Page Nav

HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

BİLİM

HIDE_BLOG

Savcı Sami Menteş'in tahliyesini istedi

Önceki gün başlayan ve aralarında Yurt gazetesi muhabiri Sami Menteş'in de bulunduğu 29 kişinin yargılandığı dava bugün de devam ediy...

Önceki gün başlayan ve aralarında Yurt gazetesi muhabiri Sami Menteş'in de bulunduğu 29 kişinin yargılandığı dava bugün de devam ediyor.
Güncelleme 16:15
Tutuklu kişilerin savunmasının ardından savcı mütallasını verdi. Savcı Sami Menteş'in serbest bırakılmasını isterken, 17 kişinin tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi. Duruşma avukatların savunmalarıyla sürüyor.

Güncelleme 15:18
Duruşmada ara verilmeden önce bir anne, "İki çocuğumu F tipi hücrelerde çürüsünler diye doğurmadım" diye bağırdı. Duruşma salonunda "TAYAD'lı aileler onurumuzdur", "Devrimci tutsaklar onurumuzdur" sloganları atılırken, hakim duruşmaya yarım saat ara verdi.
Çağlayan Adliyesi içinde 4 kadın 9 kişi sürüklenerek dışarı atıldı. Sürüklenen annelerden biri "Katiller hesap vereceksiniz" diye bağırdı.
20131011_145917.jpg

