Gazeteci ve sıkı bir Beşiktaşlı olan Rıdvan Akar, Türkiye’de futbola dair görüşlerini aktarırken, Bilic’in onurlu duruşundan dolayı cezal...
Gazeteci ve sıkı bir Beşiktaşlı olan Rıdvan Akar, Türkiye’de futbola dair görüşlerini aktarırken, Bilic’in onurlu duruşundan dolayı cezalandırıldığını söyledi. Diğer kulüpler hakkında da konuşan Akar, Fenerbahçe’nin yaklaşan kongresi hakkında, ‘tek adamlık kızgınlık yarattı, artık yeter diyenler çıkacaktır’ dedi.
Görüşme: Seyhan Akıncı
Sıkı bir Beşiktaş taraftarı olan gazeteci Rıdvan Akar, sorularımızı yanıtladı. Beşiktaş’tan, Fenerbahçe Kongresine, Bilic’ten Beşiktaş- Galatasaray derbisinde yaşanan provokasyona dair birçok soruya samimi cevaplar aldık.
Geçmiş olsun derbide ayağınız kırıldı şimdi nasılsınız? O akşam neler yaşandı?
O akşam yaşanan Beşiktaş’a yönelik çok ciddi bir provokasyondu. Provokasyonun olacağı maç oynanmadan önce yeni kurulan Beşiktaş taraftar gruplarının kendilerini Çarşı’ya karşı kanıtlayacaklarını açıkladıkları bildiriler ve deklarasyonlardan belliydi.Stada girişte herhangi bir kontrol yapılmadan girişler olmuştur. Bu sebepten Tahkim’in Beşiktaş’a verdiği “seyirci sınırını aşma cezası” aslında Futbol Federasyonuna verilmesi gereken bir cezadır. Ben yıllardır gazeteci arkadaşlarımla birlikte maç izlerim, olduğumuz yere doğru şişeler, sular atılmaya başladı. Uyarılar dikkate alınmayınca iş kavgaya dönüştü, gazeteci arkadaşlarıma yönelik darp girişimi oldu ve ben de orada onları ayırmaya çalışıyordum. İki defa düştüm ve 2. düşüşümde üstümde 20 kişi vardı. Ayağım kırıldı, alçıyı yeni çıkardık fakat iyileşmem haftalar alacak.
Kart 1903 uygulaması başlıyor. Bu olayları önler mi?
Kart 1903 sadece Beşiktaş’ın bir uygulaması değil Dünyada örnekleri var. Benim buradaki itirazım Kart 1903’ten Beşiktaş’ın gelirin sadece yüzde 35’ini alması, bunu sağlayan şirketinse gelirin yüzde 65’ini almasıdır. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Ben Kart 1903 almadım ve taraftarlara da çağrım, bu oranlar Beşiktaş lehine değişene kadar almamalarıdır. Bu tür uygulamalarla önlem alınabileceğini düşünmüyorum.
Süper Lig’de maç yöneten hakemlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de hakem müessesesi yeni insanlar yaratamıyor. Yeni yetenekli hakemler çıkmıyor ama daha ötesi siyaset ve federasyon tarafından çok kolay manüple edilebilen bir müessese. Bu sıkıntılar bu yüzden yaşanıyor. Her yıl biter, yıl sonunda hakemler tarafından en mağdur olan takım Beşiktaş olur. Örneğin bir Kulüp Başkanı telefon tapelerinde Federasyon Başkanını arayıp Beşiktaş maçına şu hakemi istiyorum diyor ve sonra o hakem Beşiktaş aleyhine aleni hatalar yapıyor ve Beşiktaş’ı şampiyonluk yarışından koparabiliyor. Yapılması gereken kritik maçlara yabancı hakem getirilmesidir. Her yıl bir hakem çıkacak ve Beşiktaş’ın yolunu kesecek ve sonrada bu adamlar kahraman ilan edilecek yok öyle yağma!
Olimpiyat Stadı’nın 60 milyon TL ihale bedeliyle yenilenmesine karar verildi. Bu yenileme kime yapılıyor?
