2012-13 sezonundaki Braga ve Cluj maçları unutulmayan bir kabus gibi akıllardaydı maç öncesinde... ‘Kritik viraj’ klişesinin tam da anlamı olarak karşımıza çıkan Kopenhag maçına sarı-kırmızılılar öyle bir başladı ki ilk 10 dakika rakip kafasını kaldırmaya bile fırsat bulamadı...
Yabancı kontenjanından paçayı sıyıran Mancini, kafası rahat kadrosunu kurarken sol bek oynatılan Dany herkesin aklındaki en büyük soru işaretiydi... 10 dakikadaki baskının şiddeti golün de habercisi oldu. Ancak olmayacak bir gol Aslan’ı öne geçirdi.. Sol bek Dany sağ dip çizgiden ortaladı, geriden çıkan Melo ağlara yapıştırdı topu kafasıyla 10. dakikada...
Kopenhag golün ardından Şampiyonlar Ligi’nde olduğunu hatırlayıp orta sahayı geçmeye karar verirken üst üste 2 kornerde 4 gol pozisyonu yarattı ön direğe ortalarıyla. Lakin sarı-kırmızılıların Mancini’nin deyimiyle ‘dengeli oyunu’ devreye girdi.. Önce oyunu yavaşlattı G.Saray, ardından da rakip savunmada gedik aramaya başladı... 38’de hızlı çıktı Eboue... Fildişili bir anda adam eksiltirken ceza sahasının içinde Sneijder’i buldu... Sol çaprazdan Hollandalı farkı ikiye yükseltirken taraftar da ilk kez rahat bir maç seyredeceğine kanaat getirdi.
Oyuncular 2-0 öne geçmenin keyfini baskıyı yükselterek sürdü... Kopenhag’a bırakın pas yapmayı ayağında top tutma fırsatı bile vermediler... Baskının ödülü ise 45+1’de geldi... Bruma’nın ara pasında Eboue arka direkte Drogba’ya kariyerindeki 42. Şampiyonlar Ligi golünü attırdı: 3-0.
2. yarı Kopenhag’ın oyuncu değişiklikleri de çare olmadı... Aradaki kalite farkı ve hırs her pozisyonda net bir şekilde görüldü. 68-73 arasında Burak 3 net fırsatı harcarken maç boyunca yaptığı pres kaçırdıklarını gölgelemedi. 88’de Claudemir’in G.Saray ağlarına yolladığı top ise sarı-kırmızılıların gol yeme alışkanlığının basit bir göstergesi olarak kayıtlara geçti.
Prosedür kıvamında geçen 2. yarı aslında G.Saray için tam anlamıyla rehabilitasyondu. Özgüven yeniden geldi takıma ve tribünlere. Madrid’den gelen Juventus’un yenilgisi ise grupta Cimbom’un elini güçlendirdi...
Yabancı kontenjanından paçayı sıyıran Mancini, kafası rahat kadrosunu kurarken sol bek oynatılan Dany herkesin aklındaki en büyük soru işaretiydi... 10 dakikadaki baskının şiddeti golün de habercisi oldu. Ancak olmayacak bir gol Aslan’ı öne geçirdi.. Sol bek Dany sağ dip çizgiden ortaladı, geriden çıkan Melo ağlara yapıştırdı topu kafasıyla 10. dakikada...
Kopenhag golün ardından Şampiyonlar Ligi’nde olduğunu hatırlayıp orta sahayı geçmeye karar verirken üst üste 2 kornerde 4 gol pozisyonu yarattı ön direğe ortalarıyla. Lakin sarı-kırmızılıların Mancini’nin deyimiyle ‘dengeli oyunu’ devreye girdi.. Önce oyunu yavaşlattı G.Saray, ardından da rakip savunmada gedik aramaya başladı... 38’de hızlı çıktı Eboue... Fildişili bir anda adam eksiltirken ceza sahasının içinde Sneijder’i buldu... Sol çaprazdan Hollandalı farkı ikiye yükseltirken taraftar da ilk kez rahat bir maç seyredeceğine kanaat getirdi.
Oyuncular 2-0 öne geçmenin keyfini baskıyı yükselterek sürdü... Kopenhag’a bırakın pas yapmayı ayağında top tutma fırsatı bile vermediler... Baskının ödülü ise 45+1’de geldi... Bruma’nın ara pasında Eboue arka direkte Drogba’ya kariyerindeki 42. Şampiyonlar Ligi golünü attırdı: 3-0.
2. yarı Kopenhag’ın oyuncu değişiklikleri de çare olmadı... Aradaki kalite farkı ve hırs her pozisyonda net bir şekilde görüldü. 68-73 arasında Burak 3 net fırsatı harcarken maç boyunca yaptığı pres kaçırdıklarını gölgelemedi. 88’de Claudemir’in G.Saray ağlarına yolladığı top ise sarı-kırmızılıların gol yeme alışkanlığının basit bir göstergesi olarak kayıtlara geçti.