Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

İspanya katliamı ETA’ya yıkmıştı ama

2004’te Madrid’te trenlere bombalı saldırı sonucu 191 kişi öldü. Başbakan Aznar, katliamının faturasını aceleyle ETA’ya çıkardı. Ancak ...

2004’te Madrid’te trenlere bombalı saldırı sonucu 191 kişi öldü. Başbakan Aznar, katliamının faturasını aceleyle ETA’ya çıkardı. Ancak buna inanmayan halk, hem sağ partiye, hem savaşa karşı sokağa döküldü. Sonunda katliamı İslamcı militanların yaptığı ortaya çıktı… Bunu sadece Erdoğan değil bazı gazetecilerimiz bilhassa bilmeli…

İspanya'nın başkenti Madrid'te 11 Mart 2004 tarihinde sabahın erken saatlerinde 3 trende meydana gelen patlamalarda 191 kişi hayatını kaybetti ve 2051 kişi de yaralandı. Daha ölüler ve yaralılar yerlerde yatarken hükümet sözcüsü Eduardo Zaplana, kanlı eylemin Bask bölgesinin bağımsızlığı için savaşan ETA örgütünün işi olduğunu açıkladı. Sözcü, "bu toplu kıyımın İspanyol demokrasisini hedef aldığını" da belirtti. Ardından sağcı Başbakan José María Aznar televizyonlara çıkıp “misliyle cevap vereceklerini” falan anlatmaya başladı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bile İspanya hükümetinin baskıları üzerine toplanıp ETA’yı sorumlu tutan bir karar aldı. Yani İspanya hükümeti, Reyhanlı katliamından sonra AKP hükümet üyeleri ve Başbakan Erdoğan gibi hemen failleri kesin tespit edip dünya aleme açıkladı.

Ancak bir terslik vardı. Daha önce gerçekleştirdiği bütün eylemleri hemen üstlenen ETA, televizyonların "270 kişinin öldüğü Lockerbie faciasından sonra Avrupa’daki en büyük terör saldırısı" olarak duyurduğu patlamaları üstlenmiyordu. Ama aynı akşam iki şey birden oldu. Önce ETA’nın yasal partisi Herri Batasuna patlamalarla ETA’nın hiçbir ilişkisinin olamayacağını ve hükümetin radikal İslamcı teröristleri düşünmesi gerektiğini açıkladı. Londra’dan yayın yapan Al-Quds al-Arabi gazetesi de El Kaide’ye yakın bir gruptan (Abu-Hafs-El-Masri Tugayları) İspanya’yı “İslam düşmanları birliğinin en önemli üyelerinden biri” olduğu için cezalandırdıklarına dair bir e mail aldığını açıkladı.

İSPANYA IRAK SAVAŞINA KATILINCA…

İçişleri Bakanı Angel Acebes akşam basın toplantısı düzenledi ve şunları söyledi: Evet, biz de çalınmış bir otomobili, içinde Kuran ayetleri bırakılmış bir biçimde, olay yerine yakın bir yerde bulduk. Ama bu ETA’nın bizi şaşırtmak için yaptığı bir taktiktir veya ETA taşeron kullanmaktadır.

İspanya’da saldırılardan üç gün sonra genel seçim vardı ve hükümet seçimden önce ETA kartına çok güveniyordu. Sağcı Aznar hükümeti saldırıyı İslamcı teröristlerin ya da El Kaide’nin yapmış olabileceğine dair tezleri çarçabuk elinin tersiyle itiyor, bunu söyleyenleri vatan haini falan ilan ediyordu. Aznar, İçişleri Bakanı’na ek olarak Avrupa gizli servisleri uzmanlarının açıklamalarını dayanak göstererek, ETA’nın taktik değiştirdiğini ve El Kaide ile işbirliği yaptığını söylemeye başladı.

İspanya hükümeti ABD’nin Irak işgalini desteklemişti ve bunun için İslamcı gruplar bir süredir İspanya’yı tehdit ediyordu. İspanya sosyal demokrat muhalefeti hem “orada ne işimiz var” diye soruyor hem de iktidara gelince askerleri geri çekeceğini söylüyordu. Sağ iktidarın en büyük amacı, saldırıların Irak savaşıyla ilgisinin kurulmasını engellemekti. Sağ parti, üç gün daha ETA’nın bu patlamaları gerçekleştirdiğine halkı inandırırsa seçimden başarılı çıkacağına inanıyordu. Çünkü seçime hem teröre ödün vermeyen ve bunun için mağdur olmuş bir hükümet olarak girmek hem de sosyal demokratları teröre ödün veren güç olarak göstermek çok işe yarayacaktı.