Türkiye 2020 Olimpiyatları’nı kaybetti, bir sonraki olimpiyat 2024’te. Bugün yapılacak bir bakımın 11 yıl sonrasına faydası olur mu? Hayır. Bu stada ne zamanki Beşiktaş taraftarı geldi stat ilk kez ruh kazandı. Ve siz tam da bunun üstüne bir bakım kararı alıyorsunuz, üstelik 60 milyon TL ihale bedeliyle. Beşiktaş taraftarının o stat üstünden yarattığı manevi iklim birilerini rahatsız etti. Bu, Beşiktaş’ı yersiz yurtsuz bırakma planının bir parçası. Beşiktaş Kasımpaşa stadına mahkûm edilmeye çalışılıyor. Orada yapılacak olası provokasyonlar Beşiktaş’a sezon boyu seyircisiz oynama cezasını da getirebilir. Amaçlanan da budur.
Biraz da Bilic’ten bahsedelim.
Ben bir Bilic hayranıyım! Lucescu’dan sonra Beşiktaş’a gelmiş en büyük şans olduğuna inanıyorum. Savunmasını yaptığı sırada yanında olan yöneticilerden dinlediğim “tarihi bir savunma” yaptığı. Bilic’in “Shame on you” sözünün gözlemci raporlarında “F. You” olarak geçmesi de provokasyonun bir parçasıydı. Ardından bu 3 maçlık ceza geldi. Antrenörler “hata yaptım, ağzımdan kaçtı” gibi şeyler söylerlerse cezalarının yarısı af oluyor, örneğin bu “tekli” ise misal 3 maç ise 1’e iniyor. Bilic’in bütün bu alternatif maliyete ve Antalya’da yaşanan kötü tabloya rağmen tavrını koruması son derece sevindiricidir. Bilic bugüne kadar Beşiktaş’a gelmiş geçmiş en layık antrenörler arasındadır. Kendisinin varlığından, duruşundan, futbolcularla, çalışanlarla kurduğu ilişkilerden gurur duyuyorum. Hayatta erdem ve namusluluk adına hangi kavramları benimsiyorsak Beşiktaş için de aynı kavramları benimsemeliyiz yani adil olmalıyız mesela. Ben Bilic’te bunu görüyorum, kendisiyle gurur duyuyorum.
Bilic’in geldiği günden beri söylemlerinde sürekli sosyalizmden, eşitlikten bahsetmesi etkili olmuş mudur cezasında?
Bilic’e bir bedel ödetilmeye çalışılıyor! Nasıl ki bir dönem Lucescu’yu ırkçı bir biçimde “çeribaşı” ilan etmişlerdi; aynı şeyi Bilic’e yapmaya çalışıyorlar. Bilic siyasi duruşu olan bir teknik adam, dünyada siyasi duruşu olan ve bunu aleni bir biçimde ortaya koyan futbolcu ve teknik adam sayısı çok az. Bilic bu cesareti hem kendi kişiliğinden hem de Beşiktaş taraftarının profilinden alıyor.
Haziran Direnişi’yle politize olan taraftarlar futbolu da değiştirebilir mi?
Dürüst olmak gerekirse ben değiştirebileceğine inanmıyorum! Burada önemli olan şudur; itiraz ve adalet kültürü gelişiyor tribünlerde, bunu sadece siyasi bir yorum olarak yapmıyorum, rakip takımın alkışlanması, rakibe haksızlık yapıldığında tepki gösterilmesi ki bu Beşiktaş taraftarının doğasında vardır. Şimdi bu türlü davranışlar bütün tribünlere yayılabilir. Bir de yapay düşmanlıklar var belki onları değiştirebilir fakat bu konuda çok da iyimser değilim!
Futbol ve siyaset ilişkisi son zamanlarda çok konuşuluyor, futbola siyaset karışmasın diye büyük bir çaba var. Siyaset karışmasın diyenler “bendense sorun yok” mu diyor?