(soL-Haber Merkezi) DHKP-C'nin gençlik yapılanmasına üye oldukları iddiasıyla 18 0cak'ta gözaltına alınan ve haklarında iddianame hazırlanan 18'i tutuklu 29 kişinin davası dün İstanbul Çağlayan Adliyesi 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde önceki gün başlayan dava bugün devam ediyor. İçlerinde Yurt gazetesi muhabiri Sami Menteş, Tavır Dergisi Yayın Yönetmeni Gamze Keşkek ile parasız eğitim pankartı açtığı için 1 yıl cezaevinde yatan Berna Yılmaz'ın da olduğu tüm sanıklar duruşmada hazır bulundu. Duruşma dün yaşanan salon sıkıntısından dolayı büyük salonda görüldü. Duruşmanın ikinci gününde CHP milletvekili İlhan Cihaner yine duruşmayı takibe geldi.
Sanıklar savunmalarına devam ettiler. Harran Aydın yaptığı savunma da gözaltına alındıktan sonra dört gün boyunca susuz kaldığını, tuvalete götürülmediğini, parmak izi emniyette olmasına karşın zorla yeniden parmak izi alındığını bunların işkence olduğunu söyledi. Aydın aranan canlı bombalar listesinde kendi adının ve fotoğraflarının olması üzerine Çağlayan Adliyesi'nde suç duyurusunda bulunduğunu, bunun suç sayıldığını, adalet aramanın suç sayılamayacağını, isminin resimlerinin dağıtılmasının kendi hayatını tehlikeye soktuğunu, 9 aydır bunun yüzünden boşuna yattığını dile getirdi. Aydın Gezi Park'ında yaşamını yitirenleri ve Berkin'i andı. Gazetecilere saldırıldığını, bunun en büyük örneğinin Sami Menteş'in yaptığı haberler yüzünden burada olduğunu vurguladı. İhtimaller üzerinden konuşan gizli tanıklar olduğunu, somut delil olmadığını söyleyen Harran Dev Genç'li olmaktan gurur duyduğunu ve yargılanamayacağını söyledi.
'İşkence yapıldı'
Hasan Farsak işkenceye uğradığını, yapılan şafak operasyonlarının nasıl işlediğini anlattı. AKP döneminde yürüyüş yapmanın, halay çekmenin, düşünmenin, hayal kurmanın yasaklandığını, suç olduğunu söyleyen Farsak, El Kaideli ÖSO'cu çeteleri besleyen, özelleştirmeler yapan, gerici eğitim sistemini getirenlerin aynı zihniyet olduğunu vurguladı.
Tutuklu en genç gazeteci Sami Menteş, savunmasına kendisine isnat edilen hiçbir suçlamayı kabul etmediğini, hiçbir örgütle uzaktan yakından bir ilişkisi olmadığını söyleyerek başladı.
'En büyük gazeteci hapishanesi'
Menteş; "Türkiye'de sansürün kaldırılışı Basın Bayramı olarak kutlanıyor. Gazeteciler ise her zaman bir şekilde susturulmak istenildi. Bu kimi zaman faili meçhul cinayetlerle kimi zaman da tutuklamalarla yapılıyor. Gazeteciler üzerindeki tutuklamalar ve baskılar arttıkça basın özgürlüğü ve demokrasi sıralamasında 2005'te 98. sırada yer alan Türkiye 2012 yılında 148, sansürün kaldırılışının 105. Yılı olan 2013'te ise 179 ülke arasında 157. Sırada. Bu sıralamaya göre Etiyopya, Yemen, Libya gibi ülkelerde basın Türkiye'den daha özgür. Dünyanın önde gelen, saygın gazeteci örgütleri ve insan hakları kuruluşları Türkiye'yi Dünyanın En Büyük Gazeteci Hapishanesi olarak görmekte. Ben de bu hapishanede Dünyanın En Genç Tutuklu Gazetecisi olarak yer alıyorum" diyerek devam etti.
Menteş, bilgilendirici işleviyle özgür basının demokrasi için fazladan bir öğe değil, olmazsa olmaz bir öğedir olduğunu vurguladı. Gazetecilerin tutuklanmasının, işini yapmasının engellenmesinin, demokrasinin önünde büyük bir engel olmakla birlikte halkın haber alma hakkının da yok edilmeye çalışılması demek olduğunu vurgulayan Menteş, iddianamede yöneltilen suçlamalar arasında 4 arkadaş birlikte kaldığı evden el konulanların bulunduğunu anlattı.
Kendisi ile ilgili delilleri yalanlayan Menteş, evde bulunan her şeyin kimin olduğuna bakılmadan çuvala tıkıldığını, el konulan bilgisayarlardan Samsung marka laptop ile Samsung marka netbook kendisine ait iken, Samsung marka 500 gb Hard Disk kendisine ait olmadığı söyledi.
Haber için çektiği fotoğraflar suç delili
Menteş haber için çektiği fotoğrafların delil sayıldığını, Yurt gazetesinde kendi imzasıyla yayınlanan haberde fotoğrafların kullanıldığını, o fotoğrafların diğer gazetecilerin de çektiğine değindi.
İstanbul Üniversitesi'nde yapılan yoğun katılımlı eylemlere katılmanın demokratik hak olduğunu, her dönem kayıt yenileyebilmek için 481 TL yatırması gereken bir öğrenci olduğunu, parasız eğitim talebi için basın açıklamasına katılmasının suç olamayacağını anlattı.
Türkiye'de gazetecilerin kaderinde maalesef hapishaneler var
Kendisi ile alakalı telefon kayıtlarına da yanıt veren Menteş, Türkiye'de gazetecilerin kaderinde maalesef hapishaneler olduğunu vurguladı. Menteş; "Hapishanelere gazetecilerin staj yeri olarak bakılıyor. 9 aydır tutukluyum ve bu stajın bitmesi gerektiğini düşünüyorum. Suçsuz olduğuma inanıyorum ve tutuklanmadan önce yaptığım gibi gazeteciliğe devam edeceğim. Tüm deliller toplandı, bu delillerin karartılma ihtimali yok. Kaçma ihtimali şüphesini gerektirecek ne niyetim ne de maddi durumum yok. Bu nedenlerle ve tarafınızdan dikkate alınacak lehime olan diğer hususlar ile tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum." diyerek savunmasını tamamladı.
Tahsin Saaltıcı savunmasını yazılı olarak verdi.
Savunmalar devam ediyor.

Hiç yorum yok