Bu örgütte “yoldaş”lar yoktur, bu örgütte “beyefendiler”, “hanımefendiler” vardır, bu örgüte olmadık değerler biçilmesi ve onun “sol”da sanılması bir tek Türkiye’ye özgüdür.
Kemal Okuyan - soL
Sosyalist Enternasyonal...
Tam da Türkiye’de siyasal alanın yeniden yapılandırılması emperyalist merkezlerde tartışılmaya başlanmışken, bu merkezlerin koordinasyon ve müdahale araçlarından biri durumundaki Sosyalist Enternasyonal toplantısının İstanbul’da düzenlenmesi ne kadar tesadüf bilmiyorum. “Denk gelmiş” diyelim, geçelim…
Ama Sosyalist Enternasyonal’i ve onun Türkiye solunda bir türlü değiştiremediğimiz imajını geçmeyelim. Dümdüz yazalım.
Sosyalist Enternasyonal’in sosyalizmle herhangi bir ilgisi bulunmamakta. Sosyalist Enternasyonal, başta Alman ve Fransız olmak üzere, uluslararası sermayenin “daha iyi bir kapitalizm mümkün” yalanını emekçi kitlelere empoze etmek, emperyalizmin çıkarları doğrultusunda halkla ilişkiler çalışması yürütmek ve emperyalist hiyerarşi doğrultusunda “düzen solu”nun çalışmalarını koordine etmek için kurulmuş bir uluslararası örgüt.
Bu örgütte “yoldaş”lar yoktur, bu örgütte “beyefendiler”, “hanımefendiler” vardır, bu örgüte olmadık değerler biçilmesi ve onun “sol”da sanılması bir tek Türkiye’ye özgüdür.
Cumhuriyet Halk Partisi Sosyalist Enternasyonal üyesidir. Bu parti için SE toplantısına evsahipliği yapılması ve bu toplantıya bir önem atfedilmesi son derece doğaldır.
Ancak, bakıyorum ki, bu örgütün siyasetle ilgilenen herkes tarafından bilinmesi gereken sınıf karakteri, ideolojik çizgisi hakkında ciddi bir yanılsama var Türkiye’de…
Geçmişte bir kısım “marksist olduğunu iddia eden” aydın CHP’yi Sosyalist Enternasyonal’e şikayet etmişti. “Yetmez ama evet”çi tayfaydı şikayetçiler, bir yandan AKP’yi destekliyor, öte yandan emperyalist bir kuruma CHP’yi jurnalliyorlardı. Ve bunları hâlâ marksist sananlar var!
Bu kez de farklı olmadı… “Yetmez ama evet”çiler pek piyasada yok şu sıralar ama Sosyalist Enternasyonal’i “devrimci” bir oluşum sananlar meğer onlardan ibaret değilmiş. Konsey toplantısındaki “konuk” konuşmalarına baktım, gerçekten canım sıkıldı. Örnek olsun, işçi sınıfı adına siyaset yapmakla yükümlü bir örgütün üst düzey yöneticisi, sanki Avrupalı işçilere hitap ediyormuşçasına konuşmuş!
Böyle bir toplantıda gerekiyorsa, davetliyseniz elbette konuşursunuz. Çıkar, “Avrupa’da ve Türkiye’de sizin de yardımınızla emekçi kitlelerin kazanılmış hakları birbir yok ediliyor” dersiniz. “Emperyalist Avrupa’nın değil Avrupa işçi sınıfının yanındayız” diye haykırırsınız. “Zamanında AKP’yi destekleyen siz değil miydiniz” diye sorarsınız.
Bunlar olmayınca… Olmuyor!
Anlaşıldı, “Sosyalist Enternasyonal nedir” diye yazı dizileri hazırlamak, bu örgütün marifetlerini tek tek ortaya dökmek gerekecek.
Bir de… Sosyalist Enternasyonal’de yıllar önce hazırlanan ancak hem nesnel nedenlerden hem de bu işin ihale edildiği kişinin aşırı beceriksiz çıkmasından dolayı rafa kaldırılan “dönüşmüş CHP + Kürt siyaseti” projesinin yeniden masadaki yerini aldığını hatırlatayım. Adı geçen oluşumların tercihinden söz etmiyorum. Avrupa’nın etkili sosyal demokrat çevrelerinde tartışılan ve mimarlığını yapması için yeni bazı aktörlerin belirlendiği bir “siyaset mühendisliği” yeniden işleme kondu. SE Konsey toplantısı vesile oldu, ben de yazdım!