Futbolda siyaset 1950’lerden beri var. O zamanlardan beri var olan bir ilişkiden söz ediyoruz. Tempo dergisinde 80’lerin sonunda yaptığımız kapsamlı bir çalışmada Futbol, Siyaset ve Ticaret arasındaki ilişkileri çok çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştuk. Anadolu kulüplerinin başkanlarının neredeyse yarısının iktidar partisinin İl Başkanı ya da Belediye Başkanı olduğunu ortaya koyuyordu. Dolayısıyla siyaset tribüne Gezi olaylarıyla girmedi. Spor Bakanı Suat Kılıç Samsunspor’un transferinde imza töreninde bulunmuş ve seçmene yönelik pozitif görünmek için transferde payı varmış izlenimi yaratıyor. Eğer Spor Bakanı geri kalan kulüplerin transfer ettiği oyuncuların imza töreninde bulunursa sorun yok ama sadece Samsunspor’unkinde bulunuyorsa bu seçmene yönelik bir hamledir. İ. Hacıosmanoğlu’nun söylemleri siyasi değilmiş gibi davranmanın bir âlemi yok. Kasımpaşa seyircisi de Başbakan lehine bağırıyor, bu da siyaset onlara da yaptırım uygulanması gerekiyor. Bendensen yapabilirsin değilsen yapamazsın tavrı bir çifte standarttır.
Sürekli endüstriyel futboldan ve kurumsallaşmaktan bahsedip, tek adamlıktan da taviz vermeyen başkanlar?
Bütün kulüpler birileri tarafından yönetiliyor. Kurumsallaşma başkanla başlayan bir şey. S. Seba’ya duyulan saygının sebebi onun kişiliği ile Beşiktaş’ın yapısının paralellik göstermesi. Türkiye’de 80’lerden sonra Başkan olanların siyaset ile kurulan rant ilişkisiydi. Seba’yı farklı kılan siyasetle sadece Beşiktaş’ın çıkarı için ilişki kurmasıydı. Kendi menfaatleri için böyle bir ilişkiye girmemiş olması rakiplerinde saygı uyandırıyordu. Şu anda Türkiye’de kulüp başkanlığı ile elde ettiği saygıyı siyaset üzerinden kurduğu ilişkilerle kendi menfaatine çıkar sağlayan başkanlarla karşı karşıyayız! Fikret Orman için bunu söylemek mümkün değil! Başkanlık koltuğuna oturduğu günden beri böyle bir iddia gündeme gelmedi. Bu önemli, ilerleyen zamanda aksi yönde bir şey ortaya çıkarsa pek tabi söylediklerim onun için de geçerlidir. Fikret Orman bu ortamda masum olan bir profil olarak duruyor!
Galatasaray’da Mancini dönemi başladı. G.Saray taraftarı başarıya alışkın bir taraftar, eğer Mancini başarısız olursa bu bir krize yol açar mı?
Mancini ile ilgili en önemli fark, Juventus ile berabere kaldıkları maç sonrası basın toplantısında gördük. Terim’e tüm meslek hayatları boyunca soramayacakları soruları Mancini’ye sorabildiler. Demek ki onu yüceltmek gibi bir dertleri yok! Ben bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Mancini kendini kanıtlamış bir Hoca. Terim hücumu seven ve enerjisini sahaya yansıtan biriyken Mancini her İtalyan gibi savunmayı önceleyen biri. Takımla yaşamak yerine kendini yaşayan metroseksüel bir adam. Şu an bir türbülans içindeler ve bu süreçte kaybedecekleri puanlar onların lig sonundaki konumunu belirleyecek. G.Saray’ın asıl sorunu teknik değil bana kalırsa, G.Saray yaşlanan bir takım, yüksek maliyetli oyuncusu çok fazla. Yaşlanan ve borcu artan bir kulüp olarak 3. kez sermaye artırımına gidecekler. Borç yönetebilmek de çok önemli.
Biraz saha içine gelelim, izlemekten en keyif aldığınız oyuncu kim? Kimin için özellikle ekran karşısına geçersiniz?
Messi, hakikaten Messi, Ney-mar’ı da aynı kefeye koyuyorum. Ronaldo daha robotik biri! Süper ligde Batalla’yı izlemekten keyif alıyorum. Ben futbolcuda istikrar ararım, Ernst gibi! Maç seçen, sözleşme uzatılmadığı için surat asan, bir hafta grip ertesi hafta arka adalesi çeken oyuncuları sevmiyorum.
Son olarak çok erken belki ama şampiyon kim olur?