VE ETA KESİN REDDETTİ…


Ve saldırıdan bir gün sonra, yani 12 Mart saat 18’de, ETA’ya yakın günlük Gara gazetesini ETA adına arayan bir kişi “saldırıyla hiçbir ilişkilerinin olmadığını” açıkladı. Ardından aynı kişi Bask Televizyonu ETB’yi aradı ve Gara’ya söylediklerini tekrarladı. ETA eylemleri üstlenirken de hep aynı yolu deniyordu. Ülkede kendiliğinden hükümete karşı, Aznar’ın Halk Partisi’ni (Partido Popular, PP) hedef alan gösteriler başladı. Hükümet de aynı gün ülke çapında “teröre karşı” yani ETA’ya karşı miting çağrısı yaptı. Halk zaten galeyana gelmişti. Birçok kentte çoğu hükümet yanlısı toplam 11 milyon kişi toplandı. Ama bu mitinglerin önemli bir kısmı hükümetin savaş yanlısı politikalarına ve patlamayla ilgili açıklamalarının yetersizliğine karşı gösteriye döndü. Örneğin Barselona’da 1,5 milyon kişinin katıldığı gösteride hükümet üyeleri polis korumasıyla alanı terk etti.

İspanyol polisi, patlamayan bombaların birinin yanında bulunan cep telefonundan yola çıkarak 13 Mart’ta Arap uyruklu 5 kişiyi gözaltına aldı. Kendilerinin kandırıldığı söyleyen binlerce kişi Madrid’te aynı akşam Halk Partisi’nin önünde gösteri yaptı ve Aznar’dan gerçeği açıklamasını ve hem İspanya’yı savaşa soktuğu için hem de yalan söylediği için özür dilemesini istedi. 5 kişi gözaltına alındı. Gösterinin ardından 14 Mart’ta seçimler oldu ve Mariano Rajoy ile giren Halk Partisi favorisi olduğu seçimi kaybetti. Bundan itibaren Aznar’ı bir daha ortalıkta görmedik. Sosyal demokrat José Zapatero yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi.

EL KAİDE EYLEMİ SAVUNUYOR


Bir gün sonra El Kaide askeri kanat sözcüsünün eylemi savunan video kaseti ortaya çıktı. Ve bir gün sonra İçişleri Bakanı Acebes, gözaltına alınanlardan birinin 11 Eylül ABD saldırıyla ilişkili olduğunu açıkladı. Bir hafta içinde polis, El Kaide’nin Fas İslam ordusu adlı gruptan 20 kişiyi daha aramaya başladı.

Her neyse, polisler her yerde belirlenen isimleri ararken 3 Nisan gecesi polis Madrid girişinde bir eve baskın düzenlemek isteyince kısa süren çatışma sonrasında ev havaya uçtu ve 7 kişinin öldüğü belirlendi. İçerdekiler, dışarıdakiler, ölenler, kaçanlar derken sanıkların yakalanması ve delillerin toplanması iki yıl sürdü. Olayın ETA ile uzaktan yakından ilişkisi olmadığı ve bombalamanın kendini El Kaide’ye bağlı gören İspanya’daki radikal İslamcı otonom bir grup tarafından gerçekleştirildiği açığa çıkmıştı. 28 kişiyle dava 15 Şubat 2007’de başladı ve 31 Ekim 2007’de sona erdi. Yargılama sonrasında 21 kişi ceza aldı. Bunlar arasında binlerce yıl ceza alanlar oldu. Ama yürürlükteki yasalara göre İspanya’da bir kişi en fazla 40 yıl hapiste tutulabiliyor.

SAĞIN EVRENSELLİĞİ: YALAN DOLAN


İslamcı militanlar olayı üstlendiğinde, mahkemede olay çözüldüğünde bile Sağcı Halk Partisi hala ETA ile El Kaide’nin işbirliği yaptığını, bu ikisini de sosyal demokratların koruduğunu sayıklıyordu.

Sadece İspanya sağı mı 191 kişinin öldüğü tren katliamını ETA’nın yaptığına inanıyor. Tabiî ki hayır. Örneğin İslamcı liberal kalemlerin en cevvallerinden Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi hala gazetenin internet sayfasından duran 25 Nisan 2013 tarihli “Sırrı Süreyya Önder basını nasıl atlattı?” başlıklı yazısında aklı sıra ETA’yla İspanya barışını anlatıyor ve şöyle sallıyor:

“İspanya, demokratik standartlarını yükseltmek suretiyle bu sorunu çözdü. Öyle bir noktaya gelindi ki, Madrid Tren İstasyonu'nu bombalayan ETA'nın karşısına İspanyol halkı dikildi.1 milyon İspanyol yürüdü ve ETA'ya, 'Biz haklarımızı demokratik yollardan elde ediyoruz' mesajını verdi. ETA bunun üzerine silahlı mücadeleye son vermek zorunda kaldı. “

Bu ülkede başbakan, bakanlar bile açıklama yaparken hiçbir araştırma, mahkeme kararı falan gözetmezken herhalde “Başbakanının gazetecilerinden” yazdıkları konularda biraz araştırma, biraz bilgi beklemek, çok şey istemek olur. Ama ne demişler, “söz uçar yazı kalır.”