Erdoğan-Davutoğlu ikilisi Türkiye’ye bugüne dek gördüğü en kötü dış politika yıllarını yaşatıyor. Ahmet Davutoğlu gelmiş geçmiş en başarısız dış işleri bakanı. Egemen Bağış’ın “AB Bakanlığı” ise sadece traji-komik! Davutoğlu ve Bağış ile ilgili olarak yabancı diplomatlar artık olumsuz kanaatlerini dışa vurmaktan hiç çekinmiyorlar.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Ahmet Davutoğlu, Egemen Bağış, Yalçın Akdoğan ve Yiğit Bulut ile çalışabiliyor olması sadece “bana anasının huyunu söyle, sana kızın huyunu tarif edeyim” sözleri ile açıklanabilir.
Ne diyeyim, her fani kendi tercihlerinden sorumludur!
***
AKP dünyada tek dostlarının Müslüman Kardeşler ve El Kaide olduğu algısını yedi düvelin aklına yerleştirdi. Bunu ben söylemiyorum, açın Batı basınında neler yazıyor, okuyun.
Ahmet Davutoğlu’nun Suriye’de çözüme engel ülke olarak Rusya’yı açık ve seçik işaret ettiği günler Putin’in zihninden asla silinmeyecektir.
İslamcı ideolojinin dış politikası yerle yeksan oldu!
***
Son dönemde Erdoğan “Ortadoğu politikaları”nda çıkmaz sokağa girdiğini galiba nihayet anladı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça daha da iyi anlayacak! Artık Erdoğan-Davutoğlu ikilisi Ortadoğu’da “çark etmece” oynuyor. ABD’nin bilmem kaç kez girdikleri dümensuyuna bir kez daha giriyorlar. Bundan böyle Davutoğlu Washington’u “valla biz yapmadık, kedi yaptı” diyerek çok aşındıracak.
Barzani’nin Diyarbakır ziyareti de “barış” yolunda yeni bir adım değil, “çark etmece” oyununun yeni bir dalgasıdır.
İddia ediyorum, iki üç gün sonra ortada ne Barzani’nin ismi kalacak, ne de “demokratikleşme paketi”nde yeni bir adım atılacak.
***
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı serüveninin önüne ABD taş koymasın diye böyle gösterileri önümüzdeki günlerde çok yapacak. Palyatif tedbirlerle habire “gönül alacak.” Alevilere birkaç isim daha bağışlayacak. Barzani’ye Amed’e Kürdistan bayrağı asma keyfini yaşattı. Hatta ilk kez “Kürdistan” kelimesini sarf etti. Barzani’yi böylece şereflendirdi!
Barzani’yi şereflendirirken, “barış” dendiğinde tek muhatabı olan PKK (BDP)’yi dışladı ama varsın olsun, yakında Apo’nun da gönlünü alır. Örneğin ayağına gazetecileri yollar.
Ancak, dikkat edin Barzani’yi kucaklarken Kürtlere “ne vereceğinden” hiç bahis açmadı. Sadece “genel af” dedi. Bakanları da genel affı anında PKK’nın silahları T.C.’ye teslim etmesine bağladılar. Talepleri yerine gelmeden silah bırakan PKK’lının kapısında tenekeyi davul yapar, çalarım.
***
Erdoğan’dan hala medet uman bazı Alevilere ve Kürtlere çok şaşırıyorum. Onlar bir daha, bir daha “aldatılmak”tan sanki keyif alıyorlar.
Elime geçen her fırsatta yıllardır yazıyorum. 2014 ve 2015’e sıkışan üç seçim geçmeden Erdoğan:
1) Milliyetçi Türklerin kabul etmeyeceği hiçbir hakkı Kürtlere veremez. Örneğin; ana dilde eğitim, Anayasa’da Kürt kimliğinin tanınması, genel af Milliyetçi Türkleri Erdoğan’dan koparır.
2) Sunni Türklerin kabul etmeyeceği hiçbir hakkı da Alevilere veremez. Örneğin, Alevilerin Cem Evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, Alevilerin Diyanet bütçesinden pay alması, kısaca Alevilerin de İslamın bir yorumu sayılması Sunni Türkleri Erdoğan’a karşı soğutur.
***
Erdoğan biliyor ki Milliyetçi Türkleri aşamaz, zira onların sandıktaki oy sayısı PKK’nın sözünü dinleyecek Kürtlerden fazladır.
İdeolojik olarak da yapamayacağı gibi, Erdoğan ayrıca biliyor ki, Sunni Türkleri de aşamaz, zira onların oyları da “hassas” Alevilerin oylarından fazladır.
***
Ben gözümüzün önünde oynanan oyunlara heyecanla alkış tutan gazetecilerin akıllarından mı yoksa vicdanlarından mı şüphe edeyim, bilemiyorum.
Üniversiteye, torununa, hatta Barzani’ye gönül alan isim ve sıfatlar dağıtarak “reform yapan” Başbakan’a inanan Alevi ve Kürtlere de yazıklar olsun!
En azından Cumhurbaşkanın tarihimizde ilk kez millet tarafından seçileceği 2014 Ağustos’una dek Recep Tayyip Erdoğan her türlü hesabını sadece ve sadece bu seçim etrafında yapacaktır. Buna göre:
i) ABD’ye her türlü tavizi verecek,
ii) Sunni ve Milliyetçi Türkleri ürkütecek herhangi bir “reform” girişinde bulunmayacak,
iii) Kürtlere ve Alevilere bol bol mavi boncuk dağıtacaktır.
