Bugüne kadar adı gizlenip 'Bir komşu' olarak anılan ülke ortaya çıktı
MGK'nın
ünlü 28 Şubat toplantısında alınan kararlarda, 'Türkiye'deki rejim aleyhinde
faaliyet gösterdiği' belirtilen ve bugüne kadar adı gizlenip 'Bir komşu' olarak
anılan ülkenin, İran olduğu ortaya çıktı.
Ankara'da devam eden 28 Şubat davasına MGK tarafından gönderilen belgelere göre 1997'deki toplantıda irticai faaliyetlere karşı 18 maddelik bir önlem paketi hazırlandı. Bu paketin büyük bölümü bugüne kadar basına yansıdı ancak 'Türkiye aleyhinde faaliyet yürüten' ülkenin ismi resmen açıklanmadı. MGK belgelerinde ise bu ülke, tahmin edildiği gibi İran çıktı. Önlem paketinde İran konusunda şu bilgiler yer aldı:
'Ülkemizi çağ dışı bir rejimden ve din istismarının sebep olabileceği muhtemel bir çatışmadan korumak için, İran İslam Cumhuriyeti'nin ülkemizdeki rejim aleyhtarı faaliyet, tutum ve davranışlarına mani olunmalı, bu maksatla İran'a karşı komşuluk münasebetimizi ve ekonomik ilişkilerimizi bozmayacak, fakat yıkıcı ve zararlı faaliyetlerini önleyecek bir tedbirler paketi hazırlanmalı ve yürürlüğe konulmalıdır.'
POMPALI TÜFEK DE VAR
MGK'da alınan kararlar doğrultusunda hükümete sunulan önlemler paketinde 'Pompalı tüfek satışındaki artışa da dikkat çekildi ve şöyle denildi:
'Çeşitli nedenlerle verilen, kısa ve uzun namlulu silahlara ait ruhsat işlemleri, polis ve jandarma bölgeleri esas alınarak yeniden düzenlenmeli, bu konuda kısıtlamalar getirilmeli. Özellikle pompalı tüfeklere olan talep dikkatle değerlendirilmelidir.'
18 maddelik belgede, tarikatların faaliyetlerine son verilmesi ve tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okul ve kuran kurslarının devletçe denetim altına alınması da isteniyor. Ayrıca irticai faaliyetleri, disiplinsizlikleri veya yasa dışı örgütlerle irtibatları nedeniyle TSK'dan ilişikleri kesilen personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmemesi talep ediliyor.
Kıyafetle ilgili olarak da 'Türkiye'yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalara mani olunmalı, bu konudaki kanun ve Anayasa Mahkemesi kararları taviz verilmeden özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında titizlikle uygulanmalıdır' deniliyor.
'Kurban
derilerinin, mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtarı
örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı, kanunla verilmiş
yetki dışındaki kurban derisi toplattırılmamalı' ifadesine de yer veriliyor.
Ankara'da devam eden 28 Şubat davasına MGK tarafından gönderilen belgelere göre 1997'deki toplantıda irticai faaliyetlere karşı 18 maddelik bir önlem paketi hazırlandı. Bu paketin büyük bölümü bugüne kadar basına yansıdı ancak 'Türkiye aleyhinde faaliyet yürüten' ülkenin ismi resmen açıklanmadı. MGK belgelerinde ise bu ülke, tahmin edildiği gibi İran çıktı. Önlem paketinde İran konusunda şu bilgiler yer aldı:
'Ülkemizi çağ dışı bir rejimden ve din istismarının sebep olabileceği muhtemel bir çatışmadan korumak için, İran İslam Cumhuriyeti'nin ülkemizdeki rejim aleyhtarı faaliyet, tutum ve davranışlarına mani olunmalı, bu maksatla İran'a karşı komşuluk münasebetimizi ve ekonomik ilişkilerimizi bozmayacak, fakat yıkıcı ve zararlı faaliyetlerini önleyecek bir tedbirler paketi hazırlanmalı ve yürürlüğe konulmalıdır.'
POMPALI TÜFEK DE VAR
MGK'da alınan kararlar doğrultusunda hükümete sunulan önlemler paketinde 'Pompalı tüfek satışındaki artışa da dikkat çekildi ve şöyle denildi:
'Çeşitli nedenlerle verilen, kısa ve uzun namlulu silahlara ait ruhsat işlemleri, polis ve jandarma bölgeleri esas alınarak yeniden düzenlenmeli, bu konuda kısıtlamalar getirilmeli. Özellikle pompalı tüfeklere olan talep dikkatle değerlendirilmelidir.'
18 maddelik belgede, tarikatların faaliyetlerine son verilmesi ve tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okul ve kuran kurslarının devletçe denetim altına alınması da isteniyor. Ayrıca irticai faaliyetleri, disiplinsizlikleri veya yasa dışı örgütlerle irtibatları nedeniyle TSK'dan ilişikleri kesilen personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmemesi talep ediliyor.
Kıyafetle ilgili olarak da 'Türkiye'yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalara mani olunmalı, bu konudaki kanun ve Anayasa Mahkemesi kararları taviz verilmeden özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında titizlikle uygulanmalıdır' deniliyor.