Murat Karayılan, hükümetin süreci tıkadığını savunurken “Devlet, uygulamalarla deyim yerindeyse süreci sabote etmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Savaşa hazırlanıyor. Açık açık görülen budur. Bu, bizde ciddi sorunlara yol açıyor. Ciddi kaygılara neden oluyor. Ve görüyorum ki toplumumuz da aynı kaygıları taşıyor” dedi.

ANF’ye çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Karayılan, 2-3 haftadır kendi içlerinde ciddi bir biçimde tartışma yaşadıklarını ifade ederek, “Çünkü devletin ve hükümetin sürece yaklaşımı bizi oldukça kaygılandırıyor” dedi.

Bu nedenle uygulamalarla ve mevcut yaklaşımlarla ilgili olarak çeşitli düzeyde tartışmalar yürüttüklerini anlatan Karayılan, şöyle konuştu:

“Sonra Apo’yla görüşen BDP heyeti de geldi. Onların aktarımları da oldu. Baktık ki Önderliğimiz de, aynen bizim gibi, sürece dair ciddi kaygılar taşıyor. Aynı düşündüğümüzü, aynı kaygıları paylaştığımızı anlamış olduk. Biz bu aşamada çok kesin ve net bir şey söylemek istemiyoruz, ancak, Kürt sorununun çözümü için Önder Apo’nun çabaları, üstlenmiş olduğu ağır sorumluluk ve bizlerin de birçok zorluğa rağmen yaşadığımız kararlaşma ve pratik uygulama durumuna rağmen, devletin ve hükümetin sorunun çözümüne dönük güven verici, çözümün önünü açan herhangi bir adım atmamış olması çok ciddi bir problem durumundadır. Biz, İmralı’da görüşmelerin başlaması ve bu görüşmelerin bize yansımasından bu yana, yani Ocak ayının ortalarından bu yana devlet karşıtı herhangi bir askeri faaliyet yürütmedik. İlk iki ay fiili üç aydan bu yana ise resmi olarak süren bir ateşkes durumu vardır. Elimizde esir bulunan devlet görevlilerinin bırakılması var. Yine güçlerimizi sınır dışına çekme kararı ve bunun pratiğe geçirilme süreci var. Bütün bu önemli ve stratejik tutumlara rağmen, devlet ve hükümet tarafının sorunun çözümüne dönük, bırakalım adım atmayı, kaygı uyandıran, güvensizliği derinleştiren tutum ve davranışları daha fazla öne çıktı.”

“SAVAŞA HAZIRLANIYOR”

“Şimdi biz şunu anlamak istiyoruz: AKP’nin düşüncesi nedir?” diye soran Karayılan, “Bu koruculuğu lağvedecek mi, etmeyecek mi? Bu, savaş nedeniyle oluşturulmuş bir yapıdır. Şimdi savaş sona erdiğine göre bu yapı varlığını sürdürecek midir, sürdürmeyecek midir? Bu konuda açıklama yapılmasını bekliyoruz. Devletin ve hükümetin koruculuk sistemine ilişkin görüşü nedir? Neden biz geri çekilmeyi sürdürürken yeni korucu kadroları alınmaktadır. Bu, ciddi bir durumdur” dedi.

Sürekli olarak keşifler yapıldığını ifade eden Karayılan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir ara keşiflerin hafiflediğini belirtebilirim ama şimdi medya savunma alanları dediğimiz güney bölgelerinde daimi bir şekilde keşif vardır. Bu keşifler neyi amaçlamaktadır? Askerlikte keşif demek, bir eyleme hazırlanmak demektir. O zaman ben de gerilla güçlerine, ‘siz de gidin devlet ve güvenlik kuvvetlerini keşfedin, eyleme hazırlanın’ diyebilirim. Böyle mi diyelim yani? Böyle süreç gelişir mi? Peki böyle gelişmezse devlet niye bunu sürdürmektedir? Keşif yapmak eyleme hazırlık, hava saldırısına hazırlık demektir. Eğer böyle kötü bir niyet yoksa, o zaman bunlar neden yapılıyor? Bunların geri çekilme sürecini yavaşlattığını daha önce söyledik. Mesela şimdi diyecekler ki, ‘sınır hatlarını kontrol ediyoruz.’ Tamam da Kandil 150 kilometre sınırdan uzaktır ama sürekli keşif altındadır. Demek ki sınırla bir ilgisi yoktur. Yürütülen bir faaliyet ve bir proje vardır.