Kemal Okuyan - soL
Sosyalist Enternasyonal...
Tam da Türkiye’de siyasal alanın yeniden yapılandırılması emperyalist merkezlerde tartışılmaya başlanmışken, bu merkezlerin koordinasyon ve müdahale araçlarından biri durumundaki Sosyalist Enternasyonal toplantısının İstanbul’da düzenlenmesi ne kadar tesadüf bilmiyorum. “Denk gelmiş” diyelim, geçelim…
Ama Sosyalist Enternasyonal’i ve onun Türkiye solunda bir türlü değiştiremediğimiz imajını geçmeyelim. Dümdüz yazalım.
Sosyalist Enternasyonal’in sosyalizmle herhangi bir ilgisi bulunmamakta. Sosyalist Enternasyonal, başta Alman ve Fransız olmak üzere, uluslararası sermayenin “daha iyi bir kapitalizm mümkün” yalanını emekçi kitlelere empoze etmek, emperyalizmin çıkarları doğrultusunda halkla ilişkiler çalışması yürütmek ve emperyalist hiyerarşi doğrultusunda “düzen solu”nun çalışmalarını koordine etmek için kurulmuş bir uluslararası örgüt.
Bu örgütte “yoldaş”lar yoktur, bu örgütte “beyefendiler”, “hanımefendiler” vardır, bu örgüte olmadık değerler biçilmesi ve onun “sol”da sanılması bir tek Türkiye’ye özgüdür.
Cumhuriyet Halk Partisi Sosyalist Enternasyonal üyesidir. Bu parti için SE toplantısına evsahipliği yapılması ve bu toplantıya bir önem atfedilmesi son derece doğaldır.
Ancak, bakıyorum ki, bu örgütün siyasetle ilgilenen herkes tarafından bilinmesi gereken sınıf karakteri, ideolojik çizgisi hakkında ciddi bir yanılsama var Türkiye’de…
Geçmişte bir kısım “marksist olduğunu iddia eden” aydın CHP’yi Sosyalist Enternasyonal’e şikayet etmişti. “Yetmez ama evet”çi tayfaydı şikayetçiler, bir yandan AKP’yi destekliyor, öte yandan emperyalist bir kuruma CHP’yi jurnalliyorlardı. Ve bunları hâlâ marksist sananlar var!
Bu kez de farklı olmadı… “Yetmez ama evet”çiler pek piyasada yok şu sıralar ama Sosyalist Enternasyonal’i “devrimci” bir oluşum sananlar meğer onlardan ibaret değilmiş. Konsey toplantısındaki “konuk” konuşmalarına baktım, gerçekten canım sıkıldı. Örnek olsun, işçi sınıfı adına siyaset yapmakla yükümlü bir örgütün üst düzey yöneticisi, sanki Avrupalı işçilere hitap ediyormuşçasına konuşmuş!
Böyle bir toplantıda gerekiyorsa, davetliyseniz elbette konuşursunuz. Çıkar, “Avrupa’da ve Türkiye’de sizin de yardımınızla emekçi kitlelerin kazanılmış hakları birbir yok ediliyor” dersiniz. “Emperyalist Avrupa’nın değil Avrupa işçi sınıfının yanındayız” diye haykırırsınız. “Zamanında AKP’yi destekleyen siz değil miydiniz” diye sorarsınız.
Bunlar olmayınca… Olmuyor!
Anlaşıldı, “Sosyalist Enternasyonal nedir” diye yazı dizileri hazırlamak, bu örgütün marifetlerini tek tek ortaya dökmek gerekecek.
Bir de… Sosyalist Enternasyonal’de yıllar önce hazırlanan ancak hem nesnel nedenlerden hem de bu işin ihale edildiği kişinin aşırı beceriksiz çıkmasından dolayı rafa kaldırılan “dönüşmüş CHP + Kürt siyaseti” projesinin yeniden masadaki yerini aldığını hatırlatayım. Adı geçen oluşumların tercihinden söz etmiyorum. Avrupa’nın etkili sosyal demokrat çevrelerinde tartışılan ve mimarlığını yapması için yeni bazı aktörlerin belirlendiği bir “siyaset mühendisliği” yeniden işleme kondu. SE Konsey toplantısı vesile oldu, ben de yazdım!