Gönlümden geçen Beşiktaş tabiî ki, oynadığımız futbolu da beğeniyorum. Ama Fenerbahçe eğer Ersun Yanal takımlarının 2. yarıda yaşadığı o klasik düşüşü yaşamazsa şampiyon olabilir. Mancini’nin ligi tanıma hızı ve içinde oldukları geçiş sürecinde kaybedecekleri puan Galatasaray’ın yarıştaki yerini belirleyecek. Çok kaliteli bir takım ve iyi de futbol oynuyorlar.
F.Bahçe’de güçlü yönetim hazırlığı
Rıdvan Akar, Fenerbahçe’de yaklaşan kongre süreciyle ilgili sorduğumuz soruya tek adamlığın, Fenerbahçe yönetimine karşı, kulüpte kızgınlığın ve yılgınlığın oluştuğuna dikkat çekti. Rıdvan Akar, “Fenerbahçe’de kongre süreci bence fırsata dönüştürülebilir. Tek adamlık, Fenerbahçe yönetimine yakın çevrelerde de yılgınlık ve kızgınlık yaratmış durumda. Aziz Yıldırım aday olursa bu bir krize yol açabilir. Artık yeter diyecek olanlar çıkacaktır. Alternatif güçlü bir yönetim olacağı konusunda duyumlarım var. Ancak bu kadarını söyleyebilirim sadece” dedi.
‘Terim hoşlanmadığım bir tip’
Milli takıma geçersek, sizce Fatih Terim devam edecek mi veya etmeli mi?
Fatih Terim bir futbolsever olarak benim hoşlanmadığım bir tip! Temsil ettiği değerler ve bugüne kadar ki Fair Play anlayışı nedeniyle barışık olmadığım bir teknik adam. TFF’nin yerinde olsaydım İsviçre maçı sonrası görevine son verir bir daha da onunla çalışmazdım! Ama maalesef Türkiye’de Fair Play maç başına düşünülen bir algı. Düşününüz Terim 9 maç ceza aldığı o ünlü tartışma sürecinde TFF’yi dikkate almadığını vs. söylemişken şimdi bir sözleşme imzalama aşamasında. Bir Beşiktaşlı olarak milli takımın başarı ve başarısızlıklarını çok fazla önemseyen biri değilim, bunu bir itiraf olarak söylüyorum! Heyecanlanmıyorum yani, milli maçlarda heyecanlanan ve seyreden biri değilim, hele hele bir Fatih Terim milli takımının başarısı ya da başarısızlığı beni çok fazla ilgilendirmiyor.SOL.ORG
Görüşme: Seyhan Akıncı
Sıkı bir Beşiktaş taraftarı olan gazeteci Rıdvan Akar, sorularımızı yanıtladı. Beşiktaş’tan, Fenerbahçe Kongresine, Bilic’ten Beşiktaş- Galatasaray derbisinde yaşanan provokasyona dair birçok soruya samimi cevaplar aldık.
Geçmiş olsun derbide ayağınız kırıldı şimdi nasılsınız? O akşam neler yaşandı?
O akşam yaşanan Beşiktaş’a yönelik çok ciddi bir provokasyondu. Provokasyonun olacağı maç oynanmadan önce yeni kurulan Beşiktaş taraftar gruplarının kendilerini Çarşı’ya karşı kanıtlayacaklarını açıkladıkları bildiriler ve deklarasyonlardan belliydi.Stada girişte herhangi bir kontrol yapılmadan girişler olmuştur. Bu sebepten Tahkim’in Beşiktaş’a verdiği “seyirci sınırını aşma cezası” aslında Futbol Federasyonuna verilmesi gereken bir cezadır. Ben yıllardır gazeteci arkadaşlarımla birlikte maç izlerim, olduğumuz yere doğru şişeler, sular atılmaya başladı. Uyarılar dikkate alınmayınca iş kavgaya dönüştü, gazeteci arkadaşlarıma yönelik darp girişimi oldu ve ben de orada onları ayırmaya çalışıyordum. İki defa düştüm ve 2. düşüşümde üstümde 20 kişi vardı. Ayağım kırıldı, alçıyı yeni çıkardık fakat iyileşmem haftalar alacak.
Kart 1903 uygulaması başlıyor. Bu olayları önler mi?