Aslında devlet, bu uygulamalarla deyim yerindeyse süreci sabote etmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Savaşa hazırlanıyor. Açık açık görülen budur. Bu, bizde ciddi sorunlara yol açıyor. Ciddi kaygılara neden oluyor. Ve görüyorum ki toplumumuz da aynı kaygıları taşıyor. Her gün birçok yerde yurtsever, barışsever insanlarımız, demokratik kurumlar dağlara çıkmakta ve bu tür şeylerin önünde engel olmak için canını ortaya koymaktadır. Çünkü gerçekten bunlar barışın önünde engeldir. AKP, gerçekten barış istiyorsa ortaya çıksın; koruculuğa ilişkin ne yapmak istiyor, bu kadar özel operasyon birliklerini yerleştirmekle neyi hedefliyor, bunları açıklasın. Bunlar başlı başına ciddi konulardır.

Bütün bunlar olurken biz nasıl rahat olalım. Ben hükümetin bütün yetkililerine soruyorum; bütün bu karşıt faaliyetler geliştirilirken biz süreci nasıl tıkır tıkır sürdürelim. Bu olacak şey midir?”

“KİMSEYİ TEHDİT ETMİYORUZ”

Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili konuşurken, konuyla ilgili ulusalcıları bile eleştirdiğini ve “siz nasıl Atatürk’le terörist başının fotoğrafının yan yana olmasını kabul ettiniz” dediğini dile getiren Karayılan, “Halen ‘terörist başı’ diyor, ulusalcı diye tanımladığı kişileri bile bu konuda tavır almadığı için eleştiriyor. Bu ne demek. Eğer sen Kürt sorununu çözeceksen, topluma ve ulusalcılara da kabul ettirmeye çalışman gerekmez mi? Eğer gerçekten o ulusalcı denilen çevreler Apo’yu kabul etmişlerse bu iyi bir şey değil mi? Sonuçta Apo, Kürt halkının temsilcisidir. Ve şu anda resmi olarak devlet ve hükümetle bu vasıfla diyalog sürdürmektedir” ifadelerini kullandı.

Karayılan kimseyi tehdit etmediklerini söylerken, “Biz burada bunları söylerken kimseyi tehdit etmiyoruz. Sadece tüm halkımıza, Türkiye halkına ve kamuoyuna şunu diyoruz: “Kürt sorununda demokratik çözüm sürecinin gelişmesi için biz kendi görevlerimizin gereğini yaptık; önderliğimizin perspektifine uyarak barışçıl bir sürecin gelişmesi için yapılması gerekenleri yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Ama aynı proje çerçevesinde devletin ve hükümetin de yapması gerekenler vardır, sorumlulukları vardır. Devlet ve hükümet bu dönemde kendi sorumluluklarını yerine getirmelidir. Çünkü 3 aydan bu yana süreç resmen devrede olmasına rağmen, devlet ve hükümet herhangi bir şey yapmamıştır. Doğru, imha operasyonları durdurulmuştur ama bunun dışında yapılan bir şey yoktur. Bu sürecin de iki ayağı vardır; birisi biziz, diğeri ise devlet ve hükümettir. O ayağın devreye girmesi gerekiyor. Ciddi, köklü, gözle görülür adımların atılması lazım. Bunu çok acil bir biçimde bekliyoruz. Biz hemen yapılması gerekenlerle birlikte önümüzdeki 2-3 hafta içerisinde, özellikle de TBMM kapanmadan bazı adımların atılmasını bekliyoruz.
Daha yeni Daha eski