Dinsel hassasiyetleri yüksek gibi görünen kitlelerin, esasında Allah’a “kanlı sunaklarda ego tatmin eden tahta putlara yapılmış muamelenin aynısını yapması” ve kesilen hayvanların kanlarıyla arınma kültürünü, İslam’a monte etmesi gariptir. Her fırsatta mangalda kül bırakmayan, Allah ve Peygamberine söz söyletmeyen bu kavrayış, esasında en büyük hakareti kendisi yapmaktadır.
Bir hayvanın gırtlağını keserek yapılan ibadet, tarihsel pagan kültünün dışavurumudur. İslami değildir. Bunu önceki 3 makalemizde de ele aldık.

Kur’an’da hayvan kesmek yok

Simgesel olarak kurbanın ana manası, Allah’a yaklaşmak için, yetime ve miskine yaklaşmak. Fakat, yetimden kasıt, anasız babasız kimse değildir. 100 Tane akrabası olduğu halde bankadan kredi almak zorunda kalan herkes yetimdir. İşte bu durumun ortaya çıkmasına neden olan sebeplerle verilen mücadeleye kurban ibadeti denir. Vatandaş nereden çıkartmış bu hayvan kesmeyi bilmiyorum. Çünkü Kur’an’da böyle bir şey yok.
İnsanın kendisine yani doğaya yabancılaşmasına neden olan etkenlerden arınması ile birlikte çözülen toplumsal sorunlar, kurban ibadetidir. Hz.İbrahim’in devrimci şuurdan bir an dahi uzaklaşmasına neden olan büyük evlat sevgisinin sınanması bu temelde ele alınmalıdır.
Kişinin mücadeleden uzaklaşmasını sağlayan herşey (mal, makam, statü, servet, evlat, eş..vb) bir prangadır. İnsan, bu prangalarla kurduğu ilişki üzerinden ideolojik eğilimlerini belirler. En muhalif ideolojik eğilim dahi, bu prangalardan bağımsız değildir.
İşte Hz.İbrahim’in evladının boynuna bıçak dayaması, öz evlattan dahi vazgeçebilecek bir aklın resmidir. İnsanın mücadeleden uzaklaşması, dolayısı ile kendisine yabancılaşması durumu belirginleşir. Çünkü insan, sürekli devrim yönünde hareket eder. Sürekli faaldir. Durağanlaştığı an, insani tüm özelliklerini yitirir. Bu yönüyle, muazzam bir tehlikeye dönüşür.
Dolayısı ile kurban ibadeti belirli bir hafta ya da zaman dilimine sıkışması mümkün olmayan, yaşayan ve devrimci bir ibadettir. Fakat, biz bayramlarda sembolik olarak, birbirimize yaklaşır, muhabbetimizi derinleştirir ve bu ruhu temsilen bir araya geliriz. Mezbahalarda, eli kanlı kasapların ağzından çıkan arapça dualar eşliğinde yapılan iş, Hz.Muhammed’in hayatı boyunca hiç vuk’u bulmamış bir uygulama olması hasebi ile dindışıdır. Ortadoğu’da hemen hemen hiçbir ülkede böyle bir uygulama yapılmamaktadır.

Yoksullara destek olun

Eğer diyorsanız ki, ben “Kurban Bayramı’nda” hayırlı bir iş üretmek isterim, gidin ihtiyaç sahiplerine destek olun, elinizden avucunuzdan artanı yoksullarla bölüşün, hastaları ziyaret edin, sokak çocuklarının başını okşayın, küskünleri barıştırın derim. Allah’ın nezdinde ibadet olarak makbul olan davranış budur. Hatta o boğazına bıçak dayanan sevimli koyunların özgürce yaşayabilmesi için çevreyi katleden kapitalist kodaman bozgunculuğa karşı bir ses yükseltin. Doğayı, insanı ve toplumları sevin, koruyun.
Aslolan ibadet böyledir. İbadet hayatta, ritüel tapınakta yapılır. İslam bir ritüel dini değildir. Dolayısı ile yeryüzü Allah’ın mescididir. Allah’ın mescidlerini ticarethaneye çeviren engerek soyu ruhban aklı ile mücadele, Allah’a yaklaşma vesilesidir. Allah’a yaklaşma gayreti de kurbanın ta kendisidir.

Yetimi, miskini kollayın

Kurban Bayramı, mutlak anlamda bir özeleştiri haftası olmalıdır. İnsanlar, kendilerini mücadeleden alıkoyan zincirleri masaya yatırmalı ve tıpkı Hz.İbrahim gibi bunlardan arınmak için mücadele etmelidirler. Böylece Kurban Bayramı, herkesin Allah’a yakınlığını arttırıcı bir sürece çevrilecektir. Aksi takdirde, kaçan danaların ardına düşmüş kasapların doğradığı hayvanlardan akan kanlarla ıslatılmış toprağın üzerinde, kan ve gözyaşına mahkum edilmiş mazlumların feryadı dinmeyecektir.

Yetimi, yoksulu, miskini göz ardı eden bir din, Allah’ın dini değildir.

Yetime yaklaşın, yoksulu koruyun ve bölüşün. Kurbanınız hayırlı olsun...

Eren Erdem
Daha yeni Daha eski