Kart 1903 sadece Beşiktaş’ın bir uygulaması değil Dünyada örnekleri var. Benim buradaki itirazım Kart 1903’ten Beşiktaş’ın gelirin sadece yüzde 35’ini alması, bunu sağlayan şirketinse gelirin yüzde 65’ini almasıdır. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Ben Kart 1903 almadım ve taraftarlara da çağrım, bu oranlar Beşiktaş lehine değişene kadar almamalarıdır. Bu tür uygulamalarla önlem alınabileceğini düşünmüyorum.
Süper Lig’de maç yöneten hakemlerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de hakem müessesesi yeni insanlar yaratamıyor. Yeni yetenekli hakemler çıkmıyor ama daha ötesi siyaset ve federasyon tarafından çok kolay manüple edilebilen bir müessese. Bu sıkıntılar bu yüzden yaşanıyor. Her yıl biter, yıl sonunda hakemler tarafından en mağdur olan takım Beşiktaş olur. Örneğin bir Kulüp Başkanı telefon tapelerinde Federasyon Başkanını arayıp Beşiktaş maçına şu hakemi istiyorum diyor ve sonra o hakem Beşiktaş aleyhine aleni hatalar yapıyor ve Beşiktaş’ı şampiyonluk yarışından koparabiliyor. Yapılması gereken kritik maçlara yabancı hakem getirilmesidir. Her yıl bir hakem çıkacak ve Beşiktaş’ın yolunu kesecek ve sonrada bu adamlar kahraman ilan edilecek yok öyle yağma!
Olimpiyat Stadı’nın 60 milyon TL ihale bedeliyle yenilenmesine karar verildi. Bu yenileme kime yapılıyor?
Türkiye 2020 Olimpiyatları’nı kaybetti, bir sonraki olimpiyat 2024’te. Bugün yapılacak bir bakımın 11 yıl sonrasına faydası olur mu? Hayır. Bu stada ne zamanki Beşiktaş taraftarı geldi stat ilk kez ruh kazandı. Ve siz tam da bunun üstüne bir bakım kararı alıyorsunuz, üstelik 60 milyon TL ihale bedeliyle. Beşiktaş taraftarının o stat üstünden yarattığı manevi iklim birilerini rahatsız etti. Bu, Beşiktaş’ı yersiz yurtsuz bırakma planının bir parçası. Beşiktaş Kasımpaşa stadına mahkûm edilmeye çalışılıyor. Orada yapılacak olası provokasyonlar Beşiktaş’a sezon boyu seyircisiz oynama cezasını da getirebilir. Amaçlanan da budur.
Biraz da Bilic’ten bahsedelim.
Ben bir Bilic hayranıyım! Lucescu’dan sonra Beşiktaş’a gelmiş en büyük şans olduğuna inanıyorum. Savunmasını yaptığı sırada yanında olan yöneticilerden dinlediğim “tarihi bir savunma” yaptığı. Bilic’in “Shame on you” sözünün gözlemci raporlarında “F. You” olarak geçmesi de provokasyonun bir parçasıydı. Ardından bu 3 maçlık ceza geldi. Antrenörler “hata yaptım, ağzımdan kaçtı” gibi şeyler söylerlerse cezalarının yarısı af oluyor, örneğin bu “tekli” ise misal 3 maç ise 1’e iniyor. Bilic’in bütün bu alternatif maliyete ve Antalya’da yaşanan kötü tabloya rağmen tavrını koruması son derece sevindiricidir. Bilic bugüne kadar Beşiktaş’a gelmiş geçmiş en layık antrenörler arasındadır. Kendisinin varlığından, duruşundan, futbolcularla, çalışanlarla kurduğu ilişkilerden gurur duyuyorum. Hayatta erdem ve namusluluk adına hangi kavramları benimsiyorsak Beşiktaş için de aynı kavramları benimsemeliyiz yani adil olmalıyız mesela. Ben Bilic’te bunu görüyorum, kendisiyle gurur duyuyorum.
Bilic’in geldiği günden beri söylemlerinde sürekli sosyalizmden, eşitlikten bahsetmesi etkili olmuş mudur cezasında?