Dr Cüneyt Ülsever-Odatv.com
Recep Tayyip Erdoğan’ın Ahmet Davutoğlu, Egemen Bağış, Yalçın Akdoğan ve Yiğit Bulut ile çalışabiliyor olması sadece “bana anasının huyunu söyle, sana kızın huyunu tarif edeyim” sözleri ile açıklanabilir.
Ne diyeyim, her fani kendi tercihlerinden sorumludur!
***
AKP dünyada tek dostlarının Müslüman Kardeşler ve El Kaide olduğu algısını yedi düvelin aklına yerleştirdi. Bunu ben söylemiyorum, açın Batı basınında neler yazıyor, okuyun.
Ahmet Davutoğlu’nun Suriye’de çözüme engel ülke olarak Rusya’yı açık ve seçik işaret ettiği günler Putin’in zihninden asla silinmeyecektir.
İslamcı ideolojinin dış politikası yerle yeksan oldu!
***
Son dönemde Erdoğan “Ortadoğu politikaları”nda çıkmaz sokağa girdiğini galiba nihayet anladı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştıkça daha da iyi anlayacak! Artık Erdoğan-Davutoğlu ikilisi Ortadoğu’da “çark etmece” oynuyor. ABD’nin bilmem kaç kez girdikleri dümensuyuna bir kez daha giriyorlar. Bundan böyle Davutoğlu Washington’u “valla biz yapmadık, kedi yaptı” diyerek çok aşındıracak.
Barzani’nin Diyarbakır ziyareti de “barış” yolunda yeni bir adım değil, “çark etmece” oyununun yeni bir dalgasıdır.
İddia ediyorum, iki üç gün sonra ortada ne Barzani’nin ismi kalacak, ne de “demokratikleşme paketi”nde yeni bir adım atılacak.
***
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı serüveninin önüne ABD taş koymasın diye böyle gösterileri önümüzdeki günlerde çok yapacak. Palyatif tedbirlerle habire “gönül alacak.” Alevilere birkaç isim daha bağışlayacak. Barzani’ye Amed’e Kürdistan bayrağı asma keyfini yaşattı. Hatta ilk kez “Kürdistan” kelimesini sarf etti. Barzani’yi böylece şereflendirdi!
Barzani’yi şereflendirirken, “barış” dendiğinde tek muhatabı olan PKK (BDP)’yi dışladı ama varsın olsun, yakında Apo’nun da gönlünü alır. Örneğin ayağına gazetecileri yollar.
Ancak, dikkat edin Barzani’yi kucaklarken Kürtlere “ne vereceğinden” hiç bahis açmadı. Sadece “genel af” dedi. Bakanları da genel affı anında PKK’nın silahları T.C.’ye teslim etmesine bağladılar. Talepleri yerine gelmeden silah bırakan PKK’lının kapısında tenekeyi davul yapar, çalarım.
***
Erdoğan’dan hala medet uman bazı Alevilere ve Kürtlere çok şaşırıyorum. Onlar bir daha, bir daha “aldatılmak”tan sanki keyif alıyorlar.
Elime geçen her fırsatta yıllardır yazıyorum. 2014 ve 2015’e sıkışan üç seçim geçmeden Erdoğan:
1) Milliyetçi Türklerin kabul etmeyeceği hiçbir hakkı Kürtlere veremez. Örneğin; ana dilde eğitim, Anayasa’da Kürt kimliğinin tanınması, genel af Milliyetçi Türkleri Erdoğan’dan koparır.
2) Sunni Türklerin kabul etmeyeceği hiçbir hakkı da Alevilere veremez. Örneğin, Alevilerin Cem Evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, Alevilerin Diyanet bütçesinden pay alması, kısaca Alevilerin de İslamın bir yorumu sayılması Sunni Türkleri Erdoğan’a karşı soğutur.
***
Erdoğan biliyor ki Milliyetçi Türkleri aşamaz, zira onların sandıktaki oy sayısı PKK’nın sözünü dinleyecek Kürtlerden fazladır.
İdeolojik olarak da yapamayacağı gibi, Erdoğan ayrıca biliyor ki, Sunni Türkleri de aşamaz, zira onların oyları da “hassas” Alevilerin oylarından fazladır.
***
Ben gözümüzün önünde oynanan oyunlara heyecanla alkış tutan gazetecilerin akıllarından mı yoksa vicdanlarından mı şüphe edeyim, bilemiyorum.
Üniversiteye, torununa, hatta Barzani’ye gönül alan isim ve sıfatlar dağıtarak “reform yapan” Başbakan’a inanan Alevi ve Kürtlere de yazıklar olsun!
En azından Cumhurbaşkanın tarihimizde ilk kez millet tarafından seçileceği 2014 Ağustos’una dek Recep Tayyip Erdoğan her türlü hesabını sadece ve sadece bu seçim etrafında yapacaktır. Buna göre:
i) ABD’ye her türlü tavizi verecek,
ii) Sunni ve Milliyetçi Türkleri ürkütecek herhangi bir “reform” girişinde bulunmayacak,
iii) Kürtlere ve Alevilere bol bol mavi boncuk dağıtacaktır.
Dr Cüneyt Ülsever-Odatv.com