Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

KCK'den 'paket' açıklaması: AKP ortada süreç bırakmadı

Başbakan'ın dünkü "paket" açıklamasını değerlendiren KCK, "Yanıtımızı haftaya bir deklarasyonla vereceğiz" dedi. ...

Başbakan'ın dünkü "paket" açıklamasını değerlendiren KCK, "Yanıtımızı haftaya bir deklarasyonla vereceğiz" dedi. KCK, AKP'nin çözüme değil çözümsüzlüğe hizmet ettiğini söyledi.
ANF'nin haberine göre KCK açıklaması şöyle:
"Özgürlük Hareketimiz önümüzdeki hafta AKP hükümetinin izlediği politikalar ve açıkladığı paketle ortaya koyduğu tutuma bir deklarasyonla cevap verecektir. Ancak paketle ilgili tutumumuzu belirtmek için bu açıklamayı yapıyoruz.
AKP'nin Kürt sorununu anlamadığı ve ciddi yaklaşmadığı bir daha görülmüştür. Açıklanan paket, AKP'nin çözümü değil, çözümsüzlüğü bir politika olarak benimsediğini ortaya koymuştur. Bu pakette açıklananlarla oyalama yapıp bir seçim daha kazanmaktan başka bir şey düşünülmediği anlaşılmıştır. Türkiye'nin en temel sorununa bir seçim hesabı ekseninde yaklaşmak ve oyalama için toplumun önüne birkaç kırıntı atmak bu hükümetin bu sorunu çözme zihniyeti ve kapasitesinde olmadığını göstermiştir. Zaten yöntemi demokratik olmayan bir siyasi çalışmadan temel demokratikleşme sorunlarını çözmesi beklenemezdi. Demokratik olmayanlar gerçek demokratikleşme adımları da atamazlar.
AKP gelinen aşamada ortada süreç bırakmadı
AKP hükümeti bu tutumuyla Kürt Halk Önderi ve Kürt Özgürlük Hareketi'nin sorunu çözmek için ortaya koyduğu irade, attığı adımlara ve yaptığı büyük fedakarlıklara basit yaklaştığını ortaya koymuştur. Kürt Halk Önderi sorunu çözmek ve Türkiye'yi kalıcı barışa kavuşturmak için önemli adımlar atarken, AKP hükümeti gayri ciddi yaklaşarak çözüm için atılmış bu önemli adımları seçim hesaplarına ve bir tarz haline getirilmiş ve yıllardır sürdürülen oylama politikasına kurban etmektedir. Herkes bilmelidir ki, Kürt halk Önderi ve Kürt Özgürlük Hareketi AKP hükümeti yeni bir oyalama fırsatı ve zamanı bulsun ve bir seçim daha kazansın diye bu adımları atmamıştır. AKP hükümetinin Kürt Halk Önderinin ve Kürt Özgürlük Hareketi'nin attığı adımları Kürt sorununu çözme ve kalıcı barışı sağlamak için ele almadığı açıkça görülmüştür. AKP, sağlanan çatışmasızlığı ve yaratılan çözüm zeminini Kürt Halk Önderini bir araç haline getirmek ve Kürt Özgürlük Hareketi'ni de tasfiye etmek için zaman kazanma ve pozisyonunu güçlendirmek için değerlendirmeye çalışmaktadır. Bu yaklaşım başlı başına Kürt Halk Önderinin başlattığı süreci sabote etme anlamına gelmektedir. AKP gelinen aşamada ortada bir süreç bırakmamış, şimdiye kadar yaptığı oyalama politikasını sürdürme ve bildiğini okumada ısrarını bir daha sürdürmüştür.
Kürtleri bir toplum olarak tanımayan zihniyet çözemez
Kürt sorununu bir halkın ulusal varlığını tanımama ve siyasi iradesini kabul etmeme politikası yaratmıştır. Çözümü de ancak Kürtleri bir ulusal toplum olarak tanımak, siyasi iradesini muhatap almak ve toplumsal haklarıyla birlikte kendi kendini yönetme hakkını tanımakla sağlanır. Kürtleri bir toplum olarak tanımayan, toplum olmaktan kaynaklı haklarını kabul etmeyen, siyasi iradesini muhatap almayan hiçbir yaklaşım ve politika Kürt sorununu çözemez.
Bir çözüm; sorunu yaratanların “Ben sana şunu bunu veriyorum, ya da vermiyorum” demesiyle gerçekleşemez. AKP hükümeti Kürtlerin neye hakkı olup olmadığını kendisi tespit edemez. Bunları ancak Kürtlerin siyasi iradesi olan kurum ve Önderlerle tartışarak ve müzakere ederek tespit edebilir. Çözümü sağlatacak adımlar böyle atılır. Bunun dışındaki her yaklaşım Kürt sorununu yaratan zihniyetin devam etmesi anlamına gelir. Bu da siyasi egemenliğini sürdürmek ve Kürtleri kültürel soykırıma uğratmakta ısrar etmektir. Bu paketi açıklayan zihniyet, Kürt sorununu yaratan zihniyetin kendini yeni koşullara uydurmuş bir versiyonudur. Bu paketle açıklananlar da siyasi sömürgeciliğin sürdürüleceği ve kültürel soykırımın devam ettirileceği anlamına gelmektedir.