Bilic’e bir bedel ödetilmeye çalışılıyor! Nasıl ki bir dönem Lucescu’yu ırkçı bir biçimde “çeribaşı” ilan etmişlerdi; aynı şeyi Bilic’e yapmaya çalışıyorlar. Bilic siyasi duruşu olan bir teknik adam, dünyada siyasi duruşu olan ve bunu aleni bir biçimde ortaya koyan futbolcu ve teknik adam sayısı çok az. Bilic bu cesareti hem kendi kişiliğinden hem de Beşiktaş taraftarının profilinden alıyor.
Haziran Direnişi’yle politize olan taraftarlar futbolu da değiştirebilir mi?
Dürüst olmak gerekirse ben değiştirebileceğine inanmıyorum! Burada önemli olan şudur; itiraz ve adalet kültürü gelişiyor tribünlerde, bunu sadece siyasi bir yorum olarak yapmıyorum, rakip takımın alkışlanması, rakibe haksızlık yapıldığında tepki gösterilmesi ki bu Beşiktaş taraftarının doğasında vardır. Şimdi bu türlü davranışlar bütün tribünlere yayılabilir. Bir de yapay düşmanlıklar var belki onları değiştirebilir fakat bu konuda çok da iyimser değilim!
Futbol ve siyaset ilişkisi son zamanlarda çok konuşuluyor, futbola siyaset karışmasın diye büyük bir çaba var. Siyaset karışmasın diyenler “bendense sorun yok” mu diyor?
Futbolda siyaset 1950’lerden beri var. O zamanlardan beri var olan bir ilişkiden söz ediyoruz. Tempo dergisinde 80’lerin sonunda yaptığımız kapsamlı bir çalışmada Futbol, Siyaset ve Ticaret arasındaki ilişkileri çok çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştuk. Anadolu kulüplerinin başkanlarının neredeyse yarısının iktidar partisinin İl Başkanı ya da Belediye Başkanı olduğunu ortaya koyuyordu. Dolayısıyla siyaset tribüne Gezi olaylarıyla girmedi. Spor Bakanı Suat Kılıç Samsunspor’un transferinde imza töreninde bulunmuş ve seçmene yönelik pozitif görünmek için transferde payı varmış izlenimi yaratıyor. Eğer Spor Bakanı geri kalan kulüplerin transfer ettiği oyuncuların imza töreninde bulunursa sorun yok ama sadece Samsunspor’unkinde bulunuyorsa bu seçmene yönelik bir hamledir. İ. Hacıosmanoğlu’nun söylemleri siyasi değilmiş gibi davranmanın bir âlemi yok. Kasımpaşa seyircisi de Başbakan lehine bağırıyor, bu da siyaset onlara da yaptırım uygulanması gerekiyor. Bendensen yapabilirsin değilsen yapamazsın tavrı bir çifte standarttır.
Sürekli endüstriyel futboldan ve kurumsallaşmaktan bahsedip, tek adamlıktan da taviz vermeyen başkanlar?
Bütün kulüpler birileri tarafından yönetiliyor. Kurumsallaşma başkanla başlayan bir şey. S. Seba’ya duyulan saygının sebebi onun kişiliği ile Beşiktaş’ın yapısının paralellik göstermesi. Türkiye’de 80’lerden sonra Başkan olanların siyaset ile kurulan rant ilişkisiydi. Seba’yı farklı kılan siyasetle sadece Beşiktaş’ın çıkarı için ilişki kurmasıydı. Kendi menfaatleri için böyle bir ilişkiye girmemiş olması rakiplerinde saygı uyandırıyordu. Şu anda Türkiye’de kulüp başkanlığı ile elde ettiği saygıyı siyaset üzerinden kurduğu ilişkilerle kendi menfaatine çıkar sağlayan başkanlarla karşı karşıyayız! Fikret Orman için bunu söylemek mümkün değil! Başkanlık koltuğuna oturduğu günden beri böyle bir iddia gündeme gelmedi. Bu önemli, ilerleyen zamanda aksi yönde bir şey ortaya çıkarsa pek tabi söylediklerim onun için de geçerlidir. Fikret Orman bu ortamda masum olan bir profil olarak duruyor!
Galatasaray’da Mancini dönemi başladı. G.Saray taraftarı başarıya alışkın bir taraftar, eğer Mancini başarısız olursa bu bir krize yol açar mı?
