üne çıkartılmaktadır.
3- Böylece, hastanın başvurduğu bir vakıf üniversitesi hastanesinde örneğin apse veya hematom drenaj işlemi yapılması gerektiğini varsayarsak, ücreti 150 lira olan bu işlem için 300 lira da hasta ödeme yapacaktır. Aynı hastanede hasta tonsillektomi (bademcik ameliyatı) yaptırırsa bunun SUT ücreti 400 lira; hastanın ödeyeceği ilave ücret ise 800 liradır!
4- Hastanın sağlık kurumlarına acil olarak başvurması halinde bu ilave ücretlerin söz konusu olmayacağından yola çıkarak, özel hastaneye başvurmanın, dolayısıyla bu ücretleri ödemenin hastanın tercihi olduğu savunulabilir. Ancak bu savunma, uygulanan sağlık politikaları sonucu kamu üniversitelerinden ayrılan veya mesai sonrası üniversite dışında çalıştığı gerekçesiyle sağlık hizmeti vermesi yasaklanan öğretim üyelerinin kaybı nedeniyle kimi alanlarda hekim kalmadığı gerçeği gözetildiğinde temelsizdir. İlaveten aynı sağlık politikalarına bağlı kötü çalışma koşulları sonucu, Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerden de iyi yetişmiş önemli sayıda hekim erken emekli olmuş ya da ayrılmıştır. Kışkırtılmış talep sonucu kamuda bir hekim günde 50-100 hatta 150 hastaya bakmaya zorlandığından hastalara yeterli zaman ayırılamamaktadır. Bütün bunların sonucu, vatandaş önce özel sağlık kurumuna mahkum edilmiş sonra da buralara ödemesi gereken ilave ücretler astronomik oranlarda arttırılmıştır.
5- Diğer yandan, örneğin trafik kazası sebebiyle, acil olarak özel hastaneye yatırılan kişiye, en kısa zamanda, SUT ekinde (EK 1/D) düzenlenen formun imzalatılmasıyla yapılan her bir işlem için SGK’nın hastaneye ödediğinin iki katını da hasta ödeyecektir.
6- Herkes her yerden çok cüzi ilave ücretlerle istediği sağlık hizmetini alacak propagandası çökmüştür. SUT ile gerçekçi ücret belirlenmemekte, sağlık hizmetinin maliyetinin en az üçte ikisi hastaya yüklenmektedir.
7-Son olarak, özel sağlık hizmetlerinin finansmanı için hastaların yükü arttırılırken hekim ücretlerinin de düştüğünü; aradaki farkın büyük sağlık sermayesine akıtıldığını da görmek gerekir.
II. Kamu üniversitelerinde “öğretim üyesinden sağlık hizmeti” adı altında vatandaşa ücretli sağlık getirilmektedir
1- Kamu sağlık kurumlarında sunulan sağlık hizmetleri için istisnalar dışında ilave ücret talep edilemeyeceği belirtilmişken; yapılan değişiklikle, üniversite öğretim üyelerinden mesai saati dışında hizmet alınması ilave ücret ödenmesi koşuluna bağlanmaktadır.
2.Bu ilave ücretin miktarının, SUT ile belirlenen sağlık hizmet bedelini aşmayacak şekilde Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmesi ve bir seferde ödenecek ilave ücretin asgari ücreti geçemeyeceği ifade edilmiştir.
3- Tıp ve tıpta uzmanlık eğitiminin ayrılmaz bir parçasını oluşturan hizmet sunumunda öğretim üyesinin doğrudan yer alması, hastanın parasal gücüne göre değil hastalığın tedavisi için ya da tedavinin öğrenci ve asistanlara öğretilmesinde öğretim üyesine duyulan ihtiyaca göre belirlenir.
4- Öğretim üyelerini üniversiteden kısmen ya da tümüyle uzaklaştıran yanlış politikalardan sonra yapılan bu düzenleme öğretim üyeleri yönünden üniversite hastanesini çekim merkezi haline getirmekten çok uzaktır. Mesai sonrasında üniversite dışında mesleğini uygulamak isteyen öğretim üyesine hastanesinde çalışmayı yasaklayan sistem, üniversitede kalmak için özveride bulunan öğretim üyelerinden, bu sorunları çözmeksizin, mesai sonrası da çalışmasını istiyor.
5- Üniversiteler,bütçeden ayrılan eğitim öğretim ve araştırma paylarının çok azaltılması, sağlık hizmet bedellerinin düşürülmesi, sağlık hizmeti sunumuna bağlı performansa dayalı ödeme sisteminin getirilmesi ile daha çok sağlık hizmet sunumunu temel alan bir yapıya dönüştürülmektedir.Öğretim üyesini, normal mesai sonrasında sağlık hizmetinde uzun çalışmaya yönlendirmek, bir yandan öğretim üyesini eğitimden uzaklaştırırken diğer yandan sağlık hizmetinin azami özen ve dikkat isteyen doğasına aykırıdır.
6- Oysa üniversitenin temel amaç ve hedefi çok hizmet sunup gelir elde etmek değil iyi eğitim-bilimsel çalışma ve ileri düzeyde sağlık hizmeti vermek olmalıdır. Üniversiteleri mali olarak zor durumda bırakan kural ve politikalarla onlara hizmet sunup hastadan para kazanmak çıkışını önermek orta ve uzun vadede ülkemizin hekim insan gücünde önemli sorunlar yaratmaya adaydır.
7- Kaldı ki döner sermayeden ek ödeme yapılmasına ilişkin düzenlemeler sebebiyle, hastadan alınacak ilave ücretin ancak küçük bir kısmı hizmeti doğrudan sunan öğretim üyesine ödenecektir. Ancak hasta, cebinden çıkan ilave paranın sorumlusu olarak öğretim üyesini görebilecektir.
8- Türk Tabipleri Birliği ve tıp fakülteleri öğretim üyelerinin ezici çoğunluğu tarafından önerildiği gibi öğretim üyelerine, hekim ve uzman hekim yetiştirme, bilimsel araştırma ve ileri düzeyde sağlık hizmeti vermelerini sağlayıcı koşullar yaratılmalıdır. Gereksinim duyan hastaların parası olmadığı için ulaşamadığı, ya da koşullarını fazlasıyla zorlayarak ulaşabildiği bir sistem, öğretim üyelerini de hastaları da mutlu etmez/etmemektedir. Gereksinimi olanlara ulaşılabilir hizmet sunumu için mesai sonrası/ücretli çalışma sistemi değil, öğretim üyelerinin çalışırken ve emekli olduklarında geçim kaygısı taşımalarının önüne geçecek ücretlendirme sistemi getirilmelidir.
9- Mesai sonrası sunulacağı belirtilen öğretim üyelerinin vermesi öngörülen sağlık hizmetlerinin pek çoğu bir ya da birden fazla diğer sağlık çalışanlarının katılımını gerektiren ekip hizmetleridir. Yapılan düzenleme ile bu ekipte yer alacak kişilerin de çalışma süreleri uzatılmakta ve çalışma koşulları ağırlaştırılmaktadır. Bu nedenle de getirilen düzenleme kabul edilemez niteliktedir.”