AKP dayatma ve bildiğini okuma tutumunda
Kürt Halk Önderi bir yıl önce başlayan görüşmeler sonucu demokratik zihniyetin ve demokratik siyasetin devreye girmesini ve bu temelde Kürt sorununun çözümünü hedeflemiştir. AKP hükümeti ne demokratik siyasetin yapılmasının koşullarını sağlamak için adım atmış, ne de sorunun çözümü için demokratik siyasetin yol ve yöntemlerini uygulamıştır. Hegemon zihniyette olanların, diktatörlerin, ben bildiğimi okurum diyenlerin yol ve yöntemlerinde ısrar etmiştir. Türk Başbakanı etrafına topladığı beş on adamla Türkiye'nin en temel sorunları konusunda politika belirlemektedir. Bunun on yıllar önceki derin devlet yaklaşımlarından bir farkı yoktur. Zaten AKP de şimdi kendi oluşturduğu derin devletiyle çalışmaktadır. Parti örgütü ve Meclis sadece bu siyaset tarzının örtüsü olarak kullanılmaktadır.
AKP demokratik zihniyeti ve demokratik siyaseti kendi hegemonik zihniyeti ve yapılanmasının sonu olacağını düşünmektedir. Bu nedenle demokratik siyasetin işlemesini ve demokratik siyaset yol ve yöntemleriyle sorunların çözülmesini sağlayan adımları atmaktan kaçınmaktadır. Demokratik siyasetin bir gereği de sorunların çözümünü muhataplarıyla konuşup müzakere etmektir. Dayatma ve bildiğini okuma hegemonik otoriter zihniyetin ifadesiyken, müzakere demokratik zihniyetin ve demokratik siyasetin gereğidir. Demokrasilerde müzakere ve uzlaşma esastır. Türkiye'nin en temel sorununda müzakere ve uzlaşma yöntemine başvurulmuyorsa hangi demokrasiden ve demokratik siyasetten söz edilebilir?
Yöntemi demokratik olmayanın açtığı paket de demokratikleşmeyi getiren adımları ihtiva etmemiştir. Zaten etmesi de mümkün değildir. AKP'nin bu yaklaşımı demokratik olmayan çevrelerin “Biz kimseyi muhatap almayalım, bazı şeyleri kendimiz yapalım” söyleminin pratikleşmesidir. Çünkü muhatap almak Kürtleri toplum olarak tanımak anlamına gelmektedir. Bu da zihniyet değişimi ve demokratik siyaset temelinde doğru yol ve yöntemleri uygulamayı getirir. AKP hükümetinin yapmadığı ve yapmaktan kaçındığı da budur.
Kamuyounda meşruiyetini yitirmiş uygulamalardı
AKP bu paketle sadece başta Kürtler nezdinde olmak üzere kamuoyunda teşhir olmuş ve meşruiyetini kaybetmiş bazı uygulamalardan vazgeçtiğini belirtmiştir. Yine siyasi sömürgecilik ve kültürel soykırımı engellemeyen, hatta bunlara örtü olan bazı adımlar atacağını söyleyerek göz boyamaya çalışmıştır. Kuşkusuz bunları da Kürt Özgürlük Hareketi'nin ve demokrasi güçlerinin mücadelesi sonucunda yapmak zorunda kalmıştır. Ancak bunları da bir çözüm için değil de, en fazla teşhir olduğu kamburlarından kurtulup çözümsüz politikalarını, yani siyasi egemenlik ve kültürel soykırım politikalarını yeni koşullarda sürdürmek için gündeme getirmiş ve yapmıştır.
Siyasi sömürgecilik ve kültürel soykırım politikalarını sürdürmede artık kendilerine yararı olmayan bazı şeylerden kurtulma yaklaşımı Kürt Halk Önderinin başlattığı köklü çözüm ve kalıcı barış sürecinin ruhuna terstir. Bu sürecin gereği olan tutumları gösterme ve pratik adımları atma yerine bu süreci başlatan ve Kürtlerin siyasi iradesi olan muhataplar yokmuş gibi kendi bildiğini okumak ve göstermelik adımlar atmak böyle bir sürecin varlığını ortadan kaldıran tutum ve pratik içine girmek anlamına geldiği gibi en başta da tüm Türkiye halklarına karşı gösterilmiş bir sorumsuzluktur.
Pakette Alevilere yönelik bazı şeylere yer verip sonradan da bunların reddedileceğini ve tepki yaratacağını düşünerek vazgeçmesi AKP hükümetinin sorunlara nasıl yüzeysel, ciddiyetsiz ve günü birlik yaklaştığını göstermektedir.
Kürtler ve Türkiye halkları Kürt Halk Önderinin başlattığı yeni sürece AKP oyalama yapsın, seçim kazanmak için zaman kazansın diye değil, Kürt sorununu çözmesi için destek vermiştir. Bu nedenle Kürt halkı ve demokrasi güçleri oyalama ve seçim hesabıyla süreci boşa çıkaran, hatta bitiren AKP hükümetinden hesap sormalı ve demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü için mücadeleyi yükseltmelidir."

SON YAZIDAN