Mancini ile ilgili en önemli fark, Juventus ile berabere kaldıkları maç sonrası basın toplantısında gördük. Terim’e tüm meslek hayatları boyunca soramayacakları soruları Mancini’ye sorabildiler. Demek ki onu yüceltmek gibi bir dertleri yok! Ben bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Mancini kendini kanıtlamış bir Hoca. Terim hücumu seven ve enerjisini sahaya yansıtan biriyken Mancini her İtalyan gibi savunmayı önceleyen biri. Takımla yaşamak yerine kendini yaşayan metroseksüel bir adam. Şu an bir türbülans içindeler ve bu süreçte kaybedecekleri puanlar onların lig sonundaki konumunu belirleyecek. G.Saray’ın asıl sorunu teknik değil bana kalırsa, G.Saray yaşlanan bir takım, yüksek maliyetli oyuncusu çok fazla. Yaşlanan ve borcu artan bir kulüp olarak 3. kez sermaye artırımına gidecekler. Borç yönetebilmek de çok önemli.
Biraz saha içine gelelim, izlemekten en keyif aldığınız oyuncu kim? Kimin için özellikle ekran karşısına geçersiniz?
Messi, hakikaten Messi, Ney-mar’ı da aynı kefeye koyuyorum. Ronaldo daha robotik biri! Süper ligde Batalla’yı izlemekten keyif alıyorum. Ben futbolcuda istikrar ararım, Ernst gibi! Maç seçen, sözleşme uzatılmadığı için surat asan, bir hafta grip ertesi hafta arka adalesi çeken oyuncuları sevmiyorum.
Son olarak çok erken belki ama şampiyon kim olur?
Gönlümden geçen Beşiktaş tabiî ki, oynadığımız futbolu da beğeniyorum. Ama Fenerbahçe eğer Ersun Yanal takımlarının 2. yarıda yaşadığı o klasik düşüşü yaşamazsa şampiyon olabilir. Mancini’nin ligi tanıma hızı ve içinde oldukları geçiş sürecinde kaybedecekleri puan Galatasaray’ın yarıştaki yerini belirleyecek. Çok kaliteli bir takım ve iyi de futbol oynuyorlar.
F.Bahçe’de güçlü yönetim hazırlığı
Rıdvan Akar, Fenerbahçe’de yaklaşan kongre süreciyle ilgili sorduğumuz soruya tek adamlığın, Fenerbahçe yönetimine karşı, kulüpte kızgınlığın ve yılgınlığın oluştuğuna dikkat çekti. Rıdvan Akar, “Fenerbahçe’de kongre süreci bence fırsata dönüştürülebilir. Tek adamlık, Fenerbahçe yönetimine yakın çevrelerde de yılgınlık ve kızgınlık yaratmış durumda. Aziz Yıldırım aday olursa bu bir krize yol açabilir. Artık yeter diyecek olanlar çıkacaktır. Alternatif güçlü bir yönetim olacağı konusunda duyumlarım var. Ancak bu kadarını söyleyebilirim sadece” dedi.
‘Terim hoşlanmadığım bir tip’
Milli takıma geçersek, sizce Fatih Terim devam edecek mi veya etmeli mi?
Fatih Terim bir futbolsever olarak benim hoşlanmadığım bir tip! Temsil ettiği değerler ve bugüne kadar ki Fair Play anlayışı nedeniyle barışık olmadığım bir teknik adam. TFF’nin yerinde olsaydım İsviçre maçı sonrası görevine son verir bir daha da onunla çalışmazdım! Ama maalesef Türkiye’de Fair Play maç başına düşünülen bir algı. Düşününüz Terim 9 maç ceza aldığı o ünlü tartışma sürecinde TFF’yi dikkate almadığını vs. söylemişken şimdi bir sözleşme imzalama aşamasında. Bir Beşiktaşlı olarak milli takımın başarı ve başarısızlıklarını çok fazla önemseyen biri değilim, bunu bir itiraf olarak söylüyorum! Heyecanlanmıyorum yani, milli maçlarda heyecanlanan ve seyreden biri değilim, hele hele bir Fatih Terim milli takımının başarısı ya da başarısızlığı beni çok fazla ilgilendirmiyor.SOL